"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2109 E., 2022/1648 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/12 E., 2019/998 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.... kadın dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının 1988 görücü usulü evlendiklerini, bu evlilikten tarafların ortak ve reşit 2 çocukları bulunduğunu, taraflar arasındaki evlilik birliği davalı eşin ve ailesinin müvekkile karşı hakaretleri, sinkaflı sözleri, aşağılayıcı ve küçük düşürücü söylemleri, şiddete dayalı eylemleri nedeni ile temelinden sarsıldığını, ilgisiz olduğunu, ailesinin müdahalesine izin verdiğini, erkek çocuk doğurmamasını sorun ettiklerini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, yatağını ayırdığını, malları elden çıkarmaya başladığını, annesinin sözü ile hakaret ettiğini, ekonomik şiddet uyguladığını, her fırsatta "sen kimsin, defol git, istemiyorum seni." dediğini beyan ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müvekkili lehine dava tarihinden itibaren aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, hükmedilecek nafakaya her yıl artan TEFE-ÜFE oranında artış uygulanmasına, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminatın karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2.... kadın birleşen davaya cevap dilekçesinde, erkeğin davasının haksız olduğunu, iddiaların yersiz olduğunu, asıl kusurlunun erkek olduğunu beyan ederek reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Asıl dava dosyasında dava dilekçesi davalıya 12.01.2017 tarihinde bizzat tebliğ edilmiş, 26.01.2017 cevap süresinin son günü olmasına rağmen 06.02.2017 tarihinde yasal cevap süresi geçirilerek cevap dilekçesi sunulmuş, karşı tarafın muvafakatı bulunmadığından Mahkemece kabul edilmemiştir.
2.... erkek birleşen davadaki dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının 29 yıldır evli olduklarını, davalının açmış olduğu davasında haksız ve kötü niyetli olduğunu, iddiaların asılsız olduğunu, davalının müvekkilini hep aşağıladığını, davalının müvekkilini hep aşağıladığını, saygı ve sevgisini asla vermediğini, müvekkiline sürekli "sen adam mısın?, git çalış para bul" diyen, hor gören, yataktan kovan davalının, müvekkiline evlilik birliğinin devam ettiği uzun yıllar boyunca bu şekilde davrandığını, müvekkilini hem maddî hem manevî anlamda büyük zararlara uğrattığını, ekonomik olarak beğenmeyip hep fazlasını istediğini beyan ederek kadının davası ile birleştirilerek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, bu evlilik bağının sona ermesinde davalının kusurlu olmasından dolayı, müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, toplanan bu deliller doğrultusunda, tarafların evlilikleri başlangıçta yolunda gitmesine rağmen bir süre sonra davalı- birleşen dosya davacı erkeğin son zamanlarda memleketi ... ... ilçesine gittiği ve burada uzun süre kaldığı, en az 6 ay kaldığı, bu sürede de gerek ... eşinin gerekse ortak çocukların ihtiyaçlarını karşılamadığı, bu sürede ... kadının ailesinin yardımları ile geçinebildikleri, bir süre sonra davalı-davalı erkeğin ben nereye gidersem siz de oraya gideceksin diyerek eşine ve ailesine baskı yaptığı, eşini ortak aile konutunu satmakla tehdit ettiği, nihayetinde de bu taşınmazı sattığı, bir boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri için eşlerden beklenmeyecek derecede temelden sarsıldığının sabit olmasının, ayrıca boşanmaya neden olan olaylarda dava açan eşin daha ağır kusurlu olmamasının gerekeceği, mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığının kuşkusuz olduğu ve bu sonuca ulaşılması da tamamen birleşen dosya davacı erkeğin tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, kadına atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediği, erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının ise kusursuz olduğu kanaatine varıldığı gerekçesi ile erkek tarafından açılan birleşen davanın reddine, taraflarca usulüne uygun şekilde süresinde ileri sürülen ve dayanılan vakıalar esas alınarak; tanıklar tarafından anlatılan ve Mahkemece de sabit kabul edilen ve yukarıda bahsedilen kusur yüklenilmesi kapsamında sonuç olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesinin birinci fıkrasındaki koşullar oluşmakla asıl dava dosyasında kadının davasının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedeni ile boşanmalarına, kadın lehine aylık 500,00 TL tedbir, aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın lehine 25.000,00 TL maddî tazminat, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde, boşanma dışındaki kusur tespiti, nafakalar, tazminat, birleşen boşanma davasının reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yapılan incelemede; İlk Derece Mahkemesi tarafından ... kadının kusursuz, davalı-davacı erkeğin tam kusurlu olduğuna ilişkin yapılan kusur tespitinin doğru ve maddî gerçeğe uygun olduğu, tam kusurlu eşin dava açma hakkı bulunmadığından birleşen davanın reddedilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olduğu, tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde bir yanlışlık olmadığı gibi miktarların hakkaniyete uygun olduğu, kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde bir yanlışlık olmadığı gibi miktarının da hakkaniyete uygun olduğu, davalı-davacının tam kusurlu olması nedeniyle koşulları oluşmadığından maddî ve manevî tazminat talebinin de reddine karar verilmesinde bir yanlışlık bulunmadığı gerekçesi ile davalı-davacı erkek vekilinin istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleşen dava dosyasında davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kadının, erkeği hep aşağılamış olduğunu, ona saygı ve sevgisini asla vermemiş olduğunu, müvekkiline sürekli "sen adam mısın?, git çalış para bul" diyen, hor gören, yataktan kovduğunu, birlik görevlerini yerine getirmediğini, psikolojik şiddet uyguladığını, tedbir nafakasının yeterli araştırma yapılmadan belirlendiğini, hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının açıkça hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin tanıklarının beyanlarının hükme esas alınmadığını, esas dava bakımından kabul ve birleşen dava bakımından ret kararının açıkça kanuna aykırı olduğundan kararın bozulmasının gerektiğini belirterek; boşanma dışındaki kusur tespiti, nafakalar, tazminat, birleşen boşanma davasının reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme
Uyuşmazlık evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı asıl ve birleşen boşanma davasında taraflar arasındaki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, davalı-davacı erkeğin boşanma davasının reddinin yerinde olup olmadığı, kadın lehine maddî-manevî tazminata ve nafakalra hükmedilmesinin yasal koşullarının bulunup bulunmadığının, yasal koşulları var ise hükmedilen miktarın hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2.İlgili hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesi, 169 uncu, 174 üncü maddesi,175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.