Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1343 E. 2023/4460 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, tarafların kusur oranları, kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının azlığı ve boşanmaya karar verilip verilmeyeceği uyuşmazlık konusu olmuştur.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların kusur oranları ve ekonomik durumları ile hakkaniyet ilkesi gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarı yönünden bozulmasına, kararın diğer kısımlarının ise onanmasına hükmedilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2599 E., 2022/2396 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Akşehir 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2021/293 E., 2022/412 K.

Taraflar arasındaki bağımsız tedbir nafakası ve birleşen boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulü ile kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, ortak çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir nafakasına, birleşen boşanma davasının ise reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından her iki dava yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun tedbir nafaka davasında hükmedilen nafakaların miktarı ile boşanma davasının reddi yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak tedbir nafakası davasının kısmen kabulüne, erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, sair yönlere ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı ... kadın vekili tarafından her iki dava ve fer'îleri yönünden, davalı-davacı erkek vekili tarafından ise kusur belirlemesi, tazminatlar ve kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre reddedilen ve temyize konu edilen yıllık bağımsız tedbir nafakasının miktarı toplam 21.000,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 160.660,00 TL’nin altında kalmaktadır. Bu hale göre ... kadın vekilinin bağımsız tedbir nafakasının reddedilen kısmına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

