"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1931 E., 2022/1609 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 5. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/475 E., 2019/819 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve mal rejimi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacının usulüne uygun nispi harcı yatırılmış araçların ve taşınmazın yarı hissesinin kendisine devir talebine ilişkin bir davası bulunmadığından bu hususta hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince boşanma davası yönünden tarafların başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davacının araçların ve taşınmazın yarı hissesinin verilmemesine ilişkin istinaf talebinin kabulüne, mal rejimi niteliğindeki davanın tefrik edilmesi ve boşanma davasının sonucunun beklenilmesi gerektiğinden bu yöne ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, belirtilen hususlara riayet edilerek davanın tekrar görülmesi için dosyanın mal rejimi tasfiyesi talebi yönünden İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının mal rejimi talepli davası hakkında verilen İlk Derece Mahkemesine gönderme kararı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince temyize tabi olmayıp, kesin niteliktedir. Bu sebeple, davacı kadın vekilinin bu talebe ilişkin gönderme kararına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı erkek vekili ile davacı kadın vekilinin reddedilen yön dışındaki itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin uyuşturucu madde kullandığını, davacı kadına şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, evdeki eşyaları kırıp döktüğünü, en son 01.06.2017 tarihinde uyuşturucu madde etkisinde gelip eşyaları kırdığını, davacı kadın ve çocuğa fiziksel şiddet uyguladığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davacı anneye verilmesine, davacı kadın için 750,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasının, çocuklar için ayrı ayrı 750,00 TL tedbir-iştirak nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, faizi ile 5.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, davalı erkek üzerine kayıtlı taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına, taşınmazın ve davalı erkek üzerine kayıtlı araçların dava sonunda yarı hissesinin davacıya devredilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı kadın vekili 01.04.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 150.000,00 TL maddî tazminat, davacı kadın için 1.500,00 TL yoksulluk nafakası, çocuklar için ayrı ayrı 1.500,00 TL iştirak nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; davalı erkeğin şiddet uyguladığını hatırlamadığını, davacı kadının annesinden etkilenerek evden ayrılıp dava açtığını iddia ederek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, evliliğin korunmasında tarafların hukuki yararlarının kalmadığı, davacı erkeğin, kızına ve eşine darp uyguladığı bu nedenle ağır kusurlu olduğu, dinlenen davalı tanık beyanlarında tanıkların görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı, beyanlarının soyut iddiadan ibaret olduğu ve davacı kadının kusurunu ispatlayamadığı gerekçesi ile davacı kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocuk ... ergin olduğundan davacının velâyet talebinin reddine, dava tarihinden ergin olduğu tarihe kadar bu çocuk için 200,00 TL tedbir nafakasına, ortak çocuklar ...ve Yasemin`in yaşı, fiilen anne yanında yaşamaları ve çocukların üstün yararı dikkate alınarak velâyetlerinin davacı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar ...ve Yasemin yararına dava tarihinden itibaren ayrı ayrı aylık 200,00 TL tedbir nafakasına, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, davacı kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 300,00 TL tedbir nafakasına ve 300,00 TL yoksulluk nafakasına, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya neden olan olayda kusur dereceleri, davacının kişilik hakkına yapılan saldırı ve ihlal edilen mevcut beklenen menfaat gereğince davacı kadın lehine 5.000,00 TL maddî tazminat ile 10.000,00 TL manevî tazminata, hükmedilen bu tazminatlara karar kesinleştikten sonra yasal faiz uygulanmasına, davacı kadının usulüne uygun nispi harcı yatırılmış araçların ve taşınmazın yarı hissesinin kendisine devir talebine ilişkin bir davası bulunmadığından bu hususta hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili; ıslah dilekçesinin dikkate alınmadığını, hükmedilen nafaka ve tazminatların az olduğunu, davalı erkeğin ekonomik durumunun iyi olduğunu, aylık en az 10.000,00 TL geliri olduğunu, dava tarihinden itibaren faiz hükmedilmesi gerektiğini, davacı