Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1309 E. 2023/1828 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Bozma ilamına uyan Bölge Adliye Mahkemesi kararında, hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının yeterli olup olmadığı ile bozma sonrası yapılan yargılama nedeniyle vekalet ücretine hükmedilip hükmedilmeyeceği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusur dereceleri, paranın alım gücü ve kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı gözetilerek hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının yetersiz olduğu ve bozma ilamının amacına uygun olmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminat ve nafaka miktarları yönünden bozulmasına, vekalet ücreti yönünden ise onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1269 E., 2022/1582 K.

DAVACI-DAVALI : ... vekili Av ...

DAVALI-DAVACI : ... vekili Av. ...

DAVA TARİHİ : 25.02.2015

KARAR : Bozma sonrası hüküm tesisi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairenin 14.10.2020 tarihli ve 2020/3423 Esas, 2020/4738 Karar sayılı kararıyla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararının kadın lehine hükmedilen tazminatlar ile ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının miktarına ilişkin kısmına direnilmiş kararın taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine Dairemizce bozma kararı yerinde bulunarak direnme kararı incelenmek üzere dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.03.2022 tarihli ve 2021/2-1023 Esas, 2022/403 Karar sayılı ilâmı ile, davalı-davacı erkek vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine ve davacı-davalı kadın vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Daire kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozulmasına karar verilerek dosya Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma kararı sonrası yeniden yapılan yargılama sonucunda, iştirak nafakası ve kadın lehine hükmedilen tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının yürürlükte olduğunun tespitine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava ve birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin kadına ve ailesine argo ve küfürlü kelimeler söylediğini, sürekli fiziksel şiddet uyguladığını, eşyaları fırlattığını, fiziksel şiddet nedeniyle birkaç kez ayrılıp barıştıklarını, gece uyanan ortak çocuğa da şiddet uyguladığını, terapiye başladığını ancak tedaviye devam etmediğini, en son olayda porno izlemesi nedeniyle çıkan tartışmada kadına şiddet uyguladığını ve ortak evdeki eşyaları sattığını ileri sürerek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve kadın lehine yasal faiziyle birlikte 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Dava dilekçesi davalı-davacı erkeğe 01.06.2015 günü usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı-davacı erkek davaya cevap vermemiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının sürekli ailesinin yanına gittiğini, birlik görevlerini ve eşini ihmal ettiğini, hakaret ettiğini, terk etmekle tehdit ettiğini, babasının kanser hastalığında eşine destek olmadığını, çocuğu göstermediğini, ev işi yapmadığını, cinsellikten kaçındığını, kişisel temizliğine dikkat etmediğini, eve maddi katkı sunmadığını, erkeğin bir kez fiziksel şiddet uyguladığını ancak akabinde tarafların barıştıklarını, porno izleme iddialarının doğru olmadığını, erkeğin izlediği normal içerikteki yayınlar nedeniyle üç kez kulaklık ve bir kez bilgisayar parçaladığını ileri sürerek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedeniyle boşanmalarına ve erkek lehine 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 10.03.2017 tarihli ve 2015/157 Esas, 2017/213 Karar sayılı kararıyla; boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda eşine fiziksel şiddet uygulayan erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına yüklenebilecek kusurlu bir davranış bulunmadığı, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin ve çocuk lehine nafakalara hükmedilmesinin uygun görüldüğü, kadın lehine tazminatlara hükmedilmesinin yasal koşullarının bulunduğu ve kadının çalışmakla yoksulluğa düşmediği gerekçesi ile; erkeğin davası ve tazminat taleplerinin reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyeti anneye verilerek baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk için aylık 900,00 TL iştirak nafakası ve kadın lehine 25.000,00 TL maddî, 35.000,00 TL manevî tazminatın, boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, erkekten alınarak kadına verilmesine ve kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili tazminatlar ile iştirak nafakasının miktarı ve yoksulluk nafakası; davalı-davacı erkek vekili reddedilen birleşen dava, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 25.04.2018 tarihli ve 2017/1123 Esas, 2018/539 Karar sayılı kararı ile; boşanmaya sebep olan olaylarda eşine fiziksel şiddet uygulayan erkeğin ağır, eşinin babasının ölümcül hastalığı nedeniyle eşine destek olmayan kadının ise az kusurlu oldukları, dolayısıyla erkeğin istinaf talebinin esastan kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği, ne var ki bu sebebe göre asıl dava yönünden de yeniden hüküm kurulması zorunlu hale geldiğinden kadının istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığı gerekçesiyle; İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 500,00TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın için aylık 500,00 TL tedbir nafakasının ve 20.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminatın, boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, erkekten alınıp kadına verilmesine, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. İlk Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 22.05.2019 tarihli ve 2018/7542 Esas, 2019/6492 Karar sayılı bozma kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararına karşı kadın tarafından tazminatlar ile iştirak nafakasının miktarı ve yoksulluk nafakası talebinin reddi yönünden, erkek tarafından ise, boşanma kararını kabul ettiğini belirtmek suretiyle, birleşen davanın reddi, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ve nafakalar yönünden istinafa başvurulması nedeniyle kadının davasında verilen boşanma hükmünün kesinleşmiş olduğu ve erkeğin boşanma talebine yönelik davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmekle yetinilmesi gerekirken; istinaf edilmeyerek kesinleşen kadının davası ile konusuz kalan erkeğin birleşen davası hakkında yeniden hüküm kurularak boşanma kararı verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu ve yine kadının istinaf itirazlarının incelenmemesinin doğru olmadığı gerekçesiyle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına ve bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesince verilen 23.10.2019 tarihli ve 2019/1379 Esas, 2019/1716 Karar sayılı karar ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, kadının tüm istinaf itirazlarının reddine, erkeğin istinaf itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, kadının boşanma davası istinaf edilmeksizin kesinleşmiş olduğundan erkeğin davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuğun velâyetin anneye verilmesine, çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın için aylık 500,00 TL tedbir nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine; boşanmaya sebep olan olaylarda eşine fiziksel şiddet uygulayan erkeğin ağır, eşinin babasının ölümcül hastalığı nedeniyle eşine destek olmayan kadının ise az kusurlu oldukları gerekçesiyle; 20.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminatın boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, erkekten alınarak kadına ödenmesine, kadının yoksulluk nafakası talebinin ve erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi ve tazminatlar ile nafakaların miktarı; davalı-davacı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, aleyhe hükmedilen tazminatlar, reddedilen tazminat talepleri ve kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası yönünden temyiz isteminde bulunulmuştur.

