"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2431 E., 2022/2470 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Niğde 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/125 E., 2022/415 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; erkeğin evlilik boyunca kadına kötü davrandığını, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, en çok da fiziksel şiddet uyguladığını, evlendikten sonra erkeğin kadına ve ailesine küfür ve hakaretler ettiğini, buna ilişkin mesaj kayıtlarının bulunduğunu, kadının ikinci evliliği olması nedeniyle erkeğin ailesinin de küfür ve hakaret ettiğini, buna ilişkin erkeğin amcasının mesaj kayıtlarının bulunduğunu, erkeğin fiziksel şiddeti nedeniyle 2018 yılında açılan ceza davasında cezalandırıldığını, ilk hamileliğinin fiziksel şiddet nedeniyle son bulduğunu, kadının ikiz bebeklerin doğumundan sonra kadın sığınma evinde kaldığını, 2021 yılı Ocak ayının sonunda erkek ve amcası tarafından darp edildikten sonra jandarmaya gidip şikayetçi olup evden ayrıldığını belirterek davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, her bir çocuk yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00TL maddî ve 100.000,00TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; kadının iddialarının asılsız olduğunu, kadının erkeği her zaman hor görerek aşağılayıp ağza alınmayacak sözler söylediğini, erkeğin amcasını da erkeklere ilgi duyan bir sapık olarak nitelendirdiğini, erkeğin kadına attığı iddia edilen hakaret içerikli mesajları bilgisi dışında erkeğin telefonunu alarak kadının attığını, 2018 yılında açılan ceza davasından sonra ortak hayatın 3 yıl daha devam ettiğini,kadının hamile iken ve doğumdan sonra habersiz olarak evden defalarca ayrıldığını, amcası hakkında ortak çocuğa cinsel istismar suçlamasında bulunduğunu, açılan soruşturmada istismar bulgusuna rastlanmadığını, amcası gözaltına alınırken telefonunun üzerinden çıkmadığını ve müşterek konutta kaldığını, kadının bu telefondan kendi telefonuna mesajlar çektiğini, kısa süre sonra kadın hem erkekten hem de amcasından fiziksel şiddet nedeniyle şikayetçi olduğundan erkek ve amcasının gözaltına alındığını, bu sırada kadının evdeki kıymetli eşyalardan alıp kaçtığını belirterek karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, her bir çocuk yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek yararına 100.000.00TL maddî ve 100.000,00TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 19.01.2021 tarihine kadar bir arada yaşadıkları, bu tarihten önceki vakıalara ilişkin tarafların birbirini affetmiş sayılması gerektiği, 19.01.2021 tarihli son olayda kadının erkeğin amcası Uğur'un ortak çocuğa cinsel istismarda bulunduğu iddiası ile şikayette bulunduğunu, açılan soruşturma dosyasında şüpheli gözaltına alınırken düzenlenen üst arama tutanağında amca Uğur'un cep telefonuna rastlanmadığı, bu sebeple erkeğin amcasının telefonundan kadına gönderilen mesajların kim tarafından gönderildiğinin belirsiz olduğu ve bu nedenle kusur değerlendirmesine esas alınmadığı, amcanın gözaltı süresi dolduktan sonra erkeğin ve amcasının fiziksel şiddetine uğradığı iddiası ile kadının şikayette bulunduğu, açılan soruşturma dosyasında alınan raporda kadında darp ve cebir izine rastlanmadığı ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, kadın tarafından erkeğe gönderildiği iddia edilen mesaj kayıtlarının tarihinin kadının davasının dava tarihinden sonra erkeğin karşı davasının dava tarihinden önce olduğu, mesajlaşma tarihi itibariyle henüz çocuğa cinsel istismar iddiasına ilişkin soruşturmanın sonuçlanmamış olup devam etmekte olduğu, davacı kadın tarafından gönderilen mesajların tepki mahiyetinde olduğu kanaatine varıldığı, bu nedenle kadın aleyhine kusurlu davranış olarak değerlendirilmediği, kadının şikayeti üzerine açılan soruşturma dosyalarının takipsizlik ile sonuçlandığı, şikayet konusu olan çocuğun cinsel istismarı ve fiziksel şiddete ilişkin somut tanık ifadesinin de bulunmadığı, bu halde kadının asıl davasının