Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1189 E. 2023/4105 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı erkeğin, boşanma, velayet ve manevi tazminat konularında verilen karara itirazı üzerine, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun belirlenmesi, velayet düzenlemesinin uygunluğu ve manevi tazminatın hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin evlilik birliği yükümlülüklerini yerine getirmediği, eş ve çocuğuyla ilgilenmediği, borçları nedeniyle alacaklıların eşini rahatsız etmesine sessiz kaldığı, çocuğun üstün yararı gözetilerek velayetinin anneye verilmesinin uygun olduğu, manevi tazminatın hukuka uygun olduğu ve miktarının da makul olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/374 E., 2022/1341 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü, gerekçesinin düzeltilmesi, sair istinaf istemlerinin esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/974 E., 2019/1145 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'ilerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, sair istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın dava ve cevaba cevap dilekçesinde; eşi ile on iki yıldır evli olduklarını, ortak bir çocuklarının bulunduğunu, davalının aşırı sorumsuz bir insan olduğunu, evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini, doğru düzgün çalışmadığını, evin ve çocuğun ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, son beş yıldır tamamen kendilerinden koptuğunu ve Bingöl'e ailesinin yanına gittiğini, son bir buçuk yıldır hiç bir şekilde maddî manevî desteği olmadığını, eve dört, beş ayda bir geldiğini, bilmediği şekilde borçlanması nedeniyle alacaklılarının kendisini aradığını, bu durumun katlanılmaz hale geldiğini, evliliğin ilk yıllarında da şiddet gördüğünü ve affettiğini, bu hususta darp raporu bulunduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ve devamının imkansız olduğunu beyanla eşi ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin kendisine verilmesine, çocuk için aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kendi yararına 200.000,00 TL.manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek tarafından süresinde sunulan cevap dilekçesinde; davanın haksız olduğunu, kendisinin son 5 yıldır ekonomik ortamdan dolayı iflas ettiğini, tefeciler tarafından tehdit edildiğini, bu nedenle işlerini yoluna koymak için Bingöle düzenli olarak gidip geldiğini, bu nedenlerle ikametini Bingöl'e aldırdığını, bu konuda savcılığa şikayette bulunduğunu, evlilikleri boyunca eşine hep iyi davrandığını, eşinden boşanmak istemediğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin işleri kötü gitmeye başlayınca borçlandığı, alacaklıların erkeğe ulaşamayınca kadını rahatsız ettikleri, erkeğin evliliğin başından beri sorumsuz bir yapıda olduğu, eşi ve çocuğu ile ilgilenmediği, dört, beş ayda bir gelip eşini ve çocuğunu sorup gittiği, bir buçuk yıldan beri de arayıp sormadığı gibi maddî katkısının da bulunmadığı, kadının babasının ailenin geçimine katkıda bulunduğu, erkeğin eşine şiddet uyguladığı, buna göre boşanmaya sebbebiyet veren olaylarda erkeğin kusuru ile evlilik birliği temelinden sarsıldığının anlaşıldığı, ortak çocuğun ayrılığın başından beri anne yanında bulunması, babanın ilgisizliği nedeniyle velâyetinin annesine verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, babanın küçüğün giderlerine katılma yükümlülüğü kapsamında tarafların sosyal ve ekonomik durumlar babanın çocuğun giderlerine katılma yükümlülüğü kapsamında tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları, eğitim durumu nazara alınarak çocuk için dava tarihinden itibaren tedbir ve iştirak nafakasına, kadının kişilik haklarına ağır saldırı olduğu anlaşılmakla kusursuz kadın yararına tarafların sosyal ve ekonomik durumları, evlilik birliğine verilen zarar, kusurun derecesi, evlilik süresi dikkate alınarak manevî tazminata karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile kadının davasının kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 8.000,00 TL manevî