3. Dairenin 14.10.2020 tarihli ve 2020/3423 Esas, 2020/4738 Karar sayılı kararı ile; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk Hatice Kübra yararına takdir edilen iştirak nafakasının ve tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yaranna takdir edilen maddî ve manevî tazminat az olduğu; İlk Derece Mahkemesince verilen ara karar ile kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakasına hükmedildiği ve kadının tedbir nafakasının miktarına yönelik istinaf başvurusunun bulunmaması nedeniyle nafaka miktarının erkek lehine usuli kazanılmış hak teşkil ettiği dikkate alınmaksızın tedbir nafakası miktarının artırılarak aylık 500,00 TL'ye hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle; Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün tazminatlar ile iştirak nafakasının miktarı ve kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası yönünden bozulmasına, sair temyiz itirazlarının reddi ile bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu hükümlerin onanmasına karar verilmiştir.

C. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin 26.05.2021 tarihli ve 2020/1386 Esas, 2021/859 Karar sayılı kararı ile; kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası hakkındaki bozma kararına uyularak kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine, ancak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (6100 sayılı Kanun) ile benimsenen istinaf kanun yolu incelemesi sonrasında artık Yargıtay’ın tamamen bir hukuki denetim ve içtihat mercii olduğu, temyiz incelemesinde maddi vakıa ve delil değerlendirilmesine girilemeyeceği, sadece hukuki denetim yapılması gerektiği, 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile temyiz incelemesinin kapsamının belirlendiği, bozma sebebi nispi nitelikte ise tespit edilen bozma sebebinin hükmü etkilemesi gerektiği, nitekim karara etki eden yargılama hatası veya eksikliklerin mevcut olması halinde bunların bozma sebebi sayılabilmesi için ayrıca hüküm sonucunu etkilemiş olmaları gerektiği, buna karşılık dava şartlarının bulunmaması veya taraflardan birinin davasını ispat için dayandığı delillerin yasal bir sebep olmadan kabul edilmemesi hallerinin ise mutlak bozma sebebi olduğu, somut olaya gelindiğinde ise Yargıtayca temyiz incelemesi sonucunda 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile düzenleme altına alınan tazminatlar ve 182 nci maddesine göre iştirak nafakası koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin hukuki denetimin yapıldığı, buna göre erkeğin kusurlu eylemleri nedeniyle kadın yararına maddî ve manevî tazminat ve ortak çocuk yararına iştirak nafakası ödenmesine karar verilmesinin doğru olduğunun Yargıtay'ın hukuki denetiminden geçtiği, bunun ötesinde tarafların belirlenen ekonomik ve sosyal durumları, tazminata esas fiillerin ağırlığı da değerlendirilerek 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi uyarınca takdir edilen nafaka ve tazminatların miktarlarına yönelik bozma yapılamayacağı gerekçesiyle; bozma kararının tazminatlar ve iştirak nafakasının miktarına yönelik kısmına direnilmesine ve tedbir nafakasına ilişkin kısmına uyularak aylık 400,00 TL tedbir nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.

D. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.03.2022 tarihli ve 2021/2-1023 Esas, 2022/403 Karar sayılı ilâmı ile; kararın 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesine göre temyiz edilemeyecek kararlardan olmadığı, aynı Kanun'un 369 uncu maddesine göre Yargıtay'ın bölge adliye mahkemesi gibi istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı bir inceleme yetkisinden ziyade tarafların ileri sürdükleri temyiz sebepleri ile bağlı olmaksızın kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü hususları inceleyebileceği, Yargıtay'ın maddi vakıalara bağlanan sonuçları, taraflar lehine veya aleyhine hükmedilen tazminatların miktarlarını denetlemekle yükümlü olduğu, somut olayda Bölge Adliye Mahkemesinin maddi vakıa ve delilleri doğru belirlemesine rağmen bunlarla varılacak hukukî sonucu yanlış değerlendirmiş bir başka ifade ile hata yapmış olduğu, Daire kararının yerinde olduğu ve erkeğin direnme kararını temyiz etmede hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle; davalı-davacı erkek vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine ve davacı-davalı kadın vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Daire kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozularak dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

E. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Son Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma ilâmına uyulmasına karar verilerek, davacı-davalı kadının tazminatlar ile iştirak nafakası miktarına yönelik istinaf itirazının reddine ve İlk Derece Mahkemesi kararındaki tazminat ve nafaka hükümlerinin yürürlükte olduğunun tespitine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen son kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin infazı kabil eda hükmü kurmadığını, kadın lehine istinaf yargılaması vekâlet ücretine hükmedilmemesinin doğru olmadığını, kusur durumu ve tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre iştirak nafakası ve tazminat miktarlarının az olduğunu, erkeğin Türk Hava Yolları'nın iştirakı olan bir firmada genel müdür olduğunu, ayrıca Türk Hava Yolları'nda kabin başkanı olarak görev yaptığını, çocuğun özel okulda okuduğunu ve erkeğin okul masraflarını zoraki karşıladığını ileri sürerek; bozma sonrası yapılan istinaf yargılamasında vekâlet ücretine hükmedilmemesi ve tazminatlar ile iştirak nafakasının miktarı yönlerinden temyize başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, bozma ilâmına uyulmasına karar veren Bölge Adliye Mahkemesinin bozmanın amacına uygun karar verip vermediği ve bozma kararı sonrası yapılan istinaf yargılaması nedeniyle davacı-davalı kadın lehine vekâlet ücretine hükmedilip hükmedilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 174 üncü, 182 nci maddeleri, 327 nci maddesinin birinci fıkrası, 328 inci maddesinin birinci fıkrası, 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 323 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi, 330 uncu, 353 üncü, 362 nci maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 04.03.2021 tarihli ve 2021/2-96 Esas, 2021/5 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.03.2021 tarihli ve 2021/2-96 Esas, 2021/205 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, bölge adliye mahkemelerince bozma kararı sonrası kanun gereği zorunlu olarak yapılan duruşmalı yargılama nedeniyle davacı-davalı kadın lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı-davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat az olup, bozma ilâmının amacına uygun bulunmamıştır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, velâyeti anneye verilen ortak çocuk Hatice Kübra yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un hakkaniyet ilkesi ile ilgili 4 üncü maddesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen tazminatlar ile ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının miktarı yönünden BOZULMASINA,

2.Davacı-davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.