"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairenin 10.09.2019 tarihli ve 2019/588 Esas, 2019/8488 Karar sayılı kararıyla Bölge Adliye Mahkemesi kararının, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu ve kadının tedbir nafakası talebinin reddedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya direnilmesine karar verilmiş, kararın taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine Dairemizce bozma kararı yerinde bulunarak direnme kararı incelenmek üzere dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.06.2022 tarihli ve 2021/2-322 Esas, 2022/851 Karar sayılı ilâmı ile, davalı-davacı erkek vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine ve davacı-davalı kadın vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Daire kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozulmasına karar verilerek dosya Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma kararı sonrası yeniden yapılan yargılama sonucunda; 02.08.2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası ile 70.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde; evlilik birliğinin erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığını ileri sürerek; tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 162 nci ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın lehine aylık 10.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata, kadının evlilik hazırlıkları nedeniyle uğramış olduğu zarardan dolayı 17.000,00 TL ve düğünde takılan ziynet eşyaları nedeniyle de 100.000,00 TL tazminatın erkekten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; erkek hakkındaki iddiaların doğru olmadığını ve evlilik birliğinin kadının kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığını ileri sürerek; kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına ve erkek lehine 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 11.10.2016 tarihli ve 2014/46 Esas, 2016/772 Karar sayılı kararıyla; boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda birbirlerine karşı özensiz davranan tarafların eşit derecede kusurlu oldukları gerekçesi ile; kadının 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesine dayalı davasının reddine, her iki tarafın evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın lehine 13.05.2014 tarihinde dava tarihinden geçerli aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmiş olmakla bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, kadının maddî ve manevî tazminat ile erkeğin manevî tazminat talebinin reddine ve kadının ziynet alacağı ve düğün masraflarına yönelik davasının tefrikine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ve yoksulluk nafakası; davalı-davacı erkek vekili kusur belirlemesi, reddedilen manevî tazminat ve kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 26.04.2018 tarihli ve 2017/2455 Esas, 2018/566 Karar sayılı kararı ile; boşanmaya sebep olan olaylarda eşine karşı sert ve emredici tavırlarda bulunan, sesini yükselterek salak salak konuşma, sen ne anlarsın, s...tir git lan, senle konuşmak istemiyorum, ananın .... kadar yolun var şeklinde hakaret ve küfürler eden, bu evden taşınmazsan sonuçlarına katlanırsın diyen, kadının okuduğu kitabı elinden alıp yere atarak bunlarla uğraşacağına, kalk bana kahve yap lan diye bağıran, kadını ters ilişkide bulunmaya zorlayan, mesaiden geç geldiği zamanlarda üç kuruş para alıyorsun, ben sana çalışma demiyor muyum diyerek kızan, eşine vurmaya teşebbüs eden ve en son küfrederek eşini evden kovan erkeğin ağır; erkek ile yatmaya dahi alışamadığını ve mutlu olamadığını söyleyen, lüks ev ve eşya taleplerinde bulunan ve talepleri karşılanmadığında küsüp sorun hâline getiren, eşine eski sevgilim çok daha cömertti diyen, aşırı kıskanç davranışlarda bulunan ve evin tertip ve düzenini sağlamayan kadının az kusurlu olduğu ve kadının Türk Silahlı Kuvvetlerinde muvazzaf subay olarak görev yapması nedeniyle lehine tedbir nafakasına hükmedilebilmesinin yasal koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle; kadının kusur belirlemesi ve tazminatların miktarına, erkeğin de aleyhine hükmedilen tedbir nafakasına dair istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili hükümlerinin kaldırılmasına, kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılmasına, 35.000,00 TL maddî ve 20.000,00 manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi ve tazminatların miktarı; davalı-davacı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi ve aleyhe hükmedilen tazminatlar yönünden temyiz isteminde bulunulmuştur.
