Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1258 E. 2023/4258 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşı boşanma davasında, kadının davasında zinaya dayalı boşanma talebinin bulunup bulunmadığı, zina nedeniyle boşanma kararı verilip verilemeyeceği, tazminat ve nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarlarının uygunluğu hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Kadının karşı davasında, erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışları ve zina eylemi nedeniyle boşanma talebinin de bulunduğu, erkeğin zina eyleminin kabulü ve diğer delillerle ispatlandığı, ancak hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası miktarlarının düşük olduğu gözetilerek, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı kısmen bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1962 E., 2022/1608 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Silivri Aile Mahkemesi

SAYISI : 2016/686 E., 2019/541 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının erkeğe ilgi göstermediğini, bu ilgisizliğin her geçen gün arttığını ve evlilik birliğinin çekilmez hale getirdiğini, erkek ile hiç konuşmadığını, ortak hiçbir şey paylaşmadığını, erkeğin eve gelmesini beklemeden uyuduğunu, ilgisiz ve umursamaz tavrını özellikle son yıllarda arttırarak devam ettiğini, son 3 yılında hiç bir cinsel münasebetlerinin de kalmadığını, tarafların 4 yıldır ayrı yaşadıklarını, 4 yıl içerisinde özel zamanlarda, çocukların mutluluğu ve huzuru için zorunlu olarak 3-5 kez bir aray a gelinmesinin 4 senedi ayrı yaşanılmadığı ve evlilik birliğinin fiilen bittiği gerçeğini değiştirmediğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin son 4 yılda, eşine ve ailesine olan tavırlarının değişmeye başladığını, eşine ve ailesine her zamankinden daha farklı, ilgisiz ve sevgisiz davranmaya başladığını, yaşamının bir çok önemli anında onları yalnız bıraktığını, önceleri eve geç gelmeye sonra ise iş gezileri bahanesiyle birkaç günlük sürelerle gelmemeye başladığını, telefonuna şifreler koymaya, telefon geldiğinde odayı değiştirerek başka odada konuşmaya, bazen gelen aramaları reddetmeye başladığını, aile ile ortak paylaşım gerektiren aktivitelere katılmamaya başladığını, normalde hiç küfür etmeyen hatta edenlere tepki gösteren davacının artık ağza alınmayacak küfürler etmeye başladığını eşine, ve çocuğuna kaba davranmaya başladığını, giyim kuşamını dahi değiştirdiğini, yaşına uygun olmayan giyim tarzı ve davranış şekilleri ile çevresindeki itibarını da kaybettiğini, içki içmeyen erkeğin sürekli içki içmeye başladığı hatta içkili araba kullanması nedeniyle ehliyetine el konulduğunu, eşi ve çocuklarına yalan söylemeye başladığını, iş seyahatinde olduğunu söylediği yılbaşı gecesinde televizyonda yayınlanan bir magazin programında, eşinin yılbası gecesini İstanbul'da bir gece kulubünde arkadaşlarıyla eğlenerek geçirdiği görüntüleriyle adeta şoke olduğunu, 4 yıldır ayrı yaşadığı ve bu sürede hiçbir şekilde bir araya gelmediği iddiasının gerçek dışı olduğu ekte sunulan ve ailenin son yıllarda çekilmiş birarada fotoğraflarının da bu durumu doğruladığını, kısa bir süre önce eşi ve çocuklarına 4 seneden beri bir kadın ile ilişkisinin bulunduğunu ve bu kadınla evlenmek için eşinden boşanmak istediğini söylediği, kendisinin çatlak manyak birisini istediğini, senin gibi annem babam gibi mıy mıy birini istemiyorum şeklinde konuştuğunu, erkeğin davayı ikamet ettiği gün Çerkezköy 1. Noterliğinin 27.10.2016 gün ve 14888 yevmiye nolu hisse devir sözleşmesi ile şirket hisselerini devrettiğini, yine geçmiş aylarda da sistematik bir şekilde hisse devri yaptığını ve malvarlığını azalttığını ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince erkeğin davasının reddine, kendi davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 2.000.000,00 TL maddî ve 2.