Logo

2. Hukuk Dairesi2023/10175 E. 2024/7503 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, kusur oranları, nafaka miktarı ve kişisel ilişki düzenlemesinin uygunluğu hususlarında anlaşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller, uygulanabilir hukuk kuralları, yargılama ve ispat kuralları ile gerekçeleri dikkate alındığında usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek, davalı-karşı davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle, karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/389 E., 2023/1827 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bergama 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2020/395 E., 2021/762 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerinin kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı-karşı davacı kadının epilepsi hastası olduğunu, psikolojisinin bozulduğunu, tartışmaları büyütüp evde bulunan eşyaları erkeğe attığını, erkeğe ve ailesine küfür ve hakaret ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, 3 defa evi terk ettiğini, çocuğu göstermediğini, evli kadına yakışmayacak davranışları olduğunu, büyü yapmaya çalıştığını belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı-karşı davalı erkeğin iddialarının doğru olmadığını, davacı-karşı davalı erkeğin annesinin lafı ile hareket ettiğini, evden kovduğunu, hakaret ettiğini, sık sık eve alkollü geldiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, çocuğa habersiz isim koyduğunu belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın ve aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakası ile aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasının davacı-karşı davalı erkekten alınarak davalı karşı davacı kadına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların uzunca bir süre ayrı yaşadıkları, ailelerin evliliğe müdahale ettiği, tanık ... ve tanık ...'ın beyanları ile tarafların birbirine karşı hakaret ve saldırgan eylemlerde bulunduğu, tarafların hakaret ve şiddet eyleminde bulundukları sabit olmakla, evliliğin devamında taraflar ve toplum açısından menfaat kalmamakla taraflar eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, davalı annenin velâyeti alabilecek düzen içinde olduğu, çocuğun annesinin yanında aidiyet hissettiği ve yaşı itibari ile annesine bırakılmasının daha uygun olacağı gerekçesi ile ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, tarafların şartları oluşmayan tazminat taleplerinin reddine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL iştirak nafakasının kararın kesinleşmesinden itibaren davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, davalı-karşı davacı kadın boşanma ile yoksulluğa düşeceğinden aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasının kararın kesinleşmesinden itaberen davacı karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-karşı davacı kadın vekili; boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, iştirak ve yoksulluk nafakasının miktarı ve kişisel ilişki yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mahkemece kadın aleyhine belirlenen ve gerçekleşen "ailesinin evliliğe müdahale ettiği, kadının eşine yönelik hakaret içeren sözler söylediği ve saldırgan davranışlarda bulunduğu" maddî vakıaları davacı-karşı davalı erkeğin tanıklarının görgüye dayalı anlatımlarıyla sabit olduğu, davalı-karşı davacı kadın tarafından 08.10.2021 tarihli celsede "Boşanmak istemiyorum.", 24.12.2021 tarihli karar duruşmasında vekili tarafından "...müvekkilim boşanmak istememektedir... ...boşanma kararı verilmesi halinde karşı davamızdaki tazminat taleplerimizin ve velâyet hususunda taleplerimizin kabulüne karar verilmesini talep ederiz." aynı celsede kadın tarafından "Ben boşanmak istemiyorum, benim bu güne kadar sessiz kalmamın sebebi davacıya olan saygımdandır,...", kadının 26.07.2021 tarihli sosyal inceleme raporuna esas görüşmede uzmana "eşini sevdiğini, saygısının devam ettiğini, eşinden boşanmak istemediğini", vekilinin istinaf dilekçesinde de "Müvekkil mahkemede huzurundaki beyanında boşanmak istemediğini belirtmiş olup, mevcut delil ve kusur durumları dikkate alınarak müvekkilin talebi doğrultusunda karar verilmesi gerekirken tarafların boşanmalarına karar verilmesi hatalıdır." şeklinde beyanlarda bulunulduğu, davalı-karşı davacı kadının ve vekilinin bu beyanları kendi davasından (karşı davadan) feragat niteliğinde olduğu, davadan feragatin daha önce gerçekleşen erkekten kaynaklanan kusurların kadın tarafından affedildiğini, en azından hoşgörü ile karşılandığı, affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olayların taraflara kusur olarak yüklenmesinin mümkün olmadığı, ne var ki, davacı-karşı davalı erkeğin istinafı bulunmadığından mahkemece kendisine yüklenen "ailesinin evliliğe müdahale ettiği, eşine hakaret ettiği ve saldırgan eylemlerde bulunduğu" şeklindeki kusurlar kesinleşmiş olduğundan, bu konudaki yanlışlığa değinilmekle yetinildiği, gerçekleşen bu durum karşısında mahkemece, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğuna ilişkin kusur belirlemesinde ve maddî vakıa tespitinde bir usulsüzlük görülmediği, hale göre tarafların sabit olan kusurları nedeniyle, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte geçimsizlik bulunduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, erkeğin davasının kabulünde bir yanlışlık olmadığı, bu sebeple davalı-karşı davacı kadının kusur tespitine ve erkeğin asıl davasının kabulüne yönelik istinaf itirazının esastan reddine karar verilmesi gerektiği, davalı-karşı davacı kadının karşı boşanma davası kabul edilip boşanma kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, ancak davacı-karşı davalı erkeğin istinafının bulunmaması karşısında kadının aleyhine hüküm kurulmasının da olanaklı olmadığı, o halde, kadının karşı davasındaki boşanma hükmüne ilişkin istinafının kabulüne, boşanma hükmünün kaldırılmasına, karşı davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesinin zorunlu olduğu, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına, küçüğün ihtiyaçlarına nazaran mahkemece takdir edilen iştirak nafakasının az olduğu gerekçesi ile davalı-karşı davacı kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile hükmün gerekçesinin yukarıda açıklandığı şekilde düzeltilmesine, karşı davadaki boşanma hükmü ile iştirak nafakasına ilişkin hüküm fıkrasının kaldırılmasına, bu hususlarda yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına, davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı karşı davacı kadının iştirak nafakası talebinin kabulü ile, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten geçerli olmak üzere takdiren aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasının davacı-karşı davalı babadan alınarak, velâyeti anneye verilen ortak çocuk yararına harcanmak üzere davalı-karşı davacı anneye verilmesine, davalı-karşı davacı kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-karşı davacı kadın vekili; kusur belirlemesi, nafaka miktarları ve kişisel ilişki yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki evlilik birliğinin sona ermesine sebep olan olaylarda tarafların kusur derecesi, hükmedilen nafaka miktarlarının uygun olup olmadığı ve kişisel ilişki süresinin çocuğun menfaatine uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 175 inci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.