"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1906 E., 2023/2274 K.
DAVA TARİHİ : 03.09.2019
KARAR : Bozmaya uyularak hüküm tesisi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; kadın yararına maddî tazminata karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı kadın dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin işsiz olduğunu, tarafların 5 aydır ayrı yaşadıklarını, ruhen ve fikren anlaşamadıklarını, birliğin temelinden sarsıldığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-davalı kadın cevaba cevap dilekçesinde özetle; cevap dilekçesinde belirtilen hususların doğru olmadığını, beyanların suç teşkil ettiğini, evliliğin bitmesinde tek kusurun erkekte olduğunu, erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, erkeğin kendisine ait bilgisayarı aldığını, kredi kartı ile oğluna bilgisayar, kızına da tablet aldığını, eski eşi ile görüşmeye devam ettiğini, sürekli çocukları ile ağladığını, işsiz kalması nedeni ile kendisini ağır yükümlülükler altına soktuğunu, kredi çekmek zorunda kaldığını, davalı erkeğin ilk evliliğinden olma çocuklarının sürekli "bu kadını gönder" dediğini, bu nedenle Ankara'ya döndüğünü, aracını satması için verdiği vekâletnameyi kullanarak aracı usulsüz olarak annesi adına tescil ettirdiğini, erkeğin ortak evdeki eşyaları alı evi terk ettiğini, ameliyat olan eski eşinin başında beklediğini, evi terk ettikten sonra kendisine hakaret ettiğini, kendisini başkalarına kötülediğini, birleşmek için para istediğini, kendisine küfrettiğini, kötü muameleye maruz kaldığını iddia ederek aylık 6.000,00 TL tedbir nafakasına, 100.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
3.Davacı-davalı kadın vekili birleşen Ankara 4. Aile Mahkemesinin 2020/763 esas sayılı dosyasında dava dilekçesinde özetle; davalı davacı erkeğin müvekkiline hakaret ettiğini, buna ilişkin kovuşturma ve soruşturma dosyalarının derdest olduğunu, erkeğin önceki evliliğinden olma çocuklarına müvekkilinin parası ile bilgisayar ve tablet aldığını, tüm masrafların müvekkili tarafından yapıldığını, fiilen 2 ay birlikte kaldıklarını, erkeğin eski eşi ile görüşmeye devam ettiğini, eski eşi ile zina yaptığını, sürekli sosyal medya üzerinden mesajlaştığını, erkeğin müvekkilini kazanç kapısı olarak gördüğünü, ameliyat olan eski eşinin yanında olduğunu, her türlü bakımını yaptığını, erkeğin müvekkiline hakaret ettiğini, tehditlerde bulunduğunu, erkeğin evi terk ettikten sonra eski eşi ile birlikte yaşamaya başladığını, eski eşi ile barıştığını ve birlikte yaşadığını mesajlar ile kabul ettiğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına bu olmadığı taktide 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı erkek cevap dilekçesinde özetle; kadının müvekkiline karşı dürüst olmadığını, müvekkilinin güvenini sarstığını, kadının müvekkilinin ilk evliğinden olma çocuklarına kötü davrandığını, müvekkiline karşı ekonomik üstünlük sağlamaya çalıştığını, incitip, küçük düşürdüğünü, müvekkilinin tazminat kazanabileceğini söyleyerek işten çıkmasına sebep olduğunu, sonrasında bu durumun davacı kadının müvekkilini ekonomik olarak yıpratmak için yapıldığının anlaşıldığını, davacı kadının müvekkiline para verdiğini etrafında anlatarak küçük düşürmeye devam ettiğini, davacı kadının psikiyatrik destek aldığını, hakimlik mesleğine zarar gelmemesi bu durumu herkesten sakladığını öğrendiğini, davacı kadının elinde bıçakla müvekkilinin üzerine yürüdüğünü, müvekkilinin yalanlar tehditler ve onur kırıcı davranışlar nedeni ile evi terk ederek köyüne döndüğünü, davacı kadının söz vermesi üzerine geri döndüğünü, ancak davacı kadının tavırlarının değişmediğini, hakimlik mesleğini müvekkili üzerinde baskı aracı olarak kullandığını, müvekkilini tehdit ettiğini, sonrasında davacı kadının müvekkilinin çevresine ulaşarak, iftiralarda bulunduğunu, dolandırıcı olduğu şeklinde isnatlarda bulunduğunu, müvekkilinin eski eşine tehdit mesajları attığını, hakimlik mesleğini kullanarak baskı yaptığını, müvekkilinin kendi kızına tecavüz ettiği ithamlarında bulunduğunu iddia ederek, tarafların boşanmalarına karar verilmesini, müvekkili yararına aylık 2.500,00 TL tedbir nafakasına, 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek ikinci cevap dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki iddialarını tekrarla, davacı kadının cevaba cevap dilekçesindeki iddialarının asılsız olduğunu, asıl kusurun davacı kadında olduğunu savunmuştur.
