"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1831 E., 2022/1607 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 17. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/302 E., 2019/721 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf itirazlarının ayrı ayrı kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm tesisine, tarafların diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı- davalı erkek tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 22.10.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davacı- davalı ... geldi. Karşı taraf temyiz eden davalı- davacı ... gelmedi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı erkek dava dilekçesinde özetle; tarafların 2015 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocukları olduğunu, kadının, psikolojik rahatsızlığı olduğunu erkekten gizlediğini, birlik görevlerini ihmal ettiği, fiziksel şiddet uyguladığını, sık sık ortak konuttan kovduğunu, hakaret ettiğini, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, erkeğin annesine kötü davrandığını, tehdit ettiğini, ortak konutun kilidinin değiştirildiğini iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk yararına 100.000,00 TL'lik manevî tazminat davası açma hakkının saklı tutulmasına, erkek yararına 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı-davalı erkek 19.02.2019 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; ıslah dilekçesinde dayanılan delillerin celbi amacıyla yetki verilmesine, kadının psikolojik rahatsızlığının tespiti amacıyla ilgili kurumlara sevkinin yapılarak rapor aldırılmasına, ortak çocuğun velâyetinin tedbiren babaya verilmesine, kadının mevcut psikolojik rahatsızlığının ortak çocuğa da aktarılmış olma ihtimaline binaen ortak çocuk yararına tazminat haklarının saklı tutulmasına, erkek yararına 20.000,00 TL maddî tazminat, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davacı-davalı erkek vekili birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen davada dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, asıl dava dilekçesinde dayanılan vakıaları tekrarla birlikte asıl davanın fer'îleri ile birlikte kabulünü, birleşen davanın ise reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadın cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, aşırı kıskanç olduğunu, kadının telefonuna casus program yüklediğini, annesinin kadına kötü davranmasına sessiz kaldığını, ortak konuttan kovduğunu, tehdit ettiğini, erkeğin ve ailesinin kadını tehdit etmesi sebebiyle ortak konutun kilidinin değiştirdiğini iddia ederek öncelikle davanın fer'îleri ile birlikte reddine karar verilmesini, aksi kanaatte olunması durumunda ise ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesini, ortak çocuk yararına aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin, aşırı kıskanç olduğunu, kadının telefonuna casus program yüklediğini, annesinin kadına kötü davranmasına sessiz kaldığını, ortak konuttan kovduğunu, tehdit ettiğini, erkeğin ve ailesinin kadını tehdit etmesi sebebiyle ortak konutun kilidinin değiştirdiğini iddia ederek birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.500,00 TL tedbir nafakası, 1.500,00 TL iştirak nafakası, yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî tazminat, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadının, erkeğe fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ve tehdit ettiği, erkeğin ise kadına fiziksel şiddet uyguladığı ve tehdit, hakaret ettiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın da kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun yaşı ve yüksek yararı dikkate alınarak velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında ortak çocuk beş yaşını dolduracağı tarihe kadar; her ayın 2 nci ve 4 üncü hafta sonları cumartesi günü sabah saat 10.00 ila aynı günü akşam saat 17.00 arasında, her sene Dini Bayramların 2 nci günü sabah saat 10.00 ila aynı günü akşam saat 17.00 arasında, ortak çocuk beş yaşını doldurduktan sonra ise; her ayın 2 nci ve 4 üncü hafta sonları cumartesi günü sabah saat 10.00 ila pazar günü akşam saat 17.00 arasında, her sene Dini Bayramların 2 nci günü sabah saat 10.00 ila 3 üncü günü akşam saat 17.00 arasında, her sene yarıyıl tatillerinin 1 inci günü sabah saat 10.00 ila 7 inci günü akşam saat 17.00 arasında, her sene Ağustos ayının 1 inci günü sabah saat 10.00 ila 31 inci günü akşam saat 17.00 arasında kesintisiz olmak üzere kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına karar tarihine kadar aylık 350,00 TL tedbir nafakası, karar tarihi itibariyle aylık 750,00 TL tedbir nafakası, karar kesinleştikten sonra aylık 750,00 TL iştirak nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olmaları sebebiyle tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, yasal şartları oluşmadığından erkeğin, ortak çocuk yararına manevî tazminat davası açma hakkının saklı tutulması talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu bir davranışının olmadığı, erkeğin tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiği, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesinin hatalı olduğu, ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının