Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1127 E. 2023/1242 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur durumlarının tespiti ve buna bağlı olarak davanın kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Bozmaya uyularak verilen kararda, davalı kadının boşanmaya sebep olacak kusurlu bir davranışının tespit edilememesi ve evlilik birliğinin kadının kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığı iddiasının ispatlanamaması gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi usul ve hukuka uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin bir eş olarak üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirdiğini ancak davalı eşin müşterek çocuklara ve müvekkiline karşı olumsuz kişiliğinin ortaya çıktığını, en küçük sorunları bile büyüterek müvekkiline psikolojik şiddet uyguladığını, ağza alınmayacak hakaretlerde bulunduğunu, bu durum karşısında evlilik birliğinin sürdürülmesinin imkansız hale geldiğini belirterek müşterek çocukların velayetinin müvekkiline verilmesi suretiyle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde belirttiği iddiaların gerçek dışı olduğunu, davacıya ve müşterek çocuklara şiddet uygulamadığını, davacının fiziken yapılı olduğunu bu durumda kendisine şiddet uygulamasının mümkün olamayacağını, davalı ile evlilik süresi boyunca hiçbir sıkıntı yaşamadıklarını ancak kendi hastalığının ortaya çıkmasından sonra davacının kendisine karşı tutum ve davranışlarının değiştiğini, davacının iddia ettiğini gibi aralarından hiç bir sorun olmadığını, eşinden boşanmak istemediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 07.06.2021 tarihli ve 2020/272 Esas, 2021/219 Karar sayılı kararıyla; evlilik birliğinin, eşine ve çocuklarına karşı olumsuz tutum ve davranışlar sergileyen ve ortak konutu terk ederek birlikten kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalı kadının tam kusurlu davranışları neticesinde ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı erkeğe atfı kabil kusurun tespit edilemediği, bu manada davalı kadının boşanmaya itiraz etme hakkının bulunmadığı, evlilik birliğinin devamında taraflar, müşterek çocuklar ve toplum bakımından korunmaya değer bir yarar kalmadığı anlaşıldığından davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile boşanmalarına ve müşterek çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, anneyle kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 15.03.2022 tarihli ve 2021/504 Esas, 2022/8089 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (6100 sayılı Kanun) uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davalı kadının istinaf başvurusunun esas yönünden reddine, 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi gereğince davalı kadın lehine dava tarihinden itibaren aylık 400,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 13.10.2022 tarihli 2022/5800 Esas, 2022/8089 Karar sayılı kararıyla; 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereği boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olmasının gerektiği, Mahkemece, davalı kadının, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesiyle boşanmaya karar verilmiş ise de dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olduğu, bir kısmının ise sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğu, toplanan delillerden kadının kusurlu olduğunun kanıtlanamadığı, bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak açmış olduğu işbu davada davalı kadının boşanmayı gerektirecek kusurlu bir davranışı belirlenemediği, evlilik birliğinin davalının kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığı usulünce ispat edilemediği gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı kadın lehine hükmedilen aylık 400,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına karar vermiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadının kusurlu olduğunu, tanık beyanları ile iddialarını ispatladığını, davasının reddinin hatalı olduğunu belirterek kararı kusur belirlemesi ve reddedilen davası yönünden temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur durumları ve buradan varılacak sonuca göre davacı erkeğin 4721 Sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayalı açtığı boşanma davasının kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı ve 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.