... kadın vekili vekilinin reddedilen yön dışındaki, davalı-davacı erkek vekilinin ise tüm temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.... kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2019 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocuklarının olduğunu, erkeğin, aşırı kıskanç olduğunu, ailesi ile görüşmesine izin vermediğini, hakaret ettiğini, birlik görevini ihmal ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, erkeğin babasının kadına hakaret ettiğini, erkeğin ise bu duruma sessiz kaldığını, hamilelik ve hastalığı sırasında kadınla ilgilenmediğini, ortak konutun eşyalarına zarar verdiğini, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, yatağını ayırdığını, tehdit ettiğini iddia ederek davanın kabulü ile kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir nafakası, ortak çocuk yararına aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.... kadın vekili birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen davada dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, aşırı kıskanç ve baskıcı olduğunu, fiziksel şiddet uyguladığını, ailesi ile görüşmesine izin vermediğini, hakaret ettiğini, birlik görevini ihmal ettiğini, erkeğin babasının kadına hakaret ettiğini, erkeğin ise bu duruma sessiz kaldığını, hamilelik ve hastalığı sırasında kadınla ilgilenmediğini, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, ortak konutun eşyalarına zarar verdiğini, tehdit ettiğini, yatağını ayırdığını iddia ederek öncelikle birleşen davanın reddini, mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda ise ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesini, ortak çocuk yararına yasal faizi ile birlikte aylık 1.500,00 TL tedbir nafakası, 1.500,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına yasal faizi ile birlikte aylık 1.500,00 TL tedbir nafakası, 1.500,00 TL yoksulluk nafakası, 200.000,00 TL maddî tazminat, 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; asıl dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, kadının, aile arasından kalması gerekenleri kendi ailesi ile paylaştığını, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, erkeğe ve erkeğin ailesine hakaret ettiğini, ortak konutun eşyalarına zarar verdiğini, ortak çocuğu tehdit aracı olarak kullandığı, birlik görevini ihmal ettiğini, ortak konutu terk ettiğini, erkeğin ailesini ortak konuta kabul etmediğini, şiddete meyilli davranışlar sergilediğini, ayrı yaşamakta haklı olmadığını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların 2019 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, kadının, aile arasından kalması gerekenleri kendi ailesi ile paylaştığını, erkeğe ve erkeğin ailesine hakaret ettiğini, ortak konutun eşyalarına zarar verdiğini, birlik görevini ihmal ettiğini, ortak çocuğu tehdit aracı olarak kullandığı, erkeğin ailesini ortak konuta kabul etmediğini, ortak konutu terk ettiğini, şiddete meyilli davranışlar sergilediğini, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını iddia ederek birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, erkek yararına 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, babasının evlilik birliğine müdahalesine ve kadına hakaret etmesine sessiz kaldığı, kadını hamilelik ve hastalığı süresince aramadığı, kadınla ilgilenmediği, doğum sonrasında kadının ve ortak çocuğun ihtiyaçları ile ilgilenmediği, kadını istemediğini söylediği, barışma görüşmeleri sırasında şartlar koştuğu, kadının ise erkeğin babasına, ortak çocuğun ismini erkeğin babasının ismini koymayacağı, ismini sevmediğini söylediği ve ortak çocuğu göstermeyeceğini söyleyerek ortak çocuğu tehdit aracı olarak kullandığı, bu hususun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu, boşanmak istemeyen kadının ise az kusurlu olduğu, kimsenin kendi kusurundan faydalanamayacağı, kadının ise ayrı yaşamakta haklı olduğu ve fiili ayrılık süresi içerisinde erkeğin maddî desteğini isteme hakkı bulunduğu gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulü ile tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kadının çalışmadığı, günün ekonomik koşulları, kadının ve ortak çocuğun ihtiyaçları dikkate alınarak kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, ortak çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir nafakası ile birleşen boşanma davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, erkeğe yüklenecek kusurlu bir davranışın ispatlanamadığı, birleşen boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, kadının ayrı yaşamakta haklı olduğunu ispatlayamadığı ve asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek; her iki dava yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının kadın vekili tarafından istinaf edilmediği ve kadına yüklenen kusurlu davranışların kesinleştiği, İlk Derece Mahkemesi tarafından kadına yüklenen kusurlu davranışların yanında kadının, ortak çocuğu istemediği, aldırmak istediği ve doğurmak istemediğini beyan ettiği, bu vakıanın da kadına kusur olarak yüklenmesi gerektiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu, kadının ise az kusurlu olduğu, evliliğin devamında taraflar ve ortak çocuk açısından herhangi bir yarar kalmadığı, bu nedenle birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu, kadının ayrı yaşamakta haklı olduğunu ispatladığı, asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı ancak nafaka miktarlarının fazla olduğu belirtilerek; davalı-davacı erkek vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden tekrardan esas hakkında hüküm kurulmasına, asıl davanın kısmen kabulü ile kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir nafakası, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası, birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun fiilen anne yanında olduğu, alınan sosyal inceleme raporu içeriği dikkate alınarak velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında ortak çocuğun yaşı da dikkate alınarak her ayın birinci ve üçüncü Cumartesi günü saat 10.00'dan aynı gün saat 18.00'e, Dini bayramların ikinci günü sabah saat 10.00'dan akşam 18.00'e kadar kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL iştirak nafakası, iştirak nafakasına karar kesinleştikten sonra yasal faiz işletilmesine, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir nafakası, 750,00 TL yoksulluk nafakası, yoksulluk nafakasına karar kesinleştikten sonra yasal faiz işletilmesine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu dikkate alınarak tazminat talebinin reddine, kadın yararına 18.000,00 TL maddî tazminat, 18.000,00 TL manevî tazminata, davalı-davacı erkek vekilinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.... kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kısmen kabul kararının hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu ve birleşen davanın reddine karar verilmesi gerektiği, kadının boşanmak istemediği, erkeğin dava açma hakkı bulunmadığı, hükmedilen tazminatların ve nafakaların miktarlarının ise kusur durumu, tarafların ekonomik ve sosyal durumu dikkate alındığında az olduğu, asıl davada İlk Derece Mahkemesi tarafından hükmedilen tedbir nafakası miktarlarının azaltılmasının da hatalı olduğu belirtilerek; her iki dava ve fer'îleri yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu davranışının ispatlanamadığı, kadının ise tam kusurlu olduğu, birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakıaların tamamının kadına kusur olarak yüklenmesi gerektiği, tam kusurlu olan kadın yararına tazminata hükmedilmesi ve erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, ortak çocukla baba arasında kurulan kişisel ilişkinin ise yetersiz olduğu belirtilerek; kusur belirlemesi, tazminatlar ve kişisel ilişki yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen boşanma davasında, taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet verecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, birleşen davanın kabulü ile boşanmaya hükmedilmesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına maddî tazminat, manevî tazminat, tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası verilmesi koşullarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları ile kişisel ilişki düzenlemesinin ortak çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı, ve ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların dosya kapsamına, hakkaniyete ve çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 182 inci maddesi, 323 üncü maddesi, 327 inci maddesi, 328 inci maddesi, 328 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 inci maddesi, 51 inci maddesi; Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 9 uncu maddesi; Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi 4 üncü maddesi.

3.Değerlendirme

1.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle Bölge Adliye Mahkemesince 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmaya karar verildiği halde, hükümde aynı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasının yazılmasının mahallinde düzeltilebilen maddî hata niteliğinde olduğunun anlaşılmış bulunmasına göre davalı-davacı erkek vekilinin tüm, ... kadın vekilinin ise aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında ... kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.... kadın vekilinin bağımsız tedbir nafaka davasına yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

2.Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükedilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden kadın yararına BOZULMASINA,

3.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı-davacı erkek vekilinin tüm, ... kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'ya yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'ye geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,04.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.