"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2317 E., 2022/2343 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ürgüp Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2021/430 E., 2022/192 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak belirtilen eksiklikler giderilmek üzere Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, ziynet alacağı talebinin kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak çelişkinin giderilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İkinci gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine ziynet alacağı talebinin kabulüne karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle;; erkeğin sürekli fiziksel, psikolojik, ekonomik ve sözel şiddet uyguladığını, kendisine ve çocuğa hitaben sizden bıktım pırınızı bırtınızı toplayın bu evden gidin diyerek sözlü şiddet uyguladığını, evlilikte takılan 7 adet bilezik ve ziynet eşyalarını eşinin aldığını, sürekli kumar oynadığını, hatta kumar oynamaktan hakkında yasal işlem yapıldığını duyduğunu, son altı aydır kadın ve çocuğun ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, evin kirasını, elektrik ve su ihtiyaçları için yapması gereken zorunlu giderleri dahi ödemediğini, eşini telefonla aradığında kendisine hakaret ettiğini, seni öldürürüm, ananı da sinkaf ederim diyerek tehditlerde bulunduğunu, eşinin başka bir kadınla ilişkisinin olduğunu, davalının telefonunda D. isminde bir kayıt bulunduğunu, bu şahısla sürekli görüştüğünü, davacıyı son kez telefona aradığında beni arayıp durma ben eşyalarımı alıp evden ayrılacağım, ne haliniz varsa görün diyerek telefonu kapattığını, kendisinin evde olmadığı bir zaman davalının eve gelip eşyalarını alıp götürdüğünü sosyal medyadan çok beklersin gibi paylaşımlarda bulunduğunu iddia ederek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı ve 337 nci maddeleri gereğince adli yardım talebinin kabulüne; 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, kadın ve çocuk yararına ayrı ayrı aylık 750,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, şu anda oturduğu konutun aile konutu olarak kabulüne, konutun kendisine ve ortak çocuğa tahsis edilmesine, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ziynetlerin bedelinin tahsiline, 50.000,00 TL manevî tazminat dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, geçimsizlik olduğunu ancak bunun kadından kaynaklandığını, uzun yoldan döndüğünde kendisini iyi karşılamadığını, temizliğe dikkat etmediğini, sürekli tartışma çıkarmaya çalıştığını, bağırarak konuştuğunu, ailesi hakkında kötü sözler söylediği, ev ekonomisine destekte bulunmadığını, çalışabileceği işler varken çalışmadığını ileri sürerek boşanmaya karar verilmesini, yanında bulunan ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, kadının diğer taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesi’nin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 05.09.2019 tarih ve 2018/148 Esas, 2019/277 Karar sayılı kararı ile tarafların bir yılı ... süredir ayrı yaşadıkları, erkeğin eşine yönelik aşağılama ve hakaret içeren sözler sarf ettiği, uzun yoldan eve geldiği zamanlarda köy kahvesinde vakit geçirerek cezai anlamda kumar denecek mahiyette olmasa da köy yerinde küçük şeyler için oyun oynadığı, ailesi ile yeteri kadar ilgilenmediği, buna karşılık kadının ise toplum içinde erkeğin ailesine yönelik rencide edici takma adlarla bahsettiği, evlilik birliğinin sona ermesinde her iki tarafın kusurlu olduğu fakat erkeğin evlilik birliğinin sona ermesinde kadına nazaran daha kusurlu olduğu; ziynet eşyalarının iadesine ilişkin talebi yönünden usulüne göre açılmış, harçlandırılmış bir dava olmadı gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, ara karar ile bağlanan tedbir nafakaları ile tekerrür olmaması kaydı ile kadın yararına dava tarihinden itibaren 200,00 TL yoksulluk nafakasına, çocuk yararına dava tarihinden itibaren 350,00 TL iştirak nafakasına, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte kadın yararına 4.000,00 TL. manevî tazminata, ziynet eşyalarının iadesi talebinin dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin İlk Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili, tazminat ve nafaka miktarları ile ziynet alacağına yönelik karar yönünden; davalı erkek vekili ise kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminat ve nafaka ile velâyet yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesi’nin 12.12.2019 tarih ve 2019/78 Esas, 2019/84 Karar sayılı kararı ile davanın adli yardım talepli açıldığı, Mahkemece, kadının ekonomik durumunu araştırdıktan sonra 30.04.2018 tarihli ara karar ile adli yardım talebinin kabulüne karar verdiği, verilen adli yardım kararının içeriği gereği kadının karşılaması gereken başvuru ve peşin harç ile dava boyunca karşılaması gereken yargılama giderlerinden muaf olacağı, adli yardım talebi kadının dava dilekçesindeki tüm taleplerini kapsayacağı,bu doğrultuda, kadın boşanma ve fer'îsi talepleri yönünden