"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2330 E., 2022/1789 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/731 E., 2019/916 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde; erkeğin aşırı kıskanç ve baskıcı davrandığını, taraflar balayında iken kadının telefonunu kullanmasını istemediğini, kimseyle görüştürmediğini, kadını kısıtlarken kendisinin eski sevgililerinin fotoğraflarını sakladığını, aile bireyleri yanında küçük düşürücü ifadeler kullandığını, hakaret ettiğini, kadının hamilelik döneminde yaşadığı sağlık sorunlarına inanmadığını, eşi annesinin doğum gününe gitmek istediğinde kadına kayınvalidesinden izin almasını şart koştuğunu, eşini ailesi ile görüştürmediğini, işten eve gelip yemeğini yedikten sonra evden ayrılarak eşini yalnız bıraktığını, ailesinin evlilikteki tartışmalara müdahil olduğunu, tarafların 13.01.2017 günü kadının eski işyerine ait bir kredi kartı ekstresinin kadının mailine gönderilmesi üzerine tartıştıklarını, 14.01.2017 günü kadının düşük tehlikesi ile doktora gittiğini, doktorun dinlenmesini önerdiğini, bu sefer erkeğin "sen sürekli böyle oturacak mısın kalksana" dediğini, kadının köyden gelen babaannesini ziyaret etmesine izin vermediğini, sonra da "taksi paranı vereyim kendin git" dediğini, akabinde kadını almadığını ve bağırarak tehdit ettiğini, kadının eve dönemediğini, "sen umrumda değilsin çocuğa birşey olursa sizi yakarım" dediğini, doğum ve hastane masraflarını karşılamadığını, hastaneye gelmediğini, sosyal medyada başka kadınlarla sohbet ettiğini, çocuğun giderlerine katkı sunmadığını ve onu görmeye gelmediğini, kadının telefon hattını iptal ettirdiğini ve kadının 29.03.2017'de eve eşyalarını almaya gittiğinde kilidin değiştirildiğini gördüğünü iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 50.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile karşı davaya cevaba cevap dilekçesinde; kadının sürekli erkeğin tanımadığı kişilerle telefonda konuştuğunu ve sorulunca da "sen kimsinki karışıyorsun" dediğini, hamile iken sebepsiz yere evi terk ettiğini, erkeği enişteleriyle kıyasladığını, cinsel olarak yakınlık göstermediğini, kıskanç olanın kadın olduğunu, ailesinin tehdit ve hakaretleri olduğunu, evin değişen yedek anahtarlarının erkeğin annesinde olduğunu ve kadının eve giremeyince erkeğin kardeşinin anahtarın annesinde olduğunu söylediğini, kadının bunun üzerine küfür ederek oradan ayrıldığını, dayısının erkeğin annesine hastanede hakaret ettiğini, hastanede erkeğin aldığı çiçekleri kabul etmediğini, eşinden habersiz Trabzon'a gittiğini, erkeğin maddî durumunu beğenmediğini ve lüks hayat özleminde olduğunu, saatlerce telefon görüşmeleri yapıp eşiyle ilgilenmediğini, bir kez tuvalette telefon görüşmesi yaptığını ve kiminle konuştuğu sorulduğunda telefonu fırlatıp kırdığını, ailesi ile birlikte erkeğe baskı kurduğunu, erkeğe kendisine çekidüzen vermezse gelmeyeceğini söylediğini ve ortak çocuğun ismini erkeğe haber vermeden kendisinin koyduğunu iddia ederek; kadının davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına ve erkek yararına 50.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda birbirlerine aşırı kıskanç davranan eşlerin eşit kusurlu oldukları, eşit kusurlu olan eşlerin birbirlerinden maddî ve manevî tazminat alamayacakları, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin ve çocuğun yaşı ve anne bakımına muhtaç olması nedeniyle uzman raporunda belirtildiği şekliyle baba ve çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasının üstün yararına olacağı, velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuk Amine Erva'nın velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında her ayın birinci ve üçüncü haftası pazar günü saat 10.00 ile 20.00 arasında ve dini bayramların ikinci günleri aynı saatler arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık 350,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 450,00 TL yoksulluk nafakasına ve tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. ... kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; dilekçelerindeki iddialarını ispatladıklarını, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunu, kadının bir tanığının dinlenmeden karar verilmesinin doğru olmadığını, erkeğin davasının reddedilmesinin ve kadının tazminat taleplerinin kabul edilmesinin gerektiğini, nafaka miktarının az olduğunu ve kişisel ilişkinin daha sınırlı ve anne refakatinde olmasının çocuğun üstün yararına uygun olacağını belirterek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar, nafakaların miktarı ve kişisel ilişki yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; duyuma dayalı ve soyut tanık beyanları ile erkeğe kusur yüklenemeyeceğini, kadının davasının, nafaka ve velâyet talebinin kabulünün doğru olamadığını ve baba ile ortak çocuk arasında kurulan kişisel ilişkinin az olduğunu