"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/31 E., 2022/1795 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Manisa 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/79 E., 2020/502 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının da kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, ziynet alacağı davasının ise reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı-davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm tesisine, davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin ise diğer yönlere ilişkin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı-davalı erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 12.06.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre davalı-davacı kadın vekili tarafından temyize konu edilen, reddedilen ziynet alacağı toplamı Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmaktadır. Bu hale göre davalı-davacı kadın vekilinin ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin ise reddedilen yön dışındaki itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, belli edilen 12.06.2024 gününde duruşmalı temyiz eden davacı-davalı ... vekili Av. ... geldi. Karşı taraf temyiz eden davalı-davacı ... ve vekili gelmedi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2008 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, kadının, hakaret ettiğini, onur kırıcı davrandığını, birlik görevlerini ihmal ettiğini, cinsel birliktelikten kaçındığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-davalı erkek tarafından süresinde birleşen davaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadına dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen davalı-davacı kadın tarafından süresinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
2.Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; asıl dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, hakaret ettiğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, ekonomik ve fiziksel şiddet uyguladığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, kadına düğünde takılan 5 adet bileziğin erkek tarafından alınarak borçları için bozdurulduğu ancak kadına iade edilmediğini iddia ederek birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL yoksulluk nafakası, 100.000,00 TL maddî tazminat, 100.000,00 TL manevî tazminat, 5 adet burma bileziğin kadına aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması durumunda ise yasal faizi ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL ziynet alacağı bedelinin kadına verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-davacı kadın vekili 01.07.2020 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; ziynet alacağı davası yönünden alınan bilirkişi raporunda, ziynet bedelinin 14.900,00 TL olarak hesaplandığı ve ziynet alacağı davasının 14.900,00 TL üzerinden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadının, hakaret ettiği, onur kırıcı davranışlarda bulunduğu, küçük sorunları büyütüp sürekli tartışma ortamı yarattığı, erkeği sürekli küçümsediği, çalıştığı dönemlerde birliğin giderlerine iştirak etmediği, çalışmadığı dönemlerde ise birlik görevlerini ihmal ettiği, erkeğin ise fiziksel şiddet uyguladığı, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, bu durumun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın da kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin alınan sosyal inceleme raporu içeriği de dikkate alınarak anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, ortak çocuğun ihtiyaçları dikkate alınarak ortak çocuk yararına dava tarihinden karar tarihine kadar aylık 300,00 TL tedbir nafakası, karar tarihinden sonra aylık 500,00 TL tedbir nafakası, karar kesinleştikten sonra aylık 500,00 TL iştirak nafakası, kadının düzenli ve sürekli gelir getiren bir işi olduğu dikkate alınarak nafaka taleplerinin reddine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu olan erkeğin davranışlarının kadının kişilik haklarına zarar verdiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, mevcut ve beklenen menfaat dikkate alınarak kadın yararına 8.000,00 TL maddî tazminat, 10.000,00 TL manevî tazminat, ziynet alacağı davası yönünden yapılan incelemede ise somut olayda, kadın tarafından sunulan fotoğraflarla ziynetlerin iadesi istenmişse de ziynetlerin erkeğin borcu sebebiyle alınarak iade edilmediğinin de iddia edildiği, erkeğin ise bu iddiaya karşılılık süresinde cevap dilekçesi sunmadığı ve vakıayı inkar ettiği, ziynet eşyalarının varlığının ve erkek tarafından iade edilmek üzere rıza dışında alındığını ispat yükünün kadın da olduğu, tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde iddiaların ispatlanamadığı belirtilerek ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, birleşen davanın reddine karar verilmesi gerektiği, her iki davanın birlikte görülmesinin hatalı olduğu, kadının davasının süresinde açılmadığı, kadının tanıklarının akrabası olduğu ve yanlı beyanlarda bulundukları, kadının tazminat taleplerinin reddine ve erkek yararına tazminata hükmedilmesi karar verilmesi gerektiği belirtilerek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, erkeğin dinlenen tanıklarının akrabası olduğu ve yanlı beyanda bulundukları, yoksulluk nafakası ve ziynet alacağı talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında yemin deliline dayanıldığı, mahkemece yemin teklif etme hakkının hatırlatılmadığı, tazminat ve ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarlarının