Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1451 E. 2023/4561 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasının kabulü, tarafların kusur oranlarının belirlenmesi ve davalı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekip gerekmediği hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadının boşanmaya sebep olan olaylardaki ağır kusurlu davranışları ve davacı erkeğin de az kusurlu olduğu, bu sebeple evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, davalı kadının yoksulluk nafakası talebinde usulüne uygun olarak bulunmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin boşanmaya ve tedbir nafakasına hükmettiği, yoksulluk nafakası talebini reddettiği kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1263 E., 2022/1747 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Polatlı Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/720 E., 2021/389 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalının agresif olduğunu, en küçük sorunları bile büyük tartışmalara dönüştürdüğünü, müvekkiline hakaret ettiğini, müvekkilinin geçirmiş olduğu trafik kazasında müvekkilinin yüzüne karşı "ölmemişsin ki, keşke ölseydin" dediğini, müvekkilinin ailesi ve arkadaşları ile görüşmesini engellediğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin annesine verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ilk evlendikleri günlerden beri müvekkiline devamlı hakaretler ettiğini, aşağılayıcı söylemlerde bulunduğunu, tarafların sorunlarının davacının annesi ve babasının evlerinin alt katına taşınmalarından sonra arttığını, davacının ikide bir sorun çıkarıp alt kata indiğini, psikolojik sorunlar yaşadığını, davacının eşini aldattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı kadının davacı erkeğe karşı hırçın bir tutum sergilediği, davacı erkeğe ''ölsün, gebersin, hayvan, eşek'' gibi kelimeler söylediği, davacı erkek kaza yaptığında davalı kadının ''geberseydi, gebermediğine dua etsin'' dediği, tarafların davacının ailesi ile aynı apartmanda farklı dairelerde oturduğu, davacının kavga esnasında kavgalar büyümesin diye annesinin evine gittiği ve orada kaldığı, en son tartışmalarından sonra ise davacının annesinin evine giderek iki seneyi ... süredir tekrar müşterek haneye dönmediği sübut bulduğundan evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilerek boşanmaya neden olan olaylarda davalı kadının tam kusurlu olduğu, davacı erkeğin kusursuz olduğu kanaatine varılarak davanın kabul edildiği, düzenlenen sosyal inceleme raporu, ortak çocukların ayrılık sürecinde anne yanında kaldığı, çocukların sosyal hizmet uzmanı huzurundaki ve mahkeme huzurundaki anlatımları, tarafların beyanları dikkate alınarak çocukların velâyet hakkının annede bırakılmasına karar verildiği, tarafların ekonomik sosyal durumları, talep, çocukların yaşı, zorunlu giderleri, paranın alım gücü ve vicdani kanaate göre, ortak çocukların her biri için aylık 500,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar yararına aylık 500,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; evliliğin bu aşamaya gelmesine davacının ailesinin ve davacının psikolojisinin sebep olduğunu, davacı tarafın iddialarını delillendiremediğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, mahkemece müvekkilinin hem iki çocuğa bakacak olması hem de çalışmak zorunda kalmasının değerlendirilmediğini, müvekkiline re'sen yoksulluk nafakası bağlanması gerektiğini, dinlenen tanık beyanları kapsamında müvekkilinin iddialarının ispatlandığını, müvekkilinin kusuru olmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yapılan yargılama ve toplanan delillerden; mahkemece davalı kadının kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına karşılık davacı erkeğin de tartışmalar sırasında, davalı kadına "beğenmiyorsan babanın evine git" dediği, erkeğe bu vakıanın kusur olarak yüklenilmesi gerektiği, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı kadının ağır, davacı erkeğin ise az kusurlu olduğu, bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında davacı erkeğin dava açmakta haklı olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, mahkemece boşanmaya karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, kusur belirlemesinin izah edildiği şekilde düzeltilmesine karar verildiği, boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkimin, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına geçimine, malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorunda olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, tedbir nafakasının niteliği de gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği, bu nedenle kadının tedbir nafakasına yönelik istinaf isteminin kabulüne karar verildiği, yoksulluk nafakası konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilebilmesi için bu hususta usulüne uygun olarak bir talebin bulunması gerektiği, davalı kadının usulüne uygun olarak yoksulluk nafakası talebi bulunmadığı, bu durumda mahkemece yoksulluk nafakası konusunda karar verilmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile davalı kadının kusur belirlemesi ve lehine tedbir nafakasına hükmedilmemesine yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, kusurun gerekçede gösterildiği şekilde düzeltilmesine, davalı kadın lehine dava tarihinden boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, tedbir nafakasının davacı erkekten alınarak, davalı kadına verilmesine, davalı kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili tarafından istinaf dilekçesinde öne sürdüğü sebeplerle hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı erkeğin boşanma davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, taraflar arasındaki geçimsizlikte davalı kadının kusurunun bulunup bulunmadığı, davalı kadının dilekçeler aşamasında usulünce yapılmış yoksulluk nafakası talebinin bulunmaması karşısında yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,05.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.