Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1278 E. 2023/663 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğuna dair mahkeme kararlarının usul ve yasaya uygun olduğu, davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine dair kararın temyiz edilmeyerek kesinleştiği ve erkeğin bu konudaki temyiz incelemesinde hukuki yararının bulunmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek dava dilekçesinde; davalı ile 1997 yılında evlendiklerini, bu evliliklerinden biri ergin üç müşterek çocuklarının olduğunu, davalının tarikatlara gittiğini, evde kadınlık görevlerini yerine getirmediğini, çocuklarla ve kendisiyle ilgilenmediğini, kendisine hakaret ve küfür ettiğini, tehditlerde bulunduğunu, yemek ve temizlik yapmadığını, sürekli olarak elinde telefonla sokaklarda gezdiğini, kendi anne ve babasına da davalının saygısızca davrandığını, babasının felçli olduğunu ve hastanede yattığını, davalının bir gün olsun ziyarete gitmediğini, davalının babası tarafından tehdit ve hakaretlere maruz kaldığını, kendisine kürt ve PKK' lı dendiğini, kendisine yönelik olarak ırkçılık yapıldığını beyanla, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ergin olmayan müşterek çocukların velâyetinin kendisine verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; tarafların 1996 yılında kaçarak evlendiklerini, karşı davalının eve gelmediğini, birlik görevlerini yerine getirmediği için müvekkilinin geçici işlerde çalışarak eve baktığını, karşı davalının iddiaları doğru olmadığı gibi kendi içinde de çeliştiğini, uzun yıllardır karşı davalının ailesi ve kardeşleriyle aynı binada farlı dairelerde bir arada yaşadıklarını, iddianın tam aksine asıl müvekkilinin kürt olmadığı için dışlandığını, karşı davalının kardeşi ...'in karşı davalının yanında müvekkilini darp ettiğini, kanlar içeresinde sokağa attığını, müvekkilinin polise sığınarak şikayetçi olduğunu, bu şikayeti neticesinde ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/1502 esas sayılı dosyasında ceza davası açıldığını, davacının uzun süredir başka bir kadınla birliktelik yaşadığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, evi ve çocukları ile ilgilenmediğini, müvekkilinin davacıya bu durumu sorduğunda ise "sen bana erkek bir çocuk veremedin, tabiki aldatırım" dediğini, hatta büyük kızlarının babasını başka bir kadınla birlikte sarmaş dolaşırken gördüğünü, bu duruma çok üzüldüğünü ve etkilenerek hastalandığını, kısa bir süre hafızasını kaybettiğini ve uzun süre tedavi gördüğünü, erkeğin 20 yıllık evlilikleri boyunca müvekkilini çok kez darp ettiğini, hakaret ve küfürler ettiğini, evden kovmaya çalıştığını, müvekkilinin eşinden evi ve çocukları ile ilgilenmesi istendiğinde erkeğin "Siz benim ailem değilsiniz, ne yaparsanız yapın" diye cevap verdiğini, karşı davalının çocuklara karşı babalık görevini yerine getirmediği, masraflarını karşılamadığını beyanla tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ergin olmayan müşterek çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, müşterek çocuklar ve müvekkili lehine aylık toplam 1.000,00 TL nafakaya, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminatın karşı davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, karşı davalı adına kayıtlı ... üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve karşı dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı-karşı davalı erkeğin evin giderlerini karşılamadığı, eşine ve çocuklarına karşı evlilik birliğinin yüklediği görevleri yerine getirmediği, kadının ailesine karşı da saygı yükümlülüğünü ihlâl ettiği, davalı-karşı davacı kadının ise ispatlanan bir kusurunun tespit edilemediği, bu durumda boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, erkeğin bu kusurlu davranışlarının aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği gerekçesi ile erkeğin asıl davasının reddine, kadının karşı davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, 2002 doğumlu müşterek çocuk ... velâyetinin babasına, 2004 doğumlu müşterek çocuk ...'in velâyetinin ise annesine verilmesine, çocuklarla velâyet kendisine verilmeyen eş arasında çapraz olacak şekilde kişisel ilişki tesisine, her iki çocuk lehine aylık 300,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine karar tarihinden itibaren aylık 200,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine, nafakanın kararın kesinleşmesine müteakip aynı miktar üzerinden yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın lehine 10.