"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/17 E., 2023/1391 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Salihli 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/76 E., 2022/517 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı boşanma davasının ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davacının ... Üniversitesi Salihli Meslek Yüksek Okulu Bilgisayar Bölüm Başkanlığı`ndan ihraç edildiğini, 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişiminden 1 yıl sonra 11.08.2017 tarihinde tutuklandığını, bu süreçte eşi ile ilişkisinin huzursuzluğa dönüştüğünü, kadının erkek cezaevindeyken Salihli'deki müşterek evi kapatıp Uşak`ta bulunan annesinin evine gittiğini, kadının telefon görüşmelerini kısa kestiğini, görüş günlerinde davacının annesini tercih ettiği ve kendisine ilgi göstermediği suçlamalarında bulunduğunu, kadının ortak çocuğu alarak Avusturya`ya gittiğini, erkeğin bu duruma kadının bunalmış olmasından dolayı izin verdiğini, erkeğin 2019 yılı Ocak ayında tahliye olduğunu,kadının yurt dışından geri gelmediğini, Salihli de yaşamak istemediğini beyan ettiğini, kadının döndüğünde erkeğe çok soğuk davrandığını, birlikte İzmir'de psikoloğa gittiklerini, davalının 12 gün devam ettiğini, sonra devam etmediğini, kadının erkekten habersiz Uşak`da annesi ile ortak ya da annesinin üzerine ev aldığını arkadaşları vasıtası ile öğrendiğini, erkeğin, kadının 2019 yılı yaz ayında gizlice Türkiye`ye geldiğini duyduğunu, kendi çabaları ile görüşme sağlandığını, görüşmede kadının mesafeli davrandığını, aile terapisti görüşmelerini yarım bıraktığını ve tek taraflı kararıyla yurt dışına gittiğini, erkeği yargılama sürecinde sürekli olarak yalnız bıraktığını, 2019 yılı Ağustos ayında ortak çocuk, kadın ve annesinin Avusturya`ya gittiğini, yargılama süreci devam ederken, erkeğin iznini almadan kendisi ve ortak çocuk için yurt dışında bir hayat kurduğunu, ortak çocuk ile erkeği görüştürmediğini, erkeğin geri dönün çağrılarına olumlu yanıt vermediğini iddia ederek, evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebi ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin çocuk hakları ve çocuğun üstün yararı gözetilerek mahkemece düzenlenmesine, aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 1.000,00 TL maddî tazminat ve 5.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin iftira eden hakaret ve aşağılayan sözleri, yakışıksız hal ve hareketleri nedeniyle ayrılmak zorunda kaldıklarını, küçük düşürdüğünü, ortak çocuk 6 Temmuz 2016 tarihinde doğmasına rağmen doğum tarihinin davacı tarafından 15 Temmuz 2016 olarak yazdırıldığını, kendisine davalının neden böyle yazdırdığını sorduğunda davacının çocuğun doğumunda olduğunu ispatlamak için yaptığını söylediğini, erkeğin tutuklanmadan önce de kadın ve çocuğunu ihmal ettiğini, erkeğin ailesinin kendisine sahip çıkmadığını ve annesinin yanına taşınmak zorunda kaldığını, görüşmelerin kesilmesinin ise hatlardan ya da kontör yetersizliğinden olduğunu, 2019 yılı Temmuz ayında Türkiye`ye geldiğini, erkeğin soğuk davrandığını, kadına hakaretler ettiğini, çocuk ile konuşulmaması gereken konuları konuştuğunu, ailevi görevlerini ihmal ettiğini eşi ve evi ile ilgilenmediğini, evlilikte ailesinin etkisinde kalmakta olduğunu, tüm mal varlığını ailesinin üzerine yaptığını, eşinin ve evin zaruri ihtiyaçlarını dahi karşılamadığını, kadına sürekli olarak psikolojik şiddet uyguladığını , kadını yalnızlığa ittiğini, Türkiye de sağlık güvencesi dahi bulunmadığından sıkıntı yaşadığını erkeğin onayı ile yurt dışına gittiğini iddia ederek, evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebi ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın için aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin akademisyen olduğu sırada Fetö terör örgütüne üye olma suçundan 11.08.2017 yılında tutuklandığı, bir süre tutuklu kaldıktan sonra Ocak 2019 tarihinde tahliye olduğu, bu süreç zarfında Türk vatandaşı olmayan kadının Salihli `de bulunan evi kapatarak ve üzerine kayıtlı aracı satarak ailesinin yanına önce Uşak`a daha sonra Avusturya`ya gitmek için izin istediği, erkeğin de rıza göstererek talepleri onayladığı, erkeğin