"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1310 E., 2022/1843 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/1158 E., 2021/499 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin bağımsız mesken temin etmediğini, yükümlülükleri yerine getirmediğini, çalışmadığını, kadını ise çalışmaya zorladığını, erkeğin, kadının gelirini kendisi için harcadığını, sürekli fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ve tehdit ettiğini, içki ve uyuşturucu madde kullanarak eve geç geldiğini, kadınla ve çocukla ilgilenmediğini, kadının ameliyatına gelmediğini, kadını sürekli aldattığını, iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, kadın ve çocuk yararına ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, kadının çocukla ve evle ilgilenmediğini, bu sorumlulukların erkeğin annesi tarafından yerine getirildiğini, kadının hanenin geçimine katkı sağlamayı kabul etmeyerek erkeğin babasının üzerine yürüdüğünü, çocuğu azarladığını, ihmal ettiğini, çocuğa fiziksel şiddet uyguladığını, ruhsal rahatsızlığı olduğunu, erkek hakkında asılsız şikayetlerde bulunduğunu iddia ederek kadının davasının reddine, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, erkek yararına 5.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin bağımsız bir konut açmadığı, birlik görevlerini de ihmal ettiği, bir işte sürekli ve düzenli olarak çalışmadığı, kadının bir iş bulup çalışması eve maddî katkı sağlaması için kadına psikolojik baskı uyguladığı, erkeğin alkol ve uyuşturucu problemi olduğu, kullandığı uyarıcı maddelerinin de etkisi ile kadına kötü davrandığı, fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret, nitelikli cinsel saldırı, tehdit uyguladığı, belirlenen kusurlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının sigorta kaydında yargılama aşamasında çalışmaya başladığı ,ilk başlarda çalışması süreklilik arz etmese de işe giriş çıkışları olsa da 2020/10. ... beri artık sürekli ve düzenli bir gelir elde etmeye başladığı, davacı karşı davalının boşanma ile yoksulluğa düşmeyeceği bu nedenle yoksulluk nafakasının reddine karar verilmesi gerektiği, alınan sosyal inceleme raporu, kadın hakkında vasi tayininin gerekmediğine dair kurul raporu, çocuğun yüksek yararı birlikte değerlendirildiğinde velâyetin anneye verilmesinin gerektiği, belirlenen ve gerçekleşen kusurlar, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, bu kusurların aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, hakkaniyet ilkesi ile birlikte değerlendirildiğinde kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, tam kusurlu erkeğin boşanma davası ile fer'î taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadının yoksulluk nafaka talebinin reddine, kadın yararına 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin boşanma davası ve fer'îlerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. ... kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflarınca dayanılan ve ispatlanan vakıaların erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerektiğini, İlk Derece Mahkemesinin kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen nafakalar ile kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarının az olduğunu ileri sürerek karar kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulü gerektiğini, çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin hatalı olduğunu, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen, kadına cinsel saldırıda bulunduğu vakıasına dayanılmadığı, dayanılmayan vakıanın erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği; yine erkeğe yüklenen kadına hakaret ettiği, bir iş bulup çalışması eve maddî katkı sağlaması için kadına psikolojik baskı uyguladığı, alkol ve uyuşturucu problemi olduğu, kullandığı uyarıcı maddelerin de etkisi ile kadına kötü davrandığı vakıalarına ilişkin tanık beyanlarının duyuma dayalı olduğu, taraflardan aktarılan beyanların da hükme esas alınamayacağı; erkek hakkında hakaret ve tehdit suçlarından kovuşturma yürütüldüğü belirtilerek erkeğe, kadına yönelik hakaret ve tehdit ettiği kusurları yüklenmiş ise de ... 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2021/47 Esas 2022/114 Karar sayılı dosyası kapsamında erkeğin üzerine atılı hakaret ve tehdit suçlarından beraatine karar verildiği, iş bu kararın 14.04.2022 tarihinde kesinleştiği, bu kovuşturmaya konu vakıalar yönünden görgüye dayalı tanık beyanının da bulunmadığı, bu halde bu vakıaların erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşılmakla, erkeğe yüklendiği belirtilen bu kusurların gerekçeden çıkarılması gerektiği, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin yine de tamamen kusurlu olduğu; taraflar arasında erkekten kaynaklanan kusur sebebiyle ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu,kadının davasının kabulünün doğru olduğu; erkek ileri sürdüğü vakıaları ispatlayamadığından erkeğin karşı davasının ise reddine karar verilmesinin doğru olduğu; Mahkemece alınan uzman raporunda çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin çocuğun üstün yararına uygun olduğunun belirtildiği, ... Şehir Hastanesi'nin 11.03.2021 tarihli Sağlık Kurulu Raporu ile kadının sağlam olduğu tanısıyla vasi tayini gerekmediğinin rapor edildiği, çocuğun anne yanında kalmasının bedeni, fikri, ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde bir delil bulunmadığı, çocuğun üstün yararı gereğince velâyetinin anneye verilmesinin doğru olduğu; İlk Derece Mahkemesince kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarı isabetli ise de çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarının az olduğu; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk yararına takdir edilen iştirak nafaka miktarının az olduğu; boşanmaya neden olan olaylarda kadının kusurunun bulunmadığı, kadının sürekli ve düzenli bir çalışmasının bulunmadığı, gelir getiren bir mal varlığının olmadığı, kadının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinin anlaşıldığı ve kadının yoksulluk nafakası talebinin reddinin hatalı olduğu; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşulları ile hakkaniyet ilkesi, evlilikte geçen süre de dikkate alınarak kadın yararına taktiren toptan nafakaya hükmedilmesi gerektiği; erkeğe atfedilen kusurlu davranışların ağırlığı, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, evlilikte geçen süre ve hakkaniyet ilkesi birlikte dikkate alındığında, kişilik hakkı saldırıya uğrayan kadın yararına hükmedilen, maddî tazminat miktarı ve manevî tazminat miktarının az olduğu; tamamen kusurlu olduğundan erkek yararına manevî tazminata hükmedilmemesinin doğru olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına toptan 25.000,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, tarafların diğer yönlere ilişkin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak kadının davasının kabulü ile erkeğin davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, kadının geçirdiği ağır depresyon nedeniyle yattığı hastaneden kendisinin tedaviyi reddederek çıktığının sabit olduğunu, bunun ise duygusal şiddet olduğunu, kadının çalışabilecek durumda olduğunu kadın yararına nafaka ve tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, ileri sürerek her iki boşanma davası ve fer'îleri yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak kadının davasının kabulü ile erkeğin davasının reddine karar verilmesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına tazminat ve nafaka verilme şartlarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü, 182 nci, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri; 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı- davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.