çok olduğu, eksik inceleme ile karar verildiği, kadının psikolojik rahatsızlığı ile ilgili detaylı rapor alınmadığı, ortak çocuk yararına tazminat davası açma hakkının saklı tutulmasına karar verilmesi gerektiği, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin kadın aleyhine hükmedilmesi gerektiği, kararın gerekçeden yoksun olduğu belirtilerek; kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, iştirak nafakası miktarı, velâyet, kişisel ilişki, vekâlet ücreti, yargılama gideri, ortak çocuk yararına tazminat davası açma hakkının saklı tutulmaması yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı kadın istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının kusurlu bir davranışının olmadığı, erkeğin davasının reddine karar verilmesi gerektiği, kadın yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği, ortak çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarlarının az olduğu, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin erkek aleyhine hükmedilmesi gerektiği belirtilerek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, ortak çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarları, vekâlet ücreti, yargılama gideri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyada, dinlenen davacı-davalı erkek tanıklarının olmamışı olmuş gibi ifade ettiğini kabule yeterli delil ve olgu bulunmadığı, bu nedenlerle davacı-davalı erkek tanıklarının dinlenmesinde ve yeminli beyanlarının hükme esas alınmasında yanlışlık bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 297 inci maddesindeki hususları kapsayacak biçimde gerekçeli karar yazılmış olduğu, davacı-davalı erkeğin yetersiz gerekçeye ilişkin istinaf talebinin yerinde olmadığı, İlk Derece Mahkemesince, davalı-davacı kadına vasi tayini gerekip gerekmediği hususunda gerekli araştırmanın yapılması yönünden sulh hukuk mahkemesine ihbarda bulunulduğu, İstanbul Anadolu 21. Sulh Hukuk Mahkemesince davalı-davacı kadın hakkında aldırılan Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin 14.07.2017 tarih ve 3859 rapor numaralı sağlık kurulu raporunda davalı-davacı kadının akli melekelerinin yerinde olduğu, vasi tayini gerekmediği yönünde görüş bildirildiği, bu rapor üzerine İstanbul Anadolu 21. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 19.09.2017 tarih ve 2017455-1036 E.-K. sayılı ilamı ile davalı-davacı kadına vasi atanması yönündeki dava ve talebin reddine karar verildiği, bu suretle davalı-davacı kadında dava ve fiil ehliyetini ortadan kaldıracak derecede akıl hastalığı yahut akıl zayıflığı bulunmadığının kanıtlanmış olduğu, davalı-davacı kadının aile bireylerinin psikolojik rahatsızlığının eldeki davanın konusu olmadığı, davacı-davalı erkeğin, davalı-davacı kadının ve ailesinin tedavi kayıtlarının getirtilmemesi ve davalı-davacı kadın hakkında hakem hastaneden rapor alınmaması yönündeki istinaf taleplerinin yerinde olmadığı, velâyet ve kişisel ilişki hususunda taraflarla görüşülerek 19.04.2018 ve 05.10.2018 tarihli uzman raporları düzenlendiği, rapor içeriklerinin dosyadaki verilere uygun ve hüküm vermeye yeterli olduğu, davacı-davalı erkeğin yeniden uzman raporu alınmamasına ilişkin istinaf talebinin yerinde olmadığı, İlk Derece Mahkemesi tarafından kusur belirlemesinin hatalı yapıldığı, tüm dosya kapsamından kadının, fiziksel şiddet uyguladığı, erkeğin bilgisayarına zarar verdiği, hakaret ettiği, ortak konuttan kovduğu, tartışma sonrası ortak konuta geç saatte geldiği, ortak konutun kilidini değiştirdiği, erkeğin ailesine kötü davrandığı, güven sarsıcı davranışta bulunduğu, erkeğin ise hakaret ettiği, ortak konutun kilidini değiştirdiği, ailesinin erkeğe kötü davranmasına müdahale etmediği, kadının babasını arayarak tehditvari konuştuğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının, erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğu, kusur durumuna göre her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesinin yerinde olduğu, velâyetin anneye verilmesinin ortak çocuğun üstün yararına olduğu, İlk Derece Mahkemesince baba ile ortak çocuk arasındaki kişisel ilişki düzenlemesi yapılırken ortak çocuğun beş yaşını dolduruncaya kadar ve doldurduktan sonraki dönemlere ilişkin olarak ayrı ayrı düzenleme yapılmasının doğru olmadığı, beş yaşını dolduruncaya kadar tesis edilen kişisel ilişki sürelerinin ise yetersiz ve babalık duygularını tatmine, çocuk bakımından da baba sevgi ve şefkatini tatmaya elverişli olmadığı, ortak çocuk ...'