Logo

2. Hukuk Dairesi2023/10153 E. 2024/6596 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanma şartlarının oluşup oluşmadığı ve kusur belirlemesi.

Gerekçe ve Sonuç: Evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve davacı kocanın evlilik birliğine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediği, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, davalı kadının da kusurlu olduğu ancak davacı kocanın kusurunun daha ağır olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/26 E., 2023/1382 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ: İstanbul 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/926 E., 2020/516 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; 18 yıllık evli olan tarafların müşterek bir çocukları olduğunu, davalının sık sık yurt dışına çıkmasının tartışmalara sebep olduğunu, mükemmeliyetçi yapıya sahip olan davalının müvekkilini aşağıladığını, dışladığını, maddî-manevî baskı uyguladığını, yok saydığını, sürekli tartışma çıkarttığını, dayanamayan müvekkilinin ablasının yanına yerleşmek zorunda kaldığını, yaşadıklarından dolayı psikolojik destek aldığını, halen ayrı ev tutup yalnız yaşadığını belirterek tarafların boşanmalarına, aylık 750,00 TL tedbir nafakası, velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, nafaka, müvekkilinin maddî-manevî tazminat ve mal rejimi tasfiyesi haklarının saklı tutulmasını talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan davayı kabul etmediklerini, davacının ailesiyle ilgilenmemesi, vurdum duymazlığı ve sorumluluk üstlenmemesi nedeniyle müşterek ikametgahı 2016 yılında terk etip Edremit küre de ikamet etmesi, dönem dönem müşterek ikametgaha gelip gitmesi şeklinde evlilik birliği devam etmiş olup müvekkiline atfedilecek herhangi bir kusur bulunmadığından davacı tarafından açılan davayı kabul etmediklerini, davacının davasının reddi ile ortak çocuk için 2.000,00 TL tedbir nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesini talep etmiştir

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların uzun süre önce davacının müşterek ikametgahı terk etmesi nedeniyle ayrı yaşadıkları, ayrı yaşama öncesinde davalının eğitim olarak davacıdan daha iyi olması, daha iyi koşullarda çalışması nedeniyle davacıyı beğenmediği, davacıyı yanına yakıştıramadığı, tarafların başkalarının yanında çocuk için birlikte yaşadıklarını söyledikleri, uzun süredir fiili birlikteliklerinin olmadığı, her ikisinin de karşılıklı olarak birbirlerine laf söyledikleri, hakaret ettikleri, davalının aşırı titiz ve ortak çocuğun eğitimi konusunda mükemmeliyetçi davranışları sebebiyle çocuğun eğitimi nedeniyle davacıyla sık sık tartıştıkları, her ikisinin de ortak çocuğa dönem dönem şiddet uyguladığı, tarafların ayrı yatmasının kimden kaynaklandığının belli olmadığı, davacının dört yıl kadar önce müşterek ikameti terk ettiği, arada sırada gelip gittiği, ancak son zamanlarda eve gelip gitmediği, bu arada davacının başka bir bayan ile güven sarsıcı davranışlarının olduğu, bunun ortak çocuklarının telefonunun daha önce davacının telefonu olması sebebiyle ortaya çıktığı, bu haliyle evlilik birliğinin gerek davacıdan gerekse davalıdan kaynaklanan nedenlerle temelinden sarsıldığı, ancak temelinden sarsılmada evini terk eden evlilik birliğinin kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmeyen, güven sarsıcı davranışlar içerisinde bulunan kocanın daha ağır kusurlu olduğu ancak davalı kadının da kocayı eğitiminden dolayı küçümsediği, yanına yakıştıramadığı, hakaret ve küçümseyici sözlerde bulunduğu anlaşıldığından davacının kusuru daha ağır ise davalının açılan davaya itiraz hakkı bulunmakla birlikte itirazın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olması halinde evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebileceği, dinlenen tüm tanık beyanları değerlendirildiğinde, evlilik birliğinin devamı konusunda her iki tarafın da isteği ve gayreti bulunmadığı, bu haliyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı anlaşıldığından davacının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci maddeleri uyarınca boşanmalarına, davacı babanın ortak çocuğun velâyetini talep etmemiş olması, ayrılık sürecinde çocuğun anne yanında kalmış olması sebebiyle tarafların ortak çocuğun velâyetinin davalı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, velâyeti anneye verilen ortak çocuk için dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 750,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleştikten sonra katılım nafakası olarak davacı tarafından davalıya verilmesine, davacı erkek her ne kadar tedbir nafakası talebinde bulunmuş ise de emekli olan ve birlik görevini yerine getirmemek için müşterek ikameti terk eden davacı için tedbir nafakası koşulları oluşmadığından tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; boşanma, kusur, belirlemesi yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğundan davacı kadının istinaf taleplerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; boşanma, kusur belirlemesi yönünden temyiz dilekçesi sunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, boşanma davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 389 uncu ve devamı maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.