Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1090 E. 2023/3925 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun ağırlık derecesi, tazminat ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin yerindeliği, nafakaya toptan hükmedilmesinin ve miktarının uygunluğu hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı ve temyiz itirazlarının yerinde olmadığı değerlendirilerek, istinaf mahkemesinin taraf kusurlarının belirlenmesi, tazminat ve nafaka hükümleri yönünden verdiği karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/64 E., 2022/1709 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/646 E., 2019/406 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'ilerine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kına gecesinde takılan ziynetleri davalının annesinin aldığını, geri vermediğini, nedenini sorduğunda annesi tarafından altınların dayısına verildiğinin söylendiğini, bu durum nedeniyle taraflar arasında gerginlik çıktığını, davalının birkaç kez ailesine gidip geldiğini, eşinin telefonundan ablası ile olan mesajlaşmalarını tesadüfen okuduğunu, ekte sundukları mesajlarda da görüleceği üzere, davalının erkeğin ailesi hakkında hakarete varan sözler ve davacıyı sevmediğini yazdığını, davalının ve ablasının hedeflerinin bir çocuk ve ailesine ait yazlığın satılmasıyla ev almak olduğunu, o zaman ne isterlerse yapabileceklerini yazdıklarını, salak, kafası o kadar çalışıyor, unutma hedef bebek sonra hiç iplemeyiz, anasından babasından uzaklaştırırız, yavaş yavaş kafalayacaksın, unutma hedef bebek şeklinde cümleler yazıldığını, hapse girse hiç üzülmeyeceğini belirttiğini, mesajları eşine gösterdikten sonra davalının evi terk ettiğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, düğün hazırlığı ve ev kurulması ile yaptığı kına ve düğün harcamaları için davalıya gönderdiği 5.440,00 TL, düğün organizasyonu için 1.750,00TL, düğün salonu için 7.500,00 TL, tatil ve balayı için 2.760,00 TL masraf yaptığını, toplamda 17.450,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, evi terk etmediğini, hastaneye tedaviye gittiğinde mesajlar göndererek eve gelmemesini, boşanacaklarını, bu işin bittiğini söylediğini, babası öldüğünde aile büyüğü olarak dayısının tarafların evlilik sürecinde başlarında olduğunu, nişan, kına gecesini yaptığını, kına gecesi yapıldıktan sonra salonun parasının dayısı tarafından hemen iade edilmek üzere annesinin talebi doğrultusunda takılardan ödenmesinin tüm olaylara neden olduğunu, bu durumu öğrendiğini, ciddi psikolojik baskı yaptığını, gece boyunca ailesini arattığını, mesajlar attırdığını, bu 4.000,00 TL'nin peşine düştüğünü, dayısı arayarak bu paranın hesabını sorduğunu, düğünden sonra ziynetlerden bir kısımını bozdurarak açtıkları ortak hesaba yatırdıklarını, kalan ziynetlerin ise davacı karşı davalının "ziynetleri evde bırakmayalım, balayına gideceğiz, anneme bırakalım" sözü üzerine alındığını, bir daha da iade edilmediğini, ailesine saldırgan ve saygısız tavırlar sergilediğini, anne ve ablasına bağırarak eşine de sakın arkamdan gelme diyerek bırakarak gittiğini, daha sonra da eve dön dediğini, çeyiz parasını da getirmesini istediğini, babası öldüğü için yatan para olan 1.700,00 TL'yi de eşine verdiğini, davacı karşı davalının parayı banka hesabına yatırdığını, rahatsızlığı ile ilgilenmediğini, "Babam istemiyor, sen hiç gelme artık, bu iş bitti, senden bana hayır yok" şeklinde mesajlar gönderdiğini, "İkilemdeyim, ailem ikna olmadan olmaz bu iş, seviyorum ama olmaz artık." şeklinde mesajlar gönderdiğini, evin kilidinin değiştirildiğini gördüğünü, evine giremediğini, akabinde barışalım şeklinde mesajlar attığını, tutarsız olduğunu iddia ederek 4721 sayılı Kanun’nun 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, davalıda kalan ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesine, olmadığı takdirde ziynete ilişkin olarak 36.200,00 TL, çeyiz eşyalarına ilişkin olarak 20.000,00 TL bedelinin iadesine, kadın yarararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası na, kadın yararına 25.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, asıl davanın reddine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 20.03.2017 tarihinde nikahları kıyılmak suretiyle evlendikleri, nikahtan sonra gemi kaptanı olan erkeğin gemide meydana gelen bir kaza nedeniyle tutuklandığı, bu nedenle düğün merasiminin ertelendiği, bilahare 02.07.2017 tarihinde kına gecesi merasimi, 03.07.2017 tarihinde de düğün merasiminin yapıldığı, nikah sonrasında yani evlilik birliğinin resmi olarak kurulmasından sonra yapılan kına gecesi eğlencesinde kadına takılan ziynet eşyalarının erkekten habersiz olarak kadın tarafından kendi ailesine verilmesi üzerine eşler arasında gerginliğin başladığı, düğünün ertesi sabahı eşler arasında olması gereken sevgi, saygı ve samimiyet yerine ziynetlerin verilmesi nedeniyle kavgaların yaşandığı, erkeğin eşinin ailesini telefonla arayıp hesap sormak ve altınların iadesi yönünde eşini sıkıştırmak suretiyle kadına psikolojik şiddet uyguladığı, bu süreçte eşlerin her ikisinin de