"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2954 E., 2022/3694 K.
KARAR : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tokat Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/729 E., 2022/364 K.
Taraflar arasındaki boşanma, ziynet ve çeyiz alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, ziynet alacağı davasının kabulüne, çeyiz alacağı davasının reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 3 ay birlikte yaşadıklarını, sonrasında ayrıldıklarını, kadının hamile olduğunu, erkeğin bu süreçte kadını hiç aramadığını, çocuğunu da hiç görmediğini, babalık görevini yerine getirmediğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, çok kıskanç davrandığını, kadının evden tek başına dışarı çıkmasına dahi izin vermediğini, kadını ailesi ile görüştürmediğini, bu amaçla telefonunu dahi kırdığını, kadına karşı ilgisi ve evliliğin devamı için çabası olmadığını, kadının çalışmasına izin vermediğini, tarafların evinin erkeğin kök ailesinin evi ile aynı apartmanda olduğunu, erkeğin ailesinin tarafların evliliklerine müdahale ettiğini, ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 500,00 TL iştirak, kadın yararına 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 200.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, ziynet eşyaları ile ev eşyalarının kadına aynen iadesine, mümkün değil ise bedeline hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek, usulüne uygun tebligata rağmen davaya süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin, kadını ortak konuttan gönderdiği, ortak konuttan gönderdikten sonra sonra hamile olan kadını ayrılık sürecinde arayıp sormadığı, doğumda yanında olmadığı, ortak çocuğu arayıp sormadığı, ihtiyaçlarıyla ilgilenmediği, kadının ailesiyle görüşmesine engel olduğu, ailesinin evliliğe müdahalesine engel olmadığı, ailesinin etkisinde kaldığı, böylelikle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun yaşının küçük olması nedeniyle anne bakımına muhtaç olması, ayrılık sürecinde annesi ile birlikte olması, çocuğun bakım ve gözetimi ile ilgili hususlarda bir şikayetin olmaması, annenin sosyal desteğinin bulunması ve erkeğin kusurlu davranışları ile birlikte çocuğun alıştığı ortamdan ayrılmamasının menfaatine olduğu dikkate alınarak ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuğun yaşı, babalık duygularının tatmini gerektiği değerlendirilerek baba ile ortak çocuk arasında yatılı olacak şekilde kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir, 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına ise aylık 400,00 TL tedbir nafakası ile 10.000,00 TL toptan yoksulluk nafakası ödenmesine, yasal şartları oluştuğu gerekçesiyle kadın yararına 15.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine, kadının ziynet alacağına ilişkin davasını kanıtladığı yönünde yapılan değerlendirme ile ziynet eşyalarının kadına aynen iadesine, aynen iade mümkün değilse bedelinin yasal faizi ile birlikte ödenmesine, kadının çeyiz eşyalarına ilişkin talebinin ise reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf başvurusunda; İlk Derece Mahkemesi kararının kişisel ilişki süresi, manevî tazminat ile iştirak ve yoksulluk nafakalarının miktarı, reddedilen çeyiz eşyası talebi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili istinaf başvurusunda; İlk Derece Mahkemesi kararının hükmün tümü yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının hamilelik ve doğum sürecinde tek olduğunu, erkeğin bu süreçte kadınla ve çocukla ilgilenmediğini, ortak çocuğun babasını tanımadığını, yaşının çok küçük olduğunu, erkeğin aile içi şiddet nedeniyle hapis cezası aldığını, sabıkasının bulunduğunu, böyle bir durumda olan baba ile ortak çocuk arasında yatılı kişisel ilişki kurulmasının hatalı olduğunu, erkeğin kusurlu davranışlarına nazaran kadın yararına hükmedilen manevî tazminat miktarının az olduğunu ileri sürerek, kararın kişisel ilişki ve manevî tazminatın miktarı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan ve erkeğin tam kusurlu eylemleri nedeniyle tarafların boşanmalarına dair verilen kararın fer'îsi niteliğinde kadın yararına hükmedilen manevî tazminat miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı ile ortak çocuk ile babası arasında tesis edilen yatılı kişisel ilişkinin ortak çocuğun menfaatine olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 182 nci, 323 üncü ve 324 üncü maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı kadın yararına hükmolunan manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen manevî tazminat miktarı yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen manevî tazminat miktarı yönünden davacı kadın yararına BOZULMASINA,
3.Davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.