"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1806 E., 2022/1767 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Rize Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/570 E., 2022/557 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, ziynet alacağı davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından boşanma davasının kabulü, kusur tespiti, nafaka ve tazminatların takdiri ile miktarları yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı erkeğin vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılması sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi hususları gözönünde tutulmadan yargılamaya devam olunarak işin esası hakkında karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesi ile hükmün tamamen kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, davalı tarafın sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Karar davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Davacı kadının temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın dava dilekçesinde özetle, davalı eşin, aile birliği süresince evlilik birliğinin maddî ve manevî yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bilhassa ortak çocukların bakımında hiçbir şekilde davacıya yardımcı olmadığını, babasına ait oto galerisinde çalıştığını, işe sürekli geç gittiğini ve bu sebepten babasıyla sürekli kavga ettiğini, davalı eşin arkadaşlarının da tavsiyesi ile bir cemaate katıldığını, cemaate katılmadan önce azda olsa bir yerle de çalışıp bir şeyler kazanmaya çalıştığını, fakat cemaate katıldıktan sonra herhangi bir işte çalışmamaya başladığını, çalışmayı reddettiğini, davalı eşin sabahlara kadar cemaatten ona verilen ödevleri yerine getirip, sabahları da uyumaya başladığını, babasının davalı ile tüm bağını kopardığını, tarafların evlilik birliğinde maddî sıkıntılar başladığını, ortak çocuk Elif dünyaya geldiğinde zilyet eşyalarını bozdurarak çocuğun ihtiyaçlarını karşıladığını, davalı eş tarafından müvekkilinin defalarca fiziki ve psikolojik şiddet gördüğünü, davalının fiziksel şiddet uyguladığını, davalı eşe şizofreni başlangıcı teşhisi konulduğunu, davalı eşin yine cemaatteki arkadaşlarını dinleyerek, söz konusu ilaçları bıraktığını, davalı eşin müvekkilinin kendisini aldattığı gerekçesi ile davacıyı cemaatten tanıdığı bir kişi aracılığı ile araştırmaya başladığını, davacının iş yeri bilgisi ile telefon numarasını arkadaşına verdiğini, bu şahsın iş yerine gelerek müvekkilini iş yerinde rezil ettiğini, sonrasında bu şahsın müvekkilini arayarak "eşin sümsüğün teki, sen ise güzel alımlı bakımlı bir bayansın, eşini boşama o çevremizde dursun biz ona iş falan verir, sana da bakarız" dediğini, davalı eşin sadece arayan numarayı engellemekle yetindiğini, davalı eşin muska takıntısı olduğunu, cemaatten yaptırdığı muskaları ortak çocuklara zorla takmaya çalıştığını, davalı eşin, müvekkilinin tüm ailesine öldürmekle tehdit etmekte olduğunu, davalı eşin cemaat liderine yazmış olduğu mektubu dosyaya sunacaklarını, davalının çocuklarıyla ilgilenmeyerek, aile konutunu terk ederek, evin ekonomik giderlerini karşılamadığını, müvekkiline düğünde takılan tüm ziynet eşyaları ve paraları davalının iade etmediğini, beyan ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak boşanmalarına, çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, çocuk için aylık 500,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına,ayrıca hükmedilecek nafakaya her yıl ÜFE oranında artırım uygulanmasına, davacı kadın yararına yasal faizi ile birlikte kadın lehine 30.000,00TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, düğünde takılan ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmadığı taktirde bilirkişi tarafından belirlenecek bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı erkek dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğine rağmen süresi içinde cevap dilekçesi ibraz etmemiş, aşamalarda davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 01.06.2021 tarihli ve 2020/151 Esas, 2021/249 Karar sayılı kararı ile, tanık anlatımlarından ve dosya içerisinde mevcut davalı tarafından kaleme alınan mektuptan davalının davacı ve evi ile yeterince ilgilenmediği, cemaat