Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1827 E. 2023/5172 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirleme, nafaka miktarı, maddi ve manevi tazminat miktarı, maddi tazminat ve nafaka faiz taleplerinin süresinde olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller, uygulanması gereken hukuk kuralları, hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi karar gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, usul ve yasaya aykırılık tespit edilmediğinden, temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2433 E., 2022/2149 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Soma 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2020/425 E., 2021/76 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin karşı davasının reddine, kadının asıl ve birleşen davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiş; kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.... kadının dava ve karşı davaya cevap dilekçelerinde; erkeğin yaklaşık 6 aydır telefonunu kadından gizlediğini, gizli telefon konuşmaları ve mesajlaşmalar yaptığını, nerede olduğunu gizlediğini, asabi davrandığını, sürekli hakaret ettiğini, bahanelerle sürekli rapor alarak işe gitmediğini, evin temel ihtiyaçlarını karşılamayı aksattığını, 3 aydır yatağını ayırdığını, en son 29.01.2015 tarihinde küfür ederek kadını evden kovduğunu, karşı davada ileri sürülen iddiaların asılsız olduğunu belirterek davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, aylık 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.... kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların 2015 yılı Ocak ayı sonundan bu yana ayrı yaşadıklarını, açılan boşanma davası açıldıktan sonra erkeğin başka bir kadınla uygunsuz vaziyette görüldüğünü, kadının sonradan öğrendiğine göre başka kadınlarla da birlikteliğinin olduğunu, ayrıca mesire yerinde bir kadınla samimi halde görüldüğünü, yuvaları yıkılmasın diye tanıklarca kadına bir şey söylenmediğini belirterek birleşen davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, aylık 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

3.... kadın vekili 15.04.2016 tarihli beyan dilekçesi ile 50.000,00 TL maddî tazminat, 700,00 TL iştirak nafakası, 700,00 TL yoksulluk nafakası ve bu nafakalara artırım uygulanmasını talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; kadının evi kendisinin terk ettiğini, giderken para ve ziynet eşyalarını da aldığını, daha önce de iki kere evi terk ettiğini, erkeğin kadını evden kovmadığını, kadının bir eşten beklenen görevleri yerine getirmediğini, erkeğe her zaman saygısız davrandığını, erkeğin kendi annesinin yanına her gidişinde "ne işin var, niye gidiyorsun" dediğini, erkeğin ailesine her zaman mesafeli davrandığını, kadının ise kendi ailesinin yanında fazla kaldığını, hatta zeytin toplama zamanlarında 40-45 gün ailesinin zeytinlerini toplamaya gittiğini, aile yaşantılarının ve çocukların bakımlarının bugünlerde sekteye uğradığını, erkek işe giderken yataktan bile kalkmadığını, erkeğin kahvaltı etmeden işe gittiğini, vardiya saatlerine göre bazen öğlen eve geldiğini, kadının ise hala uyuyor olduğunu, ilgisiz ve umursamaz olduğunu, sıcak bir sofra ortamının bulunmadığını, iki yıldır erkeğin ütüsünü kendisinin yaptığını, aşırı kıskanç olduğunu, erkeğe "öküz, dangalak, hayvan, Allah belanı versin" dediğini, erkek her evden çıkışında "git de gittiğin yerde kal, dönüşün olmasın" dediğini, başka bir kadın ile görüldüğü iddiasının soyut olduğunu, belirterek karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 23.11.2017 tarih ve 2015/63Esas, 2016/359 Karar sayılı kararı ile "..Dinlenen tanık anlatımları, tarafların beyanları ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, davalı-karşı davacının boşanmaya neden olaylarda davacı-karşı davalıya oranla daha kusurlu olduğu, eşlerin birbirlerine karşı olan sevgi ve saygıyı yitirdikleri, evliliğin devamında eşler ve toplum açısından fayda kalmadığı...." gerekçesi ile karşı davanın reddine, asıl ve birleşen davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarıca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 400,00TL tedbir ve iştirak nafakalarına, nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, kadın yararına aylık 350,00TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, 5.000,00TL manevî tazminata, maddî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Birinci Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... kadın vekili karşı davanın reddi ve kendi davasının kabulü ile lehe vekâlet ücretine hükmedilmemesi, hükmedilen iştirak ve yoksulluk nafakaları ile manevî tazminatın miktarı, maddî tazminatın reddi yönünden, davalı-davacı erkek vekili hükmedilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile kusur belirlemesi ve manevî tazminat yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 27.02.2017 tarih ve 2017/297 Esas, 2020/313 Karar sayılı kararı ile erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda daha kusurlu olduğu belirtilmiş ise de hangi eylemleri sebebi ile kusurlu olduğunun belirtilmediği, boşanmanın fer'î talepleri yönünden gerekçede bir açıklama yapılmadığı gerekçesi ile tarafların istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 05.10.2017 tarih ve 2017/135 Esas, 2017/377 Karar sayılı kararı ile " ...Taraflar arasında son dönemlerde tartışmalar yaşandığı, bu tartışmaların ana kaynağının davacının evine bakmaması, eşiyle ve çocuğuyla ilgilenmemesi ve başka bir kadınla ilişkisinin bulunduğu, tanık beyanları ve nüfus kaydının incelenmesinde davalı-karşı davacının... adlı bir bayandan 09/11/2015 doğumlu Umut Yusuf adlı bir çocuğunun dünyaya gelmiş olması, davalı/karşı davacının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğinin açık kanıtıdır.Davalı karşı davacı tanıkları davacı-karşı davalının evde yemek yapmadığını, eşine "öküz,manyak, geri zekalı,Allah belanı versin" dediklerini, sık sık annesinin yanına giderek evini ihmal ettiklerini söylemiş iseler de tarafların tartışmalarında eşlerin birbirlerine hakaretlerinin karşılıklı olacağı, kaldı ki davacı-karşı davalının eşi tarafından aldatıldığını düşünerek bu şekilde hareket etmesinin davacı-karşı davalı için kusur sayılabilir ise de davalı-karşı davacının kusurunu azaltmayacaktır.