tahliye olduktan sonra kadını Türkiye`ye çağırdığı, kadının Mayıs 2019 tarihinde Türkiye`ye geldiği, İzmir ilinde psikolog ile görüştükleri, 12 gün beraber kalarak daha sonra tekrardan erkekten onay alarak Avusturya`ya ortak çocuk ile birlikte geri döndüğü, psikolog ile görüşme sırasında tarafların bir arada kaldıklarının, birliği devam ettirme hususunda çaba gösterdiklerinin dosyaya yansıyan bilgiler ve sunulan belgeler ile dinlenen tanık beyanları ile sabit olduğu, Mayıs 2019 öncesinde tarafların dayanmış oldukları olayların af kapsamında kaldığı, örtülü af iradesinin olduğu, önceki olayların bu kapsam dahilinde hükme esas alınmadığı, Mayıs 2019 `dan sonra kadının Avusturya`ya giderek 23 Temmuz 2019`da Türkiye`ye geri döndüğü, 4 Eylül 2019`a kadar ortak çocuk ile kaldığı, kadının ve ortak çocuğun tekrardan yurt dışına çıkması hususunda erkeğin kararsız olduğu, bu nedenle tanık İ'nin tarafları ve ailelerini kendi evine davet ettiği, erkek ve annesinin evde bulunduğu sırada kadının kayınvalidesine saldırmaya çalıştığı, aile fertleri hakkında kötü konuştuğu, hakaretamiz ve saldırgan bir tutum sergilendiği, yine aynı tanığın beyanları ile erkeğin ortak çocuk ve kadın ile iletişim kurduğu ancak kadının belli aralıklarla cevap vermediği, dosyaya yansıyan arama kayıtları ile de anlaşıldığı, bunun dışındaki davacı tarafın iddialarının af kapsamındaki olaylara dayandığı bu suretle hükme esas alınamayacağı, kadının kayınvalidesine ve diğer aile üyelerine karşı hakaretamiz ifadeler kullandığı, kayınvalidesine saldırarak dövmeye kalkıştığı, ayrıca davacı erkeğin iletişim kurmaya çalışmasına rağmen belli aralıklarla kadının bu iletişime cevap vermediği ve görüşmek istemediğine yönelik tavır takındığı, bu davranışlar ile kadının erkeğe yönelik duygusal şiddete yönelik davranışlar sergilediği, ortak çocuk ile görüşmesini engellediği, geçimsizlikte kadının tam kusurlu olduğu, ayrıca erkeğin FETÖ terör örgütüne üye olma suçundan dolayı yargılaması devam ederken ve yurt dışı çıkış yasağı olmasına rağmen yasa dışı yollar ile ülkeyi terk ettiği, kadının dinletmiş olduğu tanıkların görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı, genel geçer ifadeler kullandıkları, zaman kavramının olmadığı, tanık beyanlarının bu hali ile hükme esas alınamayacağı, kadının erkek ile yaşadıkları geçimsizliğe ilişkin dayanmış olduğu iddiaların birlikte yaşadıkları zaman ve tutuklanma zamanına ilişkin olduğu, bu durumların af kapsamında kaldığı en azından hoşgörü ile karşılandığı kadının dava dilekçesinde dayandığı iddiaları tanık delilleri ve belgelerle de kanıtlayamadığı, her ne kadar davacı vekilince müvekkilinin Avusturya`da sabit ikametgah sahibi olduğu ve adresinin belli olduğunu ve baba yönünden sosyal inceleme raporu aldırılmasını talep ve beyan etse de Ülkemiz kapsamında erkeğin firari durumda olduğu gerekçesi ile açılan asıl davanın kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebi ile tarafların boşanmalarına, karşı davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında her ayın 1. ve 3. Cumartesi sabah saat:10.00 dan başlayıp ertesi gün Pazar akşamı saat 17.00'ye, her yıl 1 Temmuz sabah saat 10.00 da başlayıp aynı yıl 31 Temmuz akşam saat 17.00'ye, dini bayramların 2. günü sabah saat 10.00'da başlayıp dini bayramın 3. günü akşam 17.00'ye, her yıl sömestır tatilinin ilk Cumartesi günü saat 10.00'dan ikinci Cumartesi günü saat 17.00'ye kadar, babalar gününde sabah saat 10.00'dan başlayarak aynı gün akşam saat 17.00'ye kadar kadar devam etmek üzere; aralarında kişisel ilişki kurulmasına, bu sürelerin başında ortak çocuğun velâyeti verilen taraftan alınarak kişisel ilişki kurulacak tarafa teslimine, küçüğün davacı tarafından teslim alınması suretiyle davacı ile kişisel ilişki tesisine, masraflarının davacı tarafından karşılanmasına, yasal koşulları oluşmadığından kadının tedbir ve yoksulluk nafakası isteminin reddine, erkeğin maddî tazminat isteminin reddine, erkek lehine 5.