"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/33 E., 2022/2006 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Devrek 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2019/119 E., 2021/353 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 2005 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocuklarının olmadığını, kadının, üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, erkeğin yemeğini ve temizliğini kendisi yaptığını, tarafların Belçika Ülkesi'nde ikamet ettikleri süre içerisinde dört ay ortadan kaybolduğunu ve nerede olduğunu söylemediğini, erkeğin babasının cenazesinde erkeği yalnız bıraktığını, cevap dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı kadın cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, kadını istemediğini ve ayrı yaşamak istediğini söylediğini, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini iddia ederek davanın reddini, mahkemenin aksi kanaatte olacak olması durumunda kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir nafakası, 30.000,00 TL maddî tazminat, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı kadın vekili tarafından sunulan 08.12.2020 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; davalı kadın tarafından sunulan cevap ve ikinci cevap dilekçesi içeriklerini tekrar ettiğini, erkeğin, kadını aynı zamanda tehdit de ettiğini ve kadın tarafından talep edilen tazminat miktarlarının az olduğunu, boşanmaya karar verilmesi durumunda ise kadının yoksulluğa düşeceğini belirterek; öncelikle davanın reddini, aksi kanaatte olunması durumunda ise kadın yararına aylık 4.000,00 TL yoksulluk nafakası, 100.000,00 TL maddî tazminat, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının, erkeğin hastalığı sırasında destek olmadığı, babasının cenazesi sırasında erkeğin yanında olmadığı ve cenazeye katılmadığı, ortak konuttan uzun süreli ayrıldığı, bu hususun tüm dosya kapsamından ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, her ne kadar kadın tarafından erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği iddia edilmişse de bu vakıanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu dikkate alınarak tazminat ve nafaka taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına yüklenecek kusurlu davranışın ispatlanamadığı, davanın reddine karar verilmesi gerektiği, kadının tedbir nafakası talebi ile ilgili olarak olumlu olumsuz karar verilmemesinin de hatalı olduğu belirtilerek; hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar İlk Derece Mahkemesince, kadına, erkeğin hastalığı sırasında manevî destek olmadığı yönündeki vakıa kusur olarak yüklenmişse de bu vakıaya dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında erkek tarafından dayanılmadığı ve süresinde dayanılmayan vakıaların kusur olarak yüklenemeyeceği, söz konusu vakıanın da kadına kusur olarak yüklenmesinin isabetli olmadığı, yine her ne kadar İlk Derece Mahkemesi tarafından kadına, erkeğin babasının vefatında cenazeye katılmadığı, baş sağlığı dilemediği vakıası kusur olarak yüklenmişse de dava dosyası içerisinde bulunan nüfus kaydına göre davacı erkeğin babasının 11.09.2010 tarihinde vefat ettiği, işbu davanın ise erkeğin babasının vefatından 9 yıl geçtikten sonra açıldığı, tarafların evlilik birliğinin su süre içerisinde devam ettiği, erkeğin, kadının bu davranışını affettiği veya en azından hoşgörü ile karşıladığı, bu vakıanın da kadına kusur olarak yüklenmesinin isabetli olmadığı, İlk Derece Mahkemesi tarafından kadına yüklenen ortak konuttan dört ay süre ile ayrıldığına dair vakıa yönünden yapılan incelemede ise bu olayın 2008-2009 yılları arasında gerçekleştiği, taraflar arasındaki evlilik birliğinin devam ettiği, her ne kadar davalı erkek tanığı Neriman'ın beyanında, kadının Türkiye'de yaşadığı ve erkeğin yanına dönmediği belirtilmişse de kadının birlik görevlerini yerine getirmemek amacıyla ortak konuttan ayrıldığının ispatlanamadığı, terk hukuki sebebine dayalı boşanma davasının da mevcut olmadığı, bu hususun tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu ve ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin isabetli olmadığı, İlk Derece Mahkemesi tarafından kadının, tedbir nafakası talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek; davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve tekrardan esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın reddi ile kadın yararına dava tarihinden işbu karar kesinleşinceye kadar aylık 500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kabul kararının hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu bir davranışının bulunmadığı, kadının ise tam kusurlu olduğu, tanık beyanlarının gereği gibi irdelenmediği, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında kadın yararına tedbir nafakası takdirinin hatalı olduğu belirtilerek; hükmün tamamı yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası miktarının tarafların ekonomik ve sosyal durumları da dikkate alındığında az olduğu belirtilerek; tedbir nafakası miktarı yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen boşanma davasında, taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet verecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın reddine karar verilmesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına tedbir nafakası verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı ve hükmedilen tedbir nafakası miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 4721 sayılı Kanunu'nun 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,04.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.