3.Davalı-davacı erkek vekili birleşen Konya 3. Aile Mahkemesinin 2019/1760 esas sayılı dosyasında dava dilekçesinde özetle; davacı davalı kadının sürekli sorun çıkardığını, evlilik öncesi ailesi ve kendisi ile ilgili anlattıklarının doğru olmadığının ortaya çıktığını, kadının müvekkilinin ilk evliğinden olma çocuklarına kötü davrandığını, müvekkiline karşı ekonomik üstünlük sağlamaya çalıştığını, incitip, küçük düşürdüğünü, müvekkilinin tazminat kazanabileceğini söyleyerek işten çıkmasına sebep olduğunu, sonrasında bu durumun davacı kadının müvekkilini ekonomik olarak yıpratmak için yapıldığının anlaşıldığını, davacı kadının müvekkiline para verdiğini etrafında anlatarak küçük düşürmeye devam ettiğini, davacı kadının psikiyatrik destek aldığını, hakimlik mesleğine zarar gelmemesi bu durumu herkesten sakladığını öğrendiğini, davacı kadının elinde bıçakla müvekkilinin üzerine yürüdüğünü, müvekkilinin yalanlar tehditler ve onur kırıcı davranışlar nedeni ile evi terk ederek köyüne döndüğünü, davacı kadının söz vermesi üzerine geri döndüğünü, ancak davacı kadının tavırlarının değişmediğini, hakimlik mesleğini müvekkili üzerinde baskı aracı olarak kullandığını, müvekkilini tehdit ettiğini, sonrasında davacı kadının müvekkilinin çevresine ulaşarak, iftiralarda bulunduğunu, dolandırıcı olduğu şeklinde isnatlarda bulunduğunu, müvekkilinin eski eşine tehdit mesajları attığını, hakimlik mesleğini kullanarak baskı yaptığını, müvekkilinin kendi kızına tecavüz ettiği ithamlarında bulunduğunu iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 2.500,00 TL tedbir nafakasına, 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların fiilen bir buçuk ay evli kaldıkları, görgüye dayalı tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere erkeğin, kadına hakaret ettiği, kadını tehdit ettiği, kadına ait aracı danışıklı olarak annesine ve daha sonra üçüncü kişiye devrederek kadını maddî olarak zarara uğrattığı, bu durumun Mahkeme kararı ile sabit olduğu, erkeğin davadan sonra eski eşi ile barıştığı ve eski eşine sadık kalacağı yönünde mesaj göndererek sadakat yükümlülüğünü ihlal eden ve güven sarsıcı davranışlarının bulunduğu, kadının ise; erkeğe hakaret ettiği, ailesine ve önceki eşinden olan çocuklarına beddua içeren sözler sarf ettiği, erkeği tehdit ettiği evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu, kadının ise hafif kusurlu olduğu, evlilik birliğinin taraflardan ortak hayatı sürdürmesi beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olduğu, kadının yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırmasında sürekli gelir getiren düzenli bir işte çalışıyor olması dikkate alındığında lehine tedbir nafakasına hükmedilmesine yer olmadığına karar verildiği, erkeğin ise çalışmasına engel bir durum bulunmaması, ayrılık sürecinde kadına ait aracı üçüncü bir kişiye devrederek maddî menfaat elde etmesi dolayısıyla lehine tedbir nafakasına hükmedilmesine yer olmadığına hükmedildiği, boşanmaya sebep olan olaylarda maddî tazminat isteyen kadının, erkekten daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı, boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitireceği, kadın yararına maddî tazminat koşulları gerçekleştiği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, evlilik süresine, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına göre kadın yararına tarafların ekonomik ve sosyal durumları göz önünde bulundurulmak suretiyle maddî tazminata hükmedildiği, boşanmaya neden olan olaylarda, erkeğin ağır kusurlu olduğu, hakaret, tehdit, sadakat yükümlülüğünü ihlal eden güven sarsıcı davranış vakıalarının kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, kadın yararına manevî tazminat koşullarının gerçekleştiği, tarafların gelir düzeyleri, evlilik süresi sosyal ve ekonomik durumları ve hakkaniyet ilkesi de düşünülerek kadın yararına 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedildiği, tazminatlara boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren yasal faize hükmedildiği, erkek ağır kusurlu bulunduğundan maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verildiği