toplantılarına katılmaya başladıktan sonra ailesini ihmal etmeye başladığı, eve geç gelmeye başladığı, kendisine büyü yapıldığını düşünerek hocaya başvurduğu, davalının mensubu olduğu cemaat üyesi ... isimli şahsa eşinin telefon numarasını verdiği, adı geçen şahsın davacı kadını telefonda taciz ettiği, tarafların ortak konutunda bulunan makinenin bozulması üzerine davacı kadının eve usta çağırması sebebiyle davalı erkeğin eve kendisi yokken erkek usta çağırılmasına tepki göstererek davacı kadına sosyal ve psikolojik şiddet uyguladığı, davalının çocukları ile manevî sıkıntıları olduğunu düşünerek çocuklarına zorla muska taktırmak istediği ve çocuklara bu konuda baskı yaptığı, Sosyal inceleme raporunda uzman eşliğinde beyanı alınan ortak çocuk ...'in ifadesine göre davalı erkeğin davacı kadın ile tartıştıklarında davacı kadını zaman zaman hırpaladığı ve kolundan tutup iterek şiddet uyguladığı, dosyada bulunan deliller ve tanık anlatımlarından evlilik birliğinin sarsılmasında davacının kusursuz, davalının ise evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmediğinden tam kusurlu olduğu kanaatine varılarak tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin davacı anneye verilmesine, baba ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki tesisine, çocuklar için aylık 300,00'er TL tedbir nafakası, aylık 500,00'er TL iştirak nafakasına, kadın lehine 25.000,00 TL maddî tazminat ve 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, talep edilen ziynetlerin ayrı ayrı gram ve değerinin belirtilmesi ve harcın ikmal edilmesi için kesin süre verilmesine rağmen eksiklik giderilmediğinden; ziynet alacağı hakkında usulünce açılmış bir dava olmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından boşanma davasının kabulü, kusur tespiti, tazminat ve nafaka takdiri ile miktarları yönünden istinaf edilmiştir.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 2021/1136 E.-1130 K. sayılı ve 27.10.2021 tarihli kararı ile davacı tarafın iddiası, SİR raporu ve davalıya ait tedavi evrakları içeriği incelendiğinde; davalı tarafın akıl sağlığının yerinde olmadığı yönünde iddianın bulunduğu ancak Mahkemece bu hususun araştırılmadığı anlaşıldığından Mahkemece, davalı erkeğin vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılması ve sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi hususları gözönünde tutulmadan yargılamaya devam olunarak işin esası hakkında karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesi ile hükmün tamamen kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, davalı tarafın sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesi 2021/570 E.-2022/557 K.sayılı ve 20.09.2022 tarihli kararı ile, davacı tarafın tanık deliline dayandığı, tek tanık bildirdiği, bildirdiği tanık ....'nin beyanlarının alındığı, tanığın 8 yıl önceki yaşananlara şahit olduğunu, son 8 yıldır taraflarla görüşmediğini beyan ettiği, tanığın beyanında bahsi geçen olaylardan sonra tarafların 8 yıl daha evliliklerine devam ettikleri, tarafların bu olaylardan sonra 2015 doğumlu ortak çocuk ...'yu dünyaya getirdikleri, dolayısıyla davacı kadının 8 yıl önce yaşanan olayları affederek, davalı erkek ile birlikte yaşamaya devam ettiği ve ortak çocuğu dünyaya getirdiği, affedilen önceki olayların hükme esas alınamayacağı, dosya içerisinde bulunan davalı erkek tarafından yazıldığı anlaşılan mektubun hangi tarihte yazıldığının bilinmediği, davacının, davalının kusurlu olduğuna dair davasını ispatlamayamadığı, davacının iddialarının affedilen önceki olaylara ilişkin olup; hükme esas alınamayacağı, bu haliyle davacının açmış olduğu davasını ispatlayamadığı gerekçesi ile açılan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde, istinaf kaldırma kararının gerekçesinin davalı tarafın şizofreni iddiaları nedeniyle taraf ehliyetinin araştırılması ve bu hususun ön sorun sayılması, akabinde yargılamaya devam edilmesi gerektiği yönünde olduğunu, her ne kadar davalı taraf istinaf kanun yoluna başvurmuş ise de davalının istinaf nedenleri ile değil, kamu düzenine ve usule ilişkin bir neden ile yerel mahkeme kararının kaldırıldığını, davalının, yasal süre içerisinde cevap dilekçesi sunmadığını, buna rağmen yargılama