ispatlanamadığı, kadının Anayasal şikayet hakkı ve hak arama özgürlüğü kapsamında erkek ve amcası aleyhine şikayette bulunmasının kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, takipsizlik kararları verilmiş olmasının erkeğe iftira atıldığı sonucunu doğuramayacağı, erkek tarafından kadın aleyhine iftira suçlaması ile şikayetin bulunduğunun da ileri sürülmediği, yine erkeğin amcası ile birlikte göz altında kaldığı sırada kadının müşterek konuttaki bir takım değerli eşyaları alarak evi terk ettiği vakıasına ilişkin erkek tarafından Jandarmaya başvuruda bulunulduğunu iddia edilmiş ise de jandarmadan gelen yazıda buna ilişkin bir tahkikatın bulunmadığının belirtildiği, erkeğin amcası Uğur ile kadın arasında gerçekleşen olaylar nedeni ile husumet bulunduğundan Uğur Y'nin tanık olarak verdiği beyana itibar edilmediği, karşı davanın kabulü için başkaca somut delil ileri sürülmediği, dilekçelerin teatisi aşaması tamamlandıktan sonra erkek tarafından kadının başka erkeklerle ilişkiler yaşadığı ve sadakatsiz davranışlarda bulunduğuna dair dosyaya beyan dilekçeleri ve deliller sunulmuş ise de belirtilen vakıaya süresinde dayanılmadığı, bu nedenlerle erkeğin karşı davasını ispatlayamadığı, alınan uzman raporu ve tanık beyanları değerlendirilerek ortak çocukların velâyetlerinin tedbiren anneye verildiği gerekçesi ile asıl ve karşı davanın ayrı ayrı reddine, ara karar ile ortak çocukların velâyetlerinin tedbiren anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 250,00 TL tedbir nafakasına, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. ... kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının kurunun bulunmadığını, erkeğin tam kusurlu olduğunu, fiziksel şiddet nedeniyle erkek aleyhine açılan ceza davası açıldığını, burada uygulanan fiziksel şiddet nedeniyle kadının ilk hamileliğinin düşükle sonuçlandığını, bunun af kapsamında sayılmasının mümkün olmadığını, daha sonra da erkek ve erkeğin amcası tarafından fiziksel şiddete uğradığını, erkeğin hiçbir yükümlülüğü yerine getirmediğini, hükmedilen nafakaların miktarının düşük olduğunu, nafakaların her yıl ÜFE oranında arttırılması gerektiğini, asıl davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek asıl davanın reddi, hükmedilen tedbir nafakalarının miktarı, nafakalara arttırım uygulanmaması, reddedilen nafakaları ve tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin kusuru bulunmadığını, kadının tam kusurlu olduğunu, tanık Uğur'un husumet nedeniyle beyanlarının esas alınmamasının hatalı olduğunu, kadın tarafından açılan soruşturma dosyalarının takipsizlik ile sonuçlandığını, kadının başkaları ile ilişki içinde olması nedeniyle ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesi gerektiğini, kadın tarafından atılan hakaret mesajlarının tepki mahiyetinde kabul edilmesinin hatalı olduğunu, karşı davanın kabulü gerektiğini belirterek karşı davanın reddi, velâyet yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "...Her ne kadar yerel mahkeme kadının asıl davası ile erkeğin karşı davasının bir kısım vakıalar ispat edilemediğinden bir kısım vakıalar ise affedilmiş kabul edilerek reddine karar verilmiş ise de, tarafların bir araya geldikten sonraki tüm olayların affedilmiş sayılmasının doğru olmadığı, taraflar arasındaki olayların birden fazla kere tekrar ettiği, tanık beyanlarına ve dosyada bulunan delillere göre davacı kadının, kendi kafasına göre hareket ettiği, eşine haber vermeden sık sık evi terk edip ailesinin yanına geldiği, erkeğe hakaret ettiği (mesajlardan anlaşılacağı üzere) davalı erkeğin ise , her iki tarafın da kusurlu hareketleri sebebiyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, evlilikte kadının hafif, erkeğin ağır kusurlu olduğu, dolayısıyla hem kadının asıl davasının hem de erkeğin karşı davasının kabul edilmesi gerektiği..." belirtilerek kadın ve ortak çocuklar yararına hükmedilen tedbir nafakalarının az olduğu, kadın yararına yoksulluk nafakasına ve maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, yine ortak