"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/278 E., 2022/2900 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adıyaman 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/882 E., 2021/1431 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine , kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının evlilikleri boyunca kadına fiziksel, psikolojik, sosyal ve ekonomik şiddet uyguladığını, namusuna yönelik iftiralarda bulunduğunu, çocukların kendisinden olmadığını söylediğini, sürekli akrabaları yanına giderek gece geç saatlere kadar onların yanında kaldığını, müvekkilinin davalıdan akşamları evde olmasını, kendisiyle vakit geçirmesini istediğinde "onlar yoksa sende yoksun, nereden geldiysen oraya gidersin..." şeklinde müvekkilini akrabaları için boşamakla tehdit ettiğini, akrabaları ile ticari işler yapıp aileyi borç batağına sürüklediğini, davalının geceleri geç vakitlerde içkili olarak eve gelip rahatsızlık verdiğini, müvekkilinin memlekete yaz döneminde çocuklarla gittiğinde habersiz arkadaşı ve arkadaşının eşi müşterek eve gelerek tatil yaptıklarını, müvekkilinin öğrenip bir daha gelmelerini istemediğini söylemesine rağmen, aynı kişilerin müvekkili arayarak "sen niye evdesin neden memleketten döndün, biz sen evde yoksun diye sizin eve gelip tatil! yapacaktık..." diyerek yanlarında dul baldızlarını da getirip davalı ile hep beraber alem yaptıklarını, müvekkilinin çok sonra komşularından bu durumu duyduğunu ve kadınlık onurunun zedelendiğini; davalı sadakatsizlik noktasında defalarca af dilemesine rağmen başka kadınlarla birlikte olduğunu öğrendiğini, polis arkadaşının eşinin telefonla "eşlerimizi pastanede üç kızla bastım, kızlardan birisine senin numaranı verdim seni arayacak" dediğini, akabinde kızlardan birinin müvekkilini arayarak "bize bekar olduklarını söylediler" dediğini, bunun üzerine taraflar arasında büyük bir tartışma yaşandığını, davalının kendisine şiddet uygulayarak sokağa attığını, müvekkilinin ikinci çocuğa hamileyken şiddet uyguladığını ve "ben size bakamam ailenin yanına git orada doğum yap" dediği için müvekkilinin ailesinin yanına gitmek zorunda kaldığını, yoldayken çocuğun hareket etmediğini, hastaneye gittiklerinde de çocuğun çoktan öldüğünü, davalının olaydan üç dört gün sonra geldiğini, müvekkilinin yanına sadece bir kere uğradığını, kendi ailesinin yanına gittiğini, hasta eşiyle ilgilenmediği, ziynet eşyalarını rızası dışında maddî-manevî baskı uygulayarak elinden aldığını, başka kadınlarla yazışma ve konuşmalar yaptığını, müvekkiline "artık seni sevmiyorum, senden midem bulanıyor, hemen gidip boşanalım" diyerek müvekkilini döverek bazı evrakları zorla imzalatmaya çalıştığını, müvekkilinin boşanmayı kabul etmeyince de amacına ulaşabilmek için "20 yıl önce sen beni halamın oğluyla aldattın" diyerek müvekkiline saldırdığını, boğazını sıktığını, tekmelediğini, "hayatımdan çık git yoksa seni öldüreceğim, bu çocukların babası kim..." diyerek çirkin isnatlarda bulunduğunu, müvekkilinin namusuna dil uzatılmasını kaldıramadığı ve evde ... güvenliği olmadığından müşterek evi terk edip baba evine döndüğünü, bir gelirinin olmaması sebebiyle çocuklarını yanına alamadığını, müvekkiline de halen ağabeylerinin bakmakta olduğunu belirterek davalarının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, müvekkili için aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası, müşterek çocuklar içinde ayrı ayrı 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası, bu nafakaların yıllık TEFE-TÜFE oranında arttırılmasını, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminat ile müvekkilinin şahsi eşyaları ve ziynet eşyalarının bedelinin belirlenerek yasal faiziyle birlikte müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının hiç birinin doğru olmadığını, ispata ihtiyaç duyduğunu, davacının 25.12.2018 tarihinde müvekkili ve çocuklarını terk ederek gittiğini, evi terk ettiğini ortak çocuk Mahmut Gazi'den öğrendiğini, davacının kendi zevklerini ve kendi hayatını yaşamak uğruna çocuklarını terk ettiğini, davacı kadının sürekli kısları ...’ye hakaret ve beddua ettiğini, davacının müvekkilini sürekli olarak toplum içerisinde ve aile ortamında küçük düşürecek sözler söylediğini, kurban bayramında kurban etinin paylaşıldığı sırada müvekkilin tüm ailesinin içerisinde etin dağıtımını bahane ederek sesini yükselterek kızgın bir yüz ifadesiyle davacının müvekkilinin yüzüne tükürerek, "sen ne biçim adamsın, senden adisi yok." şeklinde bir çok hakarette bulunduğunu, sürekli haberi dahi olmadan cebinden ve cüzdanından para aldığını, cüzdanında bulunan altınlar konusunda kendisine yalan söylediğini, davacı kadının evi terk etmeden uzun bir süre önceden odasını ayırarak müvekkilinden ayrı yattığını, müvekkilinin evde yemek yemesini dahi istemediğini, müvekkilin uzun süre yemek ihtiyacını dışarıdan karşılamak zorunda