Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1211 E. 2023/4329 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, erkeğin kusur durumu, kadına verilecek maddi ve manevi tazminat miktarı ve çocuklara verilecek nafaka miktarının uygunluğu hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin kusurlu davranışlarının tanık beyanlarıyla sabit olması, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmaması ve temyiz itirazlarının kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemesi gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1304 E., 2022/1894 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 7. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/527 E., 2021/928 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalı erkeğin, birlik görevlerini terine getirmediğini, aileyi doğrudan ilgilendiren tüm kararları müvekkili ile istişare etmeden aldığını, bir eşe ve bir babaya yakışmayacak şekilde sürdürdüğü fütursuz hayat ve yaptığı lüzumsuz ve hesapsız harcamaların sonucunda borca batık hale geldiğini, eğlence sektörüne ve gece hayatına düşkün olduğunu, bu esnada uyuşturucu madde kullanımının ortaya çıktığını, sadece bedenen değil duygu yönünden de birbirinden uzaklaştıklarını, ortak hayatın devamı imkanının kalmadığını, şiddet uyguladığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin annelerine verilmesine, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 600,00 TL tedbir ve iştirak, davacı kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, davacı kadın yararına, 200.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu savunarak davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin annesine verilmesine, kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin düzenli bir işinin olmadığı, evlilik birliğinin kendisine yüklemiş olduğu sorumluluğu yerine getirmediği, yaşam tarzı nedeniyle eşi ve eviyle ilgilenmediği, maddî - manevî olarak yardım etmediği, pavyon denilen eğlence mekanında kadınlarla eğlenirken çekilmiş fotoğraflarının dosyada mevcut olduğu, yine eşine şiddet uyguladığına dair 22.05.2020 tarihli doktor raporunun dosya içerisinde mevcut olduğu, davalı erkek eş ...'un bu şekilde davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına da ağır kusurunun bulunduğu, ortak çocukların yaşları, davalı babanın tutum ve davranışları ve velâyet konusundaki kabul beyanı dikkate alınarak sağlıklı, bedensel, duygusal, ruhsal ve sosyal gelişimlerinin devamı için velâyetlerinin davacı anneye verilmesinin uygun olacağı, boşanma davası açılınca hakimin davanın devamı süresince, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alması gerektiği, velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, çocuklar yararına tedbir ve iştirak nafakası koşulları oluştuğu, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylara tazminat isteyen davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin yasal koşulları oluşmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin annelerine verilmesine, babaları ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 600,00 TL tedbir- iştirak nafakasına, iştirak nafakanın karar kesinleştikten sonra her yıl ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, tedbir-iştirak nafakası, maddî ve manevî tazminat yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Hakimin, tarafların talep sonuçları ile bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, davacı kadının gerek dava, gerekse cevaba cevap dilekçesinde 20.000,00 TL manevî tazminat talep ettiği halde talep aşılarak yazılı şekilde manevî tazminata hükmedilmesinin ve talep olmadığı halde çocuklar yararına hükmedilen nafakalar bakımından gelecek yıllar için artırım oranı belirlenmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davacı kadın yararına 20.000,00 TL manevî tazminata, İlk Derece Mahkemesi kararının 3 nolu bendindeki "nafakanın karar kesinleştikten sonra her yıl üretici fiyat oranlarındaki artış oranında artırılmasına (ÜFE) " kelimelerinin çıkarılmasına, diğer istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili; davacının delillerini dosyaya süresinde ibraz etmediğini, bu delillerin dikkate alınamayacağını, alınsa dahi müvekkiline yüklenen kusurlu eylemlerin af kapsamında kaldığını, kadının darp raporu aldığı olayda müvekkilinin de yaralandığını bu nedenle müvekkilinin eyleminin haksız sayılamayacağını, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda asıl kusurlu tarafın davacı kadın olduğunu, kadın yararına tazminata hükmedilemeyeceğini, çocuklar yararına hükmedilen nafaka miktarlarının fahiş olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakaların miktarları yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, boşanma davası olup, uyuşmazlık evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarlarının dosya kapsamına, hakkaniyete, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına olup olmadığı, ortak çocuklar yararına hükmedilen nafaka miktarlarının tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocukların ihtiyaçlarını karşılamaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu, 174 üncü, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle davalı erkeğe yüklenen kusurlu davranışların davalı erkek tanıklarının beyanları ile ispatlandığının anlaşılmasına göre davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.