Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1498 E. 2023/1244 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında kadının davasının kabul edilip edilmeyeceği, kusur belirlemesi, velayet, nafaka ve tazminat hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin bozmaya uygun bir şekilde hareket ettiği, delillerin takdirinde ve hukuk kurallarının uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi esastan ret kararının ortadan kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacı-karşı davalı kadının boşanma davasının reddine, davalı-karşı davacı erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-karşı davalı kadın dava dilekçesinde özetle; erkekten psikolojik şiddet, cinsel taciz gördüğünü, kendisini evinden ve çocuklarından uzaklaştırdığını, suçlamalarda ve aşağılayıcı ithamlarda bulunduğunu, bir yıldır karı koca ilişkisi bulunmadığını beyan ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereği boşanmalarına, çocukların velâyetinin kendisine verilmesine, çocuklar için aylık ayrı ayrı 500,00 TL'den toplam 1.000,00 TL ve kendisi için aylık 500,00 TL nafakaya karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-karşı davalı kadın vekilinin karşı dava dilekçesine verdiği cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız ve kurgu olduğunu, bahsi geçen kişinin arkadaşı olduğunu, erkeğin kıskanç ve asabi olduğunu, ekonomik şiddet ve baskı uyguladığını, evden kovulduğunu ve çocuklarını görmesine izin verilmediğini, çocukları kendisine karşı olumsuz etkilediğini belirterek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereği boşanmalarına, 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, 750 tedbir ve yoksulluk nafakasına, 5.000,00 Tl maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin kadının tutum ve davranışları sebebi ile sarsıldığını,kadının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin ailesine bağlı, sorumluluklarını bilen ve ailesinin mutluluğu için çalışan bir eş olduğunu, son bir yıldır karı koca ilişkilerinin olmadığının gerçek dışı olduğunu, kadının sadakatsiz ve güven sarsıcı davranışları ortaya çıkana kadar normal aile hayatlarının devam ettiğini, müvekkilinin kadının sosyal medyadan başka bir şahıs ile görüştüğünü tespit ettiğini, birbirlerine özledim, sevgilim gibi mesaj attıklarını tespit ettiğini, durumun öğrenilmesi üzerine kadının durumu itiraf ettiğini ve evi terkettiğini, kadının çocukları ile ilgilenmediğini beyan ederek esas davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereği boşanmalarına, her iki çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı 250,00 TL nafaka, müvekkili lehine 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 18.09.2018 tarihli ve 2017/87 Esas, 2018/711 Karar sayılı kararıyla; kadının başka bir erkek şahısla normal süre ve sınırları aşar şekilde görüşme yaptığı, bu eylemin güven ve sadat duygusunu zedeleyici kusurlu bir davranış olduğu, tarafların evlilik birliğinin kadının kusurlu hareketleri ile temelinden sarsıldığı, erkeğin bir kusurunun ispatlanamadığı gerekçesiyle, kadının davasının ve taleplerinin reddine, erkeğin davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereği boşanmalarına, velâyetlerin babaya verilmesine, anneyle kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar için aylık ayrı ayrı 150,00 TL iştirak nafakasına, erkek lehine 5.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı kadın vekili kusur belirlemesi, delillerin eksik toplandığı iddiası, tarafların dilekçelerinde adı geçen V. D isimli tanığın dinlenmeden karar verildiği iddiası ile boşanma hükmünü istinaf etmediğini belirterek kararı kendi davasının reddi, tazminatlar, nafakalar, velâyetler yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 15.09.2021 tarihli ve 2018/3651 Esas, 2021/1307 Karar sayılı kararıyla; kadının tanıklarının ifadeleri kadından duyuma dayalı olup, görgüye dayalı olmadığından davası ispat edilemediği, kadın kendi tanık listesinde olmayan ama dilekçesinde ismi geçen erkeğin dava ve cevap dilekçelerinde ismi zikredilmekle birlikte erkeğin tanık listesinde de yer almayan V. D'nin tanık olarak dinlenilmesini talep etmiş ve mahkemece bu kişinin tarafların tanık listelerinde yer almadığı gözetilerek dinlenmemesinin hukuka uygun olduğu, kadının tam kusurlu olduğu, küçük babası ile yaşamak istediğini bildirdiğinden, müşterek çocuklardan yaşı daha küçük olan ve Çağan'ın ise yaşı nedeniyle yaşanan olayları idrak edemediğinden beyanı alınamamış olmakla birlikte müşterek çocuklar baba ile birlikte yaşadığından, kardeşlerin birbirinden ayrılmaması da küçüklerin üstün yararına uygun olup velâyetlerinin babaya verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu gibi değişen durum ve koşullar karşısında velâyetin değiştirilmesi her zaman istenebileceği gerekçesiyle kadının istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı kadın vekili kusur belirlemesi, kendi davasının reddi, tazminatlar, nafakalar, velâyetler yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 28.03.2022 tarihli ve 2022/1190 Esas, 2022/3000 Karar sayılı kararıyla, erkeğin