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın açıldığı tarih ve koşullardan uzaklaşılarak son aşamaya göre karar verilmek suretiyle ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin haksız ve yersiz olduğunu, annenin psikolojisinin bozuk olup, babanın ikameti belli olduğu halde baba yönünden sosyal durum incelemesi yapılmadan karar verildiğini, baba hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunmadığı gibi babanın kaçak ve firari olmadığını, bu nedenle müvekkilinin de velâyeti istediğini, çocuğun babaya yabancılaştırıldığı ve babanın yurt dışında olduğu gözetilerek görüş günlerinde görüntülü görüşme yapılmasına izin verilerek bu konuda anneye psikolojik yardım sağlanması gerektiğini, annenin ve onun annesinin psikolojik sorunları olduğu, annenin tedavilerini yarım bırakıp ilaçlarını kullanmadığı gözetildiğinde ortak çocuğun bu durumdan etkilenmemesi için gerekli önlemlerin alınması gerektiğini belirterek mahkeme kararının ortadan kaldırılarak velâyet ve kişisel ilişki yönünden gerekli önlemlerin alınmasına, erkek yararına maddî tazminata hükmedilmesine, hak edilen miktarda manevî tazminat takdirine karar verilmesini talep etiklerini belirterek, velâyet, kişisel ilişki, reddedilen maddî tazminat, manevî tazminat miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararını boşanma yönünden istinaf etmemekle birlikte velâyeti müvekkiline bırakılan ortak çocuk hakkında tedbir ve iştirak nafakası talep ettikleri halde bu konuda karar verilmemiş olması nedeniyle mahkeme kararının tedbir ve iştirak nafakası açısından ortadan kaldırılarak ortak çocuk lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesini talep ettiklerini belirterek, çocuk için tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile,boşanmaya sebebiyet veren olaylarda maddî tazminat isteyen erkeğin, kadından daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı, boşanma sonucu erkeğin, en azından eşinin maddî desteğini yitireceği, o halde mahkemece, erkek yararına maddî tazminata hükmedilecek yerde yazılı gerekçe ile talebinin reddine karar verilmesinin usûl ve kanuna aykırı olduğu, çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile erkeğin reddedilen maddî tazminat talebi yönünden, kadının da ortak çocuk yararına hüküm kurulmayan tedbir ve iştirak nafakası talebi yönünden istinaf taleplerinin ayrı ayrı kabulü ile anılan yönlerden, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinin ve hüküm fıkrasının kararda belirtilen şekilde düzeltilmek suretiyle bu konularda yeniden esas hakkında karar verilmesine, erkeğin sair istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine, erkek lehine 1.000,00 TL maddî tazminata, ortak çocuk yararına asıl dava tarihinden başlamak ve hükmün boşanma yönünden kesinleştiği tarihte sona ermek üzere aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, hükmün boşanma yönünden kesinleştiği tarihten itibaren aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı- karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, ayrıca çocuğun mutad meskeni olan Avusturya'dan Türkiye'ye kaçırıldığını, erkek tarafından iade ve kişisel ilişki kurulması talepli dilekçelerin ilgili kurumlara verildiğini, kadının çocuğu göstermediğini ve babadan kaçırdığını, kadın hakkında çocuk kaçırma suçundan suç duyurusunda bulunduğunu, çocuğun ebeveyne(babaya) uzaklaştırılması sendromu yaşayıp yaşamadığının tespit edilmesinin gerektiğini, talep etmelerine rağmen kadın hakkında psikolojik değerlendirme yönünden rapor alınmadığını, yurt dışında bulunan babanın Türkiye'ye 15 günde bir çocuğu görmek için gelmesinde fiili imkansızlık bulunduğunu, Uluslararası çocuk kaçırma dosyasının sonuçlanmasının bekletici mesele yapılmasını belirterek, velâyet, kişisel ilişki süreleri, kabul edilen tazminat miktarları yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan açılan boşanma davasında erkek lehine kabul edilen tazminat miktarlarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı ,velâyet düzenlemesinin ve kişisel ilişki sürelerinin çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası,182 nci, 323 üncü, 324 üncü, 327 inci ve 329, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 3 üncü ve 12 nci maddesi. Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi 3 üncü ve 6 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
31.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.