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin dava dilekçesi ve diğer dilekçelerinde kadına isnat ettiği ilgisizlik, sevgisizlik, sosyal ortamlarda kendisini yalnız bırakma, son 3 yıl cinsel birliktelikten kaçınma, 4 yıldır evlilik birliğini tatil ettiği iddialarını ispat edemediği; evliliğin bu noktaya gelmesinde kadının kusurunun mevcut olduğunu kanıtlayamadığı; erkeğin ilgisiz olduğu, işten geç geldiği, birkaç günlük eve gelmemelerinin olduğu, erkeğin sunmuş olduğu fotoğraflar ile 4 yıldır evlilik birliğinin tatil edildiği iddiasını da çürüttüğü, başka bir kadınla ilişkisi nedeniyle sadakatsiz davranışlar içinde olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince erkeğin davasının reddine, kadının davasın kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 7.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 45.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl davanın ispat edildiğini, İlk Derece Mahkemesi’nin delilleri hatalı değerlendirdiğini, davaya konu olayda taraflar arasında yaşanan tartışma sonrasında eşini evde istemediğini söylemesi üzerine erkeğin evden ayrıldığını, ilgisizliği, sevgisizliği, sosyal ortamlarda kendisini yalnız bırakması, taraflar arasında cinsel hayatın olmaması ve nihayetinde tartışma esnasında eşini evde istemediğini beyan etmesi üzerine evden ayrıldığını, bazı özel günler dışında tarafların bir araya gelmediğini, ispatlanamayan karşı davanın kabulüne karar verilmesinin ve kusur yüklenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, İlk Derece Mahkemesi’nin erkeğin başka bir kadınla ilişkisi nedeniyle sadakatsiz davranışlar içinde olduğunun kanıtlandığına ilişkin gerekçesinin de hatalı olduğunu, bilirkişinin, inceleme sırasında görev tanımının dışına çıkarak değerlendirme yaparak rapor tanzim ettiğini ileri sürerek karar kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin zinasının yapılan yargılamada ispatlandığını, İlk Derece Mahkemesince, sadakatsiz davranışlar içinde olduğunun kanıtlandığının belirtilmesine rağmen, tarafların zina sebebiyle değil, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına karar verilmesinin hatalı olduğunu, tanık beyanlarının yanı sıra dosyaya sunulan fotoğraflar,erkeğin bankaya verdiği ikametgah beyanının da zina eylemini doğruladığını hükmedilen nafaka, maddî ve manevî tazminat miktarlarının oldukça düşük olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylediklerinin kabul edilmesi gerektiği, akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamayacağı, dosyada, dinlenen kadın tanıklarının olmamışı olmuş gibi ifade ettiklerini kabule yeterli delil ve olgu da bulunmadığı bu nedenlerle kadın tanıklarının dinlenmesinde ve beyanlarının hükme esas alınmasında yanlışlık bulunmadığı; Mahkemece kadının iddiaları yönünden dosyanın bilirkişiye tevdiine karar verildiği ancak görev tanımı açıkça belirtilmediği, itirazı doğru ise de, kadının iddiaları diğer delillerle de kanıtlandığı, İlk Derece Mahkemesince bilirkişi raporu içeriği kusur tespitinde dikkate alınmadığı; kadın vekilinin cevap ve karşı dava dilekçesinin başlığında ve talep sonucunda zina sebebine dayalı olarak boşanmaya karar verilmesine ilişkin bir talepten bahsetmediği ancak dilekçesinde erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, kendisini aldatan ve davranışlarıyla evlilik birliğinin sarsılmasında tam kusurlu olan erkekten boşanmak istediğini, 4721 sayılı Kanun’un zina başlıklı 161 inci maddesinde, eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabileceği, eşini başka bir kadınla aldatan, hatta bu kadınla ayrı bir ev açarak bu evde yaşamaya başlayan erkeğin 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesine de aykırı davrandığını belirterek bu sebeplerle boşanmaya karar verilmesini istemiş olduğu, bu nedenle karşı davada zina sebebine dayalı boşanma talebinin de bulunduğu kabul edilmesinin gerektiği; zina sebebine dayalı olarak boşanmaya karar verilebilmesi için erkeğin, başka bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesinin veya cinsel ilişkinin gerçekleştirildiğine pek muhtemel bakılan bir durum içine girdiğinin kanıtlanmasının