"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1668 E., 2022/1936 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Batı 8. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/104 E., 2021/663 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı - karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin evlilik birliğinin gereklerine ve eş olmanın sorumluluklarına uygun olmayan tutum ve davranışları sebebiyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, kadına sevgi ve saygı göstermediğini, ilgisiz ve kayıtsız kaldığını, bir bahane bularak tartışmayı ve tartışmayı kavgaya dönüştürmeyi huy edindiğini, hakaret ettiğini, sinirli ve gergin yapısı ile sürekli huzursuzluk çıkardığını, yaptığı iş karşılığı eline yüklü miktarda toplu para geçtiğinde, yılda en az iki üç kere ve her biri 2-3 ay olmak üzere evden ayrılarak bilinmeyen yerlere gidip yaşamayı huy edindiğini, bu uzun ayrılıklar süresinde kadın ve çocuğu ile her türlü iletişimi kestiğini, ancak parası bittiğinde evine döndüğünü, 13.03.2019 tarihinde kavga çıkardığını kadına hakaret ve küfür ettiğini, ortak konutu terk ettiğini, evin bakım ve iaşesine katılmadığını ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin kadına verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 600,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile, kadın yararına 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yine kadın yararına 40.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminatın yasal faizi ile birlikte kadına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı - karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinden doğan tüm görevlerin erkeğe ait olduğunu düşünerek her şeyi erkekten beklediğini, sık sık ailesinin yanına gitmesini meşru karşıladığını, erkeğe gereken ilgi ve sevgiyi göstermediğini, yatakları ayırdığını, kendi istek ve arzularının her şeyden önce geldiğini, erkeği aşağıladığını, hakaretler ettiğini, sürekli olarak evden ayrılmak gayreti içinde olduğunu, hatta çeşitli zamanlarda erkeği evden uzaklaştırmak için zaman zamanda devlet kurumlarını yanıltarak uzaklaştırma kararı aldığını, tutarsız hareketlerle erkeği tekrar çağırdığını, iyi bir anne olmadığını, ortak çocuğu babasından uzaklaştırdığını, erkeği ailesi ile görüştürmek istemediğini ileri sürerek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuk yönünden ortak velâyet düzenlemesi yapılmasına, erkek yararına 40.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin, evlilik birliği içerisinde üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediği, evin bakım ve iaşesi ile ilgilenmediği, eline para geçtiği zamanlarda evi üç dört ay kadar terk edip sonra eve tekrar döndüğü, bunun evlilik içerisinde iki üç kez tekrarlandığı, kadına “Yalancı, dolandırıcı, hırsız, ahlaksız, kaltak” gibi sözlerle küfür ve hakaret ettiği, akabinde de ortak haneyi terk ettiği, bu yaşananların taraflar arasında açılıp 10.04.2018 tarihinde feragatle sonuçlanan boşanma davasından sonra olduğu, karşı dava bakımından yapılan değerlendirmede ise kadının erkeğe hakaret ve küfür ettiği, erkeğin önceki eşinden olan oğlunu evde istemediği, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun bakım ve ihtiyaçlarının annesi tarafından karşılandığı, yaşı itibariyle de anne bakım ve şefkatine muhtaç olduğu gerekçesiyle velâyetin anneye verilmesine, baba ile aralarında kişisel ilişki tesisine, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk, ortak çocuk yararına ise aylık 600,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ödenmesine, kadın yararına yasal şartları oluştuğu gerekçesiyle 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi kararının nafaka ve tazminatların miktarı ile tazminatlara faiz işletilmemesi yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi kararının kadının kabul edilen davası, kusur belirlemesi, ortak velâyete ilişkin hüküm kurulmaması, kadın yararına hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile kendi tazminat taleplerinin reddi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince belirlenen kusurların gerçekleştiği, bu kusurlu davranışlara göre erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu yönünde yapılan değerlendirmenin isabetli olduğu, velâyetin anneye verilmesinin ve baba ile kişisel ilişkinin uygun olduğunun sosyal inceleme raporu ile tespit edildiği, ortak velâyete ilişkin koşulların oluşmadığı, kadının sürekli ve düzenli olarak asgari ücreti aşan seviyede gelir elde ettiği bir işte çalıştığı, böylece kadın yararına yoksulluk nafakası şartlarının oluşmadığı, evliliğin fiilen iki yıl sürdüğü tarafların kusurlu davranışları ve ekonomik durumlarına göre daha uygun bir miktar maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu, kadının tazminatlara faiz uygulanmasına yönelik talebi olduğu halde bu talebin karşılanmadığı gerekçesiyle kadının maddî ve manevî tazminatların miktarı ile tazminatlara faiz uygulanmamasına yönelik istinaf talepleri ile erkeğin kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasına yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin bu yönlere ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılarak yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulması suretiyle karşı davada verilen boşanma hükmü kesinleştiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına yasal şartları oluştuğu gerekçesiyle 30.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminatın boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına ödenmesine, tarafların sair istinaf başvurularının ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkek tarafından dinlettirilen tanık beyanlarının hükme esas alınmadığını, kadının habersiz kredi çekerek güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu, öfke kontrolünün olmadığını, küfür ve hakaret ettiğini, ilgisiz davrandığını, kadın yararına tedbir nafakası ödenmesine ilişkin koşulların oluşmadığını, mahkemenin takdirinde olmasına rağmen ortak çocuk yönünden ortak velâyete karar verilmemesinin hatalı olduğunu, kişisel ilişki süresinin kısa olduğunu ileri sürerek kararın kadının kabul edilen davası, kusur belirlemesi, ortak velâyete ilişkin hüküm kurulmaması, kişisel ilişki süresi, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası ve tazminatlar ile kendi tazminat taleplerinin reddi yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte erkekten kaynaklı bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, tarafların kusur durumlarına göre kadının davasının kabulüne karar verilmesi ile kadın yararına maddî-manevî tazminat ve tedbir nafakası ödenmesine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı oluşmuş ise miktarların hakkaniyete uygun olup olmadığı, erkeğin tazminat taleplerinin reddine ilişkin verilen kararın dosya kapsamına uygun düşüp düşmediği, ortak çocuk yönünden ortak velâyet uygulanmasına yönelik şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, çocuk ile babası arasında kurulan kişisel ilişki süresinin yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 nci, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri. Birleşmiş Milletler Çocuk hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü ve 12 nci maddesi. Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.