Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1288 E. 2023/4926 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tarafların karşılıklı boşanma davalarında, boşanmaya, velayete, iştirak nafakasına, yoksulluk nafakasına, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesiyle ilgili uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yoksulluk nafakasına hükmedilirken, nafaka alacaklısının boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmediğinin ve tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının yeterince araştırılmaması, iştirak nafakası miktarının ise hakkaniyet ilkesine uygun olarak belirlenmemesi nedeniyle, mahkeme kararının yoksulluk ve iştirak nafakası yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2636 E., 2022/2295 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 7. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/845 E., 2022/472 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile kararın kaldırılarak eksiklikler giderildikten sonra karar vermek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... erkek vekili dava ve birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; davalı kadının kendisin ve kök ailesini küçümseyici, rencide edici tavırlarının olduğunu, sürekli olarak bir kavga tartışma ortamı yarattığını iddia ederek evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını bu nedenle boşanmalarına ve ortak çocuk Alperen'in velâyetinin müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; davacı erkeğin, sosyal medyada fazla vakit geçirdiğini, garip tavırlar ve kuşku verici hareketlerinden dolayı davalı şüphelenmeye başladığını, evlilik birlikteliğinin yükümlülüklerinden olan sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, aldatılmayı içine sindiremeyen, bu durumu hak etmediğini düşünen müvekkilinin, eşi aleyhine Bursa 6. Aile Mahkemesinin 2016/996 Esas sayılı dava dosyası ile boşanma davası açtığını, boşanma davası devam ederken erkeğin yaptığından pişman olduğunu, hatasını kabul ettiğini ve bir daha böyle bir olayın yaşanmayacağını, çocuklarını özlediğini beyan ederek müvekkilinden af dilediğini, müvekkilinin de davadan feragat ettiğini, boşanma davasından sonra eşinin evine dönmesini, çocuklarına bakmasını beklerken eve dönmediğini, verdiği sözlerin hiçbirini tutmadığını, uzun süre eşinin yuvasına dönmesini, çocuklarının başında olmasını beklerken eşinin kısa süre sonra evden ayrıldığını, tek başına çocuklara bakmak zorunda kaldığını, bu esnada davacı- davalı erkekten ve ailesinden hiçbir yardım görmediğini, eve dönmesini beklerken davacı-davalının Bursa 7. Aile Mahkemesinde 2017/589 Esas sayılı dava dosyası ile aleyhine dava açtığını öğrendiğini, boşanma davası sonrasında da ... erkeğin kendisini aldattığını belirterek; taraflar arasında devam eden evliliğin, davalıdan kaynaklı şiddetli geçimsizlik ve aldatma nedeni ile sona ermesi gerektiğini, davalının Bursa 7. Aile Mahkemesinin 2017/589 Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine çekişmeli boşanma davası açtığını, fiili ve hukuki irtibatı sebebiyle dilekçede belirtilen sebepler ileri sürülerek açmış olduğu bu davanın Bursa 7. Aile Mahkemesinin 2017/589 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirmesini isteğini beyan ederek davacının davasının reddine, birleşen davalarının kabulü ile evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davalı-davacı anneye verilmesine, ortak çocuklardan her biri için ayrı ayrı 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminatın davacı- davalı erkekten tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 20.06.2019tarih ve sayılı 2017/589 Esas, 2019/553 Karar sayılı kararı ile, evlilik birliğinin devamı sırasında davacının Seher isimli bayan ile yakınlık kurduğu ve görüştüğü, davacının bu bayan ile iş için bir araya geldiği iddiasının ve bu bayan ile buluştuğu iddia edilen yer dikkate alındığında bunun pek samimi bir beyan olmadığı, davalının bunu öğrenmesinden sonra boşanma davası açtığı, ancak davacının bir süre sonra davalıya arayarak boşanma davasından feragat etmesi halinde eve döneceğini söylemesine rağmen eve dönmediği, birlikteliğin sağlanamadığı, bu haliyle davalının önceki açtığı boşanma davasından