kadının adli yardımdan faydalandığını, aile konutu ve taşınırların yarı hissesinin davacıya verilmemiş olmasının hatalı olduğunu belirterek tazminat ve nafaka miktarları, faiz başlangıcı, aile konutu ve araçların yarı hissesinin devrine ilişkin talep bakımından verilen karar yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili; davacı tarafın müvekkili tarafından darp edildiği ve ortak çocuk ... ile kendisine kötü davranıldığı beyanlarının soyut iddialar olduğunu, ceza dosyasında davalı erkek hakkında beraat kararı verildiğini, uyuşturucu kullandığı iddiasının iftira olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiş ve kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin davacıya ve ortak çocuk ...'ya fiziksel şiddet uyguladığı, davacıyı tehdit ettiği, geceleri eve geç geldiği, davacı kadının ise boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışının kanıtlanamadığı anlaşıldığından davacının kusur tespitine ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulüne, tarafların kusur oranları değişmemekle birlikte gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden İlk Derece Mahkemesinin kusur gerekçesinin düzeltilmesine, tarafların sosyo-ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü, ortak çocuk Yasemin'in ihtiyaçları, 4721 sayılı Kanun`un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi gözetildiğinde ortak çocuk Yasemin için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakaları ile ortak çocuklar ... ve ...için hükmedilen tedbir nafakalarının miktarının az olduğu, ortak çocuklar ..., ...ve Yasemin için 30.10.2017 tarihli ara kararla, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 100,00'er TL, ara karar tarihinden itibaren aylık 250,00'şer TL tedbir nafakasına hükmedilmiş olmasına rağmen mükerrer nafakaya sebebiyet verecek şekilde hükümle birlikte yeniden tedbir nafakasına hükmedilmesinin doğru olmadığı, ortak çocuk ...18.05.2002 doğumlu olup istinaf aşamasında ergin olduğundan davacının bu ergin çocuk için iştirak nafakası talebi ile tarafların bu ortak çocuğun iştirak nafakasına ilişkin istinaf taleplerinin konusuz kaldığı gerekçeleri ile tarafların ortak çocukların tedbir ve iştirak nafakasına ilişkin istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının bunlara ilişkin kısımlarının kaldırılmasına, ortak çocuklardan ... için dava tarihinden başlamak, ergin olduğu 22.04.2019 tarihine kadar devam etmek, ...için dava tarihinden başlamak, ergin olduğu 18.05.2020 tarihine kadar devam etmek, ortak çocuk Yasemin için dava tarihinden başlamak, hükmün kesinleşme tarihine kadar devam etmek ve tüm ortak çocuklar yönünden tahsilde tekerrüre neden olmamak üzere ayrı ayrı aylık 500,00'er TL tedbir nafakasına, ortak çocuk Yasemin için aylık 1.250,00 TL iştirak nafakasına, ortak çocuk Emine'nin iştirak nafakasının konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, tarafların sosyo-ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü, davacı kadının ihtiyaçları, 4721 sayılı Kanun`un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi gözetildiğinde davacı kadın için hükmedilen tedbir nafakasının miktarının az olduğu, yine, davacı kadın için için 30.10.2017 tarihli ara kararla, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 150,00 TL, ara karar tarihinden itibaren aylık 300,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmiş olmasına rağmen mükerrer nafakaya sebebiyet verecek şekilde hükümle birlikte yeniden tedbir nafakasına hükmedilmesinin doğru olmadığı, boşanmayı gerektiren olaylarda davalı erkek tam kusurlu olup davacı kadının ev hanımı olduğu, çalışmadığı, annesinin maddî desteği ile geçindiği, aylık 850,00 TL civarındaki kira gelirinin davacıyı yoksulluktan kurtarmayacağı anlaşıldığından davacı lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru ise de tarafların sosyo-ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü, davacı kadının ihtiyaçları ve 4721 sayılı Kanun`un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi gözetildiğinde hükmedilen yoksulluk nafakasını miktarı az olduğu, tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, davacı kadının mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedelenmesi, en azından eşinin desteğinden mahrum kalacak olması, boşanmaya neden olan olaylar nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğraması ve davacı vekilinin maddî tazminat talebini İlk Derece Mahkemesindeki yargılama sırasında usulüne uygun biçimde ıslah etmiş olması gözetildiğinde kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde bir yanlışlık bulunmamakta ise de hükmedilen maddî ve manevî tazminatın