"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/505 E., 2022/2895 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/109 E., 2021/888 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davalı-davacı tarafça kusur belirlemesi, kendi davasının hukuksal sebebi ile tazminat ve nafaka miktarları ile yardım nafakası yönünden istinaf yoluna başvurulmuştur. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesince verilen erkeğin davasının kabulü istinaf edilmeyerek kesinleştiğinden davalı-davacı tarafın erkeğin davasının kabulü kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davalı-davacının erkeğin davasının kabulü kararı yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Davalı- davacı vekilinin reddedilen yön dışında kalan ve gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı – davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; daha önce davacı erkek tarafından açılan boşanma davasının Birecik Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/668 esas 2014/312 karar sayılı ilamı ile reddedildiğini, kararın 25.12.2015 tarihinde kesinleştiğini, aradan 4 yılı ... bir süre geçtiğini, tarafların tekrardan bir araya gelmediklerini, iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkek tarafından daha önce açılan boşanma davasının reddedildiğini, erkeğin küçük düşürücü sözler söylediğini, eve başka kadınları getirdiğini, evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, çocuklar ile ilgilenmediğini ileri sürerek 4721 sayılı Kanun gereğince asıl davanın reddine, 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesine, aynı Kanun’un 166 ncı maddesinin son fıkrasına ve aynı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, her bir çocuk yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Birecik Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/668 esas 2014/312 karar sayılı red edilen boşanma davasının kesinleşmesinden sonra taraflar arasında aile birliğinin aradan geçen süre içinde kurulamadığı, bu sürenin 3 yıldan fazla süre olduğu, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin son fıkra koşullarının oluştuğu; erkeğin çocuklar ile ilgilenmediği, evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, S. Ş. isimli kadın ile birlikte olduğu ve halen onunla birlikte yaşamaya devam ettiği zina eylemini gerçekleştirdiği, kadının 4721 Sayılı Kanun’un 161 nci maddesine göre açtığı boşanma talebi kabul edildiğinden terditli diğer talepler yönünden ayrı ayrı karar verilmesine yer olmadığı gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince erkeğin, 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi gereğince kadının davasının kabulüne, kadının 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve son fıkrası gereğince açılan boşanma davaları hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tarafların boşanmalarına, ergin olmayan çocuk Şükrü’nün velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve kadının davasının kabulünün hatalı olduğunu, kadın yararına tazminat ve nafaka şartlarının oluşmadığı ile nafaka ve tazminat miktarlarının hatalı olduğunu ileri sürerek karar kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı – davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; belirlenen kusurlu davranışlara göre tazminat miktarlarının az olduğunu, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafaka miktarlarının düşük olduğunu, ergin olan ancak anne yanında kalan ortak çocuk Harun yararına yardım nafakasına hükmedilmesi gerektiğini, tazminatlara faiz işletilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı- davacı kadın vekili tarafından dava dilekçesinde 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi ,166 ncı maddesinin son fıkrası, maddenin birinci fıkrası gereğince boşanma talebinde bulunmuş ise de ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığın belirlenmesi sırasında kadının öncelikle 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi gereğince, olmadığı takdirde 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince, bu da olmaz ise aynı maddenin birinci fıkrası gereğince boşanma talebinde bulunduğu şeklinde terditli olarak yapıldığı ve bu tespite itiraz olmadığı, kadının 4721 sayılı Kanun’un 161 nci maddesi gereğince zinaya dayalı boşanma sebebinin varlığını ispat ettiği; belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre erkeğin tam kusurlu olduğu; kadın yararına tazminata ve nafakaya hükmedilmesinin doğru olduğu ancak tarafların kusur durumu, sosyal ve ekonomik durumları ile hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde kadın ve ergin olmayan çocuk yararına hükmedilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminat miktarlarının az olduğu; 29.10.2002 doğumlu ortak çocuk Harun Bora'nın yargılama devam ederken 18 yaşını bitirdiği, yardım nafakası davasını ancak kendisinin açabileceği; kadının dilekçeler aşamasında tazminatlara yönelik faiz talebinin bulunmadığı, taleple bağlılık ilkesi gereğince kadın yararına hükmedilen tazminatlara faiz işletilmemesinin doğru olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle ortak çocuk Şükrü yararına aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata; davacı -davalı erkeğin tüm, kadının ise diğer istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı – davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı – davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulünün hatalı olduğunu, belirlenen tazminat miktarının günün ekonomik koşullarına göre az olduğunu, çocukların her biri yönünden taleplerinin 1.500,00 TL olduğunu Bölge Adliye Mahkemesi’nin hatalı değerlendirme ile tam kabul yapıldığı gerekçesi ile artırımı az yapmasının hatalı olduğunu, ergin olan çocuğun halen eğitimine devam ettiğini ve onun yararına da nafaka bağlanılması gerektiğini, yoksulluk nafaka miktarının az olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında gerçekleşen kusurlu davranışlara göre kadın yararına talepten fazla tazminat ve nafakaya hükmedilip hükmedilmeyeceği, ortak çocuk Şükrü yararına hükmedilen nafaka miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve son fıkrası, 6100 sayılı Kanun’un 26 ncı, 353 üncü ve 355 inci maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı- davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Davalı-davacı kadın vekilinin erkeğin davasının kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davalı-davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.