"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1229 E., 2022/2120 K.
...
...
...
KARAR : Kısmen kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Erzurum 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/56 E., 2020/256 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen ipoteğin kaldırılması, aile konutu tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi’nin kararının bozulmasın karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; yeniden esas hakkında karar vermek suretiyle kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kooperatif vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; 07.05.2016 tarihinde vefat eden eşi ...'nin evliliklerini ... Mevkiinde 10002 ada, 20 parselde kayıtlı 2. Kat 2 numaralı bağımsız bölümde sürdürdüklerini, davacının halihazırda bu konutta oturduğunu, çocukları ile oturmuş olduğu bu konutun vefat etmiş eşi olan ... adına kayıtlı olduğunu, tapu dairesine intikal için gittiğinde ... Tarım Kredi Koop. lehine vefat eden eşi tarafından ipotek tesis edildiğini gördüğünü, herhangi bir gelirinin bulunmadığını, başka bir konutunun da bulunmadığını ileri sürerek taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılarak aile konutu şerhi konulmasını talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kooperatif vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; malik eşin dava tarihinden önce vefat ettiğini, sağlığında bu davayı açmadığını, tarafların bu nedenle bu davayı açamayacağını, taraf olarak dahil edilmeyen müteveffa eşin mirasçılarının davaya dahil edilemeyeceğini, aile konutu özelliğini taşımadığını, ipotek tesis edilen taşınmazın arsa vasfında olduğunu bu nedenle malik olmayan eşin muvafakatinin alınmasının gerekli olmadığını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesi’nin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesi’nin 13.07.2017 tarih ve 2016/398 Esas, 2017/408 Karar sayılı kararı ile eşi olan ...'nin tarafların oturduğu aile konutunu davalı ... lehine 150.000,00 TL bedelle ipotek verdiği, ...'nin 07.05.2016 tarihinde vefat ettiği, dinlenen tanık beyanlarında davacının aile konutuna konulan ipotekten haberdar olmadığının anlaşıldığı, dava konusu yerin tapu kaydında arsa olarak nitelendirilmiş ise de Kadastro Müdürlüğünden gelen cevabi yazıda arsa üzerinde binanın mevcut olduğunun belirtildiği, yine davacının yargılamaya konu taşınmaz dışında başka konutlarının bulunmadığı, ipotek tarihinde ve halen yargılamaya konu taşınmazda davacı ve çocuklarının birlikte oturdukları, yargılamaya konu taşınmazın aile konutu olduğu kabul edilmesi gerektiği; taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulması ile davacının ipotek tesisine açık rızası bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, müteveffa ... adına tapuda ...,...,... Parselde 2. Kat, bağımsız bölüm no:2'de kayıtlı taşınmaz üzerine davalı ... lehine kurulmuş olan ipoteğin kaldırılması ile tapuya aile konutu olduğuna dair şerh verilmesine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesi’nin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kooperatif vekili tümü yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 05.12.2018 tarihli ve 2017/766 Esasa, 2018/875 Karar sayılı kararı ile Mahkemece dava konusu taşınmazın aile konutu olup olmadığının tespiti amacıyla ölen eşin tüm mirasçıların davaya dahil edilmesi ve tüm delillerin toplanarak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmaksızın eksik hasımla yargılama yapılarak karar verildiği, sözlü yargılama için davalı vekiline tebligat çıkartıldığı ancak kanunda belirtildiği şekilde sözlü yargılama ihtaratının usulüne uygun olarak yapılmadığı gerekçesi ile kararın kaldırılmasına İlk Derece Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesi’nin İkinci Kararı