gerektiği, somut olayda erkeğin başka bir kadınla 4 yıldır birliktelik yaşadığının bizzat kendi kabulünde olduğunun kabulünün gerektiği; kadın vekilinin istinaf dilekçesinde, İlk Derece Mahkemesince hatalı olarak tespit edilen boşanma gerekçesinin 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesinde tanımlanan zina olarak değiştirilmesine karar verilmesini istediği bu halde zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebeplerine dayalı olarak boşanmaya karar verilmesi yönündeki taleplerinin terditli olduğunun kabulünün gerektiği; erkeğin kadına atfettiği vakıaların mevcut olduğunu kanıtlayamadığı, dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaları kanıtlamaya yarar delil sunmadığı, bu nedenle davasının sübut bulmadığı; sunmuş olduğu fotoğraflar ile 4 yıldır evlilik birliğinin tatil edildiği iddiasını çürüttüğü; zina sebebine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesi gerekmekte olup zina mutlak sebebine dayalı olarak boşanmaya karar verilmesi halinde kusur tespiti yapılmasına gerek bulunmadığı, bu nedenle İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin boşanmayı gerektiren olaylarda zina eden erkeğin tam kusurlu, kadının kusursuz olduğu şeklinde düzeltilmesinin gerektiği; kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin doğru olduğu; boşanmaya neden olan olaylar aynı zamanda kişilik haklarının saldırıya uğratığının sabit olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde bir yanlışlık bulunmamadığı; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurun niteliği ve ağırlığı, boşanma ile en azından eşinin destediğini yitireceği, evlilik süresi ile hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi gereğince davalı- davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi gereğince boşanmalarına, kadın yararına aylık 7.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 400.000,00 TL maddî ve 300.000,00 TL manevî tazminata; kadın vekilinin diğer ve erkek vekilinin tüm itirazlarına yönelik istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı- davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadının dilekçesinde zina hukuksal sebebine dayalı boşanma talebinin olmadığını, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, erkeğin evden gitmesine neden olan kadın olduğu, tanık beyanları ile zina eyleminin ispatlanmış kabul edilmesinin hatalı olduğunu, tanık beyanlarının takdiri delil olduğunu, kabule ilişkin sonuçların yüklenilmesinin hatalı olduğunu, tazminat ve nafaka koşullarının oluşmadığını, miktarların da çok yüksek olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı- davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; erkeğin zinasının sabit olduğunu, 6 yıl önce dinlenilen tanıkların beyanları ile erkeğin gelirinin yüksek olduğunun belirtildiğini, tazminat ve nafaka miktarlarının az olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadının karşı davasında zinaya dayalı olarak boşanma istemi olup olmadığı, var ise kadının zina nedenli boşanma davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, kadın lehine tazminat ve nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı ile miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı- davalı erkek vekilinin tüm, davalı- davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen davalı kadın yararına takdir edilen manevî tazminat azdır. O hâlde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ve 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları da dikkate alınarak davalı- davacı kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı- davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası miktarları yönünden davalı- davacı kadın yararına BOZULMASINA,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı erkeğin tüm, davalı kadının diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı harcın temyiz eden ... erkeğe yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalı-davacı kadına iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.