"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1841 E., 2023/1925 K.
DAVA TARİHİ : 29.12.2022
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile gerekçenin düzeltilmesi, sair istinaf istemlerinin esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/1176 E., 2023/555 K.
Taraflar arasındaki anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklanan tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile gerekçenin düzeltilmesine, sair istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kayseri 4. Aile Mahkemesi'nin 2019/106 E. 2019/115 Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı boşandıklarını, mahkemece onaylanan 08.02.2019 tarihli boşanma protokolünün 5. Maddesi ile davalının adına kayıtlı olan taşınmazın ...’in istediği tarihte istediği kişiye devretmeyi kabul ettiğini, bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi üzerine davalı aleyhine tapu iptal ve tescil davası Kayseri 5. Aile Mahkemesi'nin 17.02.2022 tarihli 2020/722 E. ve 2022/140 K. sayılı kararı ile lehlerine sonuçlandığını, bahse konu kararın Yargıtay tarafından onanarak 08.11.2022 tarihinde kesinleştiğini, davalının kötü niyetli olarak taşınmazı devretmesi nedeni ile faizleri ile birlikte toplam 415.243,00 TL eline geçtiğini, davalı tarafın boşanma protokolündeki edimini yerine getirmemesi sebebiyle zararı bulunduğunu ve bu zarar yasal faiz ile karşılanamadığını, zira ödeme tarihinde taşınmazın değeri 850.000,00 TL – 920.000,00 TL iken eline geçen rakamın yasal faiz ile birlikte 415.243,00 TL olduğunu, bilirkişi tarafından hesap yapılırken karar tarihine en yakın tarihteki değerinin hesaplanarak mahkemece bu tutar üzerinden karar verilmesini, boşanma protokolündeki taahhüdünü yerine getirmeyen davalının davacının uğramış olduğu munzam zararı tazmin etmesi gerektiğini belirterek bu taşınmazın karar tarihine en yakın değeri üzerinden hesaplanacak olan davacının temerrüt faizi ile tazmin edilemeyen munzam zararının davalıdan yasal faizi ile alınarak davacıya verilmesine, yargılama gideri vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan ve kabul ile sonuçlanan Kayseri 5. Aile Mahkemesinin 2022/722 Esas ve 2022/140 Karar sayılı dosyasına konu taşınmazdan kaynaklı olarak ikinci kez aynı konu hakkında aynı sebebe bağlı olarak mükerrer kez dava açılamayacağını, eldeki davanın kesin hüküm veya derdestlik nedeni ile reddi gerektiğini, davacının talebi ve mahkemece verilen karar dikkate alındığında mahkemece davacının kendi talebi doğrultusunda karar verildiğini, talep doğrultusunda verilen kararın icrası sonucu davalı tarafından geciktirilmeksizin borcun ödenmesi ve taleple bağlılık kuralı gereği, davacının talebi doğrultusundaki zararları giderildiğini ve kendi talebine aykırı olarak talebinin dışında zararının olduğu beyan ederek hak talebinde bulunmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava, davanın açıldığı tarih itibari ile belirlenecek durum ve koşullara göre yürütülüp ve dava tarihinde koşullar ile karar verileceğini, davalının davanın uzamasına sebep olmaması, hak arama hürriyeti kapsamında hakkın aranması sırasında sürenin uzamasında atfedilecek bir kusurun bulunmaması nedeni ile de eldeki davanın reddi gerektiğini, munzam zararın gerçekleştiğinin davacı tarafından yasal delillerle ve somut olarak kanıtlanması gerektiğini, davacının herhangi bir zararının olmadığını, ortada somut bir zarar bulunmadığından dolayı da eldeki davanın reddi gerektiğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 122 nci maddesinde, faizden değil, zarardan bahsedildiğini, zarar iddiasıyla açılan tazminat davalarında davacı taraf zarara uğradığını ispatla yükümlü bulunduğunu, davalının borcunu geç ödemesi gibi durum söz konusu olmadığı gibi, bu noktada bir kusuru da bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında ki borç ilişkisi aile hukukuna özgü nitelikte anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklanan taşınmaz devrinin zamanında gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle uğranılan zararın istemine ilişkin olması nedeniyle müspet zararın giderilmesi talebinde bulunulduğu, bu haliyle talep, temerrüt faizini aşan zararın iadesine ilişkin olması nedeniyle 6098 sayılı Kanun’un 122 nci vd. maddeleri uyarınca müspet zarar türünün biri türü olan ... zararın ödenmesine ilişkin olduğu, ... zararın yalnızca para alacaklarında sözkonusu olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlık para alacağına ilişkin olmayıp taşınmazın devrine ilişkin olması nedeniyle yasal şartları oluşmayan ... zarar talebine ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekil istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; terditli olarak açılan 5. Aile Mahkemesinde görülen davada taşınmaz 3. kişiye devredildiğini, bu nedenle ikincil talebi olan bedele hükmedildiğini, bu nedenle talebin taşınmazın devri değil artık para alacağına ilişkin olduğunun kabulünün gerektiğini, taşınmaz fiyatlarının yargılama sürecinde olağanüstü artmış olduğunu, 6098 sayılı Kanun’un 122 nci maddesi gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılarak ... zararın hesaplanması ve hüküm altına alınmasının gerektiğini; dava değeri 1.000,00 TL olarak gösterilmek sureti ile açılmasına ragmen değer gözetilmeden aleyhine 9.200,00 TL maktu vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın tümü yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı Kayseri 5. Aile Mahkemesinin 2020/722 Esas sayılı dava dosyası ile protokolden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini isteyerek dava açtığını, kadının bu taşınmazı 3. kişinin açtığı davayı kabul ederek mahkeme kararı ile tapusunun 3. kişi üzerine geçmesinden dolayı taşınmazın tapusunu devir borcunun ifası mümkün bulunmadığından davacının terditli ikinci talebi olan bedelinin tazminine ilişkin kısım kabul edildiği ve bilirkişi incelemesi yapılarak belirlenen değere hükmedildiği, karar Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay incelemesinden geçerek alacak miktarı kesinleşerek hükmedilen alacağın faizi ile birlikte davalıdan tehsil edildiği; davacı dilekçesi ile davanın devamı sırasında taşınmazın piyasa değerinin 850.000,00 TL ile 920.000,00 TL civarında olduğunun ileri sürdüğü, tahsil edilen 415.243,00 TL’dan fazla kısımın zararı olduğunu ileri sürerek dava açtığına göre; dosyanın Yargıtay incelemesinden de geçip kesinleştikten sonra taşınmazın değerinde meydana gelen artışların davacının zararı olarak kabul edilmesi mümkün bulunmadığı; davacı tarafından taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin talebinde taşınmazın değerinin davanın açıldığı tarihe göre belirlenmesi ve bu miktarın hüküm altına alınması, yargılama sürecindeki değer değişikliğinin taşınmazın değerinin artmış olmasının hukukumuzda tazminine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı; İlk Derece Mahkemesince taraflar arasındaki uyuşmazlığın para alacağına ilişkin olmayıp taşınmazın devrine ilişkin olması nedeniyle yasal şartları oluşmayan ... zarar talebine ilişkin davanın reddine karar vermesinin hatalı olduğu, davacının alacağının kesin hüküm halini almış olması nedeni ile davanın reddine karar verilmesinin gerektiği halde 6098 sayılı Kanun’un 122 nci maddesindeki ... zarar açıklanarak davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğu; davacı dilekçesi ile belirsiz alacak davası açıp dava değerini 1.000 TL olarak gösterdiği, davanın niteliği gereği reddi halinde maktu vekâlet ücreti hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesini tekrarlamakla birlikte, Anayasa Mahkemesi kararlarında belirtildiği üzere mülkiyet hakkı kapsamında kalan alacağı nedeniyle uğradığı zararın tahsil edilen ödeme ile karşılanmaması nedeniyle ... zararını istemesinin hukuken korunan bir hak olduğunu, mülkiyet hakkı kapsamındaki alacağının enflasyon karşısında önemli ölçüde değer kaybına uğratılarak ödendiğini; dava değeri dikkate alınmadan maktu vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının tümü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklanan taşınmaz devir yükümlülüğünün ihlali nedeni ile oluştuğu ileri sürülen munzam zararın tazminine ilişkin açılan eldeki davanın reddi kararının doğru olup olmadığı, vekâlet ücretinin doğru belirlenip belirlenmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanunu'nun 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 6098 sayılı Kanun'un 122 nci maddesi; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 29.03.2022 tarihli ve 2021/11-938 Esas, 2022/401 Karar sayılı kararı “...TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan ... (munzam) zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Burada kanıtlanacak olgular; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarardır.” şeklindedir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.