İlk Derece Mahkemesi’nin 24.09.2020 tarih ve 2019/56 Esas, 2020/256 Karar sayılı kararı ile kaldırma kararının gerekleri yerine getirildikten ve taraf teşkili sağlandıktan sonra ipoteğin kaldırılması davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, aile konutu şerhi konulması davasının reddine, aile konutu olduğunun tespiti talepli davanın kabulüne ve çekişmeli 1002 ada 20 parselde müteveffa ... adına kayıtlı arsa vasıflı taşınmazın evlilik birliğinde aile konutu olduğunun tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ipoteğin kaldırılması davasında davalı olarak sadece davalı kooperatif bulunması gerekirken diğer davalılar aleyhine de karar verildiğini bu nedenle aleyhlerine hem vekâlet ücretine hem de yargılama giderine hükmedildiğini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinden sadece davalı kooperatif sorumlu olması gerektiğini ancak yerel mahkeme tarafından tüm davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına karar verilmesinin hatalı olduğunu, aile konutu şerhi konulması davasında müvekkil aleyhine hükmedilen yargılama giderleri ve vekâlet ücreti hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının husumet, yargılama giderleri ile vekâlet ücreti, sorumluluğun müşterek ve müteselsil tutulması yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı kooperatif vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz malikinin davada taraf olmadığını, davanın sadece kuruma açıldığını, davacı tarafın ve Mahkemenin davalı olarak dava dilekçesinde gösterilmeyen mirasçılarını davaya dahil ederek taraf teşkili sağlamasının usule aykırı olduğunu, dosyada ipotek tesis edilen arsa niteliğindeki yerle ilgili aile konutu olup olmadığına yönelik dinlenen tanık beyanlarının hükme esas teşkil eder nitelikte olmadığını, zabıta araştırması ve muhtar beyanları da bu bağlamda netlik oluşturmadığını, davacı ve ailesinin hangi tarihlerde lojmanda oturduklarına dair aile sağlığı merkezine yazılan yazının kesin bir delil olduğunu ancak bu yazıdan vazgeçildiğini, dava konusu taşınmazların arsa niteliğinde olduğunu, ipotek tarihinde üzerinde bina olduğuna dair hiçbir kayıt bulunmadığını, davalı kurumun tapu kayıtlarına güvenerek yaptığı ipotekte mevcut durumu göz önüne alarak işlem yaptığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının tümü yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 07.10.2021 tarih ve 2021/390 Esas, 2021/1790 Karar sayılı kararı ile aile konutu olarak tespitine karar verilecek taşınmaz eşlerin birlikte oturduğu bir mekan olması gerektiği halde İlk Derece Mahkemesince arsa vasıflı olduğu belirtilen 1002 ada 20 parsel yönünden tespit kararı verilmesi doğru olmadığı gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince davalı kooperatif vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle hükmün ilgili kısmının kaldırılmasına yerine davacının dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti talepli davasının kabulü ile müteveffa ... adına tapuda ...,...,... Parselde 2. Kat, bağımsız bölüm no:2'de kayıtlı taşınmazın evlilik birliğinde aile konutu olduğunun tespitine," yazılmasına, tarafların diğer itirazlarına konu istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı kooperatif vekili taraf teşkili, ipoteğin kaldırılması davasında karar verilmesine yer olmadığı kararı, aile konutu olduğunun tespiti ve vekâlet ücreti yönünden;dahili davalılar vekili tarafından taraf teşkili, aleyhe hükmedilen yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Daire’nin 21.03.2022 tarih ve 2022/1345 Esas, 2022/2689 Karar sayılı kararı ile dahili davalıların temyiz dilekçesinin reddine, davalı kooperatifin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; İlk Derece Mahkemesince 04.02.2020 tarihli celsede, davacı ile müteveffa tapu malikinin Ilıca aile sağlığı merkezi üst katında bulunan lojmanda hangi tarihler arasında ikamet ettikleri sorularak buna ilişkin belgelerin istenmesine karar verilmiş ise de; söz konusu ara karar gereği yerine getirilmeden, dosyanın bulunduğu aşama ve kapsamı dikkate alınarak 07.07.2020 tarihinde bu ara karardan dönülmesine karar verilerek eksik inceleme ile davanın esası hakkında karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile kararın bozulmasına, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ipotek tarihinde davacı kadın ile müteveffanın birlikte seçtikleri, bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdikleri, acı, tatlı günlerini yaşadıkları, yaşam faaliyetlerini yoğunlaştırdıkları mekân olarak dava konusu taşınmazı belirledikleri, ancak 26.01.2015 tarihinde Kamu Konutları Kanunu ve Yönetmeliği uyarınca müteveffa ve ailesinin tahsis edilen lojmana taşındığı, müteveffanın bu lojmanda iken vefat ettiği ve dava tarihinde davacının müteveffaya tahsisli lojmanda oturduğu, 01.12.2016 tarihinde de lojmanı boşalttıkları, davacının müteveffa eşine tahsis edilen lojman süreli nitelikte olup belirlenen sürenin sonunda veya görev ve hizmetin bitiminde boşaltılması gerekmekte ve tahsis başvurusunda da diğer eşin talebi aranmadığı, ilgilisi tarafından tek başına istekte bulunduğuna göre lojmanın birlikte seçildiğinden ve sürekli olarak ailenin barınmasına tahsis edilmesinden söz edilemeyeceği, davacı eşin dava tarihi itibariyle lojmanda oturması hali dava konusu taşınmazın lojman tahsisinden önceki dönemde aile konutu olarak belirlenmesini ortadan kaldırmayacağı, bu nedenle ipotek tarihinde ve dava tarihinde aile konutu olduğu anlaşılan dava konusu taşınmaza ilişkin ipotek tesisi işlemi sırasında davacının açık muvafakatinin bulunmadığı, yargılama sırasında konusuz kalan dava yönünden davanın açıldığı tarihte davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşıldığından yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalılara yüklenmesi gerektiği gerekçesi ile davacının dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti talepli davasının kabulü ile müteveffa ... adına tapuda ...,... Parselde 2. Kat, bağımsız bölüm no:2'de kayıtlı taşınmazın evlilik birliğinde aile konutu olduğunun tespitin, davacı dava açmakta haklı olduğundan yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kooperatif vekili vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kooperatif vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; taşınmaz maliki ve ipotek tesis işlemini yapan davacının eşi ... davada olmadığı, dava dilekçesinde gösterilmeyen ...'nin mirasçılarını davaya dahil ederek taraf teşkili sağlamasının hatalı olduğunu, ipotek tesis edilen arsa niteliğindeki yerle ilgili aile konutu olup olmadığına yönelik dinlenen tanık beyanları hükme esas teşkil eder nitelikte olmadığını, Mahkemece yapılan araştırmada davacıların lojmanda oturdukları açık olmasına rağmen bu husu gözardı edildiği, tapu kayıtları resmi belgelerdir ve kesinlik teşkil edeceğini, tapuda arsa olarak belirtilen ve ipotek tarihinde ilgili taşınmazda yaşamadıkları tanık beyanlarından da anlaşıldığını, 31.10.2013 ipotek tarihinde üzerinde bina olduğuna dair hiçbir kayıt bulunmadığını, tapuda aile konutu olarak belirtilmeyen ve arsa olarak belirtilen bir taşınmazın aile konutu olarak kabul edilmesi ve eşten rıza alınması hukuka ve mantığa aykırı olacağını, dava tarihi itibari ile eşi ölmüş davacının aile konutu iddiasıyla açtığı davada hukuki yararı ve haklılığının olmadığını, ipoteğin tesis edildiği tarihte lojmanda oturan ve arsa olarak niteliği belli olan gayrimenkulün aile konutu olduğu gerekçesiyle davacının davasını haklı bulan ve bu gerekçeyle kurum aleyhine vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini ileri sürerek; kararın tümü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eşin ölümünden sonra aile konutu tespitinin yapılıp yapılamayacağı, davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olup olmadığı ile yargılama giderleri ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 2 nci ve 6 ncı maddesi ile 194 üncü maddesi, 240 ıncı maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 194 üncü, 323 üncü, 326 ncı maddeleri, 331 inci maddesinin birinci fıkrası, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kooperatif vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.12.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
...