Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1420 E. 2023/4214 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı erkeğin açtığı boşanma davasının reddine ilişkin istinaf kararının temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki deliller ve tarafların savunmaları değerlendirilerek, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı erkeğin tam kusurlu olduğunun belirlenmesi ve davanın reddine dair yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmaması gözetilerek istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1702 E., 2022/1757 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Giresun Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/51 E., 2022/407 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; tarafların Almanya' da evlendiklerini ve bu ülkede yaşadıklarını, davalının evlilikten bir süre sonra Türkiye' ye gelmek istediğini, tarafların, müvekkilinin aynı koşullarda iş bulması halinde taşınabilecekleri konusunda anlaştıklarını, müvekkili Türkiye' de uygun bir iş bulmadan, davalının ortak çocukları alarak Türkiye' ye geldiğini, Almanya' ya müvekkilini ziyarete gitmediğini, müvekkilinin Türkiye' ye geldiğinde ara ara davalıyı ziyarete gittiği ancak davalının evlilik birliğini ayakta tutma gibi bir çabası olmadığını, müvekkilinin de Türkiye' de kendisine uygun bir iş bulamadığını, bu nedenlerle Almanya' dan Türkiye' ye gelemediğini, tarafların on bir yıldır fiilen ayrı yaşadıklarını, davalının iddialarının gerçek dışı olduğunu ve kabul etmediklerini, davalının evlilik birliğinin sürdürülmesinde üzerine düşen özeni göstermediğini ve ilk maddî zorlukta konutu terk ederek Türkiye' ye yerleştiğini, müvekkilinin fiili ayrılıktan sekiz yıl sonra duygusal birliktelik yaşadığını ve bu durumu davalı ile konuştuğunu, davalının müvekkilini affettiğini, dört yıl önce olan bu durumun kusur olarak ileri sürülmesinin kötüniyetli olduğunu, tarafların ortak bir hayatının olmadığını ve evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla, tarafların boşanmalarına ve davalının taleplerinin reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının davasını terk sebebine dayandırdığını ancak terk nedeniyle açılmış bir davanın bulunmadığını, tarafların evlenmeden önce Türkiye' de yaşama konusunda anlaştıklarını ancak davacının evlendikten sonra Almanya' dan dönmek istemediğini, daha sonra işlerinin kötüye gitmesi ve maddî zorluklar başlayınca Türkiye' ye dönme konusunda yine anlaştıklarını, müvekkilinin çocukları ile birlikte Türkiye'ye geldiğini ancak davacının bahaneler üreterek Türkiye' ye çocuklarının ve eşinin yanına gelmediğini, Almanya' da başına buyruk yaşadığını, eşine sevgi ve saygı göstermediğini, oyun salonlarında sorumsuzca para harcadığını, başka bir kadınla yaşamaya başladığını, evlilik birliği yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve eşini başka bir kadınla aldatarak sadakatsizlik yaptığını beyanla davacının davasının reddine karar verilmesini, aksi takdirde ortak çocuk ...'nin velâyetinin müvekkiline bırakılmasına, çocuk yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların önce Almanya'da yaşadıkları, 2010 yılında Türkiye'ye kesin dönüş yaptıkları, davacının Türkiye'ye gelip eşiyle aynı evde kaldıktan sonra Almanya'ya tek başına geri döndüğü, sonrasında başka bir kadınla eşini aldattığı, bu durumun ortaya çıkmasından sonra Türkiye'de yaşayan ailesinin yanına gelmemeye başladığı ve boşanma davasını açtığı, bu hale göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalının her hangi bir kusurunun bulunmadığı gibi davacının başka bir kadınla davalıyı aldatmak suretiyle tam kusurlu olduğu, hiç kimsenin kendi kusurlu eylemine dayanarak hak elde edemeyeceği, bu duruma göre davanın reddine karar verilmesi gerektiği, boşanma veya ayrılık davası açılınca geçici önlemlerin re'sen alınmak zorunda olduğundan tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden başlamak üzere davalı ve ortak çocuk yararına uygun miktarda tedbir nafakasına karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davacının davasının reddine, çocuk ... ... yönünden dava tarihinden başlayıp çocuğun reşit olduğu 26.06.2021 tarihine kadar geçerli olmak üzere ve tahsilde tekerrürde sebep olmamak kaydı ile aylık 500,00 TL tedbir nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davalı yönünden dava tarihinden itibaren başlamak üzere ve tahsilde tekerrüre sebep olmamak kaydıyla aylık 750,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davalının maddî ve manevî tazminat talepleri ile iştirak ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı erkek vekili, Mahkemenin, müvekkilinin tam kusurlu olduğuna ilişkin gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, tarafların on iki senedir ayrı yaşadıklarını, davalının gerekli olan özen ve yükümlülüklerine uymadığını, müvekkilini terk ettiğini, davalının tüm kusurlu eylemlerine rağmen müvekkilinin ortak çocukların üstün yararını gözeterek resmi olarak evliliği sürdürdüğünü, müvekkilinin davalıyı aldattığı ve tam kusurlu olduğu iddiasını kabul etmediklerini, müvekkilinin kusurunun olmadığını, davalının kötü niyetli olarak maddî kazanımın elde etmek amacıyla bu iddiaları öne sürdüğünü, bu iddialar esas alarak davanın reddine karar verilmesinin ise hakkaniyete, usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın reddi ve kusur belirlemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplanan delillerden, dava dilekçesinde belirtilen iddiaların kuşkudan uzak şekilde ispatlanamadığı, davanın reddine karar verilmesinde usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı, dosyadaki belgelere ile duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek vekili, Mahkemenin, müvekkilinin tam kusurlu olduğuna ilişkin gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, tarafların on iki senedir ayrı yaşadıklarını, davalının gerekli olan özen ve yükümlülüklerine uymadığını, müvekkilini terk ettiğini, davalının tüm kusurlu eylemlerine rağmen müvekkilinin ortak çocukların üstün yararını gözeterek resmi olarak evliliği sürdürdüğünü, müvekkilinin davalıyı aldattığı ve tam kusurlu olduğu iddiasını kabul etmediklerini, müvekkilinin kusurunun olmadığını, davalının kötü niyetli olarak maddî kazanımın elde etmek amacıyla bu iddiaları öne sürdüğünü, bu iddialar esas alarak davanın reddine karar verilmesinin ise hakkaniyete, usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın reddi ve kusur belirlemesi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davanın ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi,

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.