miktarının az olduğu, boşanmanın fer'i niteliğinde olan maddî ve manevî tazminat talepleri ancak boşanma hükmünün kesinleştiği tarihte muaccel hale geleceğinden davacı lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminata ilişkin olarak hükmün kesinleşme tarihinden itibaren faiz hükmedilmesinde yanlışlık olmadığı gerekçeleri ile davacının tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata ilişkin istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının buna ilişkin kısımlarının kaldırılmasına, davacı kadın için dava tarihinden başlamak, hükmün kesinleşme tarihine kadar devam etmek ve tahsilde tekerrüre neden olmamak üzere aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası ile aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına, 120.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminatın hükmün kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı vekilinin dava dilekçesinde, davalıya ait araçların ve davalıya ait olup aile konutu olarak kullanılan taşınmazın yarı hissesinin davacıya devredilmesine karar verilmesini istediği, bu talebin mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olduğu, davacının adli yardım talebinin kabul edildiği, davacı tarafından mal rejiminin tasfiyesi talebi ile açılan davanın boşanma davasından tefriki ile ayrı esasa kaydına ve boşanma davasının tefrikli dosyada bekletici mesele yapılmasına karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile davacının bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bölümünün kaldırılmasına, bu dava yönünden belirtilen hususlara riayet edilerek davanın tekrar görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, tarafların diğer istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
2.Davacı kadın vekilinin tazminatlar konusunda nispi vekâlet ücreti hesaplanması gerektiği gerekçesi ile hükmün tashihini talep etmiş, Bölge Adliye Mahkemesi 02.01.2023 tarihli ek karar ile davacı vekili tarafından sunulan istinaf dilekçesinde vekâlet ücreti yönünden istinaf talebinde bulunulmadığı, İlk Derece Mahkemesince verilen kararda davanın kabulüne karar verilmesi nedeniyle davacı lehine 2.725,00 TL maktu vekâlet ücretine hükmedildiği, boşanma davalarının konusu şahıs varlığına ilişkin olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin ikinci kısım ikinci bölümünde yer alan maktu ücrete hükmedildiği, boşanma davalarında vekâlet ücretinin, boşanmanın fer'i niteliğindeki maddî ve manevî tazminatın miktarına göre belirlenmediği gerekçesi ile davacı vekilinin talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı erkek vekili; kararda nafaka ve tazminatların nasıl bu kadar yüksek hesaplanıp karar verildiğinin gerekçelendirilmediğini, davalı erkeğin kalp krizi geçirdiğini, sağlıklı bir birey olmadığını, davacı kadın ve çocukların sağlık, fizik ve psikolojik durumunun müvekkilinden iyi olduğunu, davalı erkeğin düşük bir gelirle yaşamı sürdürdüğünü, ortak çocuk ... için 1.000,00 TL eğitim nafakası ödediğini, davacının ailesinin yanında yaşadığını, gideri olmadığını, davacı kadının davalı erkeğe olan tahriklerinin dikkate alınmadığını, ceza dosyasında beraat kararı verildiğini belirterek kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davacı kadın vekili; tazminatların miktarının yükseltildiğini, bu nedenle nispi vekâlet ücreti hükmedilmesi gerektiğini, davalı erkeğin ekonomik durumunun iyi olduğunu, maddî tazminat talebinin tam kabul edilmesi gerektiğini, davacı kadının çocukların sosyal ihtiyaçlarını karşılayamadığını, hükmedilen nafakaların az olduğunu, aile konutunun ve taşınırların yarı hissesinin direkt müvekkiline verilmesi gerektiğini ve hükmün tamamlanması talebinin ek kararla reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek; vekâlet ücreti, maddî tazminatın miktarı, çocuklar lehine hükmedilen nafakaların ve davacı kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası miktarları, gönderme kararı ve ek karar yönünden temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimden kaynaklandığı, davacı kadın yararına maddî, manevî tazminat ve yoksulluk nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının uygun olup olmadığı, boşanmanın fer'î niteliğinde olan tazminatlar için nispi vekâlet ücreti verilmesi gerekip gerekmediği, bu kapsamda ek kararın doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun`un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu`nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Davacı kadın vekilinin gönderme kararına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Her iki taraf vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.