"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3151 E., 2022/3986 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında
hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : İskilip Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2021/98 E., 2022/209 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, ziynet alacağı davasının ise kabulüne karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin, kadına sürekli hakaret ettiğini, yıllarca fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, evlilik süresince evde kadına boş kağıda imza attırarak boşanmak istediğini söylediği ve bu kağıda imza atmazsan eline 300,00 TL verip s..tir ederim seni diyerek kadının onur ve haysiyetiyle oynadığını, kadının ailesini, akrabalarını, arkadaşlarını ziyaret etmesine karşı çıktığını, yakınlarının cenazesine dahi gitmesine müsaade etmediğini, eğer giderse de boşanmakla çocukların yüzünü göstermemekle tehdit ettiğini, ailesinin ziyarete gelmesine de izin vermediğini, kadını ve ailesini küçük gördüğünü, beğenmediğini, kadına sürekli o....çocuğu, 3-5 kişinin çocuğu, yüzün g..tüme benziyor, yüzüne bakılacak tarafın yok gibi şeyler söylediğini, ekonomik sıkıntılar yaşattığını, sevgi ve saygı göstermediğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî ve 60.000,00 TL manevî tazminata, kadına düğününde her biri 20 gramdan 8 adet 3'lü burma bilezik, her biri 14 gramdan 7 adet 2'li burma bilezik ve küpe, kolye bileklik ve yüzükten oluşan 120 gram set ziynet eşyası olarak takıldığını, ancak erkeğin bu ziynet eşyalarının bazılarını evlilik birliği içindeyken kadının rızası olmadan, darp ederek zorla alıp babasına ait Ulaştepe'deki evin diğer hissedarlarından hisseleri satın almak için kullandığını, bir kısmını da yine zorla, rıza dışı alıp ...'da ev almak için bozdurup kullandığını, erkeğin ...'da ziynet eşyalarını bozdurarak kendi üzerine almış olduğu bu evi 2012 yılında satarak İskilip'te babası adına bir ev satın aldığını, müvekkilin elinde hiçbir ziynet eşyası bulunmadığını, bu nedenlerle sayılan ziynet eşyalarının mümkünse aynen iadesine; mümkün değilse fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; kadının iddialarının gerçek dışı olduğunu, birlik görevlerini yapmadığını, hakaret ettiğini, aşağıladığını beyanla kadının art niyetli ve nafakayı artırmaya yönelik olan taleplerinin reddini ve sosyal ekonomik durum araştırması yapılarak önceki nafakanın da davacının daimi iş sahibi olması sebebiyle kaldırılmasına ve davanın tüm talepler yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin, ortak evin ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamadığı, kadına hakaret ettiği, saygısız tutum sergilediği, ortak konutu haklı bir sebep olmaksızın terk ettiği, daha önce erkek tarafından açılan boşanma davasının kadının kusuru ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verildiği, kadına atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı, tarafların uzun yıllardır ayrı yaşadıkları, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, kadın lehine aylık 650,00 TL tedbir nafakasına, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının bir kusuru bulunmadığı, her ne kadar davacı da şu anda İşkur'dan işe girerek asgari ücret ile çalışıyor ise de; bunun yoksulluk nafakası talep etmesine engel bir durum olmayıp, davalının ise memur olarak çalıştığından tarafların sosyal ve ekonomik durumu gözetilerek kadın lehine aylık 850,00 TL yoksulluk nafakasına, nafakaya her yıl TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında artış uygulanmasına, yasal koşulları oluştuğundan kadın lehine 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, ziynetlerin aynen iadesine, olmadığı taktirde 86.140,00 TL bedelinin kadına ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; nafakaların ve tazminatların miktarının az olduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin sarsılmasında kusurlu olmadığını, kadının boşanma davası ve fer'ileri ile ziynet alacağının kabul edilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek; hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadının, evin temizliği ile ilgilenmeyerek ve eşinin ütüsünü yapmayarak birlik görevini yerine getirmediği, kadına birlik görevini yerine getirmeme kusurunun eklenmesi gerektiği, bu durumda