tazminata, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili, deliller toplanmadan eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verildiğini, ön inceleme duruşması zabtının müvekkiline tebliğinin usulsüz olduğunu ve müvekkilinin savunma hakkının kısıtlandığını, bu duruşmada taraflara delillerini ve tanıklarını bildirmesi için kesin süre verildiğini, yapılan tebliğin usulsüzlüğü nedeniyle delillerinin bildirilemediğini, tanık beyanlarının sebep ve saiki açıklanmayan inandırıcılıktan uzak beyanlar olduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının ispatlanamadığını, velâyet düzenlemesi için uzman görüşü alınmadığını, idrak çağındaki ortak çocuğun dinlenilmediğini, pek kötü muamele boşanma sebebine dayalı olumlu olumsuz bir karar verilmediğini, kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu beyanla; davanın kabulü, boşanma, kusur belirlemesi ve velâyet düzenlemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkek tarafından kanuni süresi içerinde verilen cevap dilekçesinde delil bildirilmediği, delil gösterilmesinin dilekçelerin teatisi aşamasına hasredilmiş olduğu, cevap dilekçesinde tanık deliline dayanılmadığından erkek tarafına ön inceleme duruşmasında yeni bir süre verilmesine imkan bulunmadığı gibi savunma hakkının ihlali sonucunu doğurmadığı, İlk Derece Mahkemesince, erkeğe fiziksel şiddet nedeniyle kusur yüklenilmiş ise de, kadının dava dilekçesinde bu şiddet eyleminden sonra erkeği affettiğini beyan ettiği dikkate alındığında kusur olarak erkeğe yüklenilemeyeceği, yine de evlilik birliğinin temelden sarsılmasına neden olan olaylarda birlik yükümlülüklerini yerine getirmeyen, eşi ve çocuğuyla ilgilenmeyen, işlerinin kötü gitmesi sonrasında borçlanan ve alacaklılarının kadını rahatsız etmelerine sessiz kalan erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına atfedilebilecek her hangi bir kusur ispatlanamadığından kadının davasının kabulü ile kanuni şartları oluştuğundan kadın yararına manevî tazminata hükmedilmesinin usul ve kanuna uygun olduğu gibi miktarının da uygun olduğu, ortak çocuğun yargılama süresince anne yanında bulunduğu, üstün yararı gözetilerek velâyetin anneye verilmesi ve velâyeti kendisine verilmeyen eşin çocukların ihtiyaçlarına katılma zorunluluğu dikkate alınarak, çocuk için iştirak nafakasına karar verilmesinin doğru olduğu, takdir edilen nafaka miktarının makul olduğu gerekçesiyle hükmün kusura ilişkin gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, davalı erkeğin yine de tam kusurlu olduğu anlaşılmakla sair istinaf başvurusunun ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili, deliller toplanmadan eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verildiğini, ön inceleme duruşması zabtının müvekkiline tebliğinin usulsüz olduğunu ve müvekkilinin savunma hakkının kısıtlandığını, bu duruşmada taraflara delillerini ve tanıklarını bildirmesi için kesin süre verildiğini, yapılan tebliğin usulsüzlüğü nedeniyle delillerin bildirilemediğini, tanık beyanlarının sebep ve saiki açıklanmayan inandırıcılıktan uzak beyanlar olduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının ispatlanamadığını, velâyet düzenlemesi için uzman görüşü alınmadığını, idrak çağındaki ortak çocuğun dinlenilmediğini, pek kötü muamele boşanma sebebine dayalı olumlu olumsuz bir karar verilmediğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, boşanma, kusur belirlemesi ve velâyet düzenlemesi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında, pek kötü muamele boşanma sebebine dayalı boşanma davasının olup olmadığı, davalı erkeğin dilekçeler aşamasından sonra delil bildirme hakkı olup olmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, kadının davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, velâyet düzenlemesinin uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 162 nci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 336 ncı maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 129 uncu maddesi, 139 uncu, 140 ıncı ve 141 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi,

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.