Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1385 E. 2023/1238 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, başka bir kadınla ilişkisi olan ve bu sebeple boşanmaya sebebiyet veren erkeğin tam kusurlu bulunması nedeniyle kadının manevi tazminat talebinin reddedilmesinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Başka bir kadınla ilişki yaşayan erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu ve bu kusurlu davranışın kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, dolayısıyla kadının manevi tazminat talebinin Türk Medeni Kanunu'nun 174. maddesinin ikinci fıkrası koşulları gözetilerek değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle manevi tazminat yönünden bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının eş olmanın sorumluluklarını gereği gibi yerine getirmediğini, kusurlu davranışları nedeniyle bu evliliğin 2011 yılında fiilen bittiğini, fiilen biten bu evliliği hukuken de bitirme niyetinde olan müvekkilinin ... 3. Aile Mahkemesinin 2011/510 Esas sayılı boşanma davası açtığını, ... 3. Aile Mahkemesinin 13.06.2012 tarihli 2012/396 Karar numaralı ilamı ile açılan davanın reddedildiğini, tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine ... bu ilamın 11.09.2012 tarihinde kesinleştiğini, her ne kadar açılan boşanma davanın reddine karar verilmiş ise de kadının hal ve tavırlarında herhangi bir değişiklik olmadığını, taraflar arasında evlilik birliğinin kurulamadığını, tarafların süregelen üç buçuk yıllık fiili ayrılık içinde yeniden evlilik birliğini kuramadıkları gibi bir araya dahi gelmediklerini, tarafların sadece kağıt üstünde kalan ... bu evliliklerinin ne tarafların ne ortak çocukların ne de toplumun menfaati kalmadığını belirterek tarafların 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ... 3. Aile Mahkemesine açtığı boşanma davasından sonra tarafların bir araya gelmedikleri iddiasının yersiz olduğunu, müvekkilinin boşanma davasının reddedilmesinin ardından erkeğin yaşadığı ...'na gittiğini, erkek ile orada vakit geçirdiğini, erkeğin fırsat buldukça ara tatillerde, yaz tatillerinde, bayramlarda ailesinin yanına geldiğini ve beraber vakit geçirdiklerini, tarafların bir araya gelmedikleri iddiasının gerçek dışı olduğunu, tarafların arasındaki evliliğin fiili olarak devam ettiğini, üç yıl boyunca bir araya gelmedikleri iddiaları yersiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı kadın vekilinin 23.02.2017 tarihli dilekçesi ile boşanmanın meydana gelmesinde evlilik birliği devam etmekte iken erkeğin başka bir kadınla ilişki içinde olan erkeğin tam kusurlu olduğunu, bu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu, maddî tazminat ve ziynet alacağı hakkını saklı tuttuğunu belirterek müvekkili davalı lehine aylık 1.000,00 TL nafakaya, 80.000 TL manevî tazminata hükmedilmesi talepli ıslah dilekçesi verdiği görülmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 07.11.2017 tarihli ve 2015/964 Esas ve 2017/882 Karar sayılı kararıyla; dinlenen kadın tanıklarının özellikle de tarafların ortak çocuğu olup her iki tarafa da eşit mesafede bulunan Neslihan Tandoğan'ın beyanları dikkate alındığında tarafların 2014 yılı Kurban Bayramında aynı evde aynı odada kalarak geceledikleri, sabah kalktıklarında hep birlikte mutlu bir şekilde kahvaltı yaptıkları, tanığın bu yöndeki beyanlarını diğer kadın tanıkları da kendi anlatımları ile tarih ve mekan olarak desteklemiş, bu itibarla kadın tanıklarının beyanlarına itibar edilerek ilk açılan boşanma davasının kesinleştiği tarih olan 2012 yılından sonra 2014 yılında bir araya geldikleri, aynı odada geceledikleri, yani yasanın boşanma nedeni olarak aradığı bir araya gelmemiş olmak şartının üç yıllık bir süreçte sağlanmadığı belirlenmediği gerekçesiyle davacı erkeğin boşanma davasının reddine, davalının tazminat istemleri konusunda karar verilmesine yer olmadığına, aynı Mahkemenin 2017/179 esas sayılı dosyasında kadın lehine verilen karar ile halen yürürlükte olan bir tedbir nafakası bulunduğundan tahsilde tekerrür oluşturmamak adına kadın lehine yeniden tedbir nafakasına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 16.07.2021 tarihli ve 2018/2214 Esas, 2021/ 1208 Karar sayılı kararıyla; tarafların fiili ayrılık döneminde bir araya geldikleri, ispat yükünün davalıda olduğu ve kadın tanık beyanlarıyla bu durumun ispatlandığı, yasal koşulları oluşmayan davanın reddinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacı erkeğin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 14.03.2022 tarih ve 2021/9930 Esas, 2022/2370 Karar sayılı kararıyla davacı erkek tarafından ... 