Asıl dava bakımından davalı-karşı davacının eviyle eşiyle çocuğuyla ve ihtiyaçlarıyla ilgilenmediği ve kusuru neticesi davacı-karşı davalının evden ayrılmasına sebebiyet veriği sabit olduğundan tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar vermek gerekmiştir.

Birleşen davada da davalı-karşı davacının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, başka bir kadından evlilik dışı çocuğu bulunduğu sabit olduğundan birleşen davanın da kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanmalarına karar vermek gerekmiştir.

Karşı dava açısından davalı- karşı davalı ağır kusurlu olduğundan TMK.166/2.maddesine göre karşı tarafın açılan davaya itiraz hakkı vardır. Davacı-karşı davalı tarafça da açılan karşı davaya itiraz edildiği, kusur durumu bakımından bu itirazın hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olmadığı düşünüldüğünden karşı davanın reddine karar vermek gerekmiştir..." gerekçesi ile karşı davanın reddine, asıl ve birleşen davaların kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarıca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 450,00 TL tedbir ve iştirak nafakalarına, kadın yararına aylık 400,00TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

D. Bölge Adliye Mahkemesinin İkinci Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... kadın vekili hükmedilen iştirak ve yoksulluk nafakaları ile maddî ve manevî tazminatın miktarı yönünden, davalı-davacı erkek vekili kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile maddî ve manevî tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin .09.10.2020 tarih ve 2018/1175 Esas, 2020/1205 Karar sayılı kararı ile taraflara yüklenen kusurların ve erkeğin ağır kusurlu mu tam kusurlu mu olduğunun kararın gerekçesinden anlaşılamadığı, gerekçenin kendi içinde çelişkili olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf taleplerinin kabulü ile istinaf konusu yapılmayan boşanma, velâyet, kişisel ilişki ve boşanmaya bağlı yargılama gideri dışında kalan kısımların kaldırılmasına, istinaf konusu yapılmayan hususlarda ayrıca karar verilmesine yer olmadığına, kararın kendi içindeki ve gerekçe ile hüküm fıkrası arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılması sebebine göre sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

E. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğinin dosya kapsamı ile kanıtlanmış sayılacağı, yine erkeğin eviyle, eşiyle, çocuğuyla ve ihtiyaçlarıyla ilgilenmediği ve ağır kusuru neticesinde kadının evden ayrılmasına sebebiyet verdiği, kadının ise erkeğe "öküz,manyak, geri zekalı,Allah belanı versin" dediği, sık sık annesinin yanına giderek evini ihmal ettiği, gerçekleşen kusurlara göre erkeğin ağır kadının az kusurlu olduğu, her ne kadar erkeğin karşı davasının kabulü gerekse de boşanma ve boşanmaya bağlı yargılama giderleri yönünden istinaf konusu edilmeyerek kesinleştiğinden bu konuya yalnızca gerekçede yer verildiği gerekçesi ile asıl ve birleşen davalardaki boşanma, velâyet, kişisel ilişki ve yargılama gideri hususunda karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk yararına aylık 450,00 TL tedbir ve iştirak nafakalarına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, karşı davanın kabulüne ancak kesinleşen boşanma ve yargılama gideri yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. ... kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadın ve çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarlarının çok düşük olduğunu, maddî ve manevî tazminatların miktarının da az olduğunu, tazminatlara faiz işletilmesi taleplerinin karşılanmadığını, karşı davanın kabulünün hatalı olduğunu belirterek karşı davanın kabulü, hükmedilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile maddî ve manevî tazminatın miktarları, tazminatlara faiz işletilmemesi yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının az kusurlu bulunmasının hatalı olduğunu, erkeğin sadakatsizliğine ilişkin vakıanın ispatlanamadığını, ispatlandığı kabul edilse dahi tarafların birlikte yaşamaya devam ettiklerini, erkeğin artık çalışmıyor olduğunu, ekonomik durum araştırması yapılmadan nafaka ve tazminatların arttırılmasının hatalı olduğunu belirterek asıl ve birleşen davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile maddî ve manevî tazminat yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince taraflar yüklenen kusurlarda ile erkeğin ağır kadının ise az kusurlu bulunmasında isabetsizlik bulunmadığı, kadın yararına hükmedilen manevî tazminat miktarının az olduğu, kadının maddî tazminat talebi ile tazminatlara faiz işletilmesi talebinin süresinde olmaması nedeniyle reddi gerektiği, kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarlarının yerinde olduğu, ancak boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekirken kararın kesinleşme tarihinden itibaren hükmedilmesinin infazda tereddüt yaratabileceği gerekçesi ile kadının manevî tazminatın miktarı ve yoksulluk nafakasının başlangıç tarihine erkeğin ise maddî tazminata ilişkin istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile ilgili hüküm fıkralarının kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm kurulmasına, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren yoksulluk nafakasına hükmedilmesine ibaresinin yazılmasına, kadının maddî tazminat talebine ilişkin bu davada karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına 25.000,00TL manevî tazminata, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Dava vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarlarının az olduğunu, maddî tazminata ilişkin talebin henüz yargılama bitmemişken yapıldığını, bu nedenle kabulü gerektiğini, manevî tazminatın miktarının düşük olduğunu, tazminatlara faiz uygulanması gerektiğini belirterek karşı davanın kabulü, hükmedilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile manevî tazminatın miktarı, maddî tazminat hakkında karar verilmemesi, tazminat miktarına faiz işletilmemesi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; manevî tazminatın miktarının arttırılmasının haksız olduğunu, artırım yapılırken yeniden sosyal ve ekonomik durum araştırması yapılmadığını, İlk Derece Mahkemesinde çalışıyor görünen erkeğin uzun zamandır işsiz olduğunu, nafakaların da yine erkeğin sosyal ve ekonomik durumu incelenmeden arttırıldığını, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakaları ile manevî tazminat yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, karşı davanın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına manevî tazminat ve yoksulluk nafakası ile ortak çocuk yararına iştirak nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, kadının maddî tazminat ile tazminatlara faiz işletilmesi taleplerinin süresinde yapılmış bir talep olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 175 inci maddesi, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.