"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/72 E., 2022/1790 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 11. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/810 E., 2019/750 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddî tazminat, iştirak nafakasının esası ve miktarları yönlerinden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulüne,kararın kusur gerekçesi ve derecesinin boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının hafif kusurlu olduğunun tespitine şeklinde düzeltilmesine, davacı-karşı davalı erkeğin diğer istinaf taleplerinin reddine verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar; davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, maddî tazminat miktarı ve manevî tazminat talebinin reddi yönlerinden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı, davacı-karşı davalı erkek tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacı-karşı davalı erkeğin kusrur belirlemesi dışında kalan istinaf başvurusu da esastan reddedilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan davalı-karşı davacı kadının, İlk Derece Mahkemesince kadın yararına hükmedilen maddî tazminatın miktarına ve manevî tazminat talebinin reddi kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davalı-karşı davacı kadının temyiz isteminin maddî tazminatın miktarı ile manevî tazminat talebinin reddi yönlerinden reddine karar vermek gerekir.
Davacı-karşı davalı erkek vekilinin ve davalı-karşı davacı kadın vekilinin kusur belirlemesine yönelik gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- karşı davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; müvekkilinin eşinden saygı ve sevgi görmediğini, kadının müvekkiline hakaret ve küfür içeren sözler söylediğini, çocuğun yanında tehditkar söylemlerde bulunduğunu, evlilik birliğinin gerektirdiği sadakat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışlarının sürekli devam ettiğini, çocuk üzerinde babaya karşı sürekli psikolojik baskı oluşturduğunu, babayı kötülediğini, en sonunda müvekkiline çocuk üzerinden en ağır itham ve iftirada bulunması üzerine müvekkilinin ortak konuttan ayrıldığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 162 nci ve 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babasına verilmesine, maddî- manevî tazminat haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; asıl davanın reddini istemiş, erkeğin sorumsuz olduğunu, daimi olarak alkol aldığını, başka kadınlarla birliktelikler yaşadığını, Bakırköy 2. Aile Mahkemesinde boşanma davası açıldığını ancak daha sonra tarafların aile büyükleri tarafından barıştırıldığını, erkeğin son dönem gelirinin artması, sosyal medya hesaplarında aktif olması, eve hep alkollü gelmesi üzerine müvekkilinin yaptığı harici araştırmalar sonucu bayanlarla buluştuğu bar ve pavyonlarda resimler çektirdiğini gördüğünü, bu şekilde müvekkilini aldattığını, müvekkilini facebook ve instagram hesaplarında engellediğini, darp ettiğini, evden ayrılmak istediğinde engellediğini, eve kilitlediğini, hakaret içeren kelimelerle aşağıladığını ileri sürerek karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, kadın yararına, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadına yönelik iddialarını ispat edemediği, erkeğin zaman zaman alkol kullanımı olduğu, evine geç saatlerde geldiği, bu sebeple sürekli tartışan tarafların boşanmak istediği, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin kusurlu olduğu, ortak çocuğun beyanı, anne yanında ihmal veya istismara uğramadığı, yaşı itibarı ile anne bakımına ihtiyacı olduğu dikkate alınarak velâyetinin anneye verilmesi gerektiği, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylara tazminat isteyen davalı-karşı davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddî tazminata hükmedilmesi gerektiği, davacı-karşı davalı erkeğin kişilik haklarına saldırı niteliğindeki eylemi ispat olunamadığından manevî tazminat talebinin reddi gerektiği, boşanmakla yoksulluğa düşen kadın yararına yoksulluk nafakası koşulları oluştuğu, boşanma davası açılınca hakimin davanın devamı süresince, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alması gerektiği, kadın ve çocuklar yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinin koşulları oluştuğu, velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, çocuk yararına iştirak nafakası koşulları oluştuğu gerekçesi ile asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir- iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 700,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, kadın yararına 20.000,00 TL maddî tazminata, kadının manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-karşı davalı erkek vekili, 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesine dayalı boşanma talep edildiği halde herhangi bir hüküm kurulmadığını, boşanma davasının reddinin hatalı olduğunu buna karşın bu konulara ilişkin istinaf taleplerinin bulunmadığını beyanla kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddî tazminat, iştirak nafakasının esası ve miktarları yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece erkeğin özel boşanma sebebi olan 4721 sayılı Kanun'un 162 maddesine dayalı boşanma talebi hakkında karar gerekçesinde hukuki değerlendirme yapılmaması, olumlu veya olumsuz hüküm tesis edilmemesi hatalı olduğu, bu yönde istinaf talebi olmadığından yanılgıya değinilmekle yetinildiği, taraflarca dilekçeler aşamasında dayanılan ve hükme esas alınan erkeğe yüklenen kusurların, somut görgüye dayalı tutarlı tanık anlatımları ile kanıtlandığını, kadının istinaf yoluna başvurmaması nedeniyle aleyhe istinaf yasağı kuralı gereği erkeğe başkaca kusur yüklenemeyeceği, ancak erkeğin dilekçeler aşamasında dayandığı, kadının da erkeğe yönelik küçümseyici sözler söylediği yönündeki kusurun somut, görgüye dayalı tanık beyanıyla kanıtlandığı, kadına kusur olarak yüklenilmesi gerektiği, bu duruma göre boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının hafif kusurlu kabul edilmesi gerektiği halde hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak sadece erkeğin kusurlu kabul edilmesi yerinde görülmeyerek kararın kusur gerekçesi ve derecesi boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının hafif kusurlu bulunduklarının tespitine şeklinde düzeltilmesi gerektiği gerekçesi ile erkeğin kusur tespitine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kusur gerekçesi ve derecesinin boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının hafif kusurlu olduğunun tespitine şeklinde düzeltilmesine, davacı-karşı davalı erkeğin diğer istinaf taleplerinin reddine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kusur belirlemesinin hatalı derecelendirildiğini, kadının ağır kusurlu olduğunu, yararına maddî tazminat ve nafakaya hükmedilmesi koşullarının oluşmadığını, müvekkilinin şuan işsiz olduğunu, nafaka ödeme gücü olmadığı gibi kendisinin nafakaya muhtaç olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, maddî tazminat miktarının çok az olduğunu, manevî tazminta talebinin gerekçesiz olarak reddedildiğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, manevî tazminat talebinin reddi ile maddî tazminatın miktarı yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, karşılıklı boşanma davası olup, uyuşmazlık boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına maddî tazminat ile nafakaya hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarlarının dosya kapsamına, hakkaniyete, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına uygun olup olmadığı, ortak çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarının tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 330 uncu maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-karşı davacı kadının maddî tazminatın miktarı ile manevî tazminat talebinin reddine yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-karşı davacı kadının diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.09.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.