Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1231 E. 2023/4262 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, boşanma ve fer'ilerine karar verilip verilmeyeceği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve dosya kapsamındaki tüm belgeler birlikte değerlendirilerek, davacı kadının boşanma davasının kabulüne ve fer'ilerine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1356 E., 2022/1737 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çankırı 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2019/274 E., 2021/426 K.

Taraflar arasındaki davacı kadın tarafından açılan boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının reddine, ziynet alacağı davasının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin, en ufak konuda bile ailesi ile kendisi arasında seçim yapmaya zorladığını, kendisini ailesinden uzaklaştırmaya ve ailesi ile görüşmesini engellemeye çalıştığını, her fırsatta kavga çıkardığını, üzerine yürüyüp tehditlerde bulunduğunu, babasının üzerine yürüdüğünü, karımı isteyen karısını yollasın dediğini, doğum sırasında gelen annesi ve ablasından rahatsız olduğunu doğum sonrası kendisiyle ve bebekle ilgilenmediğini, hastaneye gelmediğini ve başının çaresine bakmasını söylediğini, bu sözü üzerine yapılan konuşmada annesi sorun değil, ben kızımın yanındayım dediği için annesinin üzerine yürüdüğünü, bileklerini sıkarak kes sesini, bacaklarını kırarım diye tehdit edip dövmeye çalıştığını, kendi ailesinin önce geldiğini, gerekirse ailesini silmesi gerektiğini söylediğini,düğün takılarını ve ziynet eşyalarını annesine verdiğini, ev benim, benim şartların geçerli, benim emir ve yasaklarıma uyacaksın, yoksa git diyerek kendisini terke zorladığını, sürekli gitmesini söylediğini, 15.08.2019 tarihinde tartışma çıkarıp evden kovduğunu, mesajlarla tehdit ettiğini, hakaret ettiğini, sürekli baskı altında tuttuğunu iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilemesine, çocuk yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, 22 ayar 170 gram 6 adet bilezik ve altın kolyenin, ayrıca evdeki şahsî eşyalarının kendisine verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, tarafların düğününden sonra kadının ailesinin kavga çıkardığını, babasının öldürmekle tehdit ettiğini, kadının ailesinin erkeğin babasının üzerine yürüdüğünü, kadının ailesini ziyaretlerinde bir defa erkeği evden kovduğunu, diğer ziyaretlerde de bir bardak çay dahi ikram etmediğini ve konuşmadığını, kadının, erkek ve ailesinin kendisine ve çocuğa yaklaşmalarını istemediğini, erkeğin ailesinin çocuğu kucaklarına almasına izin vermediğini, kadının ailesinin evliliğe müdahalesine izin verdiğini ve onların etkisinde kaldığını, kadının ailesinin davalıyı oğullarına dövdürtmekle tehdit ettiğini, kadının ilgisizleştiğini, doğumu bahane ederek erkeğin yatak odasına gelmemesini istediğini, erkeğe ailesi ile kendisi arasında seçim yapmasını söylediğini, evden ziynet eşyalarını alarak ayrıldığını ileri sürerek davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadının abisi ile görüşmesini istemediği vakıasının ispatlandığı, bu husus ile evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmayacağı, bu nedenle boşanma davasının şartlarının oluşmadığı, düğünde 5 adet 22 ayar 29 gram 36.279,00 TL değerinde bilezik ve 3.100,00 TL değerinde 14 ayar 20 gram tuğralı kolyenin takıldığı, ziynet eşyalarının davalı tarafından davacıdan alındığı, geri verilmediği gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince açılan boşanma davasının reddine, ortak çocuğun velâyetinin tedbiren annesine verilmesine, çocukla baba arasında tedbiren kişisel ilişki tesisine, çocuk yararına takdir edilen aylık 200,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 375,00 TL'ye yükseltilmesine, kadın yararına takdir edilen aylık 250,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 350,00 TL'ye yükseltilmesine, kadının maddî ve manevî tazminat talebinin reddine, ziynet alacağına ilişkin davanın kısmen kabulü ile, 5 adet 22 ayar 29 gram 36.279,00 TL değerindeki bilezik ve 3.100,00 TL değerindeki 14 ayar 20 gram tuğralı kolyenin davacıya aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde 39.379,00 TL'nin tahsiline, kadının şahsî eşyalara ve çeyiz eşyalarına ilişkin taleplerinin tefrikine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, erkeğin kusurlu davranışlarının sabit olduğunu, , ziynet alacağı davasının tam kabulünün gerektiğini, ziynet alacağı davasında erkek yararına vekâlet ücreti takdirinin hatalı olduğunu, Mahkemece takdir edilen tedbir nafakası miktarlarının düşük olduğunu, karar