süresince ve istinaf dilekçesi içeriği ile savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağına aykırı davrandığını, yerel mahkemece, bu ön sorun giderildikten ve davalının taraf ehliyetini haiz olduğu tespit edildikten sonra önceki karar farklı bir mahkemece verilmiş gibi tamamen yok sayıldığını ve ilk karar ile esasa ilişkin değerlendirme bakımından "usuli kazanılmış hak" sahibi oldukları hususuna aykırı şekilde karar verildiğini, gerekçede yalnızca tanık anlatımlarına dayanıldığını, dosyada alınan sosyal inceleme raporu ve ortak çocuk beyanlarına hiç değinilmediğini, eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verildiğini, davalının cevap dilekçesi sunmadığını, ancak, 2020/151 E. sayılı dosyanın 02.02.2021 tarihli celsesinde duruşmaya katıldığını ve halen cemaat mensubu olduğunu, cemaat toplantılarına katıldığını, çocuklara muska taktırmaya çalıştığını, dosyadaki mektubu kendisinin yazdığını beyan ve kabul ettiğini, cevap dilekçesi sunmayan ve istinaf dilekçesinde ileri sürmüş olduğu iddialar kaldırma sebebi içerisinde yer almayan, savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı olarak boşanma nedenlerinin af kapsamında olduğunu ileri süren davalının beyanlarının hükme esas alınmak suretiyle, yalnızca tanık beyanları bu hukuka aykırı ileri sürülen davalı beyanlarını doğruluyor gerekçesi ile diğer deliller yok sayılmak suretiyle verilen davanın reddi kararının usul ve yasaya, adil yargılanma hakkına aykırı olduğunu beyan ederek kusur tespiti, boşanma davası ve ferilerinin reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, toplanan delillerden tarafların 2003 yılında evlendikleri, ortak iki çocukları olduğu, davacı kadının tarafından açılan eldeki dava dilekçesinde belirtilen iddiaların kuşkudan uzak şekilde ispatlanamadığı gibi, davacı tarafın iddia ettiği hususların İlk Derece Mahkemesi kararında belirtildiği gibi, davacı tarafın tek tanığının bilgisinin 8 yıl önceki olaylara ilişkin olduğu, dosya içerisindeki mektubunsa hangi tarihte yazıldığının anlaşılamadığı görülmekle; bu olaylardan sonra tarafların evlilik birliğini devam ettirdikleri dosya kapsamından anlaşıldığından, öncesinde yaşanan olaylarla ve kusurlu davranışlarla ilgili olarak birbirlerini affettiklerinin kabulünün gerektiği, davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde, istinaf dilekçesinde belirttiği aynı sebeplerle dava dilekçesinde dayanmış oldukları bu iddiaların tamamının, davalının ikrar beyanı ile ve sosyal inceleme raporu ile ispat edildiğini beyan ederek boşanma davası ve fer'îlerinin reddi, kusur tespiti yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme:
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulüne ilişkin yasal şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, Bölge Adliye Mahkemesinin kamu düzenine ilişkin ehliyet araştırması yönünden kaldırma kararından sonra karar gereği araştırma yapıldıktan sonra kaldırma kararındaki sebeple sınırlı olmaksızın İlk Derece Mahkemesinin yeniden yargılama yaparak esas hakkında ilk hükümden farklı bir karar verip veremeyeceği, ilk hükmün davacı lehine usulü kazanılmış hak doğurup doğurmayacağı noktasında toplanmaktadır.
2.İlgili hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası. 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
Yapılan yargılama ve toplanan deliller, tanık beyanı, davalı erkeğin duruşmadaki beyanları ile dosyaya ibraz edilen ve davalının kendisi tarafından yazıldığını ikrar ettiği mektubun incelenmesinden, davalı erkeğin süreklilik arz eden tutum ve davranışları ile; zamanının çoğunu başka işlere ayırıp, ailesine yeterince zaman ayırmayarak evlilik birliğinden kaynaklanan görevlerini gereği gibi yerine getirmediği, ailesine dışarıdan büyü ve muska yapılmış olduğu iddiası ile manevi sıkıntılarının bulunduğundan bahisle çocuklarına muska takmaları konusunda baskı yaptığı, bu hali ile evlilik birliğinin sona ermesine sebep olan olaylarda davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı kadın yararına ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının davacı kadın yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,12.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.