Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1603 E. 2023/4689 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, tarafların kusur durumu, velayet, tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve tazminat miktarlarının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin, delillerin değerlendirilmesinde ve hukukun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, usul ve yasaya uygun hüküm kurduğu gözetilerek, davacı kadın ve davalı erkeğin temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1467 E., 2022/2461 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/1482 E., 2021/480 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın dava dilekçesinde davalı ile 2016 yılında evlendiklerini, bu evliliklerinden bir çocuklarının bulunduğunu, davalı ile aralarında geçimsizlik bulunduğunu, davalının kendisine sözlü ve fiziksel şiddet uyguladığını, alkol kullandığını, işsiz olduğunu iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni

Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, çocuk ve kadın yararına nafakaya hükmedilmesini talep etmiş, davacı kadın vekili cevaba cevap dilekçesiyle kadın ve çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep etmiş, tazminat haklarını saklı tuttuklarını beyan etmiştir, davacı kadın vekili 09.03.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle davalı erkeğin başka bir kadınla nişanlandığına dair fotoğrafları sosyal medya hesabından yayınladığını iddia ederek ayrıca kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu savunarak ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, boşanmaya karar verilmesi halinde kadın ve çocuk için ayrı ayrı aylık 300,00 TL nafakayı ödemeyi kabul ettiğini, düğünde yaptığı masrafların kendisine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında yaşanan son olayda davalı erkeğin davacıya "siktir olup gidicem, ecdadına" şeklinde hakaretvari konuştuğu dolayısıyla davacı yanın sözlü şiddet iddiasının ispatlandığı, yine davalının düzenli bir işinin olmadığı, sürekli iş değiştirdiğinin tanık beyanlarıyla sabit olduğu, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, ortak çocuğun yaşı, anne sevgi ve ilgisine muhtaç olduğu bir dönemde olduğu gözetilerek çocuk hakkında hazırlanan sosyal inceleme raporundaki tespitler de nazara alındığında müşterek çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesi baba ile aralarında düzenli kişisel ilişki kurulmasının çocuğun fiziksel, biyolojik, psikolojik ve ahlaki gelişimi açısından çocuğun üstün menfaatine olduğu, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylara tazminat isteyen davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının düzenli geliri olduğu, boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği, velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, çocuk yararına iştirak nafakası koşulları oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle kaldırılmasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 5.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur tespiti, yoksulluk nafakası talebinin reddi, ortak çocukiçin hükmolunan nafakaların miktarları, kendisi için hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılması, tazminatların miktarları yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, delillerin takdirinde yanlışlık yapılmadığı, usulü işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, affedilen veya hoşgörü ile karşılanan eylemler ile davanın devamı sırasında meydana gelen olayların taraflara kusur olarak yüklenemeyeceği, bu itibarla yanların boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur durumlarına ilişkin yapılan değerlendirmede herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alması gerektiği, bu önlemlerden birinin boşanma ve ayrılık davası devam ettiği sürece maddî imkânları kısıtlı olan eşin bakım ve geçimine diğer eşin katkısını sağlayan tedbir nafakası olduğu, tedbir nafakasına, talebe bağlı olmaksızın takdir edileceği, geçici bir önlem olarak dava tarihinden kararın kesinleştiği tarihe kadar hüküm altına alınacağı, ayrıca davanın her aşamasında taraflarca da talep edilebileceği, dolayısıyla tedbir nafakası takdirine ilişkin kararın, davanın açıldığı tarih itibariyle tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına ilişkin araştırma sonuçlarının dosyaya gelişini takiben hemen verilmesi gerektiği, öte yandan; boşanma ve ayrılık davalarında, tarafların kusur durumu hiçbir şekilde tedbir nafakasının takdirine etkili bir unsur olmadığı, lehine önlem alınacak olan taraf kusurlu olsa dahi, önlemi gerektirici sebebin varlığı halinde kanunda belirtilen geçici nitelikteki önlemlerin alınması gerektiği, yine, her iki tarafın da gelirinin bulunması tedbir nafakası verilmesine engel olmayacağını, ancak eşlerin ekonomik durumlarının birbirine yakın olması durumu söz konusu ise bu durumda geçici tedbir nafakası verme zorunluluğunun ortadan kalkacağının söylenebileceğini, tedbir nafakasının, hâkim tarafından yargılama sırasında kaldırılmadığı takdirde boşanma davasında verilen kararın kesinleşmesi ile kendiliğinden sona ereceğini, somut olay değerlendirildiğinde; davacı kadın yararına dava tarihinden başlamak ve hükmün boşanmaya ilişkin bölümünün kesinleştiği tarihe kadar geçerli olmak üzere uygun miktarda tedbir nafakası takdir edilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince, 31.12.2019 tarihli ara karar ile hükmolunan tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmesi isabetsiz olduğu, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, davacı kadının zorunlu ihtiyaçları, mahkemece ara karar ile kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarına yönelik bir istinafın bulunmaması ve hakkaniyet ilkesi birlikte hep birlikte değerlendirilerek, davacı kadın yararına, daha önce hükmedilen nafaka ile tahsilde tekerrüre neden olmamak üzere, dava tarihinden başlamak ve hükmün boşanmaya ilişkin bölümünün kesinleştiği tarihe kadar geçerli olmak üzere, uygun miktarda tedbir nafakası takdiri gerektiği, davacı kadının sosyal inceleme raporundaki beyanı ve SGK kayıtlarına göre düzenli ve sürekli gelir getiren bir işte çalıştığı, davalı erkeğin ise düzenli bir işinin olmadığı, çalıştığı zamanlarda ise asgari ücret düzeyinde bir gelir elde ettiği anlaşıldığından, 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesinin şartları lehine oluşmayan davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin, hakkaniyet kuralları da dikkate alındığında reddine karar verilmesinde her hangi bir isabetsizlik bulunmadığı, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, paranın alım gücü, günün ekonomik koşulları, ortak çocuğun ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, ortak çocuk için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalarının az olduğu, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri ile tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, evliliğin süresi, beklenen menfaatlerin kapsamı, manevî tazminata esas olan fiilin ağırlığı ve hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, davacı kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu gerekçesi ile davacı kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, tedbir nafakasının dava tarihinden boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar devamına, çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir, 900,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 25.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata, kadının diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı kadın vekili; tazminat ve iştirak nafakası miktarlarının az olduğunu, erkeğin sadakatsiz olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının yargılama giderlerine ilişkin hükümlerinde maddî hata yapıldığını, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, tazminatların ve iştirak nafakasının miktarı, yoksulluk nafakası talebinin reddi ile yargılama giderleri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı erkek vekili; müvekkiline yüklenen kusurlu davranışlara göre tazminat ve nafaka miktarlarının belirlendiğini, kusur durumunda bir değişiklik yapılmamasına rağmen tazminat ve nafakaların gerekçesiz şekilde artırıldığını, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; tazminat ve nafakaların miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, boşanma davası olup, uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tazminat ile nafakaya hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarlarının dosya kapsamına, hakkaniyete, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına uygun olup olmadığı, ortak çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarının tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.