Logo

2. Hukuk Dairesi2023/107 E. 2023/843 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Dava konusu taşınmazın tamamının aile konutu sayılıp sayılamayacağı ve buna bağlı olarak taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılıp kaldırılmayacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın tamamının aile konutu olarak kullanılıp kullanılmadığının tespiti için keşif yapılması ve buna göre ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yönündeki bozma kararına rağmen, davacının karar düzeltme talebinde bu hususa ilişkin yeni bir bilgi ve belge sunmaması ve 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesindeki karar düzeltme sebeplerinden hiçbirinin bulunmaması gözetilerek karar düzeltme talebi reddedilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

Davacı tarafından açılan aile konutu şerhi ile ipoteğin kaldırılması davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece aile konutu şerhi talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ipoteğin kaldırılması davasının ise kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı şirket vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının ipoteğin kaldırılması davası yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Davacı asıl tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı asıl dava dilekçesinde özetle; ipoteğe konu taşınmazın aile konutu olduğunu, kanundan kaynaklı olarak korumasının bulunduğunu, ipoteğin kurulması sırasında muvafakati olmadığını ileri sürerek, aile konutu şerhinin konulması ile ipoteğin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Dava dilekçesi davalı ...'a 29.12.2015 tarihinde ve davalı şirkete ise 18.01.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 23.02.2016 tarih ve 2015/203 Esas ve 2016/79 Karar sayılı kararı ile aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş tarafından, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmemesi halinde, işlem tarafı iyiniyetli üçüncü kişinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1023 üncü maddesi hükmünden yararlanacağının kabulünün gerektiği, taşınmazın aile konutu olduğunu bilmeyen ya da bilemeyecek durumda olan davalı üçüncü kişinin tapuya güven ilkesinden yararlanacağının açık olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı asıl tarafından tümü yönünden temyiz talebinde bulunulmuştur.

2.Dairemizin 05.04.2018 tarih ve 2016/23544 Esas, 2018/4585 Karar sayılı kararı ile 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesinde yapılan değişiklikle aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eşin, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini, tapu müdürlüğünden isteyebileceği, tapu müdürlüğünün, bu talebi hukuken veya fiilen yerine getirmediği belgelendirilmedikçe, malik olmayan eşin tapu kütüğüne konutla ilgili şerh konulmasını doğrudan dava yoluyla istemekte artık hukuki yararı olmayacağı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince hukuki yarar varlığının dava şartı olduğu ve re'sen araştırılması gerektiği, bu araştırma yapılmaksızın aile konutu şerhi talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı; ipoteğin kaldırılması isteği ipotek değeri üzerinden nispi harca tabi olduğu, 492 sayılı Harçlar Kanun'un (492 sayılı Kanun)30 uncu ve 32 nci maddeleri gereğince bu bedel üzerinden nispi harç tamamlattırılmadan müteakip işlemlerin yapılamayacağı, bu nedenle mahkemece davacı tarafa nispi peşin harç noksanlığını tamamlaması için süre verilmesi, tamamlanmaması halinde 492 sayılı Kanun'un 30 uncu maddesi gereğince işlem yapılması, tamamlandığı takdirde ise dosyada mevcut deliller değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile belirtilen eksiklikler nedeniyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

3.Mahkemenin bozmaya uyularak verdiği 22.10.2019 tarih ve 2018/119 Esas, 2019/197 Karar sayılı kararı ile bozma ilamında da belirtildiği gibi davacının doğrudan tapu müdürlüğüne başvurarak aile konuru şerhi koydurabileceği göz önüne alındığında eldeki davayı açmakta hukuki yararının olmadığı, hukuki yararın dava şartı olduğu bu nedenle aile konutu şerhi talebi yönünden davanın usulden reddine; ".. 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince ''Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz'..." hükmü gereğince diğer eşin rızasını olmadıkça ipotek verme işleminin askıda olacağı, 4721 sayılı Kanun'un 1023 üncü maddesi gereğince " tapu sicilinin aleniyet " fonksiyon olduğu, tapudaki kayda dayanarak işlem yapan iyiniyetli üçün kişinin kazanımları korunacağı, somut olayda tapuda ipotek verildiği tarih itibariyle taşınmazda aile konutu şerhi olmadığı, buna dayanarak işlem yapıldığı, davalı şirketin tapu kaydına dayanarak ipotek işlemi yaptığı ve konutun aile konutu olduğunu bilmediği, ipotek işlemi esnasında davalı şirketin iyiniyetli olmadığının davacı tarafından ispatlanamadığı gerekçesi ile ipoteğin kaldırılması talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı davacı asıl tarafından tümü yönünden temyiz talebinde bulunulmuştur.

