Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1712 E. 2023/3626 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, belirlenen kusur tespiti, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, ortak velayet ve çocuk velayeti konularında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ve ihlal edilen menfaatler gözetilerek, kadına hükmedilen maddi tazminat miktarının az olduğu gerekçesiyle, davacı kadın yararına bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2439 E., 2022/2502 K.

KARAR : Başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 7. Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı erkek vekilinin tüm istinaf taleplerinin esastan reddine, davacı kadın vekilinin istinaf başvurularının ise kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiş olup incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 04.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davalı ... ile vekili Av. ... ve karşı taraf temyiz eden davacı ... vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların her ikisinin ailesinin de otomotiv sektöründe faaliyet gösteriyor olmasından dolayı yakınlığın mevcut olduğunu, bunun yanında davalı ve ailesinin bir çok iş kolunda da önemli yatırımlarının bulunduğunu, davalının her biri çok büyük sermaye ve varlıkla faaliyet gösteren aile şirketler grubunda bu şirketlerin hepsinde söz sahibi ve üst düzey yönetici, özellikle otomotiv grubu ve akaryakıt işletmelerinin kendisinin sorumluluğunda olmak üzere her biri mali açıdan büyük bu şirketlerin önemli ortaklarından ve yöneticilerinden olduğunu ancak ildeki geleneksel ataerkil aile yapısı itibarıyla kayden bu şirketlerin hakim ortağı babası ve amcalarının gözükmekte olduğunu, müvekkilinin evlendikleri tarih itibarıyla babasının yönetim kurulu başkanı olduğu... Otomotiv'de yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak görev yapmakta iken evlilik ve ilk çocuklarının dünyaya gelmesi ile birlikte özellikle davalının kendisinin çalışmayarak ortak çocuk ve hane ile ilgilenmesi isteğine bağlı olarak ev kadınlığı ve böylece doğrudan anneliğe geçiş yaptığını ve o günden itibaren tüm yaşamını davalıya, müşterek çocuklara ve haneye adadığını, davalının aşırı alkol kullanımı olduğunu, alkol aldıktan sonra çok daha farklı bir insan profili ortaya koyduğunu, agresif, saldırgan ve her türlü küfürü sarf ettiğini, davalının başka kadın ve kızlarla olan ve alenen sergilemekten çekinmediği gönül birliktelikleri olduğunu, başka kadın ve kızlarla gönül birlikteliği yaşarken de bunları fotoğrafladığını, cep telefonuna arşivlediğini, bütün bu olaylardan dolayı müvekkilinin sağlık açısından etkilendiğini, müvekkilinin aşırı kilo kaybı yaşadığını belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 5.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 10.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle birlikte 4.000.000,00 TL maddî ve 4.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin...Şirketler grubunda ortak olmadığını, yönetici vasfında maaş ve prim ile çalışan bir kişi olduğunu, davalının aylık 8.000,00 TL maaş ve pirim ile çalıştığını, davacının iddialarının doğru olmadığını, müvekkilinin arkadaş ortamında birlikte ve yemek yanında ölçüsünde alkol almakta olduğunu bunun hiçbir şekilde bağımlılık olmadığını, davacının, müvekkilinin başka kadın ve kızlarla gönül birlikteliği yaşadığına dair iddiasının eski bir olay olduğunu, davacı tarafından bu hususta o dönemde dava açıldığını ve tarafların barışmaları neticesinde davasından feragat ettiğini, bu feragatin af anlamına geldiğini, evlilik birliğinin müvekkili açısından da çekilmez hale geldiğinden boşanma açısından açılan davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacının nafaka ve tazminat taleplerinin reddine, ortak çocukların velâyetinin anne ve baba tarafından ortak velâyet olarak kullanılmasına karar verilmesini, aksi takdirde velâyetlerin babaya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı kadının arkadaşlarla oturdukları bir ortamda davalı erkeğe kadeh fırlattığı, tokat attığı, hakaret ettiği, birlik görevini yerine getirmediği, davalı erkeğin de alkol kullandığı, ev içerisinde agresif davrandığı, eşyaları kırdığı ve eşe karşı darp eyleminde bulunduğu, evlilik