kaldığını, davacının eş olarak kendisinden beklenen görevleri yerine getiremediğini, müvekkilinin sürekli olarak toplumda küçük düşürdüğünü, aile içerisinde bireylerin birbirlerine olan güvenlerini sarsıcı nitelikte yalanlar söylediğini, müvekkiline layık bir eş ve çocuklarına iyi bir anne olamadığını belirterek davacının davalarının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin davacı eşine karşı güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, eşine fiziksel şiddet uyguladığı, eşinin iffet ve namusuna halel getirecek sözler söylediği, boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, davacı kadına atfı kabil bir kusur ispat edilemediği gerekçesi ile; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuklardan 15.06.2004
doğumlu, ... ile 31.01.2012
doğumlu,...velayetinin anneye verilmesine baba ile kişisel ilişki kurulmasına, davacı kadın için takdir edilen aylık 500,00 TL tedbir nafakasının, karar tarihinden itibaren 250,00 TL artırılarak davacı kadın için aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 12.10.2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, ortak çocuk ... ve...için ayrı ayrı 400,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 18.000,00 TL maddî, 17.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, ziynet alacağı hususundaki talebinin tefrikine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili İlk Derece Mahkemesi kararının tazminat ve nafaka miktarları yönünden yetersiz bir karar olduğu, geçimini sağlamasının mümkün olmadığı, talepleri gibi karar verilmesini nafakaların ÜFE oranın artırılmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek maddî-manevî tazminatlar ile nafaka miktarları yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2.Davalı vekili İlk Derece Mahkemesi kararına karşı tüm yönlerden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ilk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, davacının ispatlanmış bir kusurunun bulunmadığı, boşanmaya neden olan olaylarda davalının tam kusurlu olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, davalı adına kayıtlı gayrimenkullerin varlığı, evlilik süresi, davalı kocanın boşanmaya yol açan olaylarda tam kusurlu bulunması, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî-manevî tazminat miktarının ve kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası ile müşterek çocuk...yararına takdir edilen iştirak nafakası az olduğu, yargılama sırasında müşterek çocuk ...'nin ergin olduğu gerekçesi ile davacının maddî-manevî tazminat, yoksulluk, iştirak nafakasına yönelik istinaf başvurularının kabulü ile ilgili bentlerin kaldırılmasına, ortak çocuk...yararına dava tarihinden itibaren boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar aylık 400,00 TL tedbir, aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, hükmedilen nafakanın boşanmaya ilişkin hükmün kesinleştiği tarihten 1 yıl sonra başlamak üzere her yıl TÜİK'in belirlediği ÜFE oranında artırılmasına, ortak çocuk ... yararına dava tarihinden itibaren aylık 400,00 TL tedbir nafakasının ergin olduğu tarihe kadar devamına, kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 750,00 TL tedbir, aylık 1.2500,00 TL yoksulluk nafakasına, hükmedilen nafakanın boşanmaya ilişkin hükmün kesinleştiği tarihten 1 yıl sonra başlamak üzere her yıl TÜİK'in belirlediği ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının yetersiz olduğu, asgari geçimini sağlamasının mümkün olmadığı, ekonomik gelişmeler de dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğini belirterek; nafaka ve tazminat miktarları yönünden temyiz talebinde bulunmuştur.
2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının aralarında hiç bir sorun yok iken evi terk ettiğini asıl kusurun davacıda olduğunu, davacı tanıklarının görgüye dayalı bilgisinin bulunmadığı halde kusurlu kabul edilerek boşanmaya karar verilmesi ve aleyhine nafaka ve tazminata hükmedilmesi kararının hatalı olduğu, nafaka ve tazminat miktarlarının geliri ile orantılı olmadığını, nafaka konusunda kurulan hükmün çelişki oluşturduğunu belirterek; kararın tümü yönünden temyiz talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü, kadın yararına hükmedilen tazminat ve nafakanın yasal koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 175 inci 182 nci ve 330 uncu maddesi.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar kanunun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Somut uyuşmazlıkta tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası ve manevî 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış kararın bu gerekçeyle bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat miktarı yönünden BOZULMASINA,
2. Davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Peşin harcın istek halinde yatıran davacıya iadesine,
Dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.