Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1170 E. 2023/4321 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, tarafların kusur durumu, kadın yararına maddi-manevi tazminat ve yoksulluk nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceği ve çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının uygunluğu hususlarında anlaşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Çocuğun ihtiyaçları ve tarafların sosyal-ekonomik durumları gözetilerek takdir edilen iştirak nafakası miktarının az olduğu ve hakkaniyet ilkesi uyarınca daha yüksek bir miktar belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının iştirak nafakası yönünden bozulmasına, diğer yönlerden ise onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/664 E., 2022/2495 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/416 E., 2020/788 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalı erkeğin, müvekkiline kendisine ait evinin olduğunu, kendisine ait işyerinin olduğunu dilerse işini bırakabileceğini defalarca söylediğini, ailesinin de müvekkilinin ailesine tanıştığında erkeğin bu beyanını destekler nitelikte beyanda bulunduklarını, müvekkilinin evlenmeden önce 1.900,00 TL maaş ile çalıştığını, erkeğin işini bırakmasını, kendi kazancının kendileri için yeterli olduğunu, müvekkilinin sigorta primlerini kendisinin yatıracağını söylediğini, müvekkilinin ise erkeğin beyanları ve bir aile kurma isteğinden dolayı işini bıraktığını, evlendikten sonra davalının, müvekkilinin sigorta primlerini göstermelik olarak 3 ay yatırdığını sonrasında müvekkiline verdiği sözü tutmadığını, ayrıca evliliğin başında müvekkilininbankadan kredi çekerek erkeğe verdiğini, erkeğin ise maddî sıkıntılara rağmen 2015 yılının Nisan ayında sıfır model opel astra marka araç aldığını, bu aracın müvekkiline takılan altınlar ve etraftan alınan borçlarla müvekkiline danışılmadan alındığını, müvekkilinin maddî zorluklarla hayatını ikame ettirdiğini, davalı erkeğin müvekkilinin hamileliği ve doğumu sırasında tarafından ilgilenilmediğini, daha sonra ise müvekkilinin bu duruma katlanmayarak çocuğunu da alarak müvekkilinin ailesinin evine gittiğini, 24.12.2017 tarihinde davalı erkeğin, müvekkilini arayarak askere gideceğini gitmeden çocuğunu görmek istediğini, kendisinin ve ailesinin de çocuğunu görme hakkı olduğunu söylediğini bunun üzerine müvekkilinin, çocuğu davalı erkeğe verdiğini, daha sonra ise davalı erkeğin "...'dan çocuk çıkarmak kolay mı feriştahı gelse alamaz, vermiyorum, bundan sonra da göremeyeceksin, ben sana yalan söyledim, askere gitmeyeceğim, çocuğu almaya geleni öldürürüm" dediğini, bu nedenlerle yeniden bir araya gelerek ortak yaşantıyı aynı çatı altında sürdürmelerine imkan kalmadığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak, davacı yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, davacı kadın yararına, 30.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı kadının sürekli olarak ...'ya taşınmaları konusunda müvekkiline ısrar ettiğini, ...'yı hiç benimsemediğini, davacının evlilik boyunca sürekli olarak müvekkiline haber vermeden ailesinin de dolduruşuna gelerek ortak konutu terk ettiğini iddia ederek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, davalı erkek yararına 75.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin ortak hanenin geçimini temin etmediği, davacı kadın ve ortak çocuk ile ilgilenmediği, davacı kadının da ...'da yaşamak istemediği, erkeğe hakaret ettiği,evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları, boşanmaya neden olan olaylarda taraflar eşit kusurlu oldukları için yasal koşulları oluşmayan davacı kadının maddî ve manevî tazminat, davalı erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, boşanmakla yoksulluğa düşen kadın yararına yoksulluk nafakası koşulları oluştuğu, boşanma davası açılınca hakimin davanın devamı süresince, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alması gerektiği, kadın ve çocuk yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinin koşulları oluştuğu, velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, çocuk yararına iştirak nafakası koşulları oluştuğu, süresinden sonra erkek tarafından talep edilen yoksulluk nafakası ve maddî tazminat talepleri yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması gerektiği gerekçesi ile davanın kabulü ile, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, kadının maddî manevî tazminat taleplerinin reddine, erkeğin manevî tazminat ve tedbir nafakası taleplerinin reddine, erkeğin maddî tazminat ve yoksulluk nafakası talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, ortak çocuk yararına hükmedilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 500,00 TL olarak belirlenmesine ve kararın kesinleşmesine müteakip iştirak nafakası olarak devamına, kadın yararına hükmedilen aylık 250,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 500,00 TL olarak belirlenmesine ve yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili, kusur tespiti, yoksulluk ve iştirak nafakası miktarı, maddî-manevî tazminat taleplerinin reddi kararı yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

1.Davalı erkek vekili, kusur tespiti, velâyet ve kişisel ilişki kararı, davacı ve çocuk lehine nafaka takdiri ve miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacı tarafa ...'da yaşamak istememesi ve eşine hakaret etmesi nedeniyle, davalı tarafa ise ortak hanenin geçimini temin etmemesi, eşi ve çocuğu ile ilgilenmemesi nedeniyle eşit kusur yüklenmişse de davacı taraf dava dilekçesinde, çocuk doğduktan sonra davalıdan ayrılarak kendi ailesinin evine gittiğini, sonrasında eşinin akrabalarının araması üzerine yuvayı yıkmak istemediğinden eşinin yanına döndüğünü, birlikte yaşamaya devam ettiklerini iddia ettiği dolayısıyla önceden meydana gelen olayları affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığının kabul edilmesi gerektiği, bu olaylardan dolayı taraflara kusur yüklenemeyeceği, bu olaydan sonra taraflar arasında meydana gelen olaylara ilişkin olarak tanıkların görgüye dayalı herhangi bir bilgilerinin olmadığı, duyuma dayalı tanık beyanları dikkate alınarak taraflara kusur yüklenmesinin hatalı olduğu, fiili ayrılık döneminde meydana geldiği iddia edilen olayla ilgili olarak yapılan ceza yargılamasında davalının beraatine karar verildiği, bu kararların istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği, dolayısıyla davalıya fiili ayrılık döneminde meydana gelen tehdit ve hakaretten dolayı kusur yüklenmesinin mümkün olmadığı, toplanan delillere göre Mahkemece taraflara eşit kusur yüklenerek davanın kabulüne karar verilmesi hatalı ise de boşanma kararına yönelik tarafların istinaf başvurusunun bulunmaması nedeniyle bu hataya değinilmekle yetinilmesi gerektiği anlaşıldığından tarafların kusur tespitine yönelik istinaf başvurularının kabulü ile kararda taraflara yüklenen kusurların gerekçeden çıkartılmasına, boşanmaya yol açan olaylarda tarafların herhangi bir kusurlu davranışının bulunmadığının tespitine karar verilmesi gerektiği, toplanan delillere göre davacı kadının çalıştığı, davalı ile aynı düzeyde düzenli bir gelirinin bulunduğu halde davacı kadın yararına yoksulluk nafakası takdirinin hatalı olduğu, istinafa konu diğer yönlerden İlk Derece Mahkemesi kararının isabetli olduğu gerekçesi ile tarafların kusur belirlemesine ve erkeğin yoksulluk nafakasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kararın kusur gerekçesinin düzeltilmesine, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, istinafa konu diğer yönlere ilişkin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda erkeğin tamamen kusurlu olduğunu, müvekkili yararına maddî-manevî tazminata ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğini, ortak çocuk yararına hükmedilen nafakanın çocuğun ihtiyaçlarını karşılama olanağı olmadığını, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi ile iştirak nafakasının miktarı yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, boşanma davası olup, uyuşmazlık evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tazminat ile nafakaya hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarının tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 182 nci, 330 uncu maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, ortak çocuk 17.07.2014 doğumlu Doruk Hüdelfa'nın ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının iştirak nafakası miktarı yönünden davacı kadın yararına BOZULMASINA,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.