birliğinin sarsılmasında kadının az, erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuk Gülfem'in velâyetinin davacı anneye verilmesine ve ortak çocuk ile baba arasında yatılı kişisel ilişki düzenlenmesine, ortak çocuk Hira Su'nun velâyetinin taraflar arasında ortak kullanımına, velâyeti anneye verilen ortak çocuk Gülfem için aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı kadın lehine aylık 2.500,00 TL tedbir nafakasına, kadının çalışmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği ve tarafların kusur durumuna göre kadın lehine aylık 4.000,00 TL yoksulluk nafakasına, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası koşulları oluştuğundan kadın lehine 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuk Hira Su için talep edilen tedbir ve iştirak nafakasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, nafaka ve tazminat miktarlarının yetersiz olduğunu, büyük ortak çocuğun velâyetinin ortak velâyet olarak takdir edilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, Hira Su'nun velâyeti, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, boşanma hükmü ve ortak çocuk Hira Su'nun velâyetinin ortak kullanılmasına dair hükümler hariç olmak üzere müvekkili aleyhine hükmedilen tazminatlar ve nafakalar ile ortak çocuk Gülfem'in velâyetine ilişkin kararların hatalı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, nafakalar, tazminatlar, ortak çocuk Gülfem'in velâyeti yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların 2015 yılında ayrılıp barışarak, barışma öncesi birbirlerinin kusurlarını affettikleri, tarafların bir araya gelmelerinden sonra davalı erkeğin eski kusurlu eylemlerini tekrarladığı, sosyal içiciliği aşan boyutta içki içtiği, eşinin içki içilmesini ve içkili ortamlara katılmayı istememesine rağmen eşini buna manevî olarak zorladığı, bu nedenle sık sık kavga ettikleri, erkeğin eşine şiddet uyguladığı, gerek sözlü olarak gerekse el kol hareketleri, hakaret ve küfür ettiği, öfkelendiğinde evdeki eşyaları kırıp döktüğü, maddîyata aşırı önem verdiği, bahsi geçen eylemleri neticesinde eşinden özür dilemek yerine "Yediğin önünde yemediğin ardında" tavrında davrandığı, davacı kadının ise en son aralarında yaşanan kavgada, eşine elindeki içki kadehini fırlattığı, erkeğin üzerine yürümesi üzerine ona tokat vurduğu, hakaret ettiği, İlk Derece Mahkemesince kadına birlik görevlerini yerine getirmeme kusur olarak yüklenmiş ise de tarafların ikinci çocuğunun çok küçük olduğu ve bu çocuğun gece uykusu problemi olması nedeniyle kadının sabahları kalkamadığı, uyuduğu ve ortak diğer çocuğu kreşe evdeki bakıcının ve babanın hazırladıkları, bunun dışında davacının çocuklarına karşı özenli olduğu, sabahları uyanmamak, diğer çocuğu kreşe hazırlamamak ortak küçük çocuğunun gece uykusu problemi olmasından kaynaklı olduğu saptandığından davacıya kusur olarak yüklenmemesine, evliliğin sonlanmasına neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile kadının kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile kusur gerekçesinin düzeltilmesine; İlk Derece Mahkemesince alınan sosyal inceleme raporlarında çocukların üstün menfaatleri uyarınca velâyetlerinin davacı anneye verilmesinin uygun olacağının rapor edildiği, ortak çocuk Gülfem'in henüz 3,5 yaşında olması nedeniyle velâyetinin davacı anneye verilmesinde herhangi bir hata bulunmadığı, ortak çocuk Hira Su yönünden ise; velâyetinin taraflarca ortak kullanılmasına karar verildiği ancak çocuğun hangi ebeveynin yanında ikamet edeceğinin belirlenmediği, tarafların arasındaki çekişmenin, özellikle çocukların ahlaksal değerlerin kazandırılması yönünde eğitilmelerinde aralarında fikir ayrılıkları olduğu gözetildiğinde tarafların ortak velâyetinin mümkün gözükmediği, orak çocuk Hira Su'nun duruşmada bizzat dinlendiği, babası ile yaşamak istediğini söylediği, sosyal inceleme uzmanına verdiği beyanında da daha çok baba ile yaşamak istediğini belirttiği ancak çocuğun henüz 7-8 yaşlarında olduğu, velâyeti yönünde karar verebilecek yaşta olmadığı, tarafların iddia ve savunmaları, dinlenen tanık beyanları gözetildiğinde davalı babanın çocuğuna karşı onun ruhsal ve sosyal gelişiminin olumsuz yönde etkileyecek düzeyde maddî konularda sınırsız verici davrandığı, çocuğun babanın