taraflara yüklenen kusurlar ve kusur dağılımı yönünden hükmün kusura ilişkin gerekçesinin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda ortak evin ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamayan, kadına hakaret eden, saygısız tutum sergileyen, ortak konutu haklı bir sebep olmaksızın terk eden erkeğin ağır kusurlu, birlik görevini yapmayan kadının ise az kusurlu olduğu, şeklinde düzeltilmesine, kadının çalıştığı, kendisini yoksulluktan kurtarmaya yetecek, aylık sürekli ve düzenli gelirinin olduğu, bu hususun SGK kayıtları ile de sabit olduğu, kadın yönünden boşanma yüzünden yoksulluğa düşme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu gerekçesiyle kadın lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, kadının dava dilekçesinde alyans talebi olmadığı halde talep aşılarak 1 adet 18 ayar ve ortalama 2.5 gram olan alyans yönünden hüküm kurulması ve faiz başlangıcının hatalı hükmedilmesi yönünden ziynet alacağına ilişkin yeniden hüküm kurulması suretiyle kadının dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL ziynet eşyası talebinde bulunduğu, 25.04.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile de bu talebini 86.140,00 TL olarak ıslah ettiği, Mahkemece kabul edilen ziynet eşyalarının bedeli olan 86.140,00 TL'nin 1.000,00 TL'sinin dava tarihinden itibaren, geriye kalan 85.140,00 TL'sinin ıslah tarihi olan 25.04.2022 tarihinde itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine, tarafların sair istinaf itirazları yönünden ise; İlk Derece Mahkemesi karar usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle tarafların sair istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının az da olsa kusurlu kabul edilmesinin haksız olduğunu, kadının geçici olarak belediyede çalıştığını, kadrosu olmadığını, her an işsiz kalma ihtimali olduğunu, çalışıyor olmasının yoksulluk nafakası almasına engel olmadığını, tedbir nafakasının miktarının az olduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının reddi, tedbir nafakasının miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin sarsılmasında kadının kusurlu olduğunu, erkeğe kusur yüklenmesinin ve kadın lehine tazminatlara hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, geçen zamanda erkeğin ekonomik durumunda bir değişiklik olmadığı halde Bölge Adliye Mahkemesince tazminat miktarlarının artırılmasının hatalı olduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; boşanma davasında kusurun kimden kaynaklandığı, kadın lehine tedbir nafakası ve tazminatlara hükmedilmesinin ve miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddinin hukuka uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’un 4 üncü maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi uyarınca, boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir. Bölge Adliye Mahkemesince kadının çalıştığı, kendisini yoksulluktan kurtarmaya yetecek aylık sürekli ve düzenli gelirinin olduğu gerekçesiyle yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmişse de; 2021 yılında yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasına göre davacı kadının belediyede işçi olarak aylık 2.500,00 TL gelirle çalıştığı, adına kayıtlı mal varlığı olmadığı, davalı erkeğin ise memur olup İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde şube müdürü olarak aylık 5.700,00 TL civarı gelirle çalıştığı anlaşılmaktadır. Asgari ücretle çalışılmakta bulunulması tek başına yoksulluk nafakası bağlanmasını veya yoksulluk nafakasının ortadan kaldırılmasını gerektiren bir durum olarak kabul edilemez (Hukuk Genel Kurulunun 1.5.2002 tarih 2-397 Esas, 339 Karar, 24.14.2014 tarih ve 2013/3-1364 Esas, 2014/1082 Karar sayılı kararları). Somut olayda davalı erkeğin ekonomik ve sosyal durumunun kadınınkinden daha yüksek olduğu anlaşıldığından davacı kadın lehine 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi koşulları gerçekleşmiştir. O halde, davacı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken yazılı gerekçe ile isteğin reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden davacı kadın yararına BOZULMASINA,
2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı erkeğin tüm, davacı kadının diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davacıya iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.