çocuklar yararına da iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile erkeğin tedbir nafakalarına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, kadının reddedilen asıl dava, kusur tespiti, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası talepleri ile tazminat taleplerine yönelik istinaf başvuru talebi ile erkeğin reddedilen karşı davasına yönelik istinaf başvuru taleplerinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi karanının tamamının kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm kurulmasına, asıl ve karşı davanın ayır ayrı kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fırkası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar her biri yararına ayrı ayrı aylık 600,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı- davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadına atfedilecek bir kusurun bulunmadığını, erkeğin tam kusurlu olduğunu, erkeğin kusurları nedeni ile kadının kadın sığınma evine başvurduğunu, 2021 yılında erkeğin fiziksel şiddet ve tehdidi nedeniyle şikayette bulunduğunu ancak takipsizlik kararı verildiğini, erkeğin daha önce de fiziksel şiddet uyguladığını, buna ilişkin ceza davasının da açıldığını, bu nedenle kadının yeniden fiziksel şiddete uğrama ihtimalinin yüksek olduğunu, hükmedilen maddî ve manevî tazminatların çok düşük kaldığını, erkeğin taşeron işçisi ve teşisatçı olarak çalıştığını, maddî durumunun iyi olduğunu, buna göre kadın ve çocuklar yararına hükmedilen nafakaların miktarlarının düşük kaldığını, kadının iki çocukla birlikte yeniden hayat kurmaya çalıştığını, nafakalara ÜFE-TÜFE oranında arttırım yapılması gerektiğini belirterek erkeğin karşı davasının kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile maddî ve manevî tazminatların miktarı, nafakalara arttırım uygulanmaması yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin kusurunun bulunmadığını, kadının tam kusurlu olduğunu, kadının erkeğin amcasına ortak çocuklara cinsel istismar uyguladığı yönünde şikayette bulunarak iftira attığını, kadının erkek ve erkeğin amcası tarafından darp edildiği yönünde de şikayette bulunarak iftirada bulunduğunu, erkeğin ve amcasının bu nedenle göz altına alındığında kadının evdeki para, altın ve diğer eşyaları alarak kaçtığını, Mahkemece kadın ile erkeğin amcası Uğur arasında soruşturma dosyaları nedeniyle husumet bulunduğu gerekçesi ile tanık olarak dinlenen Uğur'un beyanlarına itibar edilmediğini, bu durumun hukuka aykırı olduğunu, kadın tarafından yapılan şikayet üzerine fiziksel şiddetin varlığının ispatlanamadığını, Bölge Adliye Mahkemesince bu hususların göz önüne alınmadığını, tarafların bu olaylar nedeniyle ayrı yaşamaya başladığı sırada kadının ortak çocukları anneannelerine bırakarak şehir dışına çıkıp haftalık ve aylık evlilikler yaptığını, kadının annesinin de çocukları erkeğin babasına bıraktığını, daha sonra da kadın tarafından çocukların kaçırıldığı iddia edilerek çocukların eşya gibi erkekten alındığını, sadece bu nedenle dahi çocukların velâyetlerinin babaya verilmesi gerektiğini, kadının birlikte yaşadığı erkeklerin eşyalarını da gizlice kamyona yükleyip evden kaçırdığını, kadının sunduğu tüm delillerden sonra tarafların tekrar bir araya geldiğini, bu nedenle bu delillerin hükme esas alınamayacağı, hükmedilen tüm nafaka ve tazminatların kaldırılması gerektiğini belirterek kadının asıl davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, hükmedilen tedbir, iştirak, yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat, reddedilen tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası verilme şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, velâyetin anneye verilmesi kararının dosyaya uygun olup olmadığı, ortak çocuklar lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalarının miktarının dosyaya ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 175 inci maddesi, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu, 335 inci vd. maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.