yapıcı tavır almadıkları, evliliği maddî beklentiler üzerine kurdukları yönünde söylemlerde bulunmak, birbirlerinin aileleri ile bu yönde konuşmak, karşılıklı ithamlarda bulunmak ve birbirlerine bu ziynet eşyaları nedeniyle karşılıklı mesajlar göndererek evliliği yıprattıkları, bununla birlikte kadının erkeğe paran olmasaydı sen ne işe yararsın, ben seninle paran için evlendim şeklinde sözler söylediği, bu hususun tanık beyanlarınca teyit edildiği, taraflar arasında tüm bu nedenlerle geçimsizlik ve anlaşmazlık bulunduğu, kadının bu sorunlardan bunalarak ve aynı zamanda mide rahatsızlığı nedeniyle eşinin de rızasıyla Keşan'a ailesinin yanına gittiği, hemen sonrasında erkeğin eşini arayarak aralarındaki evliliğin artık bittiğini söylediği, fiili ayrılığın bu şekilde başladığı, bilahare kadının eşyalarını almak için eve gittiğinde kapıyı açamadığı, kapı kilidinin davacı erkek tarafından değiştirildiği, bu itibarla tarafların eşit kusurlu davranışları nedeniyle aralarındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı; kına gecesinde takılan ziynetlerin kadın tarafından aynı gece kendi annesine verildiği, takılan ziynetlerin büyük bir bölümünün ise düğünden sonra bozdurularak bankada tarafların açmış oldukları ortak altın hesabına yatırıldığı, bunun dışında kalan ziynetlerin ise taşınabilir mahiyette olduğu, kadın tarafından evden ayrılırken yanında götürüldüğünün kabulünün gerektiği , tarafların bozdurdukları altınlar yönünden ortak altın hesabına yatırdıkları banka hesabında bulunan 206,40 gram altının aynen iadesi mümkün olmadığından, gramı 146,86 TL'den toplam 30.311,90 TL ziynet alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte erkekten tahsiline; erkeğin boşanmanın fer'î niteliğinde olmayan nişan, düğün, tatil ve balayında yapmış olduğu harcamalara ilişkin maddî tazminat talebinin değerlendirilmesinde ise öncelikle nişan bozması durumu söz konusu olmadığı ve evliliğin gerçekleştiği, nişan nedeniyle yapılan masrafların reddi ve bununla birlikte düğün, tatil ve balayı için yapılan masraflar için yapılması zorunlu olan masraflar olmadığı, yapılan diğer masrafların ise eşler tarafından rızaen yapılan harcamalar olduğu, bunun istenmesinin de mümkün olmadığı erkeğin bu yöndeki maddî tazminat talepleri ile tarafların eşit kusurlu olması nedeniyle tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, tarafların boşanmanın fer'î niteliğindeki tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, erkeğin maddî tazminat talebinin reddine, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasının bu celse tarihi itibariyle aylık 300,00 TL'ye indirilmesine, aynı miktarın yoksulluk nafakası olarak devamına, banka hesabında bulunan 206,40 gram altının gramı 146,86 TL'den toplam 30.311,90 TL ziynet alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte erkekten tahsiline, çeyiz eşyaları iade edildiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, buna bağlı olarak tazminat taleplerinin reddinin hatalı olduğunu, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafaka miktarının az olduğunu, ziynet alacağının kısmen reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, olayların gelişimi, kararın dayandığı deliller ve gerekçeye, erkeğin istinaf talebi bulunmamasına göre, sonuç itibariyle taraflara yüklenen kusurların yerinde olduğu ancak boşanmaya neden olan olaylarda kadının az, erkeğin ağır kusurlu olduğu, kusurun gerekçesinin bu şekilde düzeltilmesi gerektiği; boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, ihlâl edilen mevcut veya beklenen menfaat ile kişilik haklarına yapılan saldırı, hakkaniyet ilkesi ile birlikte değerlendirildiğinde az kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği; kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilik süresi, yaşı, çalışmaya engel hali olmaması, yeniden evlenebilme şansı ile hakkaniyet ilkesi gereğince kadın yararına toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince davalı- davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, kadın yararına bir defaya mahsus toptan 20.000,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, ziynet ve çeyiz eşya alacağı yönünden kesin olarak karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı- davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince belirlenen kusurların doğru olduğunun belirtilmesine karşın erkeğin ağır kusurlu bulunmasının ve buna bağlı olarak kadın yararına tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kadın yararına toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğunu ve miktarların yüksek olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu yönlerden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı ile bu kusurun ağırlık derecesinin hatalı olup olmadığı ile kadın yararına tazminat ve nafakaya hükmedilmesinin hatalı olup olmadığı, nafakaya toptan hükmedilmesinin ve nafakanın miktarı ile tazminat miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 176 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup ... erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.