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminatın erkekten tahsili ile kadına ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek istinaf dilekçesinde; mahkeme kararının boşanma ve velâyet konusunda onanmasına, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat yönünden bozulmasına karar verilmesini istediğini, tazminatı gerektirecek bir kusuru olmadığını, çalışmadığını, SGK güvencesinin olmadığını belirterek, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile tazminatlar yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; boşanma ve velâyet konusunda mahkemenin verdiği karara bir diyeceklerinin olmadığını, evlendiği günden bu yana eşinden baskı, tehdit ve şiddet gördüğünü, tüm bunlara çocukları için ve gidecek yeri olmadığı için katlandığını,karşı davalının hiç bir zaman eş ve baba sorumluluğu taşımadığını, mahkeme tarafından lehine hükmedilen tedbir nafakasının ve tazminat miktarlarının tüm bu olanlar karşısında yetersiz kaldığını, davacı -karşı davalının inşaat firmalarında ustabaşı olarak çalıştığını, ayrıca kaset çıkardığını, klipler çektiğini, düzenli olarak düğünlerde ve değişik organizasyonlarda sahne aldığını, geliri olmayan bir kişinin bunları yapmasının mümkün olmadığını belirterek, kusur belirlemesi ile lehine hükmedilen tedbir nafakasının ve tazminatların miktarı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı-karşı davalı erkeğin evinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamadığı, çocukları ile ilgilenmediği, evlilik birliğinin yüklediği görevleri yerine getirmediği, davalı-karşı davacı kadını "anneni, babanı, kardeşlerini vururum, asarım, keserim" diye tehdit ettiği, davalı-karşı davacı kadını sürekli olarak "erkek çocuk doğuramadın" diyerek hor gördüğü, böylelikle evlilik birliğinin sona ermesinde davacı-karşı davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, davalı-karşı davacı kadının ise bir kusurunun bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesince yapılan kusur oranlaması değişmese de kusura ilişkin vakıalar yönünden gerekçenin açıklanan şekilde düzeltilmesi gerektiği, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarı yerinde ise de tedbir nafakasına dava tarihinden itibaren hükmedilecek yerde karar tarihinden itibaren hükmedilmesinin doğru olmadığı, yine kadının çalıştığı, sabit gelirinin bulunduğu, boşanma ile yoksulluğa düşmeyeceği, bu nedenle kadın lehine yoksulluk nafakası şartlarının somut olayda gerçekleşmediğinden talebin reddi gerektiği, kadın lehine hükmedilen tazminatların miktarlarının hakkaniyet gereği yetersiz kaldığı gerekçesiyle, tarafların kusur tespitine ilişkin istinaf taleplerinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesince belirlenen kusur oranı değişmemekle birlikte gerekçenin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, erkeğin yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, davalı-karşı davacının tedbir nafakasının başlangıç tarihi ile maddi ve manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf talebinin kabulüne, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının (aylık 200,00 TL) dava tarihinden itibaren kararın kesinleşmesine kadar her ay davacı-karşı davalıdan alınarak, davalı-karşı davacıya ödenmesine, kadın yararına 30.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, tarafların diğer istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı -karşı davalı erkek temyiz dilekçesinde; davalı -karşı davacı kadının hiç bir iddiasını ispatlayamadığı halde aleyhine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını, çocuklarına iyi bir baba olduğunu bu yüzden çocuklardan büyük olanın kendisinde kalmayı seçtiğini, ekonomik durumunun iddia edildiği üzere yüksek seviyede olmadığını, inşaatlarda çalışarak geçimini sağladığını, buna karşılık davalı-karşı davacı kadının sürekli ve düzenli işi ve geliri bulunduğunu, yoksulluğa düşmesinin mümkün olmadığını, evliliğin bu hale gelmesindeki tüm kusurun davalı-karşı davacı kadında olduğunu beyanla, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile tazminatlar yönünden temyiz isteğinde bulunmuştur.

C. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur oranlamasının yerinde olup olmadığı, kadın yararına tazminat şartlarının somut olayda oluşup oluşmadığı, miktarlarının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle İlk Derece Mahkemesince davalı-karşı davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasına yönelik davacı-karşı davalı erkeğin istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilerek kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiğinin yoksulluk nafakasının reddi kararının kadın tarafından temyiz edilmeyerek kesinleştiğinin, bu nedenle erkeğin bu yöne ilişkin temyizinde hukuki yararının bulunmadığının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.