Logo

2. Hukuk Dairesi2023/10172 E. 2024/6619 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında açılan boşanma davasında, evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı, sarsıldı ise kusurun kimde olduğu, boşanma kararı verilmesi halinde nafaka ve tazminat takdiri yapılıp yapılmayacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren kusurlu davranışların tamamen davacı erkekte olduğu, davalı kadına yüklenen kusurların ispatlanamadığı ve davalının boşanmak istemediği gözetilerek, yerel mahkemenin boşanmaya karar vermesi hatalı bulunmuş ve istinaf mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/927 E., 2023/1661 K.

KARAR : Kararın kaldırılarak yeniden hüküm verilmesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Uşak 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/417 E., 2021/91 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; evliliklerinin hemen ardından davalının erkeğin anne ve babasını hırsızlıkla suçladığını, davalının cinsel ilişkiye girmekten sürekli kaçındığını, davalının çoğu kez kahvaltı hazırlamadığını, evlilikleri boyunca davalının çalışmadığını, erkeğin başkalarının kocalarıyla kıyasladığını, davalının erkeğin kök ailesine de kırıcı sözler söylediğini, erkeğin ailesinin yanına gitmek istemediğini, davalının erkeğin sürekli azarlayarak hakaret ederek küçük düşürdüğünü, tarafların 2015 yılında ayrı yaşamaya başladıklarını, bir daha bir araya gelmediklerini, kadının erkeği çalıştığı yerdeki amirlerine şikayet ettiği bu şekilde ceza aldığı ve sürgün edildiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; kadının boşanmak istemediğini, davacının 4 yıldır E. isimli yabancı uyruklu bir kadınla birlikte yaşadığını, bir çocuklarının olduğunu, davacının kadını ortak konuttan kovduğunu, kadının konuttan ayrılmaması üzerine davacının kadını darp ettiğini, davacının tayinin çıkması nedeniyle kadının zorunlu olarak ortak konuttan ayrılarak babasının evine geri döndüğünü, kadının 4 yıldır ailesinin yanında yaşadığını, davacının ortak çocuklarından Berkehan'ı okutacağım diye Tekirdağ'a götürdüğünü, ancak köyde ailesinin yanına bırakması nedeniyle çocuğun okulu bırakmak zorunda kaldığını, erkeğin kadını darp etmesi nedeniyle ceza aldığını iddia ederek erkeğin davasının reddine karar verilmesini Mahkeme tarafından boşanmaya karar verilmesi durumunda ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocukların her biri yararına aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; davalı kadının davacı erkeğe ve çevresine yönelik saygısızca hareketlerinin olduğu, çocukların ve davacının beslenmelerini tam olarak sağlamadığı, davacı erkeğin de başka bir kadın ile birlikteliğinin olduğu, evlilik dışı ilişkiden olan çocuğunu kendi nüfusuna kaydettiği, tarafların yaklaşık dört yıldır ayrı yaşadıkları, bu koşullar altında evlilik birlikteliğinde ortak hayatın temelinden sarsıldığı, daha ziyade kusurlu yanın davacı erkek olduğu, daha ziyade kusurlu yan davacı olmakla birlikte evliliğin bu şekilde devamında toplum ve taraflar açısından bir fayda kalmadığı, davalının boşanmamak konusundaki ısrarının davacıyı cezalandırmak ve yeni bir yaşantı içinde bulunmasını engelleme amacı taşıdığı, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararlarına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; davanın kabulü tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, Gaziosmanpaşa 2. Aile Mahkemesinin 2016/501 esas sayılı dosyasında davalı lehine aylık 150,00 TL, ortak çocuklar Batuhan ve Burakhan lehine takdir olunan ayrı ayrı aylık 200,00'er TL tedbir nafakalarının tahsilinde mükerrer olmaksızın; ortak çocukların her biri yararına aylık 350,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve kadın yararına 25.000,00 TL maddî, 35.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı kadın ve çocuklar lehine hükmedilen tazminat ve nafakaların esası ve miktarı, boşanma kararının onanması yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın reddi gerektiği, kadın lehine takdir edilen nafaka ve tazminat miktarlarının yetersiz yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların belirlenen sosyal ve ekonomik durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları az bulunduğu, ortak çocuk ... yararına iştirak nafakasına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmediği ancak miktarının az bulunduğu, davacının yanında bulunduğu anlaşılan ortak çocuklar 11.01.2004 doğumlu ... ve 02.02.2006 doğumlu ... yararına dava tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmedilmesi ve tarafların ekonomik ve sosyal durumları, tedbir nafakasının niteliği göz önüne alındığında taktir edilen miktar yerinde olduğu, ...'ün inceleme tarihi itibariyle ergin olduğundan tedbir nafakası ergin olduğu 11.01.2022 tarihi itibariyle sona ermiş ve bu çocuk veâyet, kişisel ilişki ve iştirak nafakasına konu olmaktan çıktığı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi (2). Alt bendi gereğince davacı erkeğin ortak çocuk ... lehine verilen veâyet, tedbir ve iştirak nafakası ile kişisel ilişki düzenlenmesi yönlerinden, davalı kadının ise kendisi lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları ile ortak çocuk ... lehine hükmedilen iştirak nafakası miktarı yönlerinden istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulü ile kararın bunlara ilişkin kısımlarının kaldırılmasına ve bu hususlarda yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına; ortak çocuk ...'ün 11.01.2022 tarihinde ergin olması nedeniyle hakkında veâyet, kişisel ilişki ve iştirak nafakası taleplerinin konusu kalmadığından bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk ... lehine dava tarihinden itibaren ergin olduğu 11.01.2022 tarihine kadar aylık 350,00 TL tedbir nafakasının davacı erkekten alınarak davalı kadına verilmesine, bu çocuk yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine, ortak çocuk ... lehine, 4721 sayılı Kanun'un 182 inci maddesinin 2 inci fıkrası uyarınca takdir edilen aylık 400,00 TL iştirak nafakasının boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere davacı babadan alınarak küçüğe harcanmak üzere davalı anneye verilmesine, davalı kadın yararına takdir edilen 50.000,00 TL maddî tazminat ve 50.000,00 TL manevî tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davacının ve davalının sair istinaf itirazlarının 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkek aleyhine hükmedilen tazminatların esası ve miktarı, kadın lehine takdir edilen nafakanın esası ve miktarı yönlerinden kararın bozulmasını, boşanma kararının onanmasını talep etmiştir.

2. Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın kabulü, kusur tespiti, tazminat ve nafaka miktarları yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davasının kabulünün dosya kapsamına uygun olup olmadığı, kadın yararına nafaka ve tazminat takdirinin ve miktarlarının isabetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanunu’nun 190 ıncı 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un, 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır. Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen başka bir kadın ile birlikte olan, evlilik dışı ilişkiden olan çocuğunu kendi nüfusuna kaydettiren ve yaklaşık dört yıldır ayrı yaşayan davacı erkeğin tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Davalı kadına yüklenen kusurlu davranışa ilişkin dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı evlilik birliğinin temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan, salt davacı erkeği haklı çıkarmaya matuf beyanlar olup, bir kısmı ise, yeri zamanı belli olamayan, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.