Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1146 E. 2023/1608 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, boşandığı eşinden olan çocuğun kendisinden olmadığı iddiasıyla açtığı soybağının reddine ilişkin davada, hak düşürücü süre içinde dava açılıp açılmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, çocuğun kendisinden olmadığını bildiği veya bilebilecek durumda olmasına rağmen yasal süre içerisinde dava açmadığı, boşanma sonrası yeniden evlenmesi ve başka çocuklarının olması gibi hususlar da gözetilerek, hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2395 E., 2022/2160 K.

DAVALILAR : 1-...

2- ... vekilleri Av. ... vd.

DAVA TARİHİ : 01.10.2021

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/587 E., 2022/484 K.

Taraflar arasındaki soybağının reddi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı ...'nin boşandıklarını, boşandıktan 5 ay sonra dünyaya gelen ... isimli çocuğun kendisinden olmadığı konusunda şüphelendiğini iddia ederek soybağının reddine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı ...'nin uğradığı tecavüz sonucu hamile kalmasını kabul edemeyen davacının açtığı boşanma davası ile tarafların boşandıklarını, kaldı ki davacının biyolojik anlamda çocuk sahibi olamadığından tarafların boşanmalarından sonra nüfusuna kaydedilen kızı ...'in de evlatlık olduğunu, yani davacının, davalı ...'ın kendi oğlu olmadığını en başından beri bildiğini, hak düşürücü sürenin çoktan geçtiğini, ancak müvekkili ...'ın bu dava ile gerçek durumdan haberdar olduğunu, bu yaştan sonra soyadının ve kimliğinin değişmesinin mağduriyetine yol açacağını, davacının gerçek niyetinin mirasını diğer kızına bırakmak olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın hak düşürücü sürede açılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın kabulü gerektiğini, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalı ... ile boşandıktan sonra 25.12.1987 tarihinde yeniden evlendiği, bu evliliğinden ... ve ... isimli 10.03.1996 doğumlu iki çocuğunun bulunduğu, davacı tanıklarının beyanları ile sabit olduğu üzere davacının üzerine kayıtlı çocukların teyzelerinin torunu olduğu, davacının çocuğu olmadığı için evlatlık aldığı, boşanma ilamının içeriği incelendiğinde ise tarafların evlilik tarihinden dava tarihine kadar yaklaşık 4 ay evli kaldıkları, evlilik birliği içerisinde davacının orman işlerinde çalıştığı için evinden uzak kaldığı, davalı ...'nin başkaları ile ilişkisi olduğunu bildiği için boşandığı, boşandıklarında ...'nin hamile olduğunu, davacının çocuğun doğduğunu öğrenince davalı ...'nin annesine " bu çocuk benden değil, benim üzerime yazdırmayın" dediği, davalı savunması, davalı savunmasını doğrulayan davacı tanıklarının beyanları, boşanma ilamı içeriği, tarafların fiilen evli kaldıkları süre, davacının müşterek konuttan uzakta çalışıyor olması göz önüne alındığında davacının, davalı kadının başka bir erkekle cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten itibaren ve hatta müşterek çocuğun doğduğu tarihten itibaren soybağının reddi davası için kanunda öngörülen 1 yıllık sürenin davacı yönünden geçmiş olup davacı bu gecikmeyi haklı kılan bir sebebin varlığını da iddia ve ispat etmiş olmadığını, yasal düzenleme ve yapılan açıklamalar dikkate alındığında mahkemece hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmediği gerekçesi ile başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ...'ın babası olmadığından yakın zamanda şüphelenmeye başladığını, DNA testi yapılmadan öğrenmenin gerçekleşmeyeceğini ve hak düşürücü sürenin de başlamayacağını, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, soybağının reddi istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, hak düşürücü süre içinde dava açılıp açılmadığı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 286 ncı, 289 uncu, 291 inci, maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.