ın 21.07.2016 doğumlu olduğu ve istinaf inceleme tarihi itibariyle 5 yaşını ziyadesiyle doldurduğu, ortak çocuğun 5 yaşını doldurmasına kadar belirlenen kişisel ilişki sürelerinin hükümsüz kaldığı, yine babanın iş ve yaşam koşulları, ortak çocuğun yaşı, içinde bulunduğu eğitim dönemi gözetildiğinde, ortak çocuğun beş yaşını doldurmasından sonrası için İlk Derece Mahkemesince belirlenen kişisel ilişki sürelerinin uygun ve yeterli olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, ortak çocuğun ihtiyaçları dikkate alındığında ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalarının miktarlarının az olduğu, ayrıca tedbir nafakası yönünden kurulan hükmün infazda tereddüte sebebiyet vereceği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu olan kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi şartlarının oluşmadığı, somut olayda, davacı-davalı erkeğin dava dilekçesinde sadece manevî tazminat talebinde bulunduğu, maddî tazminat talep etmediği, ıslah dilekçesi ile 20.000,00 TL maddî tazminat talep ettiği, boşanmayı gerektiren olaylarda davalı-davacı kadının ağır kusurlu olduğu, davacı-davalı erkeğin mevcut ve beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedeleneceği, en azından eşinin desteğinden mahrum kalacağı ve aynı zamanda davacı-davalı erkeğin kişilik hakları saldırıya uğradığı dikkate alınarak erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, davacı-davalı erkeğin dava dilekçesinde, davalı-davacı kadındaki genetik ve nörolojik-psikiyatrik hastalığın kendisinden gizlenerek ortak çocuğa aktarılmış olması halinde, ortak çocuk ... yararına 100.000,00 TL manevî tazminat haklarının saklı tutulmasına karar verilmesinin talep edildiği, bu durumun haksız fiil sorumluluğu içinde değerlendirilemeyeceği, ortak çocuğun velâyetinin anneye bırakıldığı, babanın ortak çocuk adına dava açma hakkı bulunmadığı ve davacı-davalı erkeğin, ortak çocuk adına manevî tazminat haklarının saklı tutulması yönündeki talebin reddine karar verilmesinde yanlışlık bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf itirazlarının ayrı ayrı kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm tesisine, İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin yukarıda belirtildiği şekilde düzeltilmesine, ortak çocuk yararına asıl dava tarihinden boşanma hükmü kesinleşinceye kadar aylık 500,00 TL tedbir nafakası, boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren ise aylık 1.000,00 TL iştirak nafakası, erkek yararına 15.000,00 TL maddî tazminat, 15.000,00 TL manevî tazminat, tarafların diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile kusur belirlemesi, velâyet, kişisel ilişki, ortak çocuk yararına tazminat davası açma hakkının saklı tutulmaması, ortak çocuk yararına hükmedilen nafakalar, vekâlet ücreti, yargılama gideri yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı kadın temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile kusur belirlemesi, tazminatlar, vekâlet ücreti ve yargılama gideri yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına maddî, manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesinin dosya kapsamına ve ortak çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı, ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, erkek yararına maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, eksik inceleme bulunup bulunmadığı, erkeğin ortak çocuk yararına manevî tazminat davası açma hakkının saklı tutulması talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olup olmadığı, vekâlet ücreti ve yargılama gideri noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 189 uncu maddesi, 190 ıncı maddesi, 323 üncü ve devamı maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ıncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 182 inci maddesi, 323 üncü maddesi, 327 inci maddesi, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 335 inci ve 336 ncı maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri; Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesi, 12 nci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesi, 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre tarafların aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Somut uyuşmazlıkta; Bölge Adliye Mahkemesince boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle erkek yararına maddî ve manevî tazminata karar verilmiş ise de; tüm dosya kapsamından kadının, erkeğe birden fazla kez fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği ve taraflar arasında yaşanan tartışmalar sonrası ortak konutu terk ederek gece vakti ortak konuta geldiği, erkeğin ise taraflar arasında yaşanan her tartışma sonrasında kadının babasını aradığı ve "...gelin kızınızı alın yoksa elimin kana bulayacağım..." dediği, taraflar arasında yaşanan son olayda elinde bıçak olduğu ve ortak çocuğu vermek istemediği, ortak konutun kilidini değiştirdiği anlaşılmaktadır. Tarafların gerçekleşen bu kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Hal böyle iken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek kadının ağır, erkeğin ise az kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
3.Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurludur. Boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilemez. Erkek yararına 4721 sayılı Kanunu'nun 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları koşulları oluşmamıştır. O halde erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
4.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk 2016 doğumlu ... yararına hükmedilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece, 4721 sayılı sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı görülmüş ve bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi ile iştirak nafakası miktarı yönlerinden taraflar yararına BOZULMASINA,
2.Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.