yargılama harç ve giderlerinden muaf olduğu gibi ziynet eşyasından kaynaklı alacak davasında da yargılama haç ve masraflarından muaf olduğu, İlk Derece Mahkemesi’nin bu muafiyete rağmen davacının ziynet eşyasından (kişisel eşyadan) kaynaklı alacak talebi yönünden tarafların bildirdikleri tüm delillerin toplandıktan sonra olumlu yada olumsuz bir karar vermek yerine talebin dava şartı yokluğundan reddine karar vermesinin hatalı olduğu; kadının kişisel eşyadan kaynaklı alacak talebine ilişkin tarafların tüm delillerinin toplanarak, davacının tüm iddia ve talepleri ile davalının savunması ve talepleri hakkında olumlu yada olumsuz karar vermek üzere kararın kaldırılması gerektiği, kişisel eşyadan kaynaklı alacak talebi yönünden hiç bir delil toplanmamış olması nedeniyle tarafların diğer istinaf sebepleri incelenmesine yer olmadığı gerekçesi ile hükmün tümünün kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesi’nin İkinci Kararı
İlk Derece Mahkemesi’nin 01.04.2021 tarih ve 2019/400 Esas, 2021/135 Karar sayılı kararı ile tarafların bir yılı ... süredir ayrı yaşadıkları, erkeğin eşine yönelik aşağılama ve hakaret içeren sözler sarf ettiği, uzun yoldan eve geldiği zamanlarda köy kahvesinde vakit geçirerek cezai anlamda kumar denecek mahiyette olmasa da köy yerinde küçük şeyler için oyun oynadığı, ailesi ile yeteri kadar ilgilenmediği, buna karşılık kadının ise toplum içinde erkeğin ailesine yönelik rencide edici takma adlarla bahsettiği, evlilik birliğinin sona ermesinde her iki tarafın kusurlu olduğu fakat erkeğin evlilik birliğinin sona ermesinde kadına nazaran daha kusurlu olduğu; ispat külfeti kendisine düşen kadın tanık beyanları ve düğünlerine dair sunduğu fotoğraflar ile ziynet alacağını, ziynetlerin evlilikleri sürecinde erkek tarafından bozdurulduğunu, kendisine takılan ziynet eşyalarının miktar itibarı ile mevcudiyetini ispat ettiği, erkek tanık beyanlarında da ifade bulduğu üzere bozdurulan ziynetlerin kadına ileride iade edilmemek üzere bozdurulduğu hususunun erkek tarafından ispat olunamadığı gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davanın kabulüne tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasına, ortak çocuk yararına aylık dava tarihinden itibaren 350,00 TL iştirak nafakasına, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte kadın yararına 4.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyası talebinin kabulüne karar verilmiştir.
C. Bölge Adliye Mahkemesi’nin İkinci Gönderme Kararı
1. İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı davalı erkek vekili, kusur belirlemesi, velâyet, kadın yararına hükmedilen tazminat ve nafakalar ile ziynet alacağının kabulü yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesi’nin 09.12.2021 tarih ve 2021/1800 Esas, 2021/1820 Karar sayılı kararı ile hükmün gerekçe kısmında, usulüne uygun açılmış bir karşı dava bulunmadığı halde davacı karşı davalı ile davalı karşı davacının davasının kısmen kabulüne şeklinde belirtildiği; 4721 sayılı Kanun’un 182 nci madde uyarınca ortak çocuk yararına dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere iştirak nafakasına, davacı kadın yararına dava tarihinden itibaren yoksulluk nafakasına hükmedildiğinin belirtildiği; hükümde ise gerek iştirak nafakası gerek yoksulluk nafakasının kararın kesinleştiği tarihten itibaren hükmedildiğinin belirtildiği, yargılamanın her aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderleri ile adli yardım sebebiyle suç üstü ödeneğinden karşılanan yargılama giderleri ve harçların doğru şekilde hesaplanmadığı ve kime yüklendiğinin doğru şekilde belirtilmediği; İlk Derece Mahkemesi tarafından denetime ve infaza elverişli karar verilmediği, gerekçe ile hükmün çelişkili bulunduğu bu hususun kamu düzeninden olduğu ve re'sen nazara alınması gerektiği ,davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının bütünüyle kaldırılmasına, yukarıdaki açıklamalar ışığında usulüne uygun olarak yargılama yapılıp, sonucu uyarınca yeniden hüküm kurulması zorunlu hale gelen dava ve tüm diğer talepler yönünden bir karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
D. İlk Derece Mahkemesi’nin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kumar oynadığı ve şiddet uyguladığı hususundaki beyanlarının duyuma dayalı olduğu bu nedenle kusur olarak yüklenemeyeceği, fiziksel şiddet gördüğü iddiasının usulüne uygun delillerle ispatlanamadığı, bu nedenle kusur olarak yüklenemeyeceği; kadının eşini evden kovduğu, eşine hakaret ettiği ve eşinin ailesine küçük düşürücü sözler söylediği, erkeğin ise kadına ve ailesine hakaret ettiği, kayınvalidesinin beyan ettiği söz nedeniyle evi terk ettiği, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit derecede kusurlu oldukları; dosya kapsamı, bilirkişi raporu, düğün fotoğrafları ve dinlenen tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde kadın eş tarafından dava konusu edilen ziynet eşyalarının cins, sayı, nitelik ve miktar olarak varlığının kanıtlandığı, ziynet