gerekçesi ile asıl davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulüne, birleşen Ankara 4. Aile Mahkemesi'nin 2020/763 Esas sayılı dosyasında kadın tarafından zina sebebine dayalı açılan davanın reddine, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca açılan boşanma davasının kabulüne, birleşen Konya 3. Aile Mahkemesi'nin 2019/1760 Esas sayılı dosyasında erkek tarafından açılan davanın kabulüne ve tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarına boşanmalarına, davacı-davalı kadın ile davalı-davacı erkek yararına tedbir nafakasına hükmedilmesine yer olmadığına, yoksulluk nafakası talebi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı-davacı erkeğe yüklenen kusurların sabit olduğu, erkeğin başkaca kusurunun ispatlanamadığı, kadına yüklenen kusurların sabit olduğu, bunun yanında kadının erkeğin önceki eşinden olan çocuklarını rencide edici sözler söylediği hususunun tanıklar ...ve ..'nun beyanlarıyla sabit olduğu, bu kapsamda erkek vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, davacı-davalı kadın vekilinin istinaf talebinin reddine karar verildiği, kadının hakim olarak görev yaptığı, düzenli gelirinin bulunması nedenleriyle kadın lehine tedbir nafakası verilmemesinin doğru olduğu, erkeğin her ne kadar düzenli geliri olmasa da çalışmaya engel fiziksel rahatsızlığının olmaması nedeni ile erkek lehine de tedbir nafakası verilmemesinin doğru olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, boşanma sonucu kadın eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitireceği, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın yararına maddî tazminata hükmedilmesinin yerinde olduğu, takdir edilen maddî tazminat miktarının ölçülülük ilkesine uygun olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, verilen kusurların karşı tarafın kişilik haklarını zedelemesi, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın yararına manevî tazminat verilmesinin yerinde olduğu, takdir edilen manevî tazminat miktarının ölçülülük ilkesine uygun olduğu, geçimsizliğe sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu, kadının az kusurlu olduğu, ağır kusurlu erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin doğru ve yerinde olduğu gerekçesi ile davacı-davalı kadın vekilinin tüm istinaf taleplerinin, davalı-davacı erkek vekilinin ise kusur belirlemesi dışındaki istinaf talebinin esastan reddine, davalı-davacı erkek vekilinin kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, gerekçenin açıklandığı şekilde düzeltilmesine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur. (Davalı-davacı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurulmuş, ne var ki temyiz başvuru harç ve giderleri yatırılmamıştır. Bölge Adliye Mahkemesince davalı davacı erkek vekiline eksik harç ve giderleri ikmal etmek üzere bir hafta kesin süre verilmiş, usulüne uygun muhtıra tebliğine rağmen davalı-davacı tarafça kesin süre içerisinde eksik harç ve giderlerin tamamlanmaması nedeni ile Bölge Adliye Mahkemesince 10.02.2023 tarihli ek karar ile davalı-davacı erkek vekilinin temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiş, ek karar temyiz edilmemiştir.)
2.Dairenin 20.06.2023 tarih, 2023/2241 Esas 2023/3331 Karar sayılı ilamı ile kadın yararına takdir edilen maddî tazminat miktarının az olduğu yönüyle bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümler yönünden ise onanmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararla; Yargıtay bozma ilamı dikkate alınarak, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ve ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına 80.000,00 TL maddî tazminata (yasal faizi ile birlikte) karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; maddî tazminat miktarının fahiş olması yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve fer'îleri istemine ilişkin davalarda bozmaya uygun karar verilip verilmediği, kadın hükmedilen maddî tazminatın miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 174 üncü maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı-davacı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.