ise az olduğu belirtilerek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve ziynet alacağı davasının reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; her ne kadar taraf vekillerince dinlenen tanıkların tarafların akrabaları olduğu ve yanlı beyanda bulundukları, bu sebeple tanıkların beyanlarının hükme esas alınamayacağı iddia edilmişse de 6100 sayılı Kanunu'nun 255 inci maddesi hükmü uyarınca aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olanın tanıkların gerçeği söylemiş olmaları olduğu, akrabalık veya diğer bir yakınlığın başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamayacağı, dosyada tanıkların olmamışı olmuş gibi ifade ettiklerini kabule yeterli delil ve olgu bulunmadığı, bu sebeple tanıkların görgüye dayalı sözlerine değer verilmesi gerektiği ve taraf vekillerinin bu yöndeki itirazlarının yerinde olmadığı, karşı davanın, cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içinde ayrı bir dilekçe verilmek suretiyle açılacağı, süresinden sonra karşı dava açılması halinde, mahkemece davaların ayrılmasına karar verileceği, aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebileceği, birleştirme kararının, ikinci davanın açıldığı mahkemece verileceği ve bu kararın, diğer mahkemeyi bağlayacağı, davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılacağı, bu düzenlemelere göre İlk Derece Mahkemesince cevap süresinden sonra açılan karşı davanın 6100 sayılı Kanun'un 133 üncü maddesi gereğince asıl davadan ayrılmasına karar verilerek, esas defterinde ayrı bir sıraya kaydı sağlandıktan sonra, 6100 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince aralarında bağlantı bulunmasını dikkate alarak, ikinci açılan dava niteliğinde olan tefrik olunan davanın, önce açılan dava niteliğindeki erkeğin davası ile birleştirilmesine karar verilmesi ve davaların yargılamasını birlikte yürütmüş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı ve erkek vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları yerinde olmadığı, tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde, kadının, erkeğe ve erkeğin ailesine hakaret ettiği, erkeğin ise fiziksel şiddet uyguladığı ve güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin yine de ağır kusurlu olduğu ve her iki davanın da kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-davacı kadının ağır kusurlu olmadığı açık ise de tarafların gelirlerinin denk olduğu, kadının düzenli ve sabit gelirinin bulunduğu ve kadın yararına yoksulluk nafakası şartlarının oluşmadığı, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi şartlarının oluştuğu, ancak tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında, kadın yararına takdir edilen tazminatların miktarlarının az olduğu, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesinin ortak çocuğun üstün yararı ve dosya kapsamına uygun olduğu, her ne kadar ziynetlerin varlığının dayanılan düğün fotoğrafları ile ispat edildiği, kadının ziynetlerin geri verilmek üzere kendisinden alındığını ispat yükümlülüğü bulunmasa da ziynetlerin koca tarafından alındığı, bozulduğu, harcandığını ispatla yükümlü olduğu, dinlenen kadının tanıklarının bu konuda herhangi bir beyanlarının bulunmadığı, bu hususta bir itirazda da bulunulmadığı, erkeğin tanıklarının ise ziynetlerin kadında kaldığını bildirdikleri, İlk Derece Mahkemesince kadının iddiasını ispat edilememiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasının sonucu itibariyle doğru olduğu ve kadın vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının yerinde olmadığı belirtilerek; davalı-davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden esas hakkında hüküm kurulmasına, İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin yukarıda belirtildiği şekilde düzeltilmesine, kadın yararına 30.000,00 TL maddî tazminat, 30.000,00 TL manevî tazminat, davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin ise diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve ziynet alacağı davasının reddi yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davalarında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının ve erkeğin davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına yoksulluk nafakası maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise tazminatların miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, tarafların dinlenen tanık beyanlarının hükme esas alınmasının isabetli olup olmadığı, birleşen davanın usul ve yasaya uygun olarak açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanunu'nun 133 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 189 uncu maddesi, 190 ıncı maddesi, 255 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ıncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 inci maddesi, 327 inci maddesi, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı- davacı kadın vekilinin ise aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-davacı kadın vekilinin ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin miktar yönünden temyiz sınırının altında kalması sebebiyle REDDİNE,
2.Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a-Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminatların miktarları yönünden davalı- davacı kadın yararına BOZULMASINA,
b-Davacı- davalı erkek vekilinin tüm, davalı- davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'ye yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'ya iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.