2.Dairemizin 30.09.2021 tarih ve 2021/4465 Esas, 2021/6694 Karar sayılı kararı ile 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesiyle aile konutu için getirilen sınırlamanın, kanundan doğan bir tasarruf yetkisi sınırlaması niteliğinde olduğu, taşınmazın tapu kütüğünde konutla ilgili bir şerh bulunmasa bile, bu konut üzerinde lehine ipotek tesis edilen şirket, konutun aile konutu olduğunu biliyor veya bilebilecek durumda ise, şerhin yokluğuna dayanarak iyiniyet iddiasında bulunamayacağı ve 4721 sayılı Kanun'un 1023 üncü maddesinden de yararlanamayacağı, davalılardan birinin ticaret şirketi olup, tacir sıfatını taşıdığı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 18 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli hareket etmekle yükümlülüğü olduğunu, bu yükümlülüğün, alacağına teminat olarak gösterilen taşınmazın fiili ve hukuki durumunu araştırmayı da içerdiği, bu özeni göstermemişse, 4721 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan iyiniyet iddiasında bulunamayacağı, kendisinden beklenen özeni göstermeyenin kötü niyetinin, diğer tarafça ispatın da gerekmediği, bu nedenle davalıların iyi niyet iddiasının dinlenilemeyeceği, Mahkemece davacının delillerini toplayarak dava konusu taşınmazın aile konutu niteliğinde olup olmadığı hususunun tespit edilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmelerle yazılı şeklide karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

3.Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uyularak aile konutu için getirilen sınırlamanın, kanundan doğan bir tasarruf yetkisi sınırlaması niteliğinde olduğunu, taşınmazın tapu kütüğünde konutla ilgili bir şerh bulunmasa bile, bu konut üzerinde lehine ipotek tesis edilen şirket, konutun aile konutu olduğunu biliyor veya bilebilecek durumda ise, şerhin yokluğuna dayanarak iyiniyet iddiasında bulunamayacağı ve tapuya güven ilkesinden yararlanamayacağını, davalılardan ipotek alacaklısının şirket dolayısıyla tacir olduğu ve özen yükümlülüğünün aynı zamanda taşınmazın fiili ve hukuki durumunun da araştırılmasını kapsayacağını, bu özen yükümlülüğüne uyulmamış ise karşı taraftan kötü niyetinin ispatının aranamayacağı dolayısıyla davalıların iyi niyet iddiası dinlenemeyeceğini belirleterek ipoteğin kaldırılması talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı şirket temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı şirket temyiz başvuru dilekçesinde özetle, ipotek işleminin yapıldığı tarihte tapu kaydında aile konutu şerhinin bulunmadığını, tapuya güven ilkesi gereğince ipotek tesisinin yapıldığı, dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunu bilebilecek durumda olmadıklarını, basiretli iş insanı olarak tüm özeni gösterdiklerini ileri sürerek hükmün ipoteğin kaldırılması yönünden bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Dairemizin 19.09.2022 tarih ve 2022/7654 Esas, 2022/7111 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın tapuda "1 katlı kargir ev, ahır, bahçe " vasfıyla kayıtlı olduğu, talebin aile konutu olarak kullanıldığı ileri sürülen taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğin kaldırılmasına yönelik olduğu dikkate alanırak öncelikle aile konutu olarak kullanılan bölümün belirlenmesi gerektiği, bu durumda, mahkemece taşınmazın vasfıda dikkate alınarak, usulünce keşif yapılıp, ipotek tesis tarihinde ve halen tarafların aile konutu olarak kullandıkları bağımsız bölümün belirlenmesi, uzman bilirkişilerden "Aile konutu" olarak kullanılan bölümün kroki ve harita üzerinde işaretlenmesinin istenmesi, aile konutu olarak kullanılan bu bölümün değerinin belirlenip, bu bölümle sınırlı olacak şekilde ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, taşınmazın tamamına yönelik olarak ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.

V. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran

Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı asıl karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri

Davacı asıl karar düzeltme talebinde özetle; davalı eşin adına kayıtlı başkaca taşınmazlarının olduğu, isteseler idi alacaklarını onlardan tahsil edilebileceğini, dava konusu taşınmazın tamamının aile konutu ve geçimi için kullanılan arazi olduğu ve geçimlerini başka türlü karşılayamadıklarını ileri sürerek mahkemenin usul ve kanuna uygun olduğunu ve karar düzeltme talebinin kabulü ile hükmün onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın tamamının aile konutu niteliğinde olup olmadığı ile dava konusu taşınmaz üzerine konulan ipoteğin tamamından kaldırılması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı madde, 4721 sayılı Kanun'un 3 üncü madde, 194 üncü madde, 1023 üncü madde, 6100 sayılı Kanun'un 114 üncü madde, 6102 sayılı Kanun'un 18 inci madde, 492 sayılı Kanun'un 30 uncu ve 32 inci madde hükümleri

3. Değerlendirme

1.Yargıtay kararının düzeltilmesi 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Mahkemece verilen karar, Dairemizce yasal ve hukuki dayanakları gösterilmek suretiyle bozulmuş olup, temyiz ilamında belirtilen açıklamalara göre karar düzeltme istemi 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesindeki nedenlerden hiçbirisine dayanmamaktadır. Bu nedenle yerinde olmayan istemin reddi gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Karar düzeltme talebinin REDDİNE,

1086 sayılı Kanun 442/son ve 4421 sayılı Kanunun 2 ve 4/b-1 maddeleri delaletiyle takdiren 660.00 TL para ceza ile 375.10 TL karar düzeltme ret harcının düzeltme isteyenden tahsiline,

06.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.