feragat etmekle eşini af etmiş sayılamayacağı, davacının bu şekildeki davranışı ile iyi niyetli bulunmadığı, ayrıca ayrı kalınan sürede evine maddî anlamda yardımda bulunmadığı, eşini arayıp sormadığı, yine davacının, davalıya davayı geri çek diye bir şey söylemediğini, anlaşmalı olarak boşanmak istediğini, arabayı ve evi davalıya vereceğini söylediğini, ancak kendisi her bir çocuk için aylık 1.000,00'er TL nafaka isteyince bu davayı açtığına ilişkin beyanının ise devam eden bir boşanma davasında her zaman anlaşmalı olarak boşanma talebinde bulunulabileceği gibi davalının devam eden bir davası varken feragat etmesinin de hayatın olağan akışına ters olduğu, yani davalının davacının evine dönme karşılığında davadan feragat etmesinin mahkemece daha kabul gördüğü, keza davalı kadının ise davacı eşini çevresine ve akrabalarına karşı eşini beğenmediğini, yaşlı durduğunu, bir şeyi beceremediğini söyleyerek eşini rencide eden davranışlarda bulunduğu, ayrıca yatak odasındaki davacının yetersiz kaldığına ilişkin özel hallerinden bahsederek, eşinin gururunu incittiği, yine bir ortamdan tarafların çocuklarına ilişkin bir mevzuda başkaları da bulunduğu sırada davacının babasına karşı sen karışamazsın, o benim oğlum diyerek incitici laflar ettiği, evlilik birliğinin bozulmasında ... erkeğin davalı-davacı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu, tarafların halen ayrı yaşadıkları, yeniden bir araya gelme ihtimallerinin bulunmadığı, aile birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesiyle, her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuklar ... ve ...'nın velâyetinin anneye verilmesine, çocuklarla baba arasında kişisel ilişki tesisine, çocukların her biri için ayrı ayrı aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasının erkekten alınıp kadına verilmesine, kadın lehine 400,00 TL tedbir 500,00 yoksulluk nafakasına 10.000,00 TL maddî 15.000,00 manevî tazminata karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, birleşen davanın kabulüne, tazminatlar ve nafakaların kabulü, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuş, davalı- davacı kadın ise kusur tespiti, erkeğin davasının kabulü, nafaka ve tazminatların miktarı yönünden istinaf başvurusunun olmadığı beyan edilmiştir.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 22.11.2021 tarih ve sayılı 2019/2399 Esas, 2021/1783 Karar sayılı kararı ile; davalı-davacı kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata hükmedildiği halde, Anayasa'nın 141 inci maddesinin 3 üncü fıkrası ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 297 inci maddesine uygun şekilde yargısal denetime elverişli ve gerekçeli şekilde karar verilmesi gerekirken, nafaka ve tazminatların niçin verildiğine yönelik gerekçe bulunmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu, gerekçesiyle; tarafların istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı- davalı erkeğin ... isimli bayan ile iş için buluştuğu iddiasının, buluşulan yer dikkate alındığında erkeğin samimi olmadığı, davalı- davacı kadının bayan olayını öğrendikten sonra boşanma davası açtığı, davacı -davalı erkeğin kadına arayarak boşanma davasından feragat etmesi halinde eve döneceğini söylemesine rağmen eve dönmediği, birlikteliğin sağlanamadığı, bu haliyle davalı- davacı kadının önceki açtığı boşanma davasından feragat etmekle eşini af etmiş sayılamayacağı, davacı- davalı erkeğin bu davranışı ile iyi niyetli olmadığı, ayrı kaldıkları süre içerisinde evi, çocukları ve eşi ile maddî ve manevî mânâda ilgilenmediği, davalı- davacı kadının, ... erkeğin evine dönmesi karşılığında davadan feragat ettiğinin kabul gördüğü, davalı- davacı kadının ise; ... erkeğin çevresine ve akrabalarına karşı eşini beğenmediğini, yaşlı durduğunu, bir şeyi beceremediğini söyleyerek rencide eden davranışlarda bulunduğu, ayrıca yatak odasındaki erkeğin yetersiz kaldığına ilişkin özel hallerinden bahsederek, eşinin gururunu incittiği, yine bir ortamdan tarafların çocuklarına ilişkin bir mevzuda başkaları da bulunduğu sırada ... erkeğin babasına " sen karışamazsın, o benim oğlum diyerek "incitici laflar ettiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin kadına oranla daha ağır kusurlu