lüks yaşantısından ve imkanlarından olumsuz etkilendiği ve olumsuz davranışlarda bulunduğu, bunun yanında ortak çocukların yaşları itibarıyla kardeş sevgisine ve birlikte zaman geçirmeye ihtiyaçlarının olduğu, çocuğun üstün yararı gözetildiğinde velâyetin anneye verilmesi gerektiği gerektiği gerekçesi ile kadının bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin bu yöne ilişkin hükmünün kaldırılarak, ortak çocuk Hira Su'nun velâyetinin davacı anneye verilmesine; tarafların belirlenen ekonomik ve sosyal durumları itibarıyla davalı erkeğin babası ve amcalarına ait aile şirketlerine ait işletmelerde asgari ücretle çalıştığı, davacı kadının ise ev hanımı olduğu ancak bu durumun resmiyette bu şekilde olup tarafların gerek eğitimleri gerekse sosyal yaşantıları gözetildiğinde davalı erkeğin aile şirketlerinde üst düzey yönetici konumunda olduğu, oldukça yüksek bir gelire sahip olduğu, lüks yaşantı içinde oldukları, davacı kadının evlenmeden önce babasına ait şirkette çalışmakta iken evlendiğinde bu işten ayrıldığı ve evliliği boyunca çalışmadığı, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakaların nitelikleri, günün ekonomik koşulları, kadın ve ortak çocukların ihtiyaçları, nafaka ödedikten sonra elinde kalan geliri ile erkeğin ve velâyeti tarafına verilen çocuğun geçimini sağlama imkanı ile hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, davacı kadın ve ortak çocuk Gülfem için hükmedilen tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakalarına hükmedilmesinde isabetsizlik bulmadığı, ancak nafakalarının miktarlarının az olduğu gerekçesiyle davacı kadının bu yönlere ilişkin istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak, davacı kadın için aylık 9.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile ortak çocuk için aylık 5.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına; velâyeti anneye verilen diğer çocuk Hira Su için çocuğun babada kaldığı gözetilerek aylık 5.000,00 TL iştirak nafakasına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve beklenen menfaatlerin kapsamı birlikte değerlendirildiğinde kadın lehine tazminata hükmedilmesinde isabetsizlik olmadığı ancak hükmedilen tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle kadının tazminata yönelik istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılmasına, kadın lehine yasal faiziyle birlikte 1.500.000,00 TL maddî ve 1.000.000,00 TL manevî tazminata, davalı erkeğin tüm davacı kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, tazminatların miktarının erkeğin kusurları ve ekonomik durumu karşısında yetersiz kaldığını ileri sürerek kusur belirlemesi ve tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadın lehine tazminatlara hükmedilmesinin hatalı olduğunu, miktarlarının da fahiş olduğunu, kadının geliri olduğundan lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, velâyetlerin babaya verilmesi gerektiğini aksi takdirde ortak velâyete hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kusur belirlemesi, nafakalar, tazminatlar, velâyetler yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı görülen boşanma davasında belirlenen kusur tespitinin yerinde olup olmadığı, kadın lehine yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı, taraflar arasında çekişme olması halinde ortak velâyete karar verilip verilemeyeceği, ortak çocuk Hira Su'nun velâyetine ilişkin düzenlemenin üstün yararına uygun olup olmadığı, hükmedilen nafakaların ve tazminatların miktarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci ve 182 nci, 330 uncu, 336 ncı maddeleri; Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 3 üncü maddesi, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 12 nci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi 3 üncü ve 6 ncı Maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî tazminat miktarı azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî tazminatın miktarı yönünden davacı kadın yararına BOZULMASINA,

2.Davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden davacı ...'ya iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden davalı ...'e yükletilmesine,

8.400 TL'lik vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.07.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.