belirterek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, nafakalar, velâyet ve kişisel ilişki yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dinlenen tanıklarla ispat edilmek istenen hususlar aydınlatıldığından kadının tanığının dinlenmemesine dair mahkeme gerekçesinin yerinde olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda aşırı kıskanç davranan, eşinin yabancılarla konuşmasını istemeyen, sosyal hayatını kısıtlayan, hamileliğinde eşi ile ilgilenmeyen, sosyal medyada başkası ile yazışarak güven sarsıcı davranışlarda bulunan, eşini ailesi ile görüştürmek istemeyen, ailesi ile ilgili konularda eşine sahip çıkmayan, "bebek ölürse sizi yakarım" deyip aileyi tehdit eden ve en son ortak konutun kapısının kilidini değiştiren erkeğin ağır, kıskanç davranan, ailesinin müdahallerine sessiz kalan, eşine haber vermeden Trabzon'a giden ve eşine bağırıp yakasından tutup asansöre sokarak küçük düşürücü davranan kadının az kusurlu olduğu; boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının yaşı ve fiili evlilik süresi dikkate alındığında yoksulluk nafakasına toptan hükmedilmesinin hakkaniyete uygun olacağı, ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının az olduğu, çocuğun yargılama sürecinde büyümüş olması ve babalık duygularının tatmini açısından daha uzun süreli ilişkinin çocuğun yararına uygun olacağı gerekçesi ile; tarafların kusur belirlemesine ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile gerekçenin ve kusur belirlemesinin erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine, tarafların yoksulluk nafakasına, kişisel ilişkiye ve kadının iştirak nafakasının miktarına ve reddedilen maddî ve manevî tazminata ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle ortak çocuk yararına aylık 800,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 20.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuk ile baba arasında her ayın birinci ve üçüncü cumartesi günü saat 10.00'dan pazar günü saat 18.00'e kadar, dini bayramların ikinci günü saat 10.00'dan üçüncü günü saat 18.00'e kadar, yarıyıl tatilinin ilk hafta pazartesi günü saat 10.00'dan pazar günü 18.00'e kadar, her yıl temmuz ayının birinci günü saat 10.00'dan otuzbirinci günü 18.00'e kadar kişisel ilişki kurulmasına ve tarafların sair istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. ... kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; dilekçelerindeki iddialarını ispatladıklarını, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunu, kadına az da olsa kusur yüklenemeyeceğini, tazminat ve nafaka miktarının az olduğunu, kişisel ilişkinin daha sınırlı ve anne refakatinde olmasının çocuğun üstün yararına olacağını ve kararın bu nedenlerle usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, tazminatlar ile nafakaların miktarı, yoksulluk nafakasına toptan hükmedilmesi, kişisel ilişki ve kadın yararına istinaf yargılaması vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğunu, erkeğin tazminat taleplerinin kabul edilip kadının fer'î taleplerinin reddedilmesi gerektiğini, ortak çocuğun doğum günü ve babalar gününde de kişisel ilişki talep ettiklerini ve kararın bu yönlerden usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, aleyhe hükmedilen tazminatlar, reddedilen tazminat talepleri, nafakalar ve kişisel ilişki yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak kadın yararına tazminatlara ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin ve erkeğin tazminat taleplerinin reddedilmesinin doğru olup olmadığı, koşulları var ise tazminat ve kadın ve çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı, kadın yararına toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin yerinde olup olmadığı, kişisel ilişki süresinin çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı ve duruşmasız yapılan istinaf yargılaması için kadın yararına vekâlet ücretine hükmedilip hükmedilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 323 üncü ve 324 üncü maddeleri, 327 ve 328 inci maddelerinin birinci fıkraları, 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesi, 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası. Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri. Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 4 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı-davacı erkek vekilinin tüm, ... kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, kadın yararına takdir edilen toptan yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile toptan yoksulluk nafakasının miktarı yönlerinden BOZULMASINA,
2.Davalı-davacı erkek vekilinin tüm, ... kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden davacı- karşı davalı ...'ye iadesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalı- karşı davacı ...'ye yükletilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,12.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.