karşı dava dilekçesi ile delil dilekçesinde V.D. isimli kişiyi tanık olarak gösterdiği, kadının yargılama sürecinde ve 18.09.2018 tarihli son duruşmada aynı kişinin dinlenmesini talep ettiği ve bu talebinin tanığın isminin kadının delil dilekçesinde olmadığından bahisle reddedildiği, erkeğin son duruşmada kendi delil listesinde yer alan tanığın dinlenmemesini talep ettiği ve kadın da dinlenmesini isteyerek vazgeçmeye muvafakat etmediği gibi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 241 inci maddesi koşullarının da oluşmadığı, erkek tanığının dinlenilmeden hüküm kurulmuş olmasının hukuki dinlenilme hakkına aykırı olduğu, açıklanan sebeple, erkek tanığı V.D.'nin usulüne uygun şekilde dinlenip, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi esastan ret kararının ortadan kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında, erkeğin eşine yönelik iddialar kapsamında kusurlu bir eylemi somut olarak ispat edilmemiş olup, erkek tanıklarının beyanları ve dosya kapsamındaki görüşme kayıtları dikkate alındığında kadının başka bir erkek şahısla normal süre ve sınırları aşar şekilde görüşme yaptığı anlaşılmış, bu eylemin evlilikte bulunması gerekli güven ve sadat duygusunu zedeleyici kusurlu bir davranış olduğu sabit olmakla, tarafların evlilik birliğinin kadının kusurlu hareketleri ile temelinden sarsıldığı, erkek için çekilmez hal aldığı, devamında bir yarar kalmadığı gerekçesiyle erkeğin davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, tam kusurlu olan kadının davasının reddine, velâyetlerin babaya verilmesine, anneyle kişisel ilişki kurulmasına, müşterek çocuklar için ayrı ayrı 150,00 TL iştirak nafakasına, erkek lehine 5.000,00 TL manevî tazminata, kadının nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin 10.01.2023 tarihli tavzih kararı ile; bozmadan önceki 2017/87 esas, 2018/711 karar sayılı 18.09.2018 tarihli kararı ile, kadının davasının reddine, erkek tarafından açılan davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve velâyet, şahsi ilişki, tedbir ve iştirak nafakası, manevî tazminat konusunda karar verildiği, taraflarca boşanma yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmadığından, hükmün boşanma yönünden 19.11.2018 tarihinde kesinleştiği, bozma sonrası 01.11.2022 tarihli kararın hüküm bölümünün 2. maddesinde sehven tarafların boşanmalarına ilişkin hüküm kurulduğu, 6100 sayılı Kanun'un 304 üncü ve 305 inci maddeleri gereğince erkek vekilinin talebin kabulü ile gerekçeli kararının hüküm bölümündeki 2. maddenin kaldırılmasına, 2. maddenin tarafların boşanma hükmünün kesinleşmesi nedeni ile yeniden karar verilmesine yer olmadığına olacak şekilde düzeltilmesine karar verilmiştir. Tavzih kararı taraf vekillerine usulünce tebliğ edilmiş ise de kararı temyiz eden olmamıştır.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili temiz başvuru dilekçesinde özetle; davacı müvekkile'nin V.D. isimli şahısla ilişkisi olduğu iddia edilmiş ancak davalı tarafından bu konuda somut elle tutulur bir delil ortaya konulamadığını, davacının yasal haklarını dosyada verilen karar öncesi 01.11.2022 tarihli duruşmada ve yargılamanın seyri sırasında dosyada vekil olan avukat vekilinin yanlış yönlendirmesi nedeni ile iradesi dışında kullanamadığını, vekilinin, davacı müvekkili de ikna ederek, artık davanın bir an önce kapanması için tanığı dinletmekten vazgeçmeleri gerektiğini, davanın çok uzadığını söyleyerek, istinaf ve temyiz dilekçelerindeki iddialarına, istinaf ve temyiz sebeplerine ve Yargıtay bozma ilamına muhalefet edercesine, kadın müvekkile de vazgeçme beyanında bulundurduğunu, müvekkilinin önceki vekili hakkında suç duyurusunda bulunacağını ve ilgili baroya şikayet dilekçesi vereceğini, ortak çocukları Irmak' ın davalı ile geçinememesi ve üstüne de ortak çocuğun şiddet görmesi nedeni ile kendi iradesi ile velâyetinin davacı müvekkile anneye verilmesi gerektiği gibi davalının şiddete eğilimli bir kişilik olması Mahkeme kararı ile de tescillendiği için diğer ortak çocuk Çağan'ın vekaleyetinin de davacı müvekkileye verilmesi gerektiğini belirterek; kusur belirlemesi, reddedilen davası, velâyetler, nafaka ve tazminat yönünden temyiz etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin ilk kararının, boşanma hükmü dışında istinaf edildiğini, boşanma hükmünün 19.11.2018 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşen konularda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, boşanma hükmü yönünden yeniden hüküm kurulması usule aykırı olduğunu belirterek kararı kendi davasında yeniden kurulan boşanma hükmü yönünden temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadının davasının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, nafaka ve tazminat şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 174 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkraları, 182 nci, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, mahkemece bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olduğu, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekilleri tarafından yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.