kesinleştiğinde tedbir nafakasının iştirak ve yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek karar kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, tedbir nafakasına ilişkin kararlarda çelişki oluşturulduğunu, hükmedilen miktarların yüksek olduğunu, davacının ortak çocuğu sadece icra marifetiyle davalıya gösterdiğini ileri sürerek ileri sürerek karar kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamında, tarafların düğün gecesi yaşanan olayların affedildiği, ya da en azından hoşgörü ile karşılandığı, zira düğün gecesinden sonra tarafların aynı evde ortak yaşama başladıkları bu nedenle kusur olarak taraflara yüklenilemeyeceği; ortak yaşam süresince erkeğin kadının abisiyle görüşmesini engellediği ve kadına şartlarımı kabul etmiyorsan git dediğinin ispatlandığı, kadının ispatlanan bir kusurunun bulunmadığı, olayların akışı karşısında kadının dava açmakta haklı olduğu, kadının boşanma davasının kabulü ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru olmadığı; Mahkemece kadın ve ortak çocuk yararına 4721 sayılı Kanun’un 169 uncu maddesi gereğince tedbir nafakasına hükmedilmesinde; tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakanın miktarın uygun olduğu; Mahkemece ara kararla arttırılan miktar dikkate alınmaksızın, kadının tedbir nafakasının 250,00 TL'den 350,00 TL'ye, çocuğun tedbir nafakasının ise 200,00 TL'den 375,00 TL'ye yükseltilmesi ve bu şekilde tedbir nafakası hükmünde çelişki yaratılmasının doğru olmadığı; çocuğun yaşı, henüz anne bakım, şefkat ve gözetimine ihtiyaç duyduğu çağda olması, annenin velâyetten kaynaklanan yetki ve görevlerini ihmal ettiği ya da kötüye kullandığı yönünde delil bulunmaması ve dosya kapsamında bulunan sosyal inceleme raporuna yansıyan beyan, gözlem ve tespitler dikkate alınarak, çocuğun velâyeti annesine verilmesinin gerektiği; baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki tesis edilmesi gerektiği; herhangi bir geliri ve malvarlığı bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu olmayan kadın yararına 4721 sayılı Kanun’un 175 inci maddesi uyarınca yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğu; 4721 sayılı Kanun’un 182 nci maddesi uyarınca velâyeti anneye verilen çocuk yararına iştirak nafakası takdiri gerektiği; tarafların kusur durumları ve kusurlu davranışların niteliğine göre, kadın yararına 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesi koşullarının oluştuğu; ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği; Mahkeme’nin ziynet eşyalarının kadından alındığı ve iade edilmediği yönündeki kabulü, ziynet alacağı davasına yönelik vakıa ve hukukî değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı; kadının sadece aynen iade talebi bulunduğu, ayrıca terditli olarak bedel istemi bulunmadığı tarafların bu yönde istinaf istemi bulunmaması nedeniyle, bu husus kaldırma nedeni yapılmayacağı; ziynet alacağı davası yönünden davanın kısmen kabulüne karar verildiğine göre, reddedilen kısım yönünden erkek yararına vekâlet ücretine hükmedilmesinde isabetsizliğin bulunmadığı gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle boşanma davasının kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına ara kararla takdir edilen tedbir nafakasının İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi itibariyle aylık 375,00 TL'ye yükseltilmesine, sonrasında aylık 500,00 TL iştirak nafakası olarak devamına, kadın yararına ara karar ile verilen tedbir nafakasının İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi itibariyle aylık 350,00 TL yükseltilmesine, sonrasında aylık 750,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 20.000,00 TL maddî tazminat ile 20.000,00 TL manevî tazminata; tarafların diğer yönlere ilişkin istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; taraflar arasında boşanmayı gerektirecek bir kusurun varlığının ispatlanmadığını, kusur belirlemesi ile buna bağlı olarak davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, kadının tamamen kusurlu olduğunu, kişisel ilişki süresinin yeterli olmadığını, nafaka ve tazminat şartlarının oluşmadığını, miktarlarının yüksek olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının boşanma davası ve fer'îleri yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olup olmadığı ile tazminat ve nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarların yüksek olup olmadığı, kişisel ilişki süresinin yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 323 üncü ve 330 uncu maddeleri. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıdaki temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.