eşyalarının erkek tarafından borçlarını ödemek amacıyla bozdurulduğu, bu durumda erkek tarafın, kadının borçların ödenmesi amacıyla bozdurulmasına rıza gösterdiği ziynet eşyalarının kendisine geri verilmemek üzere verildiğini ispat edemediği, davalının yemin deliline de dayandığı görüldüğünden, davalı tarafa, ziynet eşyalarının geri verilmemek üzere verilip verilmediği konusunda davacı kadına yemin teklif etme hakkının hatırlatıldığı ancak davalı tarafça yemin teklifinde bulunulmadığı gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, kadın ve çocuk yararına ayrı ayrı aylık 900,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına, kadının maddî ve manevî tazminat istemlerinin reddine, kadının ziynet alacağı talebinin kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, buna bağlı olarak ağırlık derecesinin tespitinin hatalı olduğunu, kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, nafaka miktarlarının az olduğunu, ziynet alacağına bedel olarak karar verilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek karar kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, nafaka şartlarının oluşmadığını ve miktarlarının yüksek olduğunu, velâyetin anneye verilmesinin doğru olmadığını, ziynetin kabulünün hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin eşine yönelik aşağılama ve hakaret içeren sözler sarf ettiği, uzun yoldan eve geldiği zamanlarda köy kahvesinde vakit geçirerek cezai anlamda kumar denecek mahiyette olmasa da köy yerinde küçük şeyler için oyun oynadığı, ailesi ile yeteri kadar ilgilenmediği, buna karşılık kadının ise toplum içinde erkeğin ailesi hakkında rencide edici takma adlarla söz ettiği, taraflara yüklenen kusurlu davranışlar neticesinde davalı erkeğin ağır, davacı kadının ise az kusurlu olduğu, İlk Derece Mahkemesinin 2019/400 Esas - 2021/135 Karar sayılı ikinci kararında davacı kadın lehine dava tarihinden itibaren aylık 400,00 TL tedbir nafakasına hükmedildiği, bu hükme karşı sadece davalı erkek tarafından istinaf yoluna başvurulduğu, aleyhe hüküm kurma yasağı doğrultusunda İlk Derece Mahkemesince son kararda davacı kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 900,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, erkeğin miktar yönünden oluşan usuli kazanılmış hakkı da gözetildiğinde davacı kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği, davacı kadının 08.03.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile yasal faiziyle birlikte 50.000,00 TL maddî tazminat talebinde bulunduğu, İlk Derece Mahkemesinin 2019/400 Esas -2021/135 Karar sayılı ikinci kararında bu hususta karar verilmediği ve bu hükme karşı sadece davalı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu, aleyhe hüküm kurma yasağı doğrultusunda artık davacı kadın yararına maddî tazminata hükmedilemeyeceği, fakat davacı kadının maddî tazminat talebi hakkında İlk Derece Mahkemesinin 2019/400 Esas - 2021/135 Karar sayılı ikinci kararında hüküm kurulmaması sebebiyle, kurulan son kararda karar verilmesine yer olmadığı kararı verilecek yerde kesin hüküm oluşturacak şekilde ret kararı verilmesinin isabetsiz olduğu, boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları ve erkeğin miktar yönünden oluşan usuli kazanılmış hakkının varlığı da gözetilmek suretiyle davacı kadın lehine 4.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, bu yönler dışında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulü ile kusura ilişkin gerekçenin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, istinaf başvurusu kabul edilen yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; davacı kadın yararına kesinleşmeden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 4.000,00 TL manevî tazminata, velâyeti anneye verilen ortak çocuk yararına aylık 350,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, davacı kadının maddî tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tarafların sair istinaf istemlerinin ayrı ayrı esastan reddine, kadının ziynet alacağı talebi yönünden kesin olmak üzere karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, erkeğin eşine yönelik aşağılama ve hakaret içeren sözler sarf ettiği, uzun yoldan eve geldiği zamanlarda köy kahvesinde vakit geçirip ailesiyle ilgilenmediği, psikolojik, fiziksel ve ekonomik şiddet uyguladığının sabit olduğunu, erkeğin tam kusurlu olduğunu, mânevi tazminat ve nafaka miktarlarının hakkaniyete aykırı olacak derecede az olduğunu, maddî tazminat yönünden verilen kararın hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, maddî tazminat talebi hakkında verilen karar verilmesine yer olmadığı kararı ile manevî tazminatın ve nafakaların miktarı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, maddî tazminat talebinin kabulünün gerekip gerekmediği ile manevî tazminat ve nafaka miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu maddeleri, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının
temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.