2.Dairenin 10.09.2019 tarihli ve 2019/588 Esas, 2019/8488 Karar sayılı kararı ile; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yaranna takdir edilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu ve tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına göre, İlk Derece Mahkemesince kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle; Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün tazminatlar miktarı ve kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılması yönünden bozulmasına, sair temyiz itirazlarının reddi ile bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu hükümlerin onanmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 11.12.2019 tarih ve 2019/2074 Esas, 2019/2010 Karar sayılı kararı ile; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, kadının az da olsa kusurunun bulunması nedeniyle kadın yararına hükmedilen tazminat miktarlarının 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci maddesi ile devamındaki maddeleri dikkate alındığında tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı uyarınca uygun olduğu, ayrıca 4721 sayılı Kanun ile eşler arasında birliğin giderlerine katılma konusunda eşitlik ilkesinin öngörüldüğü, somut olayda kadının Türk Silahlı Kuvvetlerinde muvazzaf subay olarak görev yaptığı, düzenli ve sabit bir gelirinin bulunduğu ve tarafların ekonomik durumların birbirine denk olduğu gözetildiğine tedbir nafakasına hükmedilmesinin yasaya aykırılık teşkil edeceği gerekçesiyle; bozma kararında direnilerek kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılmasına, 35.000,00 TL maddî ve 20.000,00 manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.
C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.06.2022 tarihli ve 2021/2-322 Esas, 2022/851 Karar sayılı ilâmı ile; tüm dosya kapsamı ve delillere göre, erkeğin avukat olduğu, ailesine ait şirkette çalıştığı, anne ve babası ile birlikte oturduğu, kira giderinin bulunmadığı, kadının da muvazzaf asker olduğu ve lojmanda yaşadığı, tarafların yaklaşık bir yıl evli kaldıkları; boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin eşine karşı sert ve emredici tavırlarda bulunduğu, sesini yükselttiği, hakaret ve küfür ettiği, eşini ters ilişkiye zorladığı, aldığı maaşı küçümsediği, son olayda eşine küfrederek evden kovduğu, buna karşılık kadının da eşi hakkında olumsuz söylemlerde bulunduğu, lüks ev ve eşya taleplerinde bulunduğu, karşılanmadığında ise küstüğü ve sorun hâline getirdiği, aşırı kıskanç davranışlar sergilediği, evin tertip ve düzenini sağlamadığı, evliliğin boşanma ile sonuçlanmasına erkeğin ağır kadının ise az kusurlu davranışlarıyla sebebiyet verdiği; hâl böyle olunca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecesi, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi, tazminatların niteliği, ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat, kişilik haklarına yapılan saldırı, günün ekonomik koşulları dikkate alındığında kadın eş yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu, mahkemece hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda tazminat ödenmesine karar verilmesi gerektiği hâlde, maddî ve manevî tazminat bakımından Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu; boşanma aşamasında olan eşlerin kanundan doğan yükümlülükleri gereği devam eden zorunlu giderlere güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılmak zorunda oldukları ve tarafların gelirinin bulunmasının 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesine dayalı tedbir nafakası hükmedilmesine engel olmadığı gerekçesiyle; davalı-davacı erkek vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine ve davacı-davalı kadın vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Daire kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozularak dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Son Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma kararına uyulmasına karar verilerek, kadının tazminatlara, erkeğin tedbir nafakasına yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yerine yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle, dava tarihi olan 02.08.2013'ten geçerli olmak üzere aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası ile 70.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen son kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; tarafların sosyal ve ekonomik durumuna göre kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası miktarının düşük olduğunu, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddedilmesinin doğru olmadığını, tarafların ekonomik durumu ve kesinleşen kusurlar dikkate alındığında kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının da az olduğunu ileri sürerek; kesinleşen hususlar ve tedbir nafakası ile tazminatların miktarı yönünden temyize başvurmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; kadının kesinleşen yoksulluk nafakası hükmünü temyiz edemeyeceğini ve tedbir nafakası ve tazminat miktarlarının fazla olduğunu belirterek; tedbir nafakası ve kadın lehine hükmedilen tazminatların miktarı yönünden temyize başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tedbir nafakası ve tazminatların miktarı haricindeki hususlar kesinleşmiş olmakla, bozma kararına uyulmasına karar veren Bölge Adliye Mahkemesinin bozmanın amacına uygun karar verip vermediği, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası ve tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 169 uncu, 174 üncü ve 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı-davalı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat az olup, bozma ilâmının amacına uygun bulunmamıştır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı-davalı kadın lehine hükmedilen tazminatların miktarı yönünden BOZULMASINA,
2.Davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
İstek halinde temyiz peşin harcının yatıran davacı-davalıya geri verilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz eden davalı-davacıya yükletilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.