3. Aile Mahkemesinde açılan boşanma davasının reddedilip, 11.09.2012 tarihinde kesinleştiği, kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıllık sürede ortak hayatın yeniden kurulamadığı, kadın tanıklarının beyanlarının evlilik birliğinin yeniden kurulduğunun kabulü olarak değerlendirilemeyeceği, tarafların evlilik birliğinin devamı amacıyla biraraya geldiklerinin yeterli delillerle kanıtlanamadığı, gerçekleşen bu durum karşısında erkeğin fiili ayrılık sebebine dayalı boşanma davasının kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle ... Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesi Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; red ile sonuçlanın boşanma davasında kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıllık sürede ortak hayatın yeniden kurulamadığı, kadın tanıklarının beyanlarının evlilik birliğinin yeniden kurulduğunun kabulü olarak değerlendirilemeyeceği, tarafların evlilik birliğinin devamı amacıyla bir araya geldiklerinin yeterli delilerle kanıtlanamadığı, gerçekleşen bu durum karşısında erkeğin fiili ayrılık sebebin dayalı boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince boşanmalarına, erkeğin kadının kişilik haklarını ihlale yönelik bir davranışının varlığı kanıtlanamadığından kadının manevî tazminat talebinin reddine, kadın lehine dava tarihinden başlayıp kararın kesinleşme tarihine devam etmek üzere tedbir nafakasına, nafaka miktarı belirlenirken tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve erkeğin ödeme gücü ve aleyhe hüküm kurma yasağı dikkate alınarak, zira verilen ilk hükmü sadece erkek taraf istinaf ve temyiz etmiş olduğundan, bu kapsamda kadın lehine ... 1. Aile Mahkemesinin 2013/179 esas sayılı dosyasında hükmedilen aylık 550,00 TL tedbir nafakasının varlığı da gözetilerek tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla aynı miktarda tedbir nafakasına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesini yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; tarafların fiili ayrılık nedeniyle bir araya gelmediği şeklinde öne sürülen iddianın yersiz ve haksız olduğunu, ... bu davanın açılmasına yönelik hiçbir kusurunun bulunmadığını, ilk davayı açan ve fiili ayrılığa sebep olan erkeğin tam kusurlu olup kadının bünyesinde meydana gelen manevî zararı gidermekle yükümlü olduğunu belirterek boşanma davası ve reddedilen manevî tazminat talebi yönünden kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın yararına manevî tazminata hükmedilebilmesi için yasanın aradığı koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Dava, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrasına dayalı eylemli ayrılık nedenine dayalı boşanma davası olup, davacı erkek tarafından ... 3. Aile Mahkemesinde açılan boşanma davasının kadının kusurunun ispatlanamadığı, başka bir kadınla ilişkisi olan erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle reddedildiği kararın 11.09.2012 tarihinde kesinleştiği, kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıllık sürede ortak hayatın yeniden kurulamadığı, tarafların evlilik birliğinin devamı amacıyla biraraya gelmedikleri anlaşılmaktadır. Mahkemece erkeğin kadının kişilik haklarını ihlale yönelik bir davranışının varlığı kanıtlanamadığı gerekçesiyle kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiş ise de; başka bir kadınla ilişki yaşayan erkek boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olup, bu kusurlu davranış aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Öyleyse, kadın lehine 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası koşulları oluşmuş olup, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, fiilin ağırlığı ve hakkaniyet kuralları gözetilerek davalı kadın lehine uygun miktarda manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde isteğin reddi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının manevî tazminat yönünden davalı kadın yararına BOZULMASINA,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı kadın vekilinin sair temyiz tirazlarının reddi ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.