"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2658 E., 2022/2966 K.
KARAR : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adıyaman 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/186 E., 2021/1006 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının evliliğin ilk yıllarından itibaren erkeği ticari hesaplarına kefil yaptığını, kadının yüklü miktarda borç yaptığını ve bu konuda erkeğe bilgi vermediğini, çok kez boşanma isteğini dile getirdiğini, boşanma davası açıp erkeği rezil edeceği yönünde tehdit ettiğini, aşağılayıcı ifadeler kullandığını, erkeğe güvenmediğini sıklıkla dile getirdiğini, erkeğin Kırklareli'ye tayin olduğu zaman onunla gelmediğini, bir süre sonra İstanbul'da eczane devraldığını, 2017 yılında erkeğin kadının borçları yüzünden icra takiplerine maruz kaldığını, taşınmazı üzerine ipotek konulduğunu öğrendiğini, kadının bu konulara ilişkin açıklama yapmadığını, borçların büyük kısmının edinilmiş malların satılması ve erkeğin ailesinin yardımları ile ödendiğini ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya bırakılmasına, erkek yararına 250.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; tarafların evlilik süresince birden fazla yatırım yaptıklarını bunlardan bazılarının başarısız olduğu durumlarda erkeğin kadına kırıcı ifadelerde bulunduğunu, hakaret ettiğini, kadını ekonomik olarak zora sokma amacında olduğunu, ekonomik olarak çaresiz bıraktığını, kadını aile ve dostlarının yanında rezil ettiğini, boşanma iradesini ortaya koyarak "boş ol" dediğini, kadının çevresi ile görüşmesine engel olduğunu ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına 300.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, ortak çocuk ..’ın velâyetinin anneye bırakılmasına, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuk ... yararına ise 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Davalı-karşı davacı kadının eşinden habersiz büyük meblağlı borçlanmalar yaptığı, eşinin akrabalarına krediler çektirterek bunları eşinin öğrenmemesini istediği, yüksek miktarda borçlanmalarını eşinden habersiz yaparak güveni sarsıcı eylemde bulunduğu, eşine karşı bu yönde dürüst davranmadığı, eşinden boşanacağını her ortamda söylediği, başkalarının yanında erkek ile mesleğinden dolayı evlendiğini, onu hakim yaptığını söyleyerek eşini küçük düşürdüğü, davacı-karşı davalı erkeğin ise eşine ağır hakaretler ve küçük düşürücü sözler söylediği, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, erkeğin gelirinin kadının gelirinden daha yüksek olduğu, kadının önceden sahip olduğu ve alıştığı ekonomik şartlarının boşanmadan sonra aynı olamayacağı, kadının ekonomik durumunun evlilik birliğindeki şartlarından daha düşük olduğu ve başkaca bir gelirinin olmadığı göz önüne alınarak karar tarihinden itibaren kadın yararına aylık 800,00 TL tedbir nafakası, kararın kesinleşmesinden itibaren ise aynı miktar üzerinden yoksulluk nafakası ödenmesine, ortak çocuğun yargılama aşamasında ergin olması nedeniyle velâyeti hususunda karar verilmesine yer olmadığına, yasal şartları oluşmadığından tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi kararının kadının karşı davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin reddi yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi kararının erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarı ve nafakanın başlangıç zamanı yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının erkekten habersiz borçlanması nedeniyle erkeğin tüm birikimini ve hatta ailesinden kalan mal varlıklarını kaybettiğini ileri sürerek kadının karşı davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin malvarlığını başka kimselerin üzerine devrettiğini, kadının yaptığı borçlardan erkeğin haberi olduğunu ve bunlara bilerek kefil olduğunu, erkeğin kusurlu hareketleri neticesinde kadının iflas ettiğini, nafakanın karar tarihinden değil dava tarihinden itibaren hüküm altına alınması gerektiğini, erkeğin tam kusurlu davranışları nedeniyle kadın yararına maddî ve manevî tazminat ödenmesi gerektiğini ileri sürerek erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, tedbir ve yoksulluk nafakası miktarları ile nafakanın başlangıç tarihi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davaların kabulü ve tarafların tazminat taleplerinin reddine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ödenmesini gerektirir şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, tedbir nafakası miktarının karar tarihinden itibaren başlamasının hukuka uygun olup olmadığı ile nafakaların miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci ve 176 ncı maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-karşı davalı erkek vekili ile davalı-karşı davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Boşanma yönünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşulu ile geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Toplanan delillerden; kadının emekli eczacı olduğu, düzenli gelirinin bulunduğu ve üzerine kayıtlı taşınmaz mallarının bulunduğu, bu hale göre kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakası koşulları oluşmamıştır. Kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekirken, kabulü doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
3.Somut olayda İlk Derece Mahkemesince davalı-karşı davacı kadın yararına karar tarihinden itibaren 800,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmiştir. Dava tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar tarihinden itibaren hüküm ifade edecek şekilde tedbir nafakasına karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden erkek yararına, tedbir nafakasının başlangıç tarihi yönünden ise kadın yararına ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden erkek yararına, tedbir nafakasının başlangıç tarihi yönünden ise kadın yararına BOZULMASINA,
3.Davacı-karşı davalı vekili ile davalı-karşı davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,18.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.