Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1624 E. 2023/4485 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı erkeğin, boşanma, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddi manevi tazminata hükmedilmesine ilişkin yerel mahkeme kararını, evlilik birliğinin temelinden sarsılmadığı ve kendisinin kusurlu olmadığı iddiasıyla temyiz etmesi üzerine uyuşmazlık çıkmıştır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin, boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğunun ve davacı kadının kusurunun ispatlanamadığının, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının, davacı kadının çalışmadığı ve yoksulluğa düşeceği için yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin, maddi ve manevi tazminat şartlarının oluştuğunun ve miktarlarının da uygun olduğunun yerel mahkemelerce isabetli bir şekilde belirlendiği gözetilerek, istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1659 E., 2022/1993 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 5. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/475 E., 2021/1079 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalının evlilik birliği sorumluluklarını yerine getirmediğini, sürekli hakaret ve tehdidine uğradığını, davalının, komşularını ve arkadaşlarını cinsel yönden taciz ettiğini, aşk ilanında bulunduğunu, bu nedenle çevresinde kimse kalmadığını, evlilik birliği çekilmez hale geldiğinden Haziran 2020 tarihinde evden ayrılarak ablasının yanına sığınmak durumunda kaldığını, davalının beyanlarını kabul etmediğini, aile birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla davalı eşi ile boşanmalarına,

lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, eşinin evi terk ettiğini, eşini sevdiğini ve boşanmak istemediğini beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiş, tahkikat aşamasında sunduğu 20.09.2021 tarihli dilekçesi ile boşanmaya karar verilmesi halinde lehine 10.000 TL maddî ve 10.000 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının, davacı ve ailesine maddî ve manevî olarak destek olmadığı, sert mizaçlı olduğu, komşular ve çevredekilerle tartışmalarının olduğu, insanlara ve hayvanlara ters ve tutarsız eylemleri bulunduğu, davalının, davacı tanığı ....ye aşık olduğunu beyan ettiği, tarafların yaklaşık bir yıldır ayrı yaşadıkları, davacının, ablası ....'nin evine sığınmak durumunda kaldığı, taraflar arasındaki evlilik birliğinin, ortak hayat yeniden tesis edilemeyecek şekilde temelinden sarsılmasında davalının kusurlu olduğu gerekçesi ile davacının davasının kısmen kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, davacı lehine hükmedilen aylık 500,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 600,00 TL'ye artırılmasına ve yoksulluk nafakası olarak devamına, davacı lehine 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili, müvekkilinin tarafların barışacağı düşüncesi ile zamanında tanıklarını bildirmediğini, davacının iddilarının asılsız olduğu gibi tanığının beyanının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının sebepsiz evi terk ettiğini, iyiniyetli olmadığını, müvekkili aleyhinde hükmedilen nafaka ile maddî ve manevî tazminat şartlarının oluşmadığını, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, davacı lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının dilekçeler aşamasında delile dayanmadığı, tahkikat aşamasında tanık listesi sunduğu, davalı vekilinin yargılama aşamasında davalının, davacı ile barışmak istediğini beyan ettiği, 04.10.2021 tarihli celsede davalı vekilinin celbini istedikleri delillerinin ve tanıklarının bulunmadığını ifade ettiği, İlk Derece Mahkemesince de kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalının tam kusurlu olduğu, davacıya atfı kabil bir kusurun ispatlanmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, İlk Derece Mahkemesinin davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmaya sebep olan olaylarda davalının tam kusurlu olduğuna ilişkin belirlemesinin isabetli olduğu, boşanma veya ayrılık davası açılınca, geçici önlemler kendiliğinden alınacağından davacı lehine tedbir nafakasına hükmedilmesinin ve hükmedilen nafakanın miktarının uygun olduğu, davacının çalışmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği, davacı lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin ve hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının da uygun olduğu, boşanma sebebiyle mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen ve boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğinden davacı lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin doğru olduğu gibi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile tazminata esas olan fiilin ağırlığı, evlilik süresi ve hakkaniyet ilkesine göre hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının da isabetli olduğu, açık bir istinaf itirazı bulunmamakla birlikte davalının tahkikat aşamasında sunduğu dilekçesi ile talep ettiği maddî ve manevî tazminat taleplerinin esası hakkında bir karar verilmemesinin de isabetli olduğu, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesi ile davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili, müvekkilinin boşanmak istemediğinden zamanında tanıklarını bildirmediğini, daha sonra sunulan tanıklarının dinlenilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının iddilarının asılsız olduğunu, davacı tanığının beyanının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi soyut ve gerçek dışı olduğunu, dosyada herhangi bir delil bulunmadığını, davacının sebepsiz evi terk ettiğini ve iyiniyetli olmadığını, müvekkili aleyhinde hükmedilen nafaka ile maddî ve manevî tazminat şartlarının oluşmadığını, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, davacı lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte, davalı erkekten kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, davacı kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 129 uncu maddesi, 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,04.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.