"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2617 E., 2022/2519 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Akşehir 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2019/165 E., 2019/985 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümünün kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölüm kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı kadın tarafından tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.
Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.
Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının hiçbir işte çalışmadığını, müvekkilini annesine babasına ve kardeşlerine hizmetçi olarak aldığını, davalı ve ailesinin müvekkilini aşağıladıklarını, davalının evle ilgilenmediğini, müvekkiline hapis hayatı yaşattığını, psikolojik şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, zorla altınları alarak bir daha vermediğini, en son 2018 yılının Ekim ayının son haftasında müvekkilinin kayınvalidesinin olay çıkarttığını, davalının da annesini destekleyerek "evi terk et" dediğini, sabah ortak evden ayrılmak zorunda kaldığını, müvekkilinin o günden beri çocuklarını görmediğini belirterek tarafların boşanmalarına, aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk, aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, faizi ile 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminat ile ziynetlerin aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bedelinin faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı asıl cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, aksine davacının sürekli kendisini aşağıladığını, hakaret ettiğini, sevmediğini söylediğini ve evi terk ettiğini, eşinin sevdiğini, aracılara rağmen "çocuklarım yerine bağrıma taş bastım" dediğini, ziynetlerin hepsinin kadında olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı kadının "çocuklarım yerine bağrıma taş bastım" diyerek ortak konutu terk ettiği, dinlenen tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamına göre davacı kadın tarafından ileri sürülen vakıaların usulünce ispatlanamadığı, davalı erkeğin boşanmaya sebebiyet verecek derecede herhangi bir kusurlu davranışının sabit olmadığı, yine ziynet eşyalarının varlığının ve ziynetlerin kadından evden ayrılmadan daha öncesinde davalı tarafından alındığının davacı kadın tarafından ispatlanamadığı anlaşılmakla her iki talep yönünden davanın reddine, yargılama esnasında kadın lehine 250.00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve lehine tazminata ve nafakaya hükmedilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin cevap dilekçesinde hala eşini sevdiğini söylemekle kadının tüm kusurlarını affetmiş sayılacağı, bu nedenle kadına kusur verilmemesi gerektiği halde verilmesinin hatalı olduğu, kadının ise iddialarını ispatlayamadığı anlaşıldığından boşanma talebinin reddinin, kadın için tedbir nafakası verilmesi ve miktarının doğru olduğu, dava tarihinden itibaren çocukların baba yanında kaldığı, çocuklar için tedbir nafakası verilmemesinin doğru olduğu gerekçesi ile kadının kusura yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile tarafların kusursuz olduğunun tespiti ile kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın (asıl) temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın (asıl) temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece "çocuklarım yerine bağrıma taş bastım" diyerek ortak konutu terk ettiği gerekçesiyle davanın reddinin hatalı olduğunu, davalının hakaret edip müvekkilini köle gibi çalıştırdığı için kusurlu olduğunu, davanın reddi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma istemine ilişkin davada taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte davalı erkekten kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, boşanma davasının ret kararının yerinde olup olmadığı olup olmadığı, buradan hareketle kadın yararına nafaka ve maddî/manevî tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'unun 6 ncı, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci, 169 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri,
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,05.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.