olduğu, tarafların halen ayrı yaşadıkları, yeniden bir araya gelme ihtimallerinin bulunmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesiyle;, her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuklar ... ve ...'nın velâyetinin anneye verilmesine, çocuklarla baba arasında kişisel ilişki tesisine, çocukların her biri için ayrı ayrı aylık 400,00 TL tedbir 500,00 TL iştirak nafakasının erkekten alınıp kadına verilmesine, kadın lehine 500,00 TL tedbir, 500,00 TL yoksulluk nafakasına, 20.000,00 TL maddî, 25.000,00 manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.... erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur tespitinin doğru olmadığını, müvekkilinin ağır kusurlu, karşı tarafın daha az kusurlu bulunmasının hatalı olduğunu, mahkemenin kadının davasının kabulüne, ve kadın lehine tazminatlar ve nafakaların kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, ortak çocuklar için takdir edilen nafaka miktarlarının yüksek olduğunu bildirerek, iştirak nafakalarının 400,00 TL olarak olarak kabul ettiklerini beyan ederek, asıl dava ve birleşen dava açısından yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı- davacıya yükletilmesine karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, mahkemenin, erkeğin davasının kabulü kararının doğru olmadığını, nafaka ve tazminat miktarlarının düşük olduğunu bildirerek, kararın kaldırılarak, talepleri gibi karar verilmesi için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.... erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; İstinaf dilekçesini tekrar ederek kadının daha ağır kusurlu olduğunu beyan ederek kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü, nafaka ve tazminatların kabulü, çocuklar lehine hükmedilen nafakaların miktar yönünden yüksek olduğunu beyan edere nafaka miktarının 400,00 TL olarak belirlenmesini, asıl dava ve birleşen dava açısından yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı-davacıya yükletilmesine karar verilmesi talebiyle temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, erkeğin davasının kabulü kararının doğru olmadığını, nafaka ve tazminat miktarlarının düşük olduğunu beyan ederek kararın bozulması için temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, her iki tarafın boşanma davalarının kabulü, kadının tazminat ve nafaka taleplerinin kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı ve miktarları ile çocuklar lehine hükmedilen nafakaların miktarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü, 175 inci, 182 nci ve 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre tarafların aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların, yoksulluk nafakası talebinin kabul edilebilmesi için nafaka alacaklısının boşanma yüzünden yoksulluğa düştüğünün belirlenmesi gerekir. Dosya kapsamından ve yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasına göre; davalı-davacı kadının ilaç satış danışmanı olarak çalıştığı, asgari ücret düzeyinde gelirinin olduğu, iki çocuğu ile birlikte yaşadığı, 1.100,00 TL kira ödediği; ... erkeğin ise işçi olarak çalıştığı aylık 9.000,00 TL gelirinin olduğu, 1.250,00 TL kira ödediği, üzerine kayıtlı taşınmazın bulunmadığı, bir aracının olduğu bildirilmiştir. Tarafların sosyal ekonomik durumlarının ve elde ettiği gelir miktarının karar tarihi itibariyle tekrar araştırılıp, taraf gelirlerinin birbirine denk olup olmadığı hususlarının da değerlendirilerek sonucuna göre yoksulluk nafakası hakkında bir karar verilmesi gerekirken bu hususlar dikkate alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanunun " hakkaniyet ilkesi" ile ilgili dördüncü maddesinin de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesinin boşanma kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.Yukarıda (2) ve (3) numaralı parağraflarda belirtildiği üzere temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının iştirak nafakasının miktarı ve kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası yönlerinden BOZULMASINA,

3.Tarafların diğer temyiz itirazlarının reddi ile hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Özhan'a yükletilmesine,

Peşin harcın istek halinde yatıran Selda'ya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.