Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1224 E. 2023/4249 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, tarafların kusur oranları, maddi ve manevi tazminat talepleri ve ziynet alacağı davasının kabulü konularında anlaşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu, kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin haklı olduğu, ziynet alacağı davasının kısmen kabulünün ve davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1847 E., 2022/1483 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/801 E., 2019/562 K.

Taraflar arasındaki davacı kadın tarafından açılan boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, ziynet alacağı davasının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından; kusur belirlemesi, tazminatlar, ziynet alacağı davasının kabul edilen kısmı ve ziynet alacağı davasındaki vekâlet ücreti yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabul, kısmen esastan reddi ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından; kusur belirlemesi, tazminatlar, ziynet alacağı davasının kabul edilen kısmı ve ziynet alacağı davasındaki vekâlet ücreti yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın, kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre kadın tarafından açılan ziynet alacağı davasında hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 13.548,00 TL olup, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari itibariyle 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı erkek vekilinin ziynet alacağı davasının kabul edilen kısmına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.

Davalı erkek vekilinin reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin sorumluluğu yerine getirdiğini , asabi ve geçimsiz bir kişiliği olduğunu, saygı göstermediğini, ağza alınmayacak küfür ve hakaretlerde bulunarak sürekli aşağıladığını, ilk zamanlarında şiddete maruz kaldığını, bu şiddetin son 8 yıldır psikolojik ve ekonomik şiddet olarak devam ettiğini, davalının 2008 yılından beri evi ile ilgilenmediğini, düş yakamdan gibi söylemlerde bulunduğunu, en son 1 ay önce evi terk ettiğini, düğünde takılan altın ve paraların davalı tarafından alınarak satıldığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, bahsi geçen ziynetlerin aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsiline, takılan 580,00 TL takı parasının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap ve dilekçesinde özetle; kadının sürekli hakaret ve ağır küfür ettiğini, son 4 yılında yatakları ayırdığını, sen salonda yat, senin yüzünü görmek istemiyorum, senden nefret ediyorum dediğini, benden kadınlık bekleme, ben sana artık çocuk filan yapmam, çalışan kadınım, git istediğin kadından çocuk yap dediğini, işte iken evdeki tüm eşyaları alarak bilinmeyen bir adrese götürdüğünü, davacının çocuğa da iyi bir annelik yapmadığını ileri sürerek davanın reddine, velâyetin babaya verilmesine, erkek yararına 100.000,00 TL manevî tazminata, maddî tazminata ilişkin dava hakkının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının kazandığı paranın, erkek tarafından elinden alındığı, üzerine yürümek suretiyle kadına şiddet uyguladığı, küfür ettiği, "düş yakamdan, git nereye gidiyorsan, yanımda yürüme, 1 metre uzağa git" şeklinde küçük düşürücü sözler söylediği, erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına yüklenebilecek bir kusurun varlığının tespit edilemediği gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, ortak çocuk ergin olduğundan velâyet konusunda karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına yasal koşulları oluşmakla 25.000.00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata, tam kusurlu erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, kadının ziynet alacağı talebinin ise kısmen kabulü ile hükümde belirtilen ziynet eşyalarının kadına aynen iadesine veya toplam bedeli olan 13.548,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya bir itirazlarının olmadığını, İlk Derece Mahkemesi’nin kadın tanıklarının taraflı maksatlı anlatımlarına itibar ettiği,bu kişilerin iddialarının gerçekleri yansıtmadığı, erkek tanıklarının hiçbir beyanını kararda yer almadığını, kadının kazandığı parayı kendi ailesine harcadığını, kusur durumu yönünden tam kusurlu kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatın hatalı olduğunu, kadının ziynet alacağı davasının kısmen kabulünün doğru olmadığı, ziynet eşyalarının reddedilen miktarı üzerinden davalı lehine 2.725,00 TL maktu vekâlet ücretine karar verilmesinin hatalı olduğunu, 2.961,00 TL nispi vekâlet ücretine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek belirtilen yönlerden kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, kadının kazandığı parayı elinden aldığı, üzerine yürümek suretiyle şiddet uyguladığı, küfür ettiği, "düş yakamdan, nereye gidiyorsan git" gibi küçük düşürücü sözler söylediği, kadının ise çalışmasına rağmen eve maddî katkıda bulunmadığı, erkekten habersiz olarak evin bütün eşyalarını toplayarak götürdüğü, böylece boşanmaya neden olan olaylarda kadının az, erkeğin ağır kusurlu olduğu, erkeğin kusur tespitine yönelik istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin boşanmayı gerektiren olaylarda kadının az, erkeğin ağır kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesi gerektiği; kadın yararına 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinde öngörülen maddî ve manevî tazminatın koşulları oluştuğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminat hükmedilmesinde bir yanlışlık olmadığı gibi miktarlarının da hakkaniyete uygun olduğu; erkeğin ağır kusurlu olması nedeniyle koşulları oluşmadığından manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin doğru olduğu; ziynet eşyası alacağına ilişkin İlk Derece Mahkemesi’nin davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, kadın vekilinin dava dilekçesinde ziynet eşyaları yönünden faiz talep etmediği ancak ıslah dilekçesinde toplam 21.352,00 TL dava konusu altın ve para bedelinin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince ıslah ile arttırılan miktar yönünden dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmesinin doğru olmadığı, bu nedenle ziynet alacağının faiz talebi yönünden hükümde belirtilen şekilde düzeltilmesi gerektiği; ziynet alacağına ilişkin davanın kısmen kabul kısmen reddedilmesi halinde de reddedilen miktar yönünden davalı yararına nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesi’nin kararında ziynet eşyası alacağının reddedilen kısmı dikkate alındığında karar tarihi olan 2019 yılında yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen nispi vekâlet ücreti maktu vekâlet ücreti miktarından az olamayacağından İlk Derece Mahkemesi’nin karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca maktu avukatlık ücretine hükmetmesinin doğru olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle; kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, ziynet eşyası alacağı davasının kısmen kabulüne, ziynetlerin kadına aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde bedeli olan 13.548,00 TL'nin 5.000,00 TL'sinin dava tarihi olan 30.10.2017 tarihinden, 8.548,00 TL'sinin ise ıslah tarihi olan 17.05.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı erkek vekilinin diğer itirazlarına ilişkin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine, ziynet alacağı yönünden kesin olarak karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; boşanmaya bir itirazlarının olmadığını, davalı asil belirtmiş isede davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini açıkladıklarını, Bölge Adliye Mahkemesinin bu beyanı hatalı değerlendirdiğini, kadın tanıklarının taraflı maksatlı anlatımlarına itibar ettiği,bu kişilerin iddialarının gerçekleri yansıtmadığı, erkek tanıklarının hiçbir beyanını kararda yer almadığını, kadının kazandığı parayı kendi ailesine harcadığını, kusur durumu yönünden tam kusurlu kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatın hatalı olduğunu, kadının ziynet eşyasının olmadığı, ziynet eşyalarının reddedilen miktarı 24.682,00 TL olduğu halde, davalı lehine 2.725,00 TL maktu vekâlet ücretine karar verilmesinin hatalı olduğunu, 2.961,00 TL nispi vekâlet ücretine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek; kusur belirlemesi, tazminatlar, ziynet alacağı davasının kabul edilen kısmı ve ziynet alacağı davasındaki vekâlet ücreti yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesi. 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü ve 355 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı erkek vekilinin ziynet alacağı davasının kabul edilen kısmına yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

2.Davalı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararıda bir örneğin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.09.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.