"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1554 E., 2022/1982 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 13. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/440 E., 2021/867 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı-karşı davacı erkeğin, müvekkiline şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, aşağıladığını, sürekli tartışma çıkardığını, evden kovduğunu, müvekkilinin ailesi ve akrabaları ile görüşmesini istemediğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı-karşı davalı kadının müvekkilini aşağıladığını, küçük düşürdüğünü, birlik görevlerini yerine getirmediğini, ortak çocuklarla yeterince ilgilenmediğini, müvekkilinin annesine kötü davrandığını iddia ederek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, karşı dava tarihinden itibaren aylık 100,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, ortak konutun müvekkiline tahsis edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile evlilik birliği devam ederken davalı-karşı davacı erkeğin, eşine karşı şiddet uyguladığı, eşine annesinin yanında ''hayvan'' dediği, eşini aşağıladığı, küçük şeylerden kavga çıkardığı, davacı-karşı davalı kadını sürekli evden kovduğu, bunun karşısında davacı-karşı davalı kadının da davalı-karşı davacı erkeği aşağıladığı, küçük düşürdüğü, evin temizliğini ve yemeğini yapmadığı, çocuklarla genelde davalı-karşı davacının ilgilendiği, kayınvalidesine davacı-karşı davalı kadının iyi davranmadığı, davacı-karşı davalı kadın çalışırken çocuğa erkeğin annesinin baktığı, bu şekilde evlilik birliğinın devam etmeyecek nitelikte temelinden sarsıldığı, devamında kişi ya da kamu yararının kalmadığı, tarafların eşit kusurlu oldukları, bu şartlar altında taraflardan evlilik birliğini devam ettirmesinin beklenemeyeceği, bu kapsamda tarafların davalarının kabulü ile tarafların boşanmasına karar verildiği, bununla birlikte ortak çocuğun yaşı, anne sevgi ve bakımına muhtaç oluşu ve çocuğun menfaati göz önüne alınarak ortak çocuk ...'in velâyetinin annesine verildiği, babası ile kişisel kurulduğu, ortak çocuğun eğitim, sağlık, barınma ve diğer ihtiyaçları ile babanın ödeme gücü göz önüne alınarak kararın kesinleşmesi ile birlikte velâyeti annesine verilen ortak çocuk için aylık 500,00 TL iştirak nafakası takdir edildiği, kadının çalışıyor oluşu nazara alınarak yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği ve tarafların eşit kusurlu olmaları nedeni ile tazminat taleplerinin reddine karar verildiği gerekçesi ile her iki davanın da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurunun bulunmadığını, tek kusurlu olanın davalı-karşı davacı erkek olduğunu, müvekkili için maddî ve manevî tazminat koşullarının oluştuğunu, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre müvekkili yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğini belirterek erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, müvekkilinin reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurun davacı-karşı davalı kadında olduğunu, müvekkiline kusur olarak atfedilen olayların ispatlanmadığını, bir kısım olayların karşı tarafça affedildiğini, kadının davasının kabulü koşullarının oluşmadığını, müvekkili yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, müvekkilinin reddedilen tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece tarafların eşit kusurlu oldukları kabul edilmiş ise de; tüm dosya kapsamından; Mahkemece erkeğe yüklenen şiddet vakıasının evlilik birliği devam etse de zaman zaman gerçekleştiği, fiziksel şiddete ilişkin kusurun bu şekilde düzeltilmesi gerektiği, erkeğe yüklenen hakaret ve aşağılama vakıalarına yönelik tanık beyanlarının duyuma dayalı olduğu, erkeğe bu vakıaların kusur olarak yüklenemeyeceği ve gerekçeden çıkarılması gerektiği, erkeğin ayrıca kadının ailesi ile görüşmesini istemediği, Mahkemece erkeğe yüklenen sair vakıaların gerçekleştiği, kadının tanık beyanlarında yer alan sair vakıalarda net bir tarihin bulunmadığı, Mahkemece kadına yüklenen aşağılama vakıasının ispatlanmadığı, yine kadına yüklenen kayın validesine iyi davranmama vakıasına yönelik tanık beyanının soyut olduğu, bu vakıanın da kadına yüklenemeyeceği, gerekçeden çıkarılması gerektiği, Mahkemece kadına yüklenen sair vakıaların gerçekleştiği, erkeğin tanık beyanlarında yer alan sair beyanların sebep ve saiki belli olmadığı gibi beyanlarda net bir tarihin de olmadığı, bu kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin, kadına nazaran daha fazla kusurlu olduğu, gerçekleşen bu durum karşısında erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda daha kusurlu ise de, kadın da kusurlu olup, kendisi de boşanma davası açtığına göre, kadının, erkeğin boşanma davasına itirazının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, evlilik birliğinin devamında, taraflar bakımından korunmaya değer yarar kalmadığı, bu durumda, tarafların kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin kabulüne karar verilerek Mahkemenin kusura ilişkin gerekçesinin düzeltildiği, ortak çocuk ...'in 2017 doğumlu olduğu, çocuğun anne yanında kalmasının bedeni, fikri, ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde ciddi bir delilin bulunmadığı, anne sevgi ve şefkatine muhtaç olduğu, tarafların fiili ayrılıklarından itibaren annenin yanında kaldığı, açıklanan nedenlerle Mahkemece bu hususta verilen kararın isabetli olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, tedbir nafakasının mahiyeti, tarafların Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları da dikkate alındığında, gelirlerinin benzer olmaması gözetildiğinde kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği, bu nedenle kadının tedbir nafakasının reddine yönelik istinaf isteminin kabulüne karar verildiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, çocuğun ihtiyaçları, paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi gereğince ortak çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesinin ve miktarının isabetli olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda kadının hafif kusurlu olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında gelirlerinin benzer olmaması da gözetildiğinde kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, bu kapsamda kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine yönelik istinaf isteminin kabulüne karar verilerek, kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedildiği, boşanmaya sebep olan olaylarda maddî tazminat isteyen kadının az kusurlu olduğu, boşanma sonucu bu eşin en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği ve erkeğin eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, bu kapsamda kadın yararına erkeğe atfedilen kusurlu davranışların ağırlığı, evlilik süresi, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, kişilik haklarına yapılan saldırı, kadının az da olsa kusurlu olduğu dikkate alınarak kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedildiği gerekçesi ile kadının kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin reddine yönelik; erkeğin ise kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurusunun kabulüne sair istinaf taleplerinin esastan reddine; gerekçe değiştiğinden esas hakkında hüküm kurulması gerektiğinden İlk Derece Mahkemesi kararının tamamının kaldırılmasına, her iki davanın da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına asıl dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 350,00 TL tedbir nafakasına, tedbir nafakasının 24.08.2022 tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL'ye çıkartılmasına, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 45.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin karşı tarafa şiddet uygulamadığını, tanıkların görgüye dayalı bilgisi olmadığını, itibar edilemeyeceğini, müvekkiline yüklenen kusurların gerçekleşmediğini, tanıkların gerçeğe aykırı, soyut, görgüye dayalı olmayan beyanlarına itibar edilerek hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olan kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceğini, nafakaların da son derece fahiş olduğunu, kadının hiç bir engeli olmamasına rağmen çalışmadığını, kadın yararına tazminat koşullarının da oluşmadığını, hükmedilen tazminatların fahiş olduğunu, müvekkili yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası, tazminatlar ile müvekkilinin reddedilen tazminat talepleri yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, davacı-karşı davalı kadın yararına hüküm altına alınan tedbir ve yoksulluk nafakası ve tazminatların koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ile miktarları, davalı-karşı davacı erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.