"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1113 E., 2022/2265 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/796 E., 2020/136 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın da kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; erkeğin baskısı sonucu tesettüre girdiğini, kayınvalidesi ile aynı apartmanda oturmak zorunda kaldığını, erkeğin kendi ailesinin etkisinde olduğunu, kadını ailesi ve sosyal çevresi ile görüştürmediğini, evi terk ettiğini, evi terk ettikten sonra kadını arayıp sormadığını, ihtiyaçlarını karşılamadığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; asıl davanın reddini istemiş, Kurban Bayramında kadının müvekkiline, erkeğin ailesinin de bulunduğu ortamda hakaret ettiğini, sonrasında evi terk ettiğini, barışma amacıyla kadının çalıştığı markete gittiklerinde de müvekkilinin ailesinin önünde tekrar hakaret ettiğini ileri sürerek karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, erkek yararına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 14.09.2017 tarihinde evlendikleri, evlendikten sonraki tarihte gerçekleşecek Kurban Bayramı ziyareti için yaptıkları ziyaret takviminde tarafların anlaşma sağlayamadıkları, bayramın birinci günü ...in kardeşi evinde ziyarette iken bu tartışmanın yine yaşandığı ve ...’in “...sen adam mısın...şerefsiz..Allahsız...” şeklindeki hakaretli sözler ile ...e hitap ettiği, tarafların bu anlaşmazlık ile kendi evlerine gittikleri, ertesi gün sabahında ...’in ortak evi terk ederek baba evine gittiği, ...’in annesinin kızını ikna ederek ertesi gün tekrar ortak eve geri görderdiği, ...’in ortak eve geri döndüğü fakat ...i ortak evde bulamaması nedeni ile şahsi eşyalarını toplayarak ortak evden tekrar ayrıldığı ve tarafların ayrı yaşamaya başladıkları, bir daha da bir araya gelemedikleri, açıkça hakaretli sözlü saldırıya ve eşinin ortak evi terk etmesine muhatap olan Melih için bu evlilik birliğini devam ettirmekte hiç bir hukuki ve şahsi faydanın kalmadığı, bu sonuçtan tamamı ile davacı ...’in sorumlu ve kusurlu olduğu, dinlenen tanıklardan taraflara akrabalık bağı ile bağlı olanların daha ağırlıklı olarak bu akrabalık ilişkisi içinde ve taraflı açıklama yaptıkları, bir kısım tanıkların sadece başkasından duyduğunu aktaran anlatımlarının değerlendirme dışında tutulduğu, tanıkların ortak olarak bahsettikleri olayların ise varlığının kabul edildiği ve tanık beyanlarında anlatılanların ise birbirini tamamlaması için birleştirerek değerlendirildiği, sahip olduğu kısa süreli evliliğin bu şekilde sonuçlanması ile ...in evliliğinden beklediği maddî faydanın sona ermesi nedeni ile maddî tazminata hak kazandığı, açıkça eşinin ortak evi terk etmesi ve hakaretli sözleri ile evlilik ortamının sağladığı kişilik haklarına saldırılması haline mağruz kalan ...in manevî tazminata hak kazandığı, tazminat ve nafaka miktarını belirler iken; evlilik süresi, evliliği sona erdiren olay, kusur durumu, davacının ve davalının aylık ortalama asgari ücret civarında geliri olan işçi olarak çalışması halinin göz önüne alındığı, ...’in; özellikle ...in daha fazla kusurlu olduğuna dair iddialarını ispat edemediği, boşanmaya neden olan olaylarda daha fazla oranda kusurlu olan tarafın nafaka ve tazminat taleplerinin kabule değer olmadığı, gerekçesi ile asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, erkek yararına 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-karşı davalı kadın vekili, asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi gerektiğini, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dosyadaki deliller ile kadının İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde belirtilen kusurlu davranışlarının sabit olduğu, ancak erkeğin de kadının ailesi ve çevresi ile iletişim kurmasını istemediği, iletişim kurmasına engel olduğu, bu vakıanın erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerektiği halde yüklenmemesinin yerinde olmadığı, bu kusur erkeğe yüklendiğinde evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde tarafların eşit kusurlu olduğu, davacı-karşı davalı kadın yönünden 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin koşullarının oluştuğu, İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin yanlış olduğu, buna karşılık karşı davada davalı kadının kusurlu davranışları nedeni ile karşı davanın kabulünün yerinde olduğu, boşanma veya ayrılık davası açılınca davanın devamı süresince hakim tarafından gerekli olan eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ilişkin geçici önlemlerin kendiliğinden alınması gerektiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek asıl dava tarihinden itibaren kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği, kadının sürekli ve düzenli gelirinin bulunduğu, boşanma ile yoksulluğa düşmeyeceği, yoksulluk nafakası talebinin reddinin yerinde olduğu, tarafların eşit kusurlu davranışları nedeni ile taraflar yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinde düzenlenen maddî ve manevî tazminata ilişkin yasal koşulların oluşmadığı gerekçesi ile davacı-karşı davalı kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle asıl davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, kadın yararına yargılama gideri ve vekâlet ücretine, tarafların tazminat taleplerinin reddine, kadın yararına asıl dava tarihinden itibaren aylık 200,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, davacı-karşı davalı kadının diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili; müvekkilinin evi terk etmediğini, evi ilk terk edenin erkek olduğunu, müvekkiline yüklenen hakaret eyleminin son olayda erkeğin hareketlerine tepki niteliğinde olduğunu, bir defaya mahsus olduğunu, erkeğin süregelen eylemi gözetildiğinde müvekkiline kusur yüklenemeyeceğini, yüklenilmesi halinde tarafların eşit kusurlu kabul edilmelerinin mümkün olmadığını, müvekkili yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda müvekkiline kusur yüklenmesinin doğru olmadığını, müvekkiline yüklenen kusurun kadın tarafından ispatlanamadığını, tanık beyanlarının duyum olduğunu, kadının çalışmasına rağmen yararına tedbir nafakasına hükmedildiğini, müvekkili yararına maddî ve manevî tazminat hükmedilmesinin yasal koşullarının oluştuğunu, kadının davasının kabulüne karar verilmekle birlikte kadın yararına güncel değer üzerinden vekâlet ücretine hükmedildiğini, erkeğin karşı davasındaki vekâlet ücreti yönünden ise güncelleme yapılmadığını, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası ile vekâlet ücreti yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, karşılıklı boşanma davası olup; uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda kusurun kimden kaynaklandığı, kadının boşanma davasının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinin yerinde olup olmadığı ve miktarı taraflar yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, istinaf edenin aleyhine olacak şekilde karşı davada hükmedilen